SON DAKİKA
Hava Durumu

#İsrail

Hür Haber - İsrail haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İsrail haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Katil İsrail'in kirli finans ağları deşifre oldu Haber

Katil İsrail'in kirli finans ağları deşifre oldu

İsrail'in, 5 Haziran 1967 savaşında Batı Şeria'yı işgal etmesinin ardından İsraillilerin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesiyle başlayan yerleşim faaliyetleri yoğun şekilde sürdürülmesine rağmen bu durumun finansmanı medyada son derece az gündeme geliyor. Ayrıca, söz konusu finansman İsrail hükümetlerinin açıkladığı, işgal altındaki Batı Şeria'yı Yahudileştirmek ve Filistin kimliğini yok etmek amacıyla yerleşim yerleri inşası için ayrılan bütçeleri kapsamıyor. Filistin topraklarını gasbeden İsrailli gruplar ve bu kişilere ait kuruluşların çoğu, bütçelerini ve finansman kaynaklarını açıklamıyor. Ancak başta Haaretz gibi sol görüşlü İsrailli medya kuruluşları ve uluslararası insan hakları kurumları, yerleşimci grupların bazı finansman operasyonlarını ortaya koyan haberler yayımlıyor. İsrail, Birleşmiş Milletlerin durdurulması için yaptığı çağrılarına ve "yasa dışı" olarak kabul edilmesine rağmen yıllardır yerleşim yeri inşasını sürdürüyor ve bu durum, uluslararası kararlarda öngörülen iki devletli çözümün uygulanma fırsatını da zayıflatıyor. ŞİRKETLER Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), 26 Eylül 2025'te işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki İsrail yerleşimlerinde faaliyet gösteren şirketlere ilişkin verilerini güncelledi. OHCHR, 138'i İsrailli 20'si ise Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, İspanya, İngiltere ve ABD'den olmak üzere 158 şirketi listesine aldı. Yabancı şirketlerin çoğu inşaat, gayrimenkul, turizm, seyahat ve madencilik sektörlerinde faaliyet gösteriyor. ABD, 6 büyük firmasının listede bulunmasıyla yabancı şirketler arasında ilk sırada yer alıyor. Turizmden, çevrim içi rezervasyona, iletişimden gayrimenkule kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren ve listede yer alan ABD şirketleri şu şekilde: Airbnb, Booking Holdings, Expedia Group, Motorola Solutions, Re/Max Holdings ve TripAdvisor. Listede ayrıca, inşaat, altyapı ve demir yolu sektörlerinde faaliyet gösteren, ACS, CAF, Ineco ve SEMI isimli 4 İspanyol şirket de bulunuyor. Fransa'dan iki mühendislik şirketi Egis ve Egis Rail'in olduğu listede, inşaat projelerinde kullanılan ağır ekipmanlarıyla tanınan Greenkote P.L.C. ile JCB adlı iki İngiliz şirketi de yer alıyor. Listede Lüksemburg'dan Altice International, Hollanda'dan Booking.com B.V, Almanya'dan Heidelberg Materials AG, Portekiz'den Steconfer S.A., Çin'den Fosun International Ltd. ve Kanada'dan Metrontario Investments Ltd. yer aldı. BANKALAR İnsan Hakları İzleme Örgütünün (Human Rights Watch), 28 Mayıs 2018'de yayımladığı bir rapor, İsrail'deki büyük bankaların çoğunun işgal altındaki Batı Şeria'daki yerleşim yerlerini destekleme, sürdürme ve genişletmeye yönelik hizmetler sunduğunu belirtiyor. Raporda, İsrail'in en büyük 7 bankasının yerleşim yerlerine hizmet verdiği, bu yerlerde konut inşaatlarına katıldığı, yeni inşaat projelerinde mülkiyet hakları alarak ve tamamlanana kadar projelere sponsor olarak yerleşim yerlerini genişletmeye çalıştığı ifade edildi. Bu tür bankacılık faaliyetleri Yahudilerin Filistin toprakları üzerinde gasbedilen yerleşimlere transferini kolaylaştırıyor. Raporda, söz konusu 7 İsrail bankasının Hapoalim, Leumi, Discount, Mizrahi-Tefahot, First International Bank of Israel, Union Israel ve Bank of Jerusalem bankası olduğu kaydedildi. Fransa merkezli Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) da 4 Fransız bankası ve bir sigorta şirketinin, yerleşim yerlerinde faaliyet gösteren İsrail bankaları ve finans kuruluşlarıyla ortaklıklar kurarak yerleşim yerlerinin kurulmasına dolaylı olarak katkıda bulunduğunu açıkladı. FIDH'nin Mart 2017'de hazırladığı bir raporda, söz konusu bankaların, BNP Paribas, Société Générale, Crédit Agricole ve BPCE, sigorta şirketinin ise AXA tarafından yönetildiği aktarıldı. Raporda, söz konusu Fransız şirketlerinin işlemlerinin yerleşim yerlerinin genişletilmesine ve İsrailliler için konut inşasına olanak sağladığı, Filistinlilerin ekonomik ve sosyal haklarına da zarar verdiği bildirildi. CİDDİ BAĞIŞLAR İsrail'in Haaretz gazetesinde 7 Aralık 2015'te yayımlanan haberde, başta Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler olmak üzere İsrail'deki sağcı örgütlerin, yabancı hükümetlerden ve kurumlardan büyük miktarda bağış aldığı belirtildi. Haberde, 50'den fazla ABD'li Yahudi kuruluşun 2009 ila 2013 yılları arasında Batı Şeria'daki yerleşimcilere yaklaşık 220 milyon dolar aktardığı kaydedildi. İsrail merkezli ekonomi gazetesi "Globes"un 2 Şubat 2015 tarihli haberinde, yerleşimcilere sağlanan söz konusu fonların vergiden muaf tutulduğu ve bu durumun "ABD'nin işgal altındaki Filistin topraklarında yerleşim birimleri inşasını ve İsrail terörizmini" desteklediğini doğruladığı ifade edildi. Haaretz gazetesinin haberine göre, fonlar yalnızca yerleşim yeri inşasıyla da sınırlı değil. Bu fonların büyük bir kısmı "Efrat" yerleşimindeki "Naveh Shmuel" okulunun finansmanı gibi aşırılık yanlısı Yahudi din eğitimi için kullanılıyor. Ayrıca, bu fonlar Batı Şeria ve Kudüs'te Filistinlilere karşı terör eylemleri gerçekleştirmekten hüküm giyen İsrailli yerleşimcilerin ailelerine yardım edilmesini de kapsıyor. KURULUŞLAR VE BİREYLER Haaretz'in 7 Aralık 2015 tarihli haberine göre, yerleşim yerlerine yapılan yabancı bağışların ana kaynakları arasında Manhattan'da faaliyet gösteren bir kuruluş olan Central Israel Fund (İsrail Merkez Fonu) yer alıyor. Ayrıca, Brooklyn merkezli bir kuruluş olan Hebron Fund, 2009 ve 2013 yılları arasında Hebron Yahudi Yerleşim Yenileme Derneği aracılığıyla El Halil'deki yerleşim yerlerine yaklaşık 4,5 milyon dolar aktardı. Israel Hayom gazetesi 31 Aralık 2020'de, 45 ülkede faaliyet gösteren Keren Hayesod adlı kuruluş dahil olmak üzere yerleşim hareketini finanse eden diğer kuruluşları belirledi. Bu kuruluş, Dünya Siyonist Örgütü tarafından kurulmuş olup, işgal altındaki Filistin'e Yahudi göçü ve yerleşim yerlerinin kurulması gibi Siyonist faaliyetleri desteklemek için fon topluyor. İsrail Yahudi Ajansı, ABD'nin İsrail Savunma Kuvvetleri Dostları (FIDF), Avrupa Yahudi Kalkınma Fonu ve Amerikalı Yahudi milyarder Ira Reinert tarafından desteklenen Ruth Bat Sarah Vakfı da destek veren kurumlar arasında yer alıyor. Haaretz'in 6 Mart 2016 tarihli haberine göre, 2006-2013 yılları arasında yalnızca ABD'deki David Şehri Dostları yaklaşık 122 milyon şekel (yaklaşık 31,6 milyon dolar) bağışta bulundu. Yerleşim fonları yalnızca Amerikalı Yahudilerle sınırlı kalmadı. Birçok ülkeden bireyler Filistin topraklarında yerleşim yerleri inşa etmek için para gönderdi. Bunlar arasında, Batı Şeria'daki yerleşim yerleri için çatı kuruluş olan Yesha Konseyi ve aşırı sağcı Elad Derneği ile yakın bağları olan Chelsea Futbol Kulübü'nün eski sahibi Roman Abramoviç de bulunuyor. İSRAİL DERNEKLERİ Yabancı fon alan en önemli yerleşim derneklerinden biri, Eylül 1986'da David Be'eri tarafından kurulan Elad (Ir David Vakfı). Israel Hayom gazetesinin 31 Aralık 2020 tarihli haberine göre, bu fon Be'eri'nin işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde önemli değişiklikler yapmasını sağladı. Haaretz'in 6 Mart 2016 tarihli haberine göre, Elad 2006 ile 2013 yılları arasında yaklaşık 450 milyon şekel (125 milyon dolar) fon aldı. Haberde, bu 125 milyon doların yarısından fazlasının Bahamalar, Virjin Adaları ve Seyşeller gibi yerlerden geldiği ama arkasında kimin olduğunun bilinmediği kaydedildi. Globes gazetesi, 2 Şubat 2015 tarihli haberinde, Elad'ın 2011 yılında 6,9 milyon, 2012 yılında ise 5,6 milyon dolar aldığını, 2000-2010 yılları arasında yaklaşık 40 kuruluşun yerleşimlere toplamda 200 milyon dolar bağışladığını bildirdi. Elad'ın aldığı en son fonla ilgili olarak Haaretz 22 Kasım 2022 tarihli haberinde, kuruluşun o yıl hükümetten 28 milyon şekel (yaklaşık 8,3 milyon dolar) aldığını yazdı. Haberde, bu fonların Elad'ın, Mescid-i Aksa'nın güneyindeki Silvan'ın Vadi er-Rababa semtindeki yerleşim ve Yahudileştirme projelerini desteklemek ve araziyi ele geçirme amacıyla kullanıldığı ifade edildi. Kuruluşa fon sağlayan İsrail kuruluşları arasında Kudüs Kalkınma ve Miras Bakanlığı, Kudüs Belediyesi ve Kudüs Kalkınma İdaresi yer aldı. ABD'Lİ YAHUDİLER İsrail'in Kanal 10 televizyonunun haberinde, 2 Mart 2016'da İsrail'deki aşırı sağcı hareketlere, yaptıkları para transferinin durmaması için Amerikalı "reformcu" Yahudilere baskı yapmak yerine onlara yardım etmeleri çağrısında bulunuldu. Bununla, ABD'deki Yahudileri İsrail'e karşı boykot hareketlerinin kucağına itip, böylece Amerikan Yahudilerinin finansmanını kaybetmelerinin önlenmesi istendiği aktarılan haberde, İsrail'deki Yahudilerin aldıkları paranın çoğunun Amerikan Yahudilerinden geldiği için "reformcu" Yahudiler dahil olmak üzere tüm Amerikan Yahudilerinden bağış alınmasının gerekliliği vurgulandı. Haaretz'in 7 Aralık 2015 tarihli haberine göre, Amerikan bağışları yalnızca yerleşim yeri inşasıyla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda Filistinlilere karşı terör eylemleri gerçekleştirmekten hüküm giymiş İsrailli şahsiyetlere ve örgütlere de fon sağlıyor. Bunlar arasında 1990 yılında 7 Filistinli işçiyi öldüren Ami Popper ve 2002 yılında Doğu Kudüs'te bir Filistin kız okulunu bombalamaya çalışan gizli örgüt Bat Ayin de bulunuyor. ARTAN SUÇLAR B'Tselem örgütünün Mayıs 2025'te yayınladığı rapora göre Batı Şeria'da yerleşimcilerin sayısı geçen yıla göre yüzde 8 artarak 730 bini aştı. İsrail, 8 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü soykırımla paralel olarak iki yıldır, ordu ve Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler aracılığıyla Batı Şeria'da özellikle Filistinlilerin yerinden edilmesi ve yerleşim yerlerinin genişletilmesi gibi suçlarını yoğunlaştırdı. Filistinlilere göre bu suçlar, Batı Şeria'nın İsrail'e "ilhakının" yolunu açıyor ve bu da Birleşmiş Milletler kararlarında öngörülen iki devletli çözüm ilkesinin uygulanma olasılığının sonu anlamına geliyor. Gazze'de iki yıl süren soykırım sırasında, İsrail ordusu ve Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Kudüs'ün de aralarında bulunduğu Batı Şeria'da en az 1076 Filistinliyi öldürdü, yaklaşık 10 bin 700 kişiyi yaraladı ve 20 bin 500'den fazla kişiyi gözaltına aldı. Filistin yönetimine bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyinin 5 Ekim'e kadarki verilerine göre, Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler iki yıllık soykırım süresince Batı Şeria'da 7 bin 154 saldırı gerçekleştirerek 33 Filistinliyi öldürdü ve 33 topluluğu yerinden etti. İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırım sonucunda çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan 69 binden fazla Filistinli hayatını kaybederken, 170 bin kişi yaralandı. Birleşmiş Milletlere göre Gazze'de büyük bir yıkım yaşandı ve yeniden inşa maliyeti yaklaşık 70 milyar dolar. İsrail, onlarca yıldır Filistin ile Suriye ve Lübnan'daki toprakların bir kısmını işgal ediyor ve buralardan çekilmeyi reddederek, 1967 öncesi sınırlarda başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulmasına izin vermiyor.

