Hakan Fidan'dan 'SDG' mesajı: Suriyeli olmayan unsurlar derhal ayrılmalı
Hakan Fidan'dan 'SDG' mesajı: Suriyeli olmayan unsurlar derhal ayrılmalı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "SDG bünyesinde PKK'nın bazı unsurlarını barındırdığını biliyoruz, bu unsurların tek amacının Türkiye'ye karşı mücadele etmek olduğunun farkındayız. SDG'den Suriyeli olmayan unsurların çıkartılmasını istiyoruz. Türkiye'nin çıkarlarına ve güvenliğine ters düşen tüm unsurların ortadan kaldırılması gerekiyor" açıklamasında bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 06.12.2025 21:41
Haber Güncellenme Tarihi: 06.12.2025 21:44
Kaynak:
Haber Merkezi
hurhaber.com
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'ın Doha kentinde düzenlenen 23. Doha Forumu'nda, "Newsmaker Interview" başlıklı oturumda The Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour'un sorularını yanıtladı.
Fidan, Suriye ile ilgili daha fazla konuşulacak çok şeyin bulunduğunu, Suriye'nin kendileri için her zaman kritik bir ülke olduğunu, Suriye ve Irak'ta yaşanan olayların doğrudan Türkiye'yi etkilediğini belirtti.
Suriye'deki gelişmelerin, güvenlik, mülteci krizi, ekonomi, sınır sorunları gibi çeşitli açılardan Türkiye üzerinde büyük etkileri olduğunu aktaran Fidan şu şekilde devam etti:
"Türkiye sınırlı yükleri taşıyabilecek bir ülke. Ancak Suriye'de büyük bir insanlık trajedisi yaşandı ki, bu bizim için kabul edilemez. Cumhurbaşkanımız Erdoğan bu yüzden açık kapı politikası izledi. Suriye rejiminden kaçan milyonlarca kişiyi kabul ettik. Rejim İran ve Rusya'dan büyük destek aldı. 2016 ve 2017 zor yıllardı, uluslararası toplum Suriye muhalefetine desteği kesti. Katar ve Türkiye yalnız bırakıldı çünkü Batı ve ABD, PKK'ya yardım tavsiyeleri almışlardı."
"Suriyeli olmayan unsurların SDG'den çıkarılmasını istiyoruz"
Fidan, SDG adı altında faaliyet gösteren PKK/YPG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu sorusunu yanıtladı. Fidan, Türkiye'nin SDG'den taleplerini net olarak ifade ettiğini, aynı şekilde Şam hükümetinin de bu konuda net olduğunu söyledi.
Fidan, bu konuda birkaç önemli noktanın bulunduğunu belirterek, "Suriye hükümeti ve SDG arasında bir anlaşma olabilir çünkü Suriye hükümeti egemen bir hükümettir. Ancak PKK'nın SDG'deki unsurlarından haberdarız ve onların tek hedefi Türkiye'ye karşı savaşmaktır. Suriyeli olmayan unsurların, özellikle Irak, İran ve Türkiye'den gelenlerin SDG'den ayrılmasını istiyoruz. Bu olumlu bir başlangıç olacaktır. Türkiye'nin güvenliği ve çıkarlarının gerektirdiği doğrultuda konuşlanmış tüm unsurların ortadan kaldırılması gerekiyor. Şam'da daha detaylı değerlendirmeler yapılacaktır, zira 50-60 bin kişilik birimlerin yeni bir orduya dahil edilmesinden bahsediyoruz. Bu süreç iyi niyetle yürütülmelidir." dedi.
SDG'nin sembolik adımlar attığı izlenimi oluşturup somut adımlar atmadığı durumlarda bu sürecin inandırıcı olmayacağını belirten Fidan, her iki tarafın da somut adımlar beklediklerini vurguladı.
