Orhan Çelik: Yaşayan herkes çağdaştır yapıtları tartışılır o ayrı

Orhan Çelik Çağdaş Türk resminin genç kuşak temsilcisi. Resimlerine bakar bakmaz sanatçı sizi başka bir dünyaya çekiyor.

Çelik'in figürleri kavram olarak Atatürk'ün Şapka Devrimi'nden doğuyor. Tarihi bir olguyu resim sanatına figür ve biçim olarak indirgiyor. Böylelikle sanatının bir anlamı oluşuyor. Kullandığı figürler insan bilincine inanılmaz etki ediyor ve bu figürler zihninize boya katmanları gibi yapışıyor. İşte gerçek sanat budur, diyorsunuz. Renkli bir dünya ve eşi benzeri olmayan figürler…

Orhan Çelik'in resim tutkusu 13 yaşında başlıyor. 14 yaşından itibaren karma sergilere katılmaya başlıyor.

Minimal öykülerinin yer aldığı Organik Eylem isimli kitabı resimleriyle beraber iki yıl evvel yayınlandı; Ressam isimli aforizmalar kitabının bu yıl çıkmasını bekliyor.

Çelik aynı zamanda, Beykent TV'de 30 bölüm yayınlanan Çağdaş Türk Ressamları isimli programı hazırlayıp sunarak sanatçıları da ekranlarda arşivleştirdi.

İşte Orhan Çelik sergisi, sanatı ve yaşamı üzerine HürHaber.com'a verdiği röportajı:

"BENİM RESMİMİ, FİGÜRÜMÜ DÜNYANIN BAŞKA ÜLKESİNDE GÖRSENİZ TANIRSINIZ BANA AİT OLDUĞUNU"

- Orhan bey öncelikle teşekkür ederim röportaj teklifimi kırmadığınız için. Siz ressamsınız, yazarsınız. Amerikalı yönetmen Rosa Krauss sizin resimleriniz için, ‘'Karakteristik ve çağdaş. Ön plana çıkacak ressam'' diye yazmış. 16 Nisan Cuma günü Beyoğlu, Gama Gallery'de ‘'Şapka Devrimi'' isimli kişisel serginiz açıldı. Hür Haber okurlarına anlatabilir misiniz serginizi?

Ben teşekkür ederim size ve ekibinize. Sergimde toplam 33 eser yer alıyor. Aslında 29 iş vardı ancak 4 tane daha ekledik. Çoğunluğu 35x25 cm ölçüsünde tuval üstüne akrilik boya ile yaptığım işlerden oluşuyor. Çıkış noktam Atatürk'ün şapka devrimi. Bir de şapka aksesuarını estetik buluyorum. Tarihi bir olguyu plastik sanatlar resim alanına figür olarak indirgiyorum.

Rosa Krauss'un resimlerim için söylediği söze gelince, kendisiyle New York'ta tanışmıştım. Çok iyi bir sanat koleksiyonu vardır onda. Benim de iki çalışmamı satın almıştı. Gözü olan iyi bir yönetmendir.

-Figürleriniz gerçekten çok hoş. Bana dolu dolu sanat enerjisi veriyor. Bu figürleri resimlerinizde ne zaman kullanmaya başladınız?

Teşekkürler. 2015 yılında ortaya çıktı birkaç tane figür öyle. Ancak orada kullandığım figürlerim ağlıyordu. İsmi Organik Eylem idi. Bazıları şapkalıydı sadece. Ben daha sonra gözyaşlarını resimden attım ve Şapka Devrimi ismini verdiğim bu seri ortaya çıktı. Bazen tek figür olarak yer alıyor, fonunda büyüklü küçüklü içi doldurulmuş şekilde yüzeye dağılıyor. Bazen de iki ve üç figür arkasında oluyor içi tek renkle doldurulmuş figürler.

-Renkleri nasıl belirliyorsunuz?

Ruh halimle alakalı. Önce fon rengini belirliyorum. Daha sonra seçtiğim fon renginden yola çıkarak figür renklerini seçiyorum. Bazen birbirleriyle alakasız renklerde kullandığım oluyor. Eğer estetik bir değer görürsem resmi asla değiştirmiyorum ve renginden vazgeçmiyorum.

-Sergi açarken üzerinde durduğunuz önemli şeyler nelerdir?

Mekan çok önemli. Önce galeri mekana bakarım. Daha sonra mekana göre işleri seçip yerleştiririm. Mesela bu sergide galerinin tuğla duvarına işler çok yakıştı. Böyle bir duvar hiçbir galeride yok neredeyse. Sonra her eserin bilgisi çalışmanın altında yer almalıdır benim için.

-Peki, sanatta nitelik mi yoksa nicelik mi önemlidir sizce?

Kesinlikle nitelik önemlidir. Niteliksiz bir eser yağsız yemeğe benzer.

"BENİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN ŞEY KÜLTÜR-SANAT GAZETECİLERİNİN, KÖŞE YAZARLARININ SANATIM HAKKIMDA YAZI YAZMALARIDIR!"

-Bazı yazarlar pozitif şeyler yazıyor sizin için. Negatif yazanlar olmuyor mu?

Dedikodular oluyordur. (Gülüyor.) Negatif düşünenler var tabii, ama metin olarak yazmıyorlar. Yani kayda geçmiyor. Çok da umurumda değil açıkçası. Sanat tarihçisi, eleştirmen yeni yeni çıkıyor, onlar da para kazanma derdinde haklı olarak. Benim için önemli olan şey kültür-sanat gazetecilerinin, köşe yazarlarının sanatım hakkımda yazı yazmalarıdır; onlar hem dünyayı, hem de ülkemizi izliyor, analiz ediyor.

-Bizim ne zaman doğru dürüst sanat eleştirmenimiz olur?