Katil İsrail yine ateşkesi ihlal etti: Gazze'de 10 Filistinli hayatını kaybetti Haber

Katil İsrail yine ateşkesi ihlal etti: Gazze'de 10 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze Sivil Savunması tarafından yapılan duyuruda, İsrail ordusunun ateşkes anlaşmasına aykırı olarak geri çekildiği bölgelere yeniden saldırılar yaptığı ifade edildi. Sözcünün açıklamalarına göre, İsrail'in hava saldırısı düzenlediği Gazze'deki Zeytun Mahallesi'nde ölenler arasında bir kadın ve bir çocuk da yer alıyor. Filistinli basın kaynakları, İsrail ordusunun Gazze'deki Zeytun ve Şucaiye mahalleleri ile Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Han Yunus'a bağlı Mevasi bölgesine saldırılar düzenlediğini bildirdi. İsrail ordusu tarafından yapılan duyuruda, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde "Sarı Hat" içerisinde bulunan İsrail askerlerine ateş açıldığı, ancak can kaybı yaşanmadığı iddiasında bulunuldu. İsrail ordusunun karşılık olarak Gazze genelinde "Hamas'a ait olduğu belirtilen" hedeflere yönelik saldırılar gerçekleştirdiği kaydedildi. Gazze Şeridi'nde İsrail ordusunun başladığı saldırılarda, Ekim 2023 itibariyle ölü sayısının 69 bin 513'e ulaştığı bilgisi verildi. Gazze Sağlık Bakanlığı ise yaptığı yazılı açıklamada İsrail'in saldırılarında hayatını kaybedenlerle ilgili güncel verileri paylaştı. Son 48 saat içerisinde 2 kişinin enkaz altından çıkarıldığı, İsrail'in düzenlediği son saldırılarda ise 5 kişinin yaşamını yitirdiği ve 33 kişinin yaralandığı belirtildi. Ateşkesin uygulanmaya başlamasından bu yana gerçekleşen saldırılarda 280 kişinin hayatını kaybettiği, 672 kişinin yaralandığı ve enkaz altından 571 kişinin cesedinin çıkarıldığı ifade edildi. Ekim 2023'ten itibaren İsrail saldırılarında ölenlerin sayısının 69 bin 513'e, yaralananların ise 170 bin 745'e ulaştığı açıklandı. İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde varılan ateşkese rağmen çeşitli gerekçeler öne sürerek sıklıkla Filistinlilere yönelik saldırılar düzenlemeye devam ediyor.