Fidan, PKK lideri Abdullah Öcalan ile geçmişte yapılan görüşmelerin bu süreçte bir rol oynayıp oynamayacağı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bu süreçte bir rol olabilir. 2009-2013 arasında MİT Başkanlığı yaparken PKK lider kadrosuyla çeşitli temaslarım oldu. Bir noktaya gelinmeye çalışıldı ama PKK, Suriye'deki gelişmeler sebebiyle bu anlayıştan uzaklaştı. Öcalan, PKK'nın kararını nasıl değerlendirecek görmek lazım. Tarihten ders çıkarmalıyız, özellikle Suriye'de bir etki yapabilir. Fakat bu etkiyi ister mi yoksa bunu bir koz olarak mı kullanmak ister, bilemiyoruz."
"İsrail'in ateşkes ihlalleri büyük boyutlara ulaşıyor"
ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan Gazze'deki İsrail askeri birliklerini çekmesini isteyip istemeyeceğiyle ilgili soruyu cevaplayan Fidan, Trump'ın Netanyahu ile kapsamlı bir görüşme yapması gerektiğini ve bu konuda onlardan beklentileri olduğunu belirtti.
Fidan, "Ateşkes başarısız olabilir. İsrail tarafından yapılan ateşkes ihlalleri büyük boyutlara ulaştı, bu süreç neredeyse durmak üzere. Trump, Netanyahu ile detaylı bir görüşme yapacaktır." ifadelerini kullandı.
Netanyahu'nun Gazze için kurulacak Uluslararası İstikrar Gücü'nde Türk birliklerini görmek istemediğini aktaran Fidan, Mısır ve İsrail'in BM Güvenlik Kurulu kararı gereği danışılması gereken ülkeler arasında olduğunu kaydetti.
Sunucunun, "Diğer ülkeler de Türkiye yoksa katılmayız" söylemine ilişkin olarak, Uluslararası İstikrar Gücü'ne katılım sağladıkları takdirde bölgede kolaylaştırıcı bir göreve sahip olacaklarını, bu girişimin meşruiyetini artıracaklarını belirten Fidan, "Endonezya, Azerbaycan ve başka Arap ülkeleri de Türkiye'nin bu güçte yer almasını istiyor." dedi.
Fidan, Uluslararası İstikrar Gücü'nün varlığına dair gerçekçi bir yaklaşım ihtiyacı olduğuna işaret ederek, öncelikli olarak İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın durması gerektiğini dile getirdi.
İsrailler ve Filistinlilerin karşılıklı saldırılardan kaçınmalarını arzuladıklarını ifade eden Fidan, şunları kaydetti:
"Bu süreç öncelikli bir adımdır. Çatışmanın yeniden başlamasını engellemenin yolu budur. Ancak Uluslararası İstikrar Gücü'nden İsrail güvenlik kuvvetlerinin tamamlamadığı bir görev olan bu adım bekleniyor. Barış planında başka kararlar da mevcut. Bu kararlar Gazze'deki güvenlik ve görev dağılımıyla ilgili. İki grubu ayırabilirsek ancak Gazze içindeki meselelerle ilgilenebiliriz. İsrail veya Gazze bir tehdit olmamalıdır, bu yüzden Filistin idaresinin düzenlenmesi lazımdır."
"Filistin'de normalleşme şart"
Fidan, Hamas'ın beklentilerini, "Silahsızlanma hemen gerçekleşemez, sıralı adımlar önemlidir. Gerçekçilikle sorunlara yaklaşmalıyız." şeklinde yanıtladı.
Fidan, Uluslararası İstikrar Gücü'nün konuşlanması gerektiğine vurgu yaparak, "Filistin'deki emniyet güçleri yeniden inşa edilmeli, idare kademeli olarak yapılandırılmalıdır. Polis, güvenlik görevini Hamas'tan alıp, insani yardımın Gazze'ye akışını sağlamalı." görüşünde bulundu.
Filistin'de normal hayatın sürdürülmesi gerektiğinden bahseden Fidan, "İnsanlara umut vermeliyiz ki görev devrini gerçekleştirebilelim." ifadelerini kullandı.
Fidan, ISF'nin daha önceki senaryolardan farklı olacağını belirterek, "Hamas dışında aktif bir polis gücü oluşturulmalı. Konu üzerinde anlaşma sağlayan Katar, Mısır ve Türkiye gibi Arap Ligi üyesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleriyle barış planı uygulanmalıdır." dedi.