Onu ben bilemem gerçekten. Yurtdışında yaşayan mesela kıymetli sanatçılarımız var ancak Türkiye'deki kitapların çoğunda yok. Hoş, olsa ne olacak. Türkiye'deki katalogların inan çoğu imla hatalarıyla, kötü İngilizce ve eserlerin yanlış teknik bilgileriyle dolu. Çünkü bizim ülkemiz için önemli mesela katalog yapmak, arşivleştirmek. Özenilmemiş bir katalog yapsan ne işe yarayacak, neyi arşiv olacak yanlış bir şeyin. Bir de para meselesi var. Siz eğer sanatınız hakkında yazı yazdıracaksanız çok iyi bir ücret ödeyeceksiniz yazan kişiye. Bizim ressamlarımız da sanatını anlatamıyor. Özellikle belli bir kuşak. Çünkü yıllarca susturulmuşlar. Korkuyorlar.

"RESİMLERİMİN ANALİZ EDİLMESİ GEREKEN AYRINTILARI ÇOK"

-Siyasi nedenlerden mi?

Kesinlikle. Bir kuşağın gençliği; darbelerin, çatışmaların ve siyasi kavgaların yaşandığı ortam içerisinde geçmiş. Haklılar tabii.

-Sanatta kendinizi nerede görüyorsunuz?

En tepede. (Gülüyor.) Bunu her ressam söyler. Çünkü yapıtlarım ortada. Benim resmimi, figürümü dünyanın başka ülkesinde görseniz tanırsınız bana ait olduğunu. Bakarsınız. İzlersiniz. Benim resmim estetik yönden inceleniyor; anlam ve kavram yönünden inceleniyor. Bu bence çok önemli sanat için. Analiz için ayrıntıları çok.

"YAŞAYAN HERKES ÇAĞDAŞTIR. YAPITLARI TARTIŞILIR O AYRI"

-Çağdaş sanat için neler düşünüyorsunuz?

Bizde yapılan işlerle dünya ile aynı yerdeyiz. Post modern. Her şey var ve yapılıyor. Bir de ben çağdaş kelimesini yaşayanlar için kullanıyorum. Yaşayan herkes çağdaştır. Yapıtları tartışılır o ayrı. Tuval resmi ise yapıldığı sürece vardır.

-Başka röportajlarınızda sorulmuş mu diye baktım ancak sorulmamış. Siz Beykent TV'de yayınlanan Çağdaş Türk Ressamları isimli programı hazırlayıp sundunuz. Ekran yolculuğunuza gelmek istiyorum, nasıl başladınız?

Aslında karmaşık bir hikaye. Benim ilk ekran deneyimim üniversitesinin ilk senesinde başladı. Ama olmadı. İyi ki olmamış. (Gülüyor.) Yüzme bilmeden denize atlamak gibi. İstanbul TRT'de staj yaptım. Sonra asistanlık yaptım muhtelif yerlerde. Amerika'ya gittim, döndüm. Bir gün evde Abidin Dino'nun belgeselini ikinci kez izlerken, kendime neden yaşayan ressamlara program çekmediğimi sordum. Çağdaş Türk Ressamları öyle ortaya çıktı. 2016 yılının sonlarına yaklaşmaktaydık. Sanırım insanın kendini hazır hissetme durumu.

-Sunucu olmak zor mu?

Eğer içeriğini siz yazıyorsanız hazırladığınız programı sunması çok kolay. Neticede haber programı sunmuyorsunuz, stabil bir dil ve konuşma tarzı kullanmak zorunda değilsiniz. Kendi yazdığınız akış, yani kontrol elinizde oluyor.

- Sizin beğendiğiniz, etkilendiğiniz ressamlar kimler?

David Hockney geldi birden aklıma. Çok severim. Andy Warhol'u severim. Soyut çalışanları da severim mesela Mark Rothko.

- Ressam olarak dizi izliyor musunuz? Beğendiğiniz diziler neler?

Evet izliyorum. Her hafta merakla baktığım iki dizim var, biri Kırmızı Oda diğeri de Masumlar Apartmanı. Çok mutluyum. Çünkü benim de takip ettiğim yerli dizilerim var yıllar sonra.

"ŞAPKA DEVRİMİ İSİMLİ SERGİM 16 NİSAN- 15 MAYIS TARİHLERİ ARASINDA GAMA GALLERY'DE İZLEYİCİYE AÇIK"

- Beğendiğiniz oyuncular kimler?

Naomi Watts'ı çok beğeniyorum. Hem yetenekli hem de güzel. Nicole Kidman ile birbirlerine iş yönlendirmeleri çok hoşuma gidiyor. Bir de Ryan Gosling; hem yakışıklı, hem de yetenekli.

-Şuan Portre isimli programınız yayınlanıyor. Başka projeleriniz olacak mı?

Ressam isimli ikinci kitabım çıkacak, içerisinde ressam sıfatı üzerine yazılmış 255 aforizma var, ama çıkış tarihi daha belli değil. Maalesef Covid- 19 herkesin projelerini erteledi yeteri kadar. Bakalım kısmet.

-Hayırlı olsun şimdiden serginiz. Çok mutlu oldum böyle bir söyleşi yaptığım için sizinle.

Çok teşekkürler. Asıl ben teşekkür ederim size ve Hür Haber ekibine. Sergime herkesi bekliyorum.

Orhan Çelik'in Şapka Devrimi isimli kişisel sergisi Salı gününden Cuma gününe kadar 13:00-17:00 arası virüs tedbirleri alınarak ziyarete açık.

Gama Gallery

Kuloğlu, Turnacıbaşı Cd. No:21, 34433 Beyoğlu/İstanbul

Röportaj / Deniz Haneri