İslam dünyasından İsrail'e sert tepki Haber

İslam dünyasından İsrail'e sert tepki

Katar’ın başkenti Doha'da düzenlenen İİT - Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin ardından yayımlanan bildiride, “İsrail’in Katar’ın başkenti Doha’da düzenlediği korkakça ve yasa dışı saldırıyı en şiddetli şekilde kınıyoruz. Bu saldırının tüm Arap ve İslam devletlerine yönelik bir saldırı olduğunu teyit ediyoruz.” ifadelerine yer verildi. Katar'ın, Birleşmiş Milletler (BM) Şartı uyarınca, İsrail saldırısına yanıt vermek için attığı tüm adımlarda yanında olunacağı mesajı verilen bildiride, İsrail’in Katar’ı veya herhangi bir Arap ya da İslam ülkesini tekrar hedef alabileceği yönündeki tehditleri kesin olarak reddedildi. Katar’a yönelik saldırının egemenliğe açık ihlal ve bölgesel barışa ciddi tehdit olarak görüldüğü belirtilen bildiride, Katar’ın bu saldırganlığı göğüslemesinde ortak destek mesajı paylaşıldı. Bildiride, "İsrail’in bölgede yeni bir fiili durum dayatma planlarına karşı durulması ve bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini tekrar ediyoruz" denildi. 25 MADDELİK BİLDİRİ Doha'daki zirvenin ardından yayımlanan 25 maddelik bildiri şu şekilde: "Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın tüm üye devletlerinin egemenliğine, bağımsızlığına ve güvenliğine olan sarsılmaz bağlılığımızı yeniden teyit ederek ve ortak güvenliğimizi savunmak için bu saldırıya karşılık vermek için ortak vazifemizi hatırlatarak, devletlerimizin güvenliğine yönelik her türlü tehdidi kategorik olarak reddettiğimizi teyit eder ve güvenlik ve istikrarlarını tehdit edebilecek her türlü duruma karşı mutlak ve sarsılmaz dayanışmamızı teyit ederek onları hedef alan her türlü saldırıyı şiddetle kınarız. İsrail'in saldırısının uluslararası barış ve güvenliği ihlal eden bir eylem olarak oy birliğiyle kınandığı 11 Eylül 2025 tarihindeki acil Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısını hatırlatarak, saldırıyı kınayan, Katar Devleti ile dayanışma ifade eden ve Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte bölgedeki arabuluculuk çabalarında Katar'ın oynamaya devam ettiği hayati rolü destekleyen ve Birleşmiş Milletler Şartı ilkelerine uygun olarak Katar Devleti'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulduğunu teyit eden Konsey'in basın açıklamasını memnuniyetle karşılarız. 1.Uluslararası hesap verebilirliğin olmaması ve uluslararası toplumun İsrail'in yinelenen ihlallerine karşı sessiz kalmasının, saldırganlığı ve uluslararası hukuk ile uluslararası meşruiyeti açıkça ihlal etme konusunda İsrail'i ısrarcı olmaya teşvik ettiğini teyit ediyoruz. Bu durum, cezasızlık politikasını kalıcılaştırmakta, uluslararası adalet sistemini zayıflatmakta ve kurallara dayalı küresel düzeni tehlikeye atarak bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır. 2.Kardeş Katar Devleti'ne, güvenliğine, istikrarına, egemenliğine ve vatandaşlarının güvenliğine mutlak desteğimizi teyit ederken, egemenliğine açık bir ihlal, uluslararası hukuka apaçık bir aykırılık ve bölgesel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit olarak gördüğümüz bu saldırganlığı göğüslemesinde Katar Devleti'ne ortak desteğimizi ifade ederiz. Zirvede aşağıdaki kararları almış bulunuyoruz: 3. Bu saldırıya karşı Katar Devleti ile mutlak dayanışma içinde olduğumuzu ve bu saldırının tüm Arap ve İslam devletlerine yönelik bir saldırı olduğunu teyit eder ve kardeş Katar Devleti'nin, Birleşmiş Milletler Şartı uyarınca, bu hain İsrail saldırısına yanıt vermek, güvenliğini, egemenliğini, istikrarını ve vatandaşları ile sakinlerinin güvenliğini korumak için attığı tüm adımlarda ve aldığı tüm önlemlerde yanında olduğumuzu ifade ederiz. 4. Ateşkesin sağlanması, Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi ve rehineler ile tutukluların serbest bırakılması için kilit arabulucu görevi gören bir devlet olan Katar'ın topraklarına yönelik bu saldırının, tehlikeli bir tırmanma olduğunu ve barışı yeniden tesis etmeye yönelik diplomatik çabaların baltalanması anlamına geldiğini teyit ederiz. Tarafsız bir arabuluculuk mekanına yönelik bu tür bir saldırganlığın, Katar Devleti'nin egemenliğini ihlal etmekle kalmayıp, uluslararası arabuluculuk ve barış sağlama süreçlerini de baltalamakta ve İsrail bu saldırganlığın tüm sonuçlarını üstlenmektedir. 5. Katar Devleti'nin bu hain saldırıya karşı sergilediği medeni, bilge ve sorumlu tutumu, uluslararası hukuk hükümlerine olan sarsılmaz bağlılığını ve egemenliği ile güvenliğini korumak ve haklarını tüm meşru yollarla savunmak konusundaki kararlılığını takdirle karşılıyoruz. 6. Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları durdurmak için başta Katar Devleti, Mısır Arap Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere arabulucu rolü üstlenen devletlerin çabalarını destekleriz. Bu bağlamda, Katar Devleti'nin oynadığı yapıcı rolü, övgüye değer arabuluculuk çabalarını ve bunların güvenlik, istikrar ve barışın tesisine yönelik çabaları desteklemedeki olumlu etkisini vurgularız. Katar Devleti'nin bölgesel ve uluslararası düzeyde, özellikle gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde insani yardım ve eğitim desteği alanlarında üstlendiği çeşitli girişimleri takdir eder ve böylece bölgesel ve uluslararası düzeyde barış ve kalkınma için aktif ve destekleyici bir taraf olarak konumunu güçlendirdiğini takdir ederiz. 