Fidan, "ISF'nin ivme kaybetme riski" konusundaki soruya şu yanıtı verdi: "ABD'deki yetkililer Gazze'de ve Ukrayna-Rusya arasında arabuluculuk yapıyorlar. Gündemleri yoğun, ancak (ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi) Steve Witkoff ile, (ABD Dışişleri Bakanı) Marco Rubio ile temas halindeyiz. Zamanında müdahale etmeleri gerektiğinin farkındalar ki ikinci aşamaya geçebilelim, aksi takdirde ivme kaybı yaşanır. Hamas tüm istekleri neredeyse karşıladı. Rehinelerin ve naaşların tesliminde sadece bir eksik var."
"İsrail durdurulamıyor gibi görünüyor"
Fidan, Türkiye'nin garantör olmamakla birlikte üç ülkeyle birlikte "imzacı" olduklarını ifade etti ve şöyle devam etti: "Barış planını Katar ve Mısır ile imzaladık. Garantörlük sorumluluğunu üstlenmekte sakınca yok. Günlük ihlaller ve ateşkesin aniden sona erebileceği düşüncesi bizi endişelendiriyor. Çünkü İsrail durdurulamıyor ve yaşadığımız ana problem bu."
Fidan, sahada etkin bir mekanizma tesis edilmedikçe "hiç kimsenin İsrail'e karşı etkin bir güç kullanmadığı" noktasına değinerek, "Sadece ABD İsrail'i durdurabildi ve belirli sayıda ülke bir araya gelerek Amerikan hükümetini ikna edebildi." yorumunda bulundu.
Bakan Fidan, "İsrail ve Netanyahu'yu kendi haline bırakmak, Gazze'yi Filistinlilerden temizleme niyetlerini artırır. Gazze'yi yaşanmaz hale getirebilirler veya nüfusu azaltabilirler." dedi.
"İsrailliler için işkence intikam aracı"
İsrail'in Filistinli mahkumlara uyguladığı işkenceye dikkat çeken Fidan, "Uluslararası toplum olarak bu duruma karşı harekete geçmeliyiz." dedi.
Fidan, bunun bir insanlık krizi olduğuna vurgu yaparak, "İşkence sistematik hale gelmiş ve İsrailliler için bu bir intikam yöntemi. Filistinli mahkumlarda bunlar ortaya çıkıyor, sistematik işkence olduğunu anlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Uluslararası toplumun İsrail'in işkencelerini durduramasa da başka adımlar atabileceğini söyleyen Fidan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son dönemde Filistin'e yönelik bilinç artırmaya çalışıyoruz. İsrail karşıtı, soykırıma karşı protestolar düzenleniyor, Filistin'i tanıyan ülkelerin sayısı artıyor. Fakat şiddet de büyüyor. Netanyahu, İsrail'in geleceğine zarar veriyor."
Fidan, Karadeniz'de ticaret gemilerine yönelik saldırılar konusunda hem Ukrayna hem Rusya ile görüştüklerini belirterek, "Ticaret yollarının güvenliğine yönelik tehditler endişe kaynağıdır, ticaret gemilerinin vurulmasını istemiyoruz, bu savaşın tırmanacağı anlamına gelir." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Fidan, ABD'de Trump'ın imzaladığı ulusal güvenlik stratejisine yönelik "NATO tartışmaları beni etkilemiyor. NATO, Avrupa Birliği'nin güvenlik mimarisine ihtiyaç bırakmayacak bir yapıya sahip." görüşünü belirtti.
"Doha Forumu her yıl daha da gelişiyor"
Fidan, 23. Doha Forumu çerçevesinde basına açıklamalarda bulundu. Yıllardır foruma katıldığını ifade eden Fidan, "Doha Forumu'nun her yıl daha ileri gittiğini görüyorum. Katar yalnızca bölgesel değil artık küresel bir arabulucu rolünde. Afrika ve Güney Amerika'da çatışmaların sonlandırılmasında önemli rol oynuyor." yorumunda bulundu.
