Sağlık Bakanlığı, Kızılay ve Hacettepe Tıp Fakültesi başta çeşitli üniversitelerin desteğiyle çok yakın tarihte korona geçirip sağlığına kavuşan testleri negatif sonuç veren gönüllü donörlerden alınacak kandan, hastalığa karşı gelişmiş antikorların bol bulunduğu plazma ayrılarak ağır hastalara nakledilecek.
Korona salgınında dünyanın gündeminde olan plazma naklinin ülkemizde de başlatılacağının işaretini ilk Türk Kızılayı Başkanı Kınık, sosyal medyadan duyurdu.
Bu tedavinin Türkiye'de uygulanabilmesinin en önemli destekçilerden biri Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Hacettepe Hastaneleri Kan Merkezi ve Aferez Ünitesi Direktörü Prof. Dr. Osman Özcebe, detayları anlattı.
Prof. Dr. Özcebe, "Kızılay ve sağlık kurumlarımızın katkısı ile ülkemizde yapılabilir. Bütün dünyada olduğu gibi Sağlık Bakanlığımız da farkında ve artık elimizde iyileşmekte olan hastalarımız var. Bir hafta 10 gün süre daha geçtikten sonra, bu kişilerden plazma toplanmasına başlanır diye düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı ve bakanlığa bağlı idari ve sağlık birimleri de organizasyonun içinde yer alacak. Bütün Avrupa ülkelerinde de bu iş böyle yürütülüyor. Bu tedavi, tek başına küçük laboratuvarlarda yürütülebilecek organizasyon değil" dedi.
"Bu plazmalar uygun şartlarda dondurularak saklanabilirse, ileride eritilerek yeniden kullanılabilir.
Bir enfeksiyon geçirdiğinizde genellikle buna karşı bağışıklığınızın kalıcı olmasını sağlayan antikorlardır. Aşı ile antikorları oluşturduğumuz zaman olası etkenlere karşı koruma sağlamış olursunuz. İyileşmiş olanın kanından antikorları elde edip, enfeksiyonla savaşan ve bağışıklık sistemi zayıf olduğu için ağır geçiren başka hastaya verdiğimiz zaman da hastanın iyileşme sürecine önemli katkılarda bulunur. Buna pasif immünizasyon (bağışıklık) diyoruz." dedi.
"Yeni bir yöntem gibi sunulması yanlış"
Prof. Dr. Özcebe, "Daha önce de pandemi (küresel salgın) olarak seyreden pekçok enfeksiyonda bu yöntem kullanıldı. Bunun tipik örnekleri 2009 influenza (H1N1) endemisi, 2014 Ebola ve 2015 MERS, bütün bu salgınlar sırasında bu antikor transferi yani pasif immünizasyon kullanıldı. Covid-19 salgınında neden tekrar gündeme geldi? Çünkü yüzde 5'lik bir hastada, hastalık ağır seyrediyor hastaların neredeyse yüzde 1'ini kaybediyoruz. Yüzde 5'lik hastanın bir kısmı, yoğun bakımlarda solunum desteğine ihtiyaç duyuyor. Hastalarımızın bir kısmını kaybediyoruz. Uygun bir organizasyonla, yapılması zor işlem değil plazma nakli ve pasif antikor tedavisi, Türkiye Sağlık Bakanlığı önderliğinde bu tedaviyi yapabilir" dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hasta kanıyla korona tedavisi Türkiye'de
Koronavirüs salgınında ağır hastalara çare olacağı düşünülen pasif antikor tedavisine Türkiye’de başlanılıyor.
Sağlık Bakanlığı, Kızılay ve Hacettepe Tıp Fakültesi başta çeşitli üniversitelerin desteğiyle çok yakın tarihte korona geçirip sağlığına kavuşan testleri negatif sonuç veren gönüllü donörlerden alınacak kandan, hastalığa karşı gelişmiş antikorların bol bulunduğu plazma ayrılarak ağır hastalara nakledilecek.
Korona salgınında dünyanın gündeminde olan plazma naklinin ülkemizde de başlatılacağının işaretini ilk Türk Kızılayı Başkanı Kınık, sosyal medyadan duyurdu.
Bu tedavinin Türkiye'de uygulanabilmesinin en önemli destekçilerden biri Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Hacettepe Hastaneleri Kan Merkezi ve Aferez Ünitesi Direktörü Prof. Dr. Osman Özcebe, detayları anlattı.
Prof. Dr. Özcebe, "Kızılay ve sağlık kurumlarımızın katkısı ile ülkemizde yapılabilir. Bütün dünyada olduğu gibi Sağlık Bakanlığımız da farkında ve artık elimizde iyileşmekte olan hastalarımız var. Bir hafta 10 gün süre daha geçtikten sonra, bu kişilerden plazma toplanmasına başlanır diye düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı ve bakanlığa bağlı idari ve sağlık birimleri de organizasyonun içinde yer alacak. Bütün Avrupa ülkelerinde de bu iş böyle yürütülüyor. Bu tedavi, tek başına küçük laboratuvarlarda yürütülebilecek organizasyon değil" dedi.
"Bu plazmalar uygun şartlarda dondurularak saklanabilirse, ileride eritilerek yeniden kullanılabilir.
Bir enfeksiyon geçirdiğinizde genellikle buna karşı bağışıklığınızın kalıcı olmasını sağlayan antikorlardır. Aşı ile antikorları oluşturduğumuz zaman olası etkenlere karşı koruma sağlamış olursunuz. İyileşmiş olanın kanından antikorları elde edip, enfeksiyonla savaşan ve bağışıklık sistemi zayıf olduğu için ağır geçiren başka hastaya verdiğimiz zaman da hastanın iyileşme sürecine önemli katkılarda bulunur. Buna pasif immünizasyon (bağışıklık) diyoruz." dedi.
"Yeni bir yöntem gibi sunulması yanlış"
Prof. Dr. Özcebe, "Daha önce de pandemi (küresel salgın) olarak seyreden pekçok enfeksiyonda bu yöntem kullanıldı. Bunun tipik örnekleri 2009 influenza (H1N1) endemisi, 2014 Ebola ve 2015 MERS, bütün bu salgınlar sırasında bu antikor transferi yani pasif immünizasyon kullanıldı. Covid-19 salgınında neden tekrar gündeme geldi? Çünkü yüzde 5'lik bir hastada, hastalık ağır seyrediyor hastaların neredeyse yüzde 1'ini kaybediyoruz. Yüzde 5'lik hastanın bir kısmı, yoğun bakımlarda solunum desteğine ihtiyaç duyuyor. Hastalarımızın bir kısmını kaybediyoruz. Uygun bir organizasyonla, yapılması zor işlem değil plazma nakli ve pasif antikor tedavisi, Türkiye Sağlık Bakanlığı önderliğinde bu tedaviyi yapabilir" dedi.
Çok Okunanlar