7. Bu saldırının, herhangi bir bahaneyle meşrulaştırma girişiminin uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Şartı'nı açıkça ihlal ettiğini vurgularken, bu girişimleri kesinlikle reddettiğimizi kaydederiz. Bu saldırı, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıyı durdurmak ve işgali sona erdiren, Filistin halkının acılarına son veren ve onların meşru ve vazgeçilmez haklarını koruyan adil ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için yapılan ciddi çabaları boşa çıkarmak amacıyla mevcut çabaları ve arabuluculuk girişimlerini doğrudan baltalamayı amaçlamaktadır. 8. İsrail'in Katar Devleti'ni veya herhangi bir Arap ya da İslam ülkesini tekrar hedef alabileceği yönündeki tekrarlanan tehditlerini tamamen ve kesin olarak reddederiz. Bu tehditleri, uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bir provokasyon ve tehlikeli bir tırmanma olarak değerlendiriyoruz. Uluslararası toplumu, bu tehditleri en güçlü şekilde kınamaya ve bunları durdurmak için caydırıcı önlemler almaya çağırıyoruz. 9. Arap Ligi Konseyi'nin Bakanlar düzeyinde "Bölgede Güvenlik ve İşbirliği için Ortak Vizyon" konulu kararını yayınlamasını memnuniyetle karşılıyor ve bu bağlamda kolektif güvenlik ve Arap ve İslam ülkelerinin ortak kaderi kavramını, uyum ve ortak zorluklar ve tehditlerle mücadele gerekliliğini ve bunun için gerekli yürütme mekanizmalarının geliştirilmeye başlanmasının önemini vurgular, gelecekteki herhangi bir bölgesel düzenleme parametresinin uluslararası hukuk ilkelerinin ve Birleşmiş Milletler Şartı'nın kutsallığı, iyi komşuluk ilişkileri, devletlerin egemenliğine saygı, bölge ülkelerinin iç işlerine karışmama, bir devletin diğerine göre kayırılmaması, hak ve yükümlülüklerin eşitliği, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi ve güç kullanmama, İsrail'in tüm Arap topraklarındaki işgaline son verilmesi, 4 Haziran 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurulması ve Orta Doğu'nun nükleer silahlar ve diğer kitle imha silahlarından arındırılması hususlarını dikkate alması gerektiğini vurgularız. 10. Bölgesel ve uluslararası istikrar ve güvenliğe doğrudan tehdit oluşturan İsrail'in bölgede yeni bir fiili durum dayatma planlarına karşı durulması ve bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini tekrar ederiz. 11. Herhangi bir bahane veya isim altında Filistin halkını 1967'de işgal edilen topraklarından çıkarmaya yönelik İsrail'in her türlü girişimini kınadığımızı teyit eder ve bunu insanlığa karşı suç, uluslararası hukuk ve uluslararası insani hukukun açık bir ihlali ve tamamen reddedilen bir etnik temizlik politikası olarak değerlendiririz. Bu bağlamda hem siyasi hem de teknik açıdan Arap-İslam yeniden inşa planının uygulanması ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasına mümkün olan en kısa sürede başlanması gerektiğini vurgular, uluslararası bağışçılara gerekli desteği sağlamaları çağrısında bulunur ve ateşkesin sağlanmasının hemen ardından Kahire'de düzenlenecek Gazze Yeniden İnşa Konferansı'na aktif olarak katılmalarını talep ederiz. 12. Uluslararası insani hukuk ve Cenevre Sözleşmelerini açıkça ihlal ederek, Filistin halkına karşı savaş silahı olarak abluka, açlık ve gıda ile ilaçtan mahrum bırakma gibi yöntemlerin kullanıldığı, eşi görülmemiş bir insani felakete yol açan İsrail politikalarını kınarız. Bu uygulamaların tam anlamıyla bir savaş suçu olduğunu vurgular, uluslararası toplumun bu uygulamalara son vermek ve işgal altındaki Filistin topraklarına insani yardımın acil, güvenli ve sınırsız girişini sağlamak için acil eylemde bulunması gerektiğini belirtiriz. 13. İşgalci güç olan İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarının herhangi bir bölümünü ilhak etme kararının feci sonuçlarını reddederek, bu durumun Filistin halkının tarihi ve yasal haklarına bariz bir saldırı olduğunu kaydeder, uluslararası hukuk ilkelerinin ve ilgili Birleşmiş Milletler kararları ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın ihlali ve bölgede adil ve kapsamlı bir barışın sağlanmasına yönelik tüm çabaların geçersiz kılınması olarak gördüğümüzü belirtiriz. 14. Uluslararası toplumun, uluslararası hukuk kurallarına ve ilgili uluslararası meşruiyet kararlarına saygı çerçevesinde, bölgedeki tekrarlanan İsrail saldırılarına son vermek ve devletlerin egemenliği, güvenliği ve istikrarına yönelik devam eden ihlallerini durdurmak için acil eylemde bulunması gerektiğini vurgular ve bir yandan uluslararası toplumun en son örneği kardeş devlet Katar Devleti'ne yönelik saldırı olan İsrail saldırganlığını durdurmada devam eden yetersizliğinin ciddi sonuçlarına karşı uyarıda bulunuruz. İsrail işgal altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik acımasız saldırganlığını, buna ek olarak, Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'da yasadışı yerleşim faaliyetlerini ve İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik savaşı, Lübnan Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti dahil bölgedeki ülkelere yönelik saldırılarını sürdürmekte ve tırmandırmakta olup bu saldırılar uluslararası hukukun açık bir ihlali ve devletlerin egemenliğinin bariz bir ihlalidir. 15. Tüm devletleri, İsrail'in cezasızlığını sona erdirme çabalarını desteklemeye, ihlallerinden ve suçlarından sorumlu tutmaya, yaptırımlar uygulamaya, çift kullanımlı ürünler dahil olmak üzere, silah, mühimmat ve askeri malzemelerin tedarikini, transferini veya geçişini askıya almayı da içerecek şekilde Filistin halkına karşı eylemlerini sürdürmesini önlemek için mümkün olan tüm yasal ve etkili önlemleri almaya çağırıyor, İsrail ile diplomatik ve ekonomik ilişkileri gözden geçirmeye ve aleyhinde yasal işlem başlatmaya davet ediyoruz. 