Fidan, forumun küresel ve bölgesel sorunları bir araya getirme potansiyelinin çok önemli olduğunu kaydederek, "Burada olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum." dedi.
Türkiye ve Katar'ın bölgesel arabuluculuk çalışmaları yürüttüğünü ifade eden Fidan, Katar'ı barış çabaları için teşekkür edilmesi gereken bir ülke olarak nitelendirdi.
Fidan, Türkiye-Katar ilişkilerinin güçlü temellere dayandığını belirterek, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani arasındaki liderlik ilişkisi çok sağlam. İşbirliğimiz birçok alanda sürüyor. Ekonomi, teknoloji, güvenlik ve savunma gibi alanlarda işbirliğimizi arttıracağız."
Fidan, Gazze Barış Planı bağlamında şu değerlendirmelerde bulundu: "Barış planında ve BM Güvenlik Konseyi kararlarında dört ana organ bulunuyor. İkinci aşamada yönetimin Filistinli bir komiteye geçişi, Hamas buna hazır. Gazze'deki güvenlik için bir polis gücü oluşturulmalı ve Barış Kurulu'nun devreye girmesi gerekiyor."
Çalışmaların kesintisiz devam etmesi gerektiğine dikkati çeken Fidan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri endişe verici ve yardımlar gerektiği gibi ulaşmıyor." dedi.
Fidan, Türkiye'nin Filistin'e her türlü desteği vermeye hazır olduğunu, ISF'ye asker göndermeyi de düşündüklerini belirtti ve "Tarafların yaklaşımı önemlidir, bu süreci yakından izliyoruz." dedi.
Fidan, Türkiye'nin Suriye hükümetiyle birlikte yardım faaliyetlerini sürdürdüğünü vurgulayarak, "İsrail'in yayılmacılığı büyük bir risk oluşturuyor, Suriye'nin yeniden yapılanmasını desteklemeye devam ediyoruz." dedi.
Fidan, Suriye ile ekonomik, güvenlik ve ticari işbirliğinin geliştirileceğini, Suriye'nin bazı sorunlarını kolektif çabayla aşmayı umduğunu dile getirdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hakan Fidan'dan 'SDG' mesajı: Suriyeli olmayan unsurlar derhal ayrılmalı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "SDG bünyesinde PKK'nın bazı unsurlarını barındırdığını biliyoruz, bu unsurların tek amacının Türkiye'ye karşı mücadele etmek olduğunun farkındayız. SDG'den Suriyeli olmayan unsurların çıkartılmasını istiyoruz. Türkiye'nin çıkarlarına ve güvenliğine ters düşen tüm unsurların ortadan kaldırılması gerekiyor" açıklamasında bulundu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'ın Doha kentinde düzenlenen 23. Doha Forumu'nda, "Newsmaker Interview" başlıklı oturumda The Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour'un sorularını yanıtladı.
Fidan, Suriye ile ilgili daha fazla konuşulacak çok şeyin bulunduğunu, Suriye'nin kendileri için her zaman kritik bir ülke olduğunu, Suriye ve Irak'ta yaşanan olayların doğrudan Türkiye'yi etkilediğini belirtti.
Suriye'deki gelişmelerin, güvenlik, mülteci krizi, ekonomi, sınır sorunları gibi çeşitli açılardan Türkiye üzerinde büyük etkileri olduğunu aktaran Fidan şu şekilde devam etti:
"Türkiye sınırlı yükleri taşıyabilecek bir ülke. Ancak Suriye'de büyük bir insanlık trajedisi yaşandı ki, bu bizim için kabul edilemez. Cumhurbaşkanımız Erdoğan bu yüzden açık kapı politikası izledi. Suriye rejiminden kaçan milyonlarca kişiyi kabul ettik. Rejim İran ve Rusya'dan büyük destek aldı. 2016 ve 2017 zor yıllardı, uluslararası toplum Suriye muhalefetine desteği kesti. Katar ve Türkiye yalnız bırakıldı çünkü Batı ve ABD, PKK'ya yardım tavsiyeleri almışlardı."
