Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması devam ediyor. Mütalaaya karşı savunma yapan itirafçı Nevzat Bahtiyar, Narin'in cenazesini Salim Güran'ın kendisine verdiğini belirterek, "Narin'i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum. 'Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet' dedi" ifadelerini kullandı. Bahtiyar, ayrıca "Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 27.12.2024 15:06
Haber Güncellenme Tarihi: 27.12.2024 15:13
Kaynak:
Haber Merkezi
hurhaber.com
Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün başlayan davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde, tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemleri altında Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.
Diyarbakır Adliyesi önünde, güvenlik tedbirleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önünde ve içinde yapılan iki ayrı güvenlik aramasının ardından duruşma salonuna alındı.
Baba Arif Güran, "müşteki" sıfatıyla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu avukatları ise "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yer aldı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları da hazır bulundu.
NEVZAT BAHTİYAR: "CEZAM NEYSE RAZIYIM"
Verilen aranın ardından duruşma, Nevzat Bahtiyar'ın mütalaaya karşı savunmasıyla devam etti. Bahtiyar, Narin'in cenazesini Salim Güran'ın kendisine verdiğini belirterek, "Narin'i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum, 'Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet' dedi. Bu suçu benim üzerime yüklemeye çalışıyorlar. Salim'in avukatı bana 'Papağan' dedi, 'Vahşi' dedi. Terbiyesizlik etti. Ben papağan olsam dağda olurdum. Vahşi de değilim. 'Ahırın üst kısmından vahşice ahırın içine atmış' dedi. Arka tarafta yer var. Ben niye yukarıdan atayım? Biri beni görebilir. Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim. Ama benim ailem cezaevi görüşüme gelene kadar, İl Jandarma'dan Allah razı olsun, 'Emniyet altına almışız ne görmüşsen' dediler. Beni bir gün çağırdılar. Orada hepsini izah ettim. Ben orada tek odada kalıyorum. 3 ay sigara içmedim. Ailem benim yanıma gelene kadar. Ailem geldi, hesabıma para yatırdılar. Odamda ne TV ne de radyo var. Espri olsun diye 'Patlıcan' kelimesini avukata dün söyledim, kin olarak bana bunu söyledi. Ben devletten büyük değilim. Büyük olsaydım burada olmazdım. Beni yakalamazlardı. Es geçerlerdi. Sen konuştuğun kelimeleri bilmiyorsun. Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletten üstün olabilir?" dedi.
"SADECE CANSIZ BEDENİ TAŞIDIM"
Salim Güran'ın kendisini çağırarak Narin'in cansız bedenini verdiğini belirten Nevzat Bahtiyar, "Salim Güran, araba konusunda yalan konuştu. Salim'e 'Paran varsa kendine al' dedim. O da gitti aldı. Nasıl olsa anlaştılar, aldılar. Arabayı verdiği zaman 'Araba benimdir' demedi. Para meselesi çıktı, ev meselesi çıktı. Sıva meselesinde 'Ben görmeden bir şey diyemem. Hakkı 170 bin TL' dedim. 'Ama biz arkadaşız, senin için en son 150 bin yaparız.' 'Biri 140 bin TL demiş' dedi. 'Beni kurtarmıyor' dedim. Dedim, 'Veriyorsan ver.' Sen beni çağırdın, Narin'i bana teslim ettin. İnkar ediyorsun. Ben aldım, ben götürdüm, oraya bıraktım. Cezam neyse razıyım. Sadece cansız bedeni taşıdım. Ben inkar edemem. Benim üzerime atıyorlar. Ben kesinlikle kabul etmiyorum. Ben ne gördüysem onu söylerim" şeklinde konuştu.
SALİM GÜRAN, OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI
Kamerayla kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu sanık amca Salim Güran savunma yaptı.