16. İsrail tarafından üyelik koşullarının açıkça ihlal edilmesi ve BM kararlarının sürekli çiğnenmesi göz önüne alındığında, İİT üye devletlerini, İsrail'in BM üyeliğini askıya alma çabalarını koordine ederek, İsrail'in Birleşmiş Milletler'e üyeliğinin BM Şartıyla uyumlu olup olmadığını göz önünde bulundurmaya çağırıyoruz. 17. Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasında temel referans olarak uluslararası meşruiyete ve ilgili Birleşmiş Milletler kararlarına bağlı kalmanın önemini vurgular, İsrail'in Batı Şeria'da soykırım ve yerleşim projelerinin sürdürülmesi dahil olmak üzere, uluslararası hukuku ihlal eden politikalarının meşrulaştırılması ve Arap ve İslam ülkelerinin imajının çarpıtılması için İslamofobiyi istismar ve teşvik eden söylemini reddederiz. 18. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun, iki devletli çözümün uygulanması ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması konusunda "New York Deklarasyonu"nu kabul etmesini, Filistin halkının meşru haklarını, özellikle de 4 Haziran 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hakkını destekleme yönündeki uluslararası iradeyi açıkça ifade eden bir adım olarak memnuniyetle karşılar, aynı zamanda da bu bildirinin kabulüne katkıda bulunan Suudi Arabistan Krallığı ve Fransız Cumhuriyeti'nin çabalarını takdirle karşılarız. 19. Suudi Arabistan Krallığı ve Fransa Cumhuriyeti'nin eş başkanlığında 22 Eylül 2025 tarihinde New York'ta yapılacak İki Devletli Çözüm Konferansının toplanmasını memnuniyetle karşılar, Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devletinin geniş çaplı tanınmasını sağlamak için, uluslararası alanda ortak çaba gösterilmesi çağrısında bulunuruz. 20. Başta Cezayir, Somali ve Pakistan olmak üzere Güvenlik Konseyi üyesi Arap ve İslam devletlerinin temsilcilerinin, başta Filistin davası olmak üzere, haklı davaları doğru savunmada, Filistin'in Birleşmiş Milletler'e tam üyelik elde etmesini sağlamada ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığına son vermede ve ateşkese varmada oynadığı önemli rolü takdir ederiz. Ayrıca, İsrail'in Katar devletine yönelik saldırganlığına bağlamında düzenlenen Güvenlik Konseyi'nin acil oturumunun toplanması çağrısında ve toplanmasını sağlaması konusunda etkin katkılarını takdir ederiz. 21. 31 Mart 2013 tarihinde Majesteleri Kral II. Abdullah ile Filistin Devleti Cumhurbaşkanı Ekselansları Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmayla teyit edildiği üzere, Majesteleri Kral II. Abdullah İbn El Hüseyin'in üstlendiği Kudüs'teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarının tarihi Haşimi Koruyuculuğu konusundaki desteğimizi teyit ederiz. Ayrıca, tamamı 144.000 m2'lik alanı kaplayan Mescid-i Aksa Camiinin (Al Haram El Şerif), sadece Müslümanlar için bir ibadet yeri olduğunu ve Ürdün Vakıflar Bakanlığı'na bağlı olan Kudüs Vakfının, Al Aksa Camiini yönetme, bakımını üstlenme ve buraya girişi kontrol etme konusunda tek yetkili makam olduğunu teyit ederiz. 22. Kudüs halkının kendi ülkesinde kendi topraklarında yaşamaya kararlı şekilde devam etmesi gerektiğini vurgular ve Fas Krallığı Kralı VI. Muhammed'in başkanlık ettiği Kudüs Komitesi ile onun yürütme organı olan Beytü'l- Kuds Şerif Ajansını destekleriz. 23. Orta Doğu'da adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın, Filistin meselesi göz ardı edilerek, Filistin halkının hakları görmezden gelinerek veya şiddet uygulanarak ve arabulucular hedef alınarak sağlanamayacağını teyit ederiz. Aksine, bu barış, Arap Barış Girişimi ve ilgili uluslararası meşruiyet kararlarına bağlılık yoluyla sağlanmalıdır. Bu bağlamda, İsrail işgalini sona erdirmek ve bu amaçla bağlayıcı bir zaman çizelgesi oluşturmak için uluslararası topluma, özellikle Güvenlik Konseyi'ne, yasal ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmeleri çağrısında bulunuyoruz. 24. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü'ne taraf olan İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Devletlerine, uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca ve geçerli olduğu durumlarda, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Filistin halkına karşı işlenen suçların faillerine karşı 21 Kasım 2024 tarihinde çıkarılan tutuklama emirlerinin uygulanmasını desteklemek için ulusal yasal çerçeveleri dahilinde mümkün olan tüm tedbirleri almaları talimatını veririz. Ayrıca, İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Devletlerini, işgalci güç olarak İsrail'in, Uluslararası Adalet Divanı tarafından 26 Ocak 2024 tarihinde çıkarılan "Gazze Şeridi'nde Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme'nin Uygulanması" adlı geçici tedbirler kapsamındaki bağlayıcı yükümlülüklerine uymasını sağlamak için diplomatik, siyasi ve hukuki çaba göstermeye çağırırız. 25. Bu zirvenin toplantılarını bilgelik ve stratejik vizyonla düzenleyen ve ev sahipliği yapmaktaki yorulmak bilmez çabaları ve bu zirvenin başarısı için Katar Devleti'nce sağlanan imkanlar ve kolaylıklar için Katar Devleti'ne, Emir'ine, hükümete ve Şeyh Tamim bin Hamad El Thani önderliğindeki halkına, derin şükranlarımızı sunarız. Katar Devleti'nin üye devletler arasındaki istişareyi ve uzlaşma ruhunu teşvik etme konusundaki etkili rolüne ve dayanışma ve birlik bağlarını güçlendirmeye yönelik sürekli taahhüdünü yansıtan ortak eylem sürecini desteklemedeki somut katkılarına büyük kıymet atfediyoruz."