"Suriyeli olmayan unsurların SDG'den çıkarılmasını istiyoruz"
Fidan, SDG adı altında faaliyet gösteren PKK/YPG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu sorusunu yanıtladı. Fidan, Türkiye'nin SDG'den taleplerini net olarak ifade ettiğini, aynı şekilde Şam hükümetinin de bu konuda net olduğunu söyledi.
Fidan, bu konuda birkaç önemli noktanın bulunduğunu belirterek, "Suriye hükümeti ve SDG arasında bir anlaşma olabilir çünkü Suriye hükümeti egemen bir hükümettir. Ancak PKK'nın SDG'deki unsurlarından haberdarız ve onların tek hedefi Türkiye'ye karşı savaşmaktır. Suriyeli olmayan unsurların, özellikle Irak, İran ve Türkiye'den gelenlerin SDG'den ayrılmasını istiyoruz. Bu olumlu bir başlangıç olacaktır. Türkiye'nin güvenliği ve çıkarlarının gerektirdiği doğrultuda konuşlanmış tüm unsurların ortadan kaldırılması gerekiyor. Şam'da daha detaylı değerlendirmeler yapılacaktır, zira 50-60 bin kişilik birimlerin yeni bir orduya dahil edilmesinden bahsediyoruz. Bu süreç iyi niyetle yürütülmelidir." dedi.
SDG'nin sembolik adımlar attığı izlenimi oluşturup somut adımlar atmadığı durumlarda bu sürecin inandırıcı olmayacağını belirten Fidan, her iki tarafın da somut adımlar beklediklerini vurguladı.
Fidan, PKK lideri Abdullah Öcalan ile geçmişte yapılan görüşmelerin bu süreçte bir rol oynayıp oynamayacağı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bu süreçte bir rol olabilir. 2009-2013 arasında MİT Başkanlığı yaparken PKK lider kadrosuyla çeşitli temaslarım oldu. Bir noktaya gelinmeye çalışıldı ama PKK, Suriye'deki gelişmeler sebebiyle bu anlayıştan uzaklaştı. Öcalan, PKK'nın kararını nasıl değerlendirecek görmek lazım. Tarihten ders çıkarmalıyız, özellikle Suriye'de bir etki yapabilir. Fakat bu etkiyi ister mi yoksa bunu bir koz olarak mı kullanmak ister, bilemiyoruz."
"İsrail'in ateşkes ihlalleri büyük boyutlara ulaşıyor"
ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan Gazze'deki İsrail askeri birliklerini çekmesini isteyip istemeyeceğiyle ilgili soruyu cevaplayan Fidan, Trump'ın Netanyahu ile kapsamlı bir görüşme yapması gerektiğini ve bu konuda onlardan beklentileri olduğunu belirtti.
Fidan, "Ateşkes başarısız olabilir. İsrail tarafından yapılan ateşkes ihlalleri büyük boyutlara ulaştı, bu süreç neredeyse durmak üzere. Trump, Netanyahu ile detaylı bir görüşme yapacaktır." ifadelerini kullandı.
Netanyahu'nun Gazze için kurulacak Uluslararası İstikrar Gücü'nde Türk birliklerini görmek istemediğini aktaran Fidan, Mısır ve İsrail'in BM Güvenlik Kurulu kararı gereği danışılması gereken ülkeler arasında olduğunu kaydetti.
Sunucunun, "Diğer ülkeler de Türkiye yoksa katılmayız" söylemine ilişkin olarak, Uluslararası İstikrar Gücü'ne katılım sağladıkları takdirde bölgede kolaylaştırıcı bir göreve sahip olacaklarını, bu girişimin meşruiyetini artıracaklarını belirten Fidan, "Endonezya, Azerbaycan ve başka Arap ülkeleri de Türkiye'nin bu güçte yer almasını istiyor." dedi.
Fidan, Uluslararası İstikrar Gücü'nün varlığına dair gerçekçi bir yaklaşım ihtiyacı olduğuna işaret ederek, öncelikli olarak İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın durması gerektiğini dile getirdi.