Mütalaaya karşı son savunmasını yapan Salim Güran, olay gününü şu şekilde anlattı:
"Alışverişe gittik. İki oğlumla çay ocağında oturduk. İşimiz bitince aynı istikametten geri geldik. Petrole gittim, yakıt aldım. Çarıklı istikametinden tekrar köye döndük. Eve geldiğimizde eşim kahvaltılık bir şey hazırladı, iki oğlumla birlikte yedik. Sonrasında istirahat ettim. Daha sonra yukarı tarlaya gittim, işlerime baktım. Elektrikçiler geldi, 'Hayırdır?' dedim. 'Senin amca oğlunun tarlasında arıza var' dediler. Ben de 'Gelin' dedim ve onların arabasına bindim. Tarlaya gittik, yeni yeni kurtlanmıştı. O sırada Mehmet Şerif ile konuşuyordum. 'Pamuk kurtlanmış' dedim. Elektrikçiler panoya çıktı. Konuşmamı öğrenmek istediler, ben de 'Siz arayın, konuşun' dedim. Anlaştılar, ben tekrar eve döndüm. Oğlum da yanımdaydı. Hüseyin amcamı görmeye gittim. Oradayken Ramazan aradı, 'Şüpheli bir araba var' dedi. Osman yeğenim de yanımdaydı, 'Geleyim mi?' dediler, 'Yok' dedim. Köy yolundan çıktım, yukarı gittim. Aracı öğrenmeye çalışan iki kişiymiş, 'İleri geri hareket ettiriyoruz' dediler. Saat 20.00 civarında kızım aradı, 'Narin kayıp' dedi. Hemen kalktım, Mehmet Selim Atasoy’la köye geldik. Geldiğimde kalabalığı gördüm. Yengem ağlıyordu, yeğenlerim kendilerini yere vuruyordu. Hemen Şakir Başçavuşu aradım, 'Yeğenim kayıp, bir ekip gönderin' dedim. 'İzindeyim, göndereceğim' dedi. Sabri K. vardı, 'Okulun anahtarını getir' dedim. Samet Hoca da telefon görüntüsüne bakmış, 'Narin patikadan ayrılıyor' dedi. 'Anahtarı getir' dedim, jandarma da bekliyordu. Kameradan anlamıyorum, baktılar, patikadan sonra ayrılıyor. Okulun yanındayken Arif geldi, 'Allah için, peygamber için kızımı bulun' dedi. Bağ, bahçe, tarlaları gezdik. Köyün aşağısında bir şey bulamadık. Gün doğmadan Barış kardeşimin yanına gittik. Akşam Nevzat Bahtiyar’ı görmedim, ama sabah aramaya geldi. Kanala geçtik. 'Kanala girmişse, bu menfeze yapışacak' dediler. Ayakkabımı çıkardım, cüzdanımı çıkardım. 16-17 yaşlarında biri vardı, bir refleksle 'ay' dedi. Öyle deyince ben de hemen kendimi suya attım, menfeze yapıştım. 'Ferhat, nerededir?' dedim, gösterdi. Yosundu. Ondan sonra Nevzat da bizimleydi. Kalktık, şüphelendiğimiz yerlere baktık, köye döndük. Sonra jandarma 'Muhtar, bizden ayrılma' dedi. 'Başım üstüne' dedim."
'KÖYDEKİ BÜTÜN KUYULARA BAKTIK'
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, "Araba meselesinde Nevzat 'Param yok' dedi. Cemaat de vardı, '40 bin Nevzat versin' dediler. Yine 'Param yok' dedi. 'Paran yoksa, kardeşime ev yapıyoruz, gel bu sıvayı yap' dedim. 'Bir fiyat söyle, yap' dedim. 'Ben bakmadan fiyat vermem' dedi. Gitti inşaata baktı, 'Bu inşaat, 200 binden aşağı olmaz. Senden 20 bin almam, 180 bin' dedi. 'Millet 150-160 bin fiyat vermiş. Sen de böyle bir fiyat ver' dedim. 'Kim veriyorsa o fiyata ona ver' dedi. Sonra 3 ay boyunca benle konuşmadı. Kahvede yanıma gelmiyordu.
Bir gün JASAT ekibinden biri bağırıp çağırıyor. 'Muhtar gel arabaya bin' dedi. 'Kaç tane kamera var, tespit edin' dedi. Hacı Sait, benim dostum, çiftliği var. 'Muhtar benim çiftliğin kamerası var' dedi. O çiftliğin kamerasına baksaydılar, Nevzat’ın arabasını görseydiler. Kolluk, hem aileyi suçluyor. Sen, Narin patikadan kaybolduktan sonra, o saatten sonraki kameralara niye bakmıyorsun?