İsrail'den Katar'a saldırı: Hamas yöneticileri hedef alındı Haber

İsrail'den Katar'a saldırı: Hamas yöneticileri hedef alındı

Doha'da meydana gelen patlamaların ardından, Reuters haber ajansına konuşan görgü tanıkları, Katara bölgesinde yükselen dumanları gördüklerini ifade etti. Araştırma kuruluşu Axios'un haberine göre, İsrailli üst düzey bir yetkiliden alınan bilgiye dayanarak, Doha'daki patlamaların doğrudan Hamas'ın üst düzey yöneticilerine yönelik İsrail'in bir suikast girişimi olduğu bildirildi. İsrail ordu radyosu da saldırıları üstlenerek, "İsrail ordusu, Katar'da bulunan Hamas liderlerine yönelik bir operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, Hamas liderliğinin en üst düzeyini hedef aldı" ifadelerine yer verdi. İsrail basını, operasyona "Ateş Zirvesi" adının verildiğini duyurdu. MÜZAKERE EKİBİ GÖRÜŞME HALİNDEYKEN SALDIRIYA UĞRADI Katar merkezli El Cezire televizyon kanalı, bir Hamas kaynağına atıfta bulunarak, saldırının, Hamas'ın ateşkes müzakere heyetinin bir toplantısı sırasında yapıldığını duyurdu. Heyetin, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'de ateşkes üzerine sunduğu öneriyi değerlendirirken saldırıya uğradığı belirtildi. İsrail medyası, bir İsrailli yetkilinin iddiasına dayanarak, saldırıda hedefin Hamas Siyasi Büro Başkanı Halil el Hayya olduğunu aktardı. İsrail Ynet News'e göre, saldırıya hedef olan toplantıya katılan Hamas yetkilileri arasında Halil el Hayya, Halid Meşhal, Muhammed Derviş, Razi Hamid ve İzzet el Rişk bulunuyordu. "TRUMP SALDIRIYA ONAY VERDİ" Reuters'ın bildirdiğine göre, İsrail, ABD'yi saldırılardan önce bilgilendirdi. İsrail'in Kanal 12 televizyonu da, İsrailli bir yetkilinin ifadesine dayanarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Hamas liderliğine karşı düzenlenen saldırıya yeşil ışık yaktığını bildirdi. Reuters haber ajansı, Doha'daki ABD Büyükelçiliği'nin, ABD vatandaşlarına evde kalma talimatı verdiğini aktardı. KATAR: BU BİR ALÇAK SALDIRIDIR Katar hükümeti, saldırıyla ilgili bir açıklama yaparak, bu saldırının uluslararası hukuk kurallarını ihlal eden bir yara alma eylemi olduğunu vurguladı. Katar'dan yapılan açıklamada, "İsrail'in, Doha'da Hamas Siyasi Bürosunun üyelerinin kalmakta olduğu yerleri hedef alan alçakça saldırısını şiddetle kınıyoruz" ifadeleri yer aldı. İRAN'DAN İLK TEPKİLER Bir diğer açıklama İran'dan geldi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerine düzenlediği saldırının tehlikeli olduğunu ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti.