İsrailler ve Filistinlilerin karşılıklı saldırılardan kaçınmalarını arzuladıklarını ifade eden Fidan, şunları kaydetti:
"Bu süreç öncelikli bir adımdır. Çatışmanın yeniden başlamasını engellemenin yolu budur. Ancak Uluslararası İstikrar Gücü'nden İsrail güvenlik kuvvetlerinin tamamlamadığı bir görev olan bu adım bekleniyor. Barış planında başka kararlar da mevcut. Bu kararlar Gazze'deki güvenlik ve görev dağılımıyla ilgili. İki grubu ayırabilirsek ancak Gazze içindeki meselelerle ilgilenebiliriz. İsrail veya Gazze bir tehdit olmamalıdır, bu yüzden Filistin idaresinin düzenlenmesi lazımdır."
"Filistin'de normalleşme şart"
Fidan, Hamas'ın beklentilerini, "Silahsızlanma hemen gerçekleşemez, sıralı adımlar önemlidir. Gerçekçilikle sorunlara yaklaşmalıyız." şeklinde yanıtladı.
Fidan, Uluslararası İstikrar Gücü'nün konuşlanması gerektiğine vurgu yaparak, "Filistin'deki emniyet güçleri yeniden inşa edilmeli, idare kademeli olarak yapılandırılmalıdır. Polis, güvenlik görevini Hamas'tan alıp, insani yardımın Gazze'ye akışını sağlamalı." görüşünde bulundu.
Filistin'de normal hayatın sürdürülmesi gerektiğinden bahseden Fidan, "İnsanlara umut vermeliyiz ki görev devrini gerçekleştirebilelim." ifadelerini kullandı.
Fidan, ISF'nin daha önceki senaryolardan farklı olacağını belirterek, "Hamas dışında aktif bir polis gücü oluşturulmalı. Konu üzerinde anlaşma sağlayan Katar, Mısır ve Türkiye gibi Arap Ligi üyesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleriyle barış planı uygulanmalıdır." dedi.
Fidan, "ISF'nin ivme kaybetme riski" konusundaki soruya şu yanıtı verdi: "ABD'deki yetkililer Gazze'de ve Ukrayna-Rusya arasında arabuluculuk yapıyorlar. Gündemleri yoğun, ancak (ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi) Steve Witkoff ile, (ABD Dışişleri Bakanı) Marco Rubio ile temas halindeyiz. Zamanında müdahale etmeleri gerektiğinin farkındalar ki ikinci aşamaya geçebilelim, aksi takdirde ivme kaybı yaşanır. Hamas tüm istekleri neredeyse karşıladı. Rehinelerin ve naaşların tesliminde sadece bir eksik var."
"İsrail durdurulamıyor gibi görünüyor"
Fidan, Türkiye'nin garantör olmamakla birlikte üç ülkeyle birlikte "imzacı" olduklarını ifade etti ve şöyle devam etti: "Barış planını Katar ve Mısır ile imzaladık. Garantörlük sorumluluğunu üstlenmekte sakınca yok. Günlük ihlaller ve ateşkesin aniden sona erebileceği düşüncesi bizi endişelendiriyor. Çünkü İsrail durdurulamıyor ve yaşadığımız ana problem bu."
Fidan, sahada etkin bir mekanizma tesis edilmedikçe "hiç kimsenin İsrail'e karşı etkin bir güç kullanmadığı" noktasına değinerek, "Sadece ABD İsrail'i durdurabildi ve belirli sayıda ülke bir araya gelerek Amerikan hükümetini ikna edebildi." yorumunda bulundu.
Bakan Fidan, "İsrail ve Netanyahu'yu kendi haline bırakmak, Gazze'yi Filistinlilerden temizleme niyetlerini artırır. Gazze'yi yaşanmaz hale getirebilirler veya nüfusu azaltabilirler." dedi.
"İsrailliler için işkence intikam aracı"
İsrail'in Filistinli mahkumlara uyguladığı işkenceye dikkat çeken Fidan, "Uluslararası toplum olarak bu duruma karşı harekete geçmeliyiz." dedi.