'Muhtar köyde kaç tane kuyu var?' dediler. Kalktık, beraber köydeki bütün kuyulara baktık. En son dediler ki; bir kuyu da Mehmet Kaya'nın orada var. Biz, Mehmet Emin Kaya'nın avlusunda 'Bu peyniri çıkarın' dediler. Baktım, bir şeyler oluyor. 'Hayırdır komutanım?' dedim. Dediler ki, 'Narin'in terliğini çingenelerin orada görmüşler.' Oraya en son giden benim. Sonra köye geldik. Ben okulun yanındayken, kamera var. Birsen, '17.30'da eve geldi, kapımızı çaldı' dedi. Kim ne saat diyorsa, ben kolluk kuvvetlerine öyle diyorum."
'MUHAMMED KONUŞMASA, BEN ÜFÜRÜKÇÜLERE İNANMIYORUM'
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, "İkinci günden beri beni arıyorlar, 'Bir tane üfürükçü var' diyorlardı. Dedim 'Devlet gelmiş.' Bir tane istihbaratçı geldi, 'Yenge ile Muhammed'i gönder, para istemiyor' dedi. Dedim 'Ben onları yalnız göndermem' dedim, 'Yenge Muhammed'i al, gel' dedim. Oraya gittik. Kolluk kuvvetleri bizi götürmüş. İki tane hoca orada okuyor. Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum. Muhammed'e 'Bir şey görüyor musun' dediler. 'Bir dede görüyorum' dediler. Muhammed'e, 'Dedeye Narin'i sor' dediler. 'Çarıklı'daki sokağa gitti' dedi. 'Taşlı bir eve' dedi. 'Dede Narin'i bana göster' dedi, 'Karanlıktır' dedi. Dediler, 'Söyle, dede aydınlık yapsın orayı.' Sonra dedi ki 'Aha, Narin. Narin makarna yiyor. Yanında da iki kişi var. Yüzleri karanlık.' Bir heyecanlandım. Sonra geldik yengemi köye bıraktık. İstihbaratçı, 'Muhammet'i getir' dedi. 'Ekip gelmeden ben yeğenimi getirmem' dedim. Götürdüm, yeğenimi petrole bıraktım. 'Ben ölürsem bir şey olmaz' dedim. Daha sonra eve gittik. Bacanağımın evi de o tarafta. Bacanağımın oğlu da geldi. 'Acıkmışım' dedim. Tandır ekmeği getirdik. 'Ekip gelecek' dediler. Gün doğmadan ekip geldi. Gidene kadar bir kapıyı kırdılar. DİSKİ müdürünün evi. 'Hayırdır, bu bana özel midir' dedi. 'Narin içindir' dediler. 'Narin içinse başım gözüm üstüne' dedi. Orada bir şey yoktu. İkinci bir ev vardı. Onu da kırdılar. Daha sonra 'Muhammed'i getirin' dediler. Bir pompalı çıktı. O ev kimindir bilmiyordum. Nevzat'la bir akrabalık bağım yok. Sözde jandarmayı yönlendirmişim" dedi.
'BEN BU ADAMLA 3 AYDIR KONUŞMUYORUM'
Aracından çıkan DNA nedeniyle tutuklandığını belirten Salim Güran, "Bunun (Nevzat) rezil kardeşi de beni arıyor. 'Buldunuz mu, bulmadınız mı, inşallah bulursunuz' diyor. Vecdi madem bizimle sıralı iletişim kurmuş, niye gözaltında değil? Kalktılar arabaları getirdiler, beni aldılar. 'Muhtarın DNA'sı, senin arabandan çıkmış' dediler. Dedim 'Çıkmasa şaşarım.' Dediler kusmuk, kan... Dedim asla bir şey olamaz. Götürüp medyaya verdiler. Beni medyanın önüne attılar. 'Muhtar, sen petrole gitmişsin' dediler. 'Battaniyede ceset sarılıymış' dediler. 'Komutanım, ben cesetle çarşıda tur mu atmışım. Petrolün kamerası var' dedim. 'Bir de ıslak mendil almışsın' dedi. Bu adam da (Nevzat) medyanın önünde her şeyi görüyor. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim. Ben cezaevindeyken televizyonda M.P. isimli itirafçı, sonra N.B. dediler. O zaman keşif yapıyorlardı. Narin'in cesedi bulunduktan sonra yeğenimin cenazesine 'Bırakın gideyim' dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bu insan yakalandığı zaman, 'Salim Güran öldürdü' diyor. Niye diyor? DNA arabamda çıktı diye. Dedim ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Bu ifadesinde sürekli Salim Güran diyor, ön koltuk diyor. O cam da bozuk, kapı da bozuk. O camı indirin, beni idam edin. İfadelerini medyadan almış. İkinci defa arabayı Van'a göndermişler. Bir saç çıktı. Çıkabilir" diye konuştu.
'SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM, BERAATİMİ İSTİYORUM'
Suçlamaları kabul etmeyen Salim Güran, şöyle konuştu:
"Bazla ilgili, ben aynı anda iki yerde olabilir miyim? Baz beni derede gösteriyor, ben köydeydim. Benim aile bireylerime bak. Fuat, onlara çay vermiş. Diyor 'Bizi dinlemiş'. Eniştem Şevket Kaya, Narin'i bulmak için mücadele etmiş. Mehmet Bahtiyar diyordu, 'Nevzat işe gitmiş.' Ama şimdi demiyor. Hani bunun aile bireyleri bir tane gözaltında var mı? Hem kızımızı hem ailemi yok etti. Türkiye'yi parmağında oynatıyor. Allah peygamber aşkına, bu kolluk kuvvetlerine bir soruşturma açsınlar. Bu kadar kötülük niye? Dediler, 'DEM partilin yemek arabasını kovmuş.' Peşlerine takmışlar gazetecileri, şov yapıyorlar. Kim olsa kovar. Benim 7 çocuğum var, Narin'den 1 yaş küçük kızım var. Allah peygamber aşkına. Vallahi benim yengem, çocukları için ölüyor. Vallahi benim yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Amcamın eşi, kardeşimin eşi, Fuat'ın eşi... Sen niye karını söylemiyorsun, kızını söylemiyorsun? Allah bizimledir. Allah'ım, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşinde. Bu caninin (Nevzat Bahtiyar'ın) avukatının eşi gidip, onun eşiyle fotoğraf çekmiş. Belki karısı katildir? Sen nereden biliyorsun? Herkesten rica ediyorum, şov yapmayın. Canımız gitti. Bizim namusumuzla oynamayın. Kendimizi ifade edemiyoruz. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Dağ gibi kardeşim çökmüş. Ailem, hepsi perişan. Yeter artık lütfen. Niye bu kadar kötülük, art niyet? Bakın bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Suçlamalarımı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum."
Duruşmada mütalaaya karşı savunmasına devam eden tutuklu amca Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ, "Salim tam kritik dakikalarda yer yer veri indiriyor. Salim'in bu dakikalardaki internet dökümü 16 sayfa. Nevzat'ın ise 3 sayfa. Yani internete girmiyor. Çünkü eli dolu. Çünkü Narin'i dereye götürmekle meşgul. Ulusal Kriminal'in raporu tam bir fiyasko. Narin'i tespit ediyor ama tepeye çıkan iki kat Nevzat'ı tespit edemiyor. Salim ne duyuyorsa, jandarmaya onu söylüyor. İlk önce 15.00 sıralarından kaybolduğunu söylüyor. Madem Birsen'i telkin edip 17.40 dediyse, neden komutana ilk başta 15.00-15.30 arasında olduğunu söylesin? Salim, kendi aracıyla gece olay yerine gittiği mütalaada yer almaktır. Markası ve modeli yok. İlk defa 22.33'te kamerada gözüküyor. 22.56'da da geldiği istikametten görüntüde kayboluyor. O dakikalarda araç anlamsız manevralar yaparken, ancak ses kaydını dinlediğimizde Salim'in yürüdüğünü ve yanında insanlar olduğunu duyuyoruz. Biz bu delili uydurmadık. Dosyadan aldık" dedi.
'DARALTILMIŞ BAZ DOĞRUYSA, GAZAL NEDEN TUTUKLANMIYOR?'