İsrail ateşkesi ihlal etti! Savaş uçakları Süveyda'yı vurdu Haber

İsrail ateşkesi ihlal etti! Savaş uçakları Süveyda'yı vurdu

Dürzi yoğunluklu nüfusun bulunduğu Süveyda'da sabahın erken saatlerinde yerel silahlı grupların birçok Bedevi Arap ailesini zorla yerlerinden çıkarması, bazılarını öldürmesiyle gerginlik tırmandı, akşam saatlerinde çatışmaya dönüştü. Bedevi Arap silahlı grupları, Dürzi gruplarla çatışarak Süveyda'nın batısındaki Mezrea, Tayra, Sama Hanidat, Sama, Eldor, Taara, Devriyye ve Karasa köylerini geri aldı. Bu esnada İsrail'e ait çok sayıda İHA, Suriye üzerinde keşif uçuşları yaparken savaş uçakları, kontrolü Bedevi Araplara geçen Mezraa köyüne TSİ 20:40'ta hava saldırısı düzenledi. Çatışmalara dahil olmayan ve dün akşam Süveyda dışına çıkan Suriye güvenlik güçleri, Dera-Süveyda yolunda yeni kontrol noktaları kurarak çatışmaların yoğunlaşmasını engellemeye çalışıyor. Süveyda ilindeki Bedevi Arapların üçte birinin, çatışmaların başladığı 13 Haziran'dan bu yana bölgeyi terk ettiği tahmin ediliyor. Şam yönetimi ve Dürzi silahlı gruplar arasında dün sağlanan anlaşmanın ardından misilleme endişesi taşıyan Bedevi Arap aileleri, zorla yerlerinden edilen birçok aile ile birlikte Dera ve Kuneytra illerine göç etmişti. İSRAİL SAVAŞ UÇAKLARI SURİYE'Yİ VURUYOR İsrail, Suriye'nin güneyindeki Süveyda kentinin çevresine yeni bir hava saldırısı düzenledi. Suriye basınında yer alan haberlere göre, İsrail savaş uçakları bölgede birçok noktayı bombalıyor. ÇATIŞMALAR YENİDEN ALEVLENDİ Suriye'nin güneyindeki Süveyda kentinde, Dürzi ve Bedevi silahlı gruplar arasındaki çatışmalar yeniden alevlendi. Suriye basınında yer alan haberlere göre, Dürzi grupları Bedevilere yönelik saldırılar düzenlerken, bazı mahallelerde Bedevi ailelerin göç etmeye başladığı belirtiliyor. Özellikle Al-Maqwas Mahallesi'nde Dürzi grupların Bedevi sivilleri hedef aldığı, buna karşılık Bedevi grupların Dürzilere misilleme olarak saldırılar başlattığı bildirildi.

Siren sesleri yükseliyor: İran Hayfa'yı hedef alırken, İsrail ise Tahran'a vuruyor Haber

Siren sesleri yükseliyor: İran Hayfa'yı hedef alırken, İsrail ise Tahran'a vuruyor

ABD medyası, İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma planı hakkında hareket geçtiğini açıkladı. New York Times, ABD askeri kaynaklarına dayanarak, İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatmak için deniz gücü ve diğer imkanlarını devreye soktuğunu bildirdi. İRAN GENELKURMAY BAŞKANI KAÇTI FAKAT KURTULAMADI İsrail'in 13 Haziran'da yaptığı saldırıda İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri’nin vefat ettiği açıklanmıştı. İsrail ordusu, yeni İran Genelkurmay Başkanı Ali Şadmani'nin de öldürüldüğünü duyurdu. İsrail yetkilileri, "Yeni İran Genelkurmay Başkanı'nı etkisiz hale getirmeye çalıştık; kaçtı ancak kısa süre sonra başarı sağlandı" dedi. DEVRİM MUHAFIZLARI: BUGÜN DAHA ŞİDDETLİ BİR SALDIRI OLACAK İran Hayfa'yı, İsrail ise başkent Tahran'ı vurmaya devam ediyor. İran Devrim Muhafızları daha güçlü bir saldırı planladıklarını ifade ederek "Bizi izlemeye devam edin" mesajı verdi. İSRAİL: İRAN'DAN 10-15 FÜZE ATILDI İsrail Savunma Kuvvetleri'nin yaptığı ilk değerlendirmelere göre, İran'dan İsrail'e yönelik saldırıda 10-15 füze fırlatıldı. İSRAİLLİ ESKİ SAĞLIK BAKANININ EVİ HEDEF ALINDI İran'ın misilleme saldırısında, İsrail eski Sağlık Bakanı Danny Naveh'in evi de vuruldu. Saldırı sırasında yurt dışında bulunan Naveh, "Evimiz ciddi hasar gördü ancak bulunanlar mucizevi bir şekilde kurtuldu." dedi. İSRAİL'DE ALARMLAR ÇALIYOR! İsrail Hava Kuvvetleri, İran'dan İsrail'e yeni bir füze saldırısı düzenlendiğini açıkladı. Haifa ve Tel Aviv'de sirenler etkinleştirildi. İsrail yetkilileri, 'İkinci bir duyuruya kadar sığınaklarda kalın' uyarısında bulundu. İRAN POLİSİ: 24 İSRAİL AJANI YAKALANDI Tasnim haber ajansının bildirdiğine göre, İran polisi, İsrail adına casusluk faaliyetinde bulundukları ve ülkenin imajını zedelemeye çalıştıkları gerekçesiyle 24 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. İSRAİLLİ YETKİLİ: İRAN'DAN 450 FÜZE VE 1000 İHA FIRLATILDI Savaşın yedinci gününde bir İsrailli yetkili, şimdiye kadar İran'dan İsrail'e 450 füze ve 1000 İHA gönderildiğini açıkladı. Yetkili, İsrail ordusunun Batı İran'da operasyon başlattığını ve Doğu İran'a yönelik saldırı hazırlığında olduğunu ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.