Fidan, bunun bir insanlık krizi olduğuna vurgu yaparak, "İşkence sistematik hale gelmiş ve İsrailliler için bu bir intikam yöntemi. Filistinli mahkumlarda bunlar ortaya çıkıyor, sistematik işkence olduğunu anlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Uluslararası toplumun İsrail'in işkencelerini durduramasa da başka adımlar atabileceğini söyleyen Fidan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son dönemde Filistin'e yönelik bilinç artırmaya çalışıyoruz. İsrail karşıtı, soykırıma karşı protestolar düzenleniyor, Filistin'i tanıyan ülkelerin sayısı artıyor. Fakat şiddet de büyüyor. Netanyahu, İsrail'in geleceğine zarar veriyor."
Fidan, Karadeniz'de ticaret gemilerine yönelik saldırılar konusunda hem Ukrayna hem Rusya ile görüştüklerini belirterek, "Ticaret yollarının güvenliğine yönelik tehditler endişe kaynağıdır, ticaret gemilerinin vurulmasını istemiyoruz, bu savaşın tırmanacağı anlamına gelir." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Fidan, ABD'de Trump'ın imzaladığı ulusal güvenlik stratejisine yönelik "NATO tartışmaları beni etkilemiyor. NATO, Avrupa Birliği'nin güvenlik mimarisine ihtiyaç bırakmayacak bir yapıya sahip." görüşünü belirtti.
"Doha Forumu her yıl daha da gelişiyor"
Fidan, 23. Doha Forumu çerçevesinde basına açıklamalarda bulundu. Yıllardır foruma katıldığını ifade eden Fidan, "Doha Forumu'nun her yıl daha ileri gittiğini görüyorum. Katar yalnızca bölgesel değil artık küresel bir arabulucu rolünde. Afrika ve Güney Amerika'da çatışmaların sonlandırılmasında önemli rol oynuyor." yorumunda bulundu.
Fidan, forumun küresel ve bölgesel sorunları bir araya getirme potansiyelinin çok önemli olduğunu kaydederek, "Burada olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum." dedi.
Türkiye ve Katar'ın bölgesel arabuluculuk çalışmaları yürüttüğünü ifade eden Fidan, Katar'ı barış çabaları için teşekkür edilmesi gereken bir ülke olarak nitelendirdi.
Fidan, Türkiye-Katar ilişkilerinin güçlü temellere dayandığını belirterek, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani arasındaki liderlik ilişkisi çok sağlam. İşbirliğimiz birçok alanda sürüyor. Ekonomi, teknoloji, güvenlik ve savunma gibi alanlarda işbirliğimizi arttıracağız."
Fidan, Gazze Barış Planı bağlamında şu değerlendirmelerde bulundu: "Barış planında ve BM Güvenlik Konseyi kararlarında dört ana organ bulunuyor. İkinci aşamada yönetimin Filistinli bir komiteye geçişi, Hamas buna hazır. Gazze'deki güvenlik için bir polis gücü oluşturulmalı ve Barış Kurulu'nun devreye girmesi gerekiyor."
Çalışmaların kesintisiz devam etmesi gerektiğine dikkati çeken Fidan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri endişe verici ve yardımlar gerektiği gibi ulaşmıyor." dedi.
Fidan, Türkiye'nin Filistin'e her türlü desteği vermeye hazır olduğunu, ISF'ye asker göndermeyi de düşündüklerini belirtti ve "Tarafların yaklaşımı önemlidir, bu süreci yakından izliyoruz." dedi.
Fidan, Türkiye'nin Suriye hükümetiyle birlikte yardım faaliyetlerini sürdürdüğünü vurgulayarak, "İsrail'in yayılmacılığı büyük bir risk oluşturuyor, Suriye'nin yeniden yapılanmasını desteklemeye devam ediyoruz." dedi.
Fidan, Suriye ile ekonomik, güvenlik ve ticari işbirliğinin geliştirileceğini, Suriye'nin bazı sorunlarını kolektif çabayla aşmayı umduğunu dile getirdi.
Çok Okunanlar