Savunmasında Salim Güran'ın tahliyesini veya ev hapsi ile cezalandırılmasını talep eden Akdağ, "Daraltılmış baz raporunda öyle bir tablo çiziliyor ki, Türkiye'nin en geniş kapsama alanı Tavşantepe gibi gösteriliyor. Zira uzman olmaya gerek yok. İnterneti bırak, telefon bazı yerde çekmiyor. Diyelim baz doğru. O zaman Gazal Bahtiyar niye tutuklamıyor. Bahtiyarlara bu çifte standart nedir. Baz doğruysa, Gazal Bahtiyar yalan söylüyor. Gazal Bahtiyar doğru söylüyorsa, Baz raporu çöp. Baz doğruysa, Gazal Bahtiyar'ı tutuklayın. Baz ile Ulusal Kriminal bize ne söylüyor? 'Katil Salim mi, Enes mi' diyor. Biz 'Katil Nevzat' derken, boşuna söylemiyoruz. Bize 'Nevzat hariç herkes olabilir' deniyor. Salim ile Yüksel'in yasak aşk iddiaları, okları Salim'e çekti. Baz raporunun kabul edeceksek, Arif'in evinin içinde 15.20'de olduğunu söylüyor. Nevzat su meselesi yüzünden Salim'i ararken evde değil miydi? Yani Salim, kendisine patikadan tepeden seslenmiyor. Nevzat ilahi bir işaretle mi tepeye çıkıyor? Salim, çocuk eve geldikten sonra eve geliyor. Ben raporun ağzındaki baklayı çıkarayım, Yüksel ile Salim iftirası, baz raporuyla çürütülmüş oldu. Yüksel Hanım'a müjdeler olsun. Son olarak aynı rapordan Nevzat, 16.35'te Ayrılarak Tavşantepe'den ayrılıyor. Müvekkilimizin tahliyesini, en azından ev hapsi verilmesini istirham ediyorum" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nevzat Bahtiyar itiraf etti: Yalan söyledim
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması devam ediyor. Mütalaaya karşı savunma yapan itirafçı Nevzat Bahtiyar, Narin'in cenazesini Salim Güran'ın kendisine verdiğini belirterek, "Narin'i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum. 'Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet' dedi" ifadelerini kullandı. Bahtiyar, ayrıca "Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim" dedi.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün başlayan davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde, tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemleri altında Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.
Diyarbakır Adliyesi önünde, güvenlik tedbirleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önünde ve içinde yapılan iki ayrı güvenlik aramasının ardından duruşma salonuna alındı.
Baba Arif Güran, "müşteki" sıfatıyla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu avukatları ise "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yer aldı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları da hazır bulundu.
NEVZAT BAHTİYAR: "CEZAM NEYSE RAZIYIM"
Verilen aranın ardından duruşma, Nevzat Bahtiyar'ın mütalaaya karşı savunmasıyla devam etti. Bahtiyar, Narin'in cenazesini Salim Güran'ın kendisine verdiğini belirterek, "Narin'i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum, 'Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet' dedi. Bu suçu benim üzerime yüklemeye çalışıyorlar. Salim'in avukatı bana 'Papağan' dedi, 'Vahşi' dedi. Terbiyesizlik etti. Ben papağan olsam dağda olurdum. Vahşi de değilim. 'Ahırın üst kısmından vahşice ahırın içine atmış' dedi. Arka tarafta yer var. Ben niye yukarıdan atayım? Biri beni görebilir. Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim. Ama benim ailem cezaevi görüşüme gelene kadar, İl Jandarma'dan Allah razı olsun, 'Emniyet altına almışız ne görmüşsen' dediler. Beni bir gün çağırdılar. Orada hepsini izah ettim. Ben orada tek odada kalıyorum. 3 ay sigara içmedim. Ailem benim yanıma gelene kadar. Ailem geldi, hesabıma para yatırdılar. Odamda ne TV ne de radyo var. Espri olsun diye 'Patlıcan' kelimesini avukata dün söyledim, kin olarak bana bunu söyledi. Ben devletten büyük değilim. Büyük olsaydım burada olmazdım. Beni yakalamazlardı. Es geçerlerdi. Sen konuştuğun kelimeleri bilmiyorsun. Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletten üstün olabilir?" dedi.
"SADECE CANSIZ BEDENİ TAŞIDIM"
Salim Güran'ın kendisini çağırarak Narin'in cansız bedenini verdiğini belirten Nevzat Bahtiyar, "Salim Güran, araba konusunda yalan konuştu. Salim'e 'Paran varsa kendine al' dedim. O da gitti aldı. Nasıl olsa anlaştılar, aldılar. Arabayı verdiği zaman 'Araba benimdir' demedi. Para meselesi çıktı, ev meselesi çıktı. Sıva meselesinde 'Ben görmeden bir şey diyemem. Hakkı 170 bin TL' dedim. 'Ama biz arkadaşız, senin için en son 150 bin yaparız.' 'Biri 140 bin TL demiş' dedi. 'Beni kurtarmıyor' dedim. Dedim, 'Veriyorsan ver.' Sen beni çağırdın, Narin'i bana teslim ettin. İnkar ediyorsun. Ben aldım, ben götürdüm, oraya bıraktım. Cezam neyse razıyım. Sadece cansız bedeni taşıdım. Ben inkar edemem. Benim üzerime atıyorlar. Ben kesinlikle kabul etmiyorum. Ben ne gördüysem onu söylerim" şeklinde konuştu.
