HÜRHABER Özel! CHP'de Kurultay davası: Parti yönetimi düşer mi?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin açılan davada hazırlanan iddianame, siyasetin gündemine bomba gibi düştü. İddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında siyasi yasak ve üç yıla kadar hapis cezası istendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4-5 Kasım 2023 tarihlerindeki Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin başlatılan soruşturmaya dair iddianame hazırlandı. Kasım 2023'te yapılan kurultaya divan başkanlığı yapan ve İBB İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik "yolsuzluk" soruşturmaları kapsamında tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte toplamda "şüpheli" sıfatıyla yer alan 12 kişi için üç yıla kadar hapis cezası ile "siyasi yasak" talep edildi.

İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse ne olur?

Hukukçulara göre, İmamoğlu hakkında verilecek olası siyasi yasak kararı kesinleşirse, görevi sona erer. Avukat Serdar Tokdemir, Hürhaber’e yaptığı açıklamada şu değerlendirmede bulundu:

“Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, kesinleşmiş mahkûmiyet kararları kamu görevine seçilme ve bu görevi sürdürme haklarını ortadan kaldırır. Bu da, İmamoğlu’nun belediye başkanlığını düşürür.”

Tokdemir sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayrıca, 298 sayılı Seçim Kanunu ve Mahalli İdareler Seçimi Kanunu (2972 sayılı Kanun) uyarınca, siyasi yasaklı hale gelen bir kişinin, belediye başkanlığı gibi seçilmiş bir kamu görevini sürdürmesi hukuken mümkün değildir."

Kurultay usulsüzlüğü iddiaları: Parti yönetimi düşebilir mi?

İddianamede, CHP'nin Hatay eski Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın müşteki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun mağdur, İmamoğlu ve 11 kişinin ise şüpheli sıfatıyla yer alması, sürecin sadece bireyleri değil partiyi de ilgilendirdiğini gösteriyor.

Peki, bu süreç parti yönetiminin düşmesine ya da kayyum atanmasına kadar gider mi? Tokdemir’e göre bu mümkün:

“Kurultayın iptali mahkemeden çıkarsa, alınan tüm kararlar –yeni genel başkan dahil– geçersiz sayılır. Bu durumda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP’ye geçici yönetici atanmasını talep edebilir.”

Peki, Bir siyasi partiye kayyum atanabilmesi için hangi hukuki şartların oluşması gerekiyor, mevcut soruşturma bu şartları karşılıyor mu?

Avukat Serdar Tokdemir konuya ilişkin şu ifadelere yer verdi:

Bir siyasi partiye doğrudan “kayyum atanması” gibi bir müessese Türk hukuk sisteminde doğrudan Siyasi Partiler Kanunu (SPK) içinde yer almaz. Ancak şu hukuki yollarla “fiilî bir kayyum süreci” işletilebilir:

Kurultay iptali: SPK madde 117’ye göre, usulsüzlük tespiti halinde parti yönetimi geçersiz sayılır.

Dernekler hukuku uygulaması: Parti organları çalışamaz hale gelirse, Medeni Kanun kapsamında mahkemeler geçici yönetici atayabilir.

Yargıtay ve AYM süreci: Kurultayda kamu düzenini etkileyecek usulsüzlük varsa, partinin faaliyeti durdurulabilir ya da hazine yardımı kesilebilir.

Bu soruşturma bu şartları karşılıyor mu?

"Eğer iddialar ispatlanırsa, evet. Çünkü:

Kurultayda para karşılığı oy kullanımı, makam vaadi ve işe alım gibi yöntemlerle parti içi iradenin gasp edilmesi varsa bu, yalnızca bir parti içi mesele değil; aynı zamanda anayasal bir ihlaldir (Anayasa m.68-69).
Bu durum, seçilmişlerin gayrimeşru yollarla göreve geldiğini gösterirse, parti yönetimi “hukuksuz yollarla iş başına gelmiş” olarak değerlendirilebilir.
Bu gerekçeyle, kurultayın iptali ve sonrasında bir geçici yönetimin atanması gündeme gelebilir."