SALİM GÜRAN, OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI
Kamerayla kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu sanık amca Salim Güran savunma yaptı.
Mütalaaya karşı son savunmasını yapan Salim Güran, olay gününü şu şekilde anlattı:
"Alışverişe gittik. İki oğlumla çay ocağında oturduk. İşimiz bitince aynı istikametten geri geldik. Petrole gittim, yakıt aldım. Çarıklı istikametinden tekrar köye döndük. Eve geldiğimizde eşim kahvaltılık bir şey hazırladı, iki oğlumla birlikte yedik. Sonrasında istirahat ettim. Daha sonra yukarı tarlaya gittim, işlerime baktım. Elektrikçiler geldi, 'Hayırdır?' dedim. 'Senin amca oğlunun tarlasında arıza var' dediler. Ben de 'Gelin' dedim ve onların arabasına bindim. Tarlaya gittik, yeni yeni kurtlanmıştı. O sırada Mehmet Şerif ile konuşuyordum. 'Pamuk kurtlanmış' dedim. Elektrikçiler panoya çıktı. Konuşmamı öğrenmek istediler, ben de 'Siz arayın, konuşun' dedim. Anlaştılar, ben tekrar eve döndüm. Oğlum da yanımdaydı. Hüseyin amcamı görmeye gittim. Oradayken Ramazan aradı, 'Şüpheli bir araba var' dedi. Osman yeğenim de yanımdaydı, 'Geleyim mi?' dediler, 'Yok' dedim. Köy yolundan çıktım, yukarı gittim. Aracı öğrenmeye çalışan iki kişiymiş, 'İleri geri hareket ettiriyoruz' dediler. Saat 20.00 civarında kızım aradı, 'Narin kayıp' dedi. Hemen kalktım, Mehmet Selim Atasoy’la köye geldik. Geldiğimde kalabalığı gördüm. Yengem ağlıyordu, yeğenlerim kendilerini yere vuruyordu. Hemen Şakir Başçavuşu aradım, 'Yeğenim kayıp, bir ekip gönderin' dedim. 'İzindeyim, göndereceğim' dedi. Sabri K. vardı, 'Okulun anahtarını getir' dedim. Samet Hoca da telefon görüntüsüne bakmış, 'Narin patikadan ayrılıyor' dedi. 'Anahtarı getir' dedim, jandarma da bekliyordu. Kameradan anlamıyorum, baktılar, patikadan sonra ayrılıyor. Okulun yanındayken Arif geldi, 'Allah için, peygamber için kızımı bulun' dedi. Bağ, bahçe, tarlaları gezdik. Köyün aşağısında bir şey bulamadık. Gün doğmadan Barış kardeşimin yanına gittik. Akşam Nevzat Bahtiyar’ı görmedim, ama sabah aramaya geldi. Kanala geçtik. 'Kanala girmişse, bu menfeze yapışacak' dediler. Ayakkabımı çıkardım, cüzdanımı çıkardım. 16-17 yaşlarında biri vardı, bir refleksle 'ay' dedi. Öyle deyince ben de hemen kendimi suya attım, menfeze yapıştım. 'Ferhat, nerededir?' dedim, gösterdi. Yosundu. Ondan sonra Nevzat da bizimleydi. Kalktık, şüphelendiğimiz yerlere baktık, köye döndük. Sonra jandarma 'Muhtar, bizden ayrılma' dedi. 'Başım üstüne' dedim."
'KÖYDEKİ BÜTÜN KUYULARA BAKTIK'
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, "Araba meselesinde Nevzat 'Param yok' dedi. Cemaat de vardı, '40 bin Nevzat versin' dediler. Yine 'Param yok' dedi. 'Paran yoksa, kardeşime ev yapıyoruz, gel bu sıvayı yap' dedim. 'Bir fiyat söyle, yap' dedim. 'Ben bakmadan fiyat vermem' dedi. Gitti inşaata baktı, 'Bu inşaat, 200 binden aşağı olmaz. Senden 20 bin almam, 180 bin' dedi. 'Millet 150-160 bin fiyat vermiş. Sen de böyle bir fiyat ver' dedim. 'Kim veriyorsa o fiyata ona ver' dedi. Sonra 3 ay boyunca benle konuşmadı. Kahvede yanıma gelmiyordu.
Bir gün JASAT ekibinden biri bağırıp çağırıyor. 'Muhtar gel arabaya bin' dedi. 'Kaç tane kamera var, tespit edin' dedi. Hacı Sait, benim dostum, çiftliği var. 'Muhtar benim çiftliğin kamerası var' dedi. O çiftliğin kamerasına baksaydılar, Nevzat’ın arabasını görseydiler. Kolluk, hem aileyi suçluyor. Sen, Narin patikadan kaybolduktan sonra, o saatten sonraki kameralara niye bakmıyorsun?
'Muhtar köyde kaç tane kuyu var?' dediler. Kalktık, beraber köydeki bütün kuyulara baktık. En son dediler ki; bir kuyu da Mehmet Kaya'nın orada var. Biz, Mehmet Emin Kaya'nın avlusunda 'Bu peyniri çıkarın' dediler. Baktım, bir şeyler oluyor. 'Hayırdır komutanım?' dedim. Dediler ki, 'Narin'in terliğini çingenelerin orada görmüşler.' Oraya en son giden benim. Sonra köye geldik. Ben okulun yanındayken, kamera var. Birsen, '17.30'da eve geldi, kapımızı çaldı' dedi. Kim ne saat diyorsa, ben kolluk kuvvetlerine öyle diyorum."
'MUHAMMED KONUŞMASA, BEN ÜFÜRÜKÇÜLERE İNANMIYORUM'
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, "İkinci günden beri beni arıyorlar, 'Bir tane üfürükçü var' diyorlardı. Dedim 'Devlet gelmiş.' Bir tane istihbaratçı geldi, 'Yenge ile Muhammed'i gönder, para istemiyor' dedi. Dedim 'Ben onları yalnız göndermem' dedim, 'Yenge Muhammed'i al, gel' dedim. Oraya gittik. Kolluk kuvvetleri bizi götürmüş. İki tane hoca orada okuyor. Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum. Muhammed'e 'Bir şey görüyor musun' dediler. 'Bir dede görüyorum' dediler. Muhammed'e, 'Dedeye Narin'i sor' dediler. 'Çarıklı'daki sokağa gitti' dedi. 'Taşlı bir eve' dedi. 'Dede Narin'i bana göster' dedi, 'Karanlıktır' dedi. Dediler, 'Söyle, dede aydınlık yapsın orayı.' Sonra dedi ki 'Aha, Narin. Narin makarna yiyor. Yanında da iki kişi var. Yüzleri karanlık.' Bir heyecanlandım. Sonra geldik yengemi köye bıraktık. İstihbaratçı, 'Muhammet'i getir' dedi. 'Ekip gelmeden ben yeğenimi getirmem' dedim. Götürdüm, yeğenimi petrole bıraktım. 'Ben ölürsem bir şey olmaz' dedim. Daha sonra eve gittik. Bacanağımın evi de o tarafta. Bacanağımın oğlu da geldi. 'Acıkmışım' dedim. Tandır ekmeği getirdik. 'Ekip gelecek' dediler. Gün doğmadan ekip geldi. Gidene kadar bir kapıyı kırdılar. DİSKİ müdürünün evi. 'Hayırdır, bu bana özel midir' dedi. 'Narin içindir' dediler. 'Narin içinse başım gözüm üstüne' dedi. Orada bir şey yoktu. İkinci bir ev vardı. Onu da kırdılar. Daha sonra 'Muhammed'i getirin' dediler. Bir pompalı çıktı. O ev kimindir bilmiyordum. Nevzat'la bir akrabalık bağım yok. Sözde jandarmayı yönlendirmişim" dedi.
'BEN BU ADAMLA 3 AYDIR KONUŞMUYORUM'
Aracından çıkan DNA nedeniyle tutuklandığını belirten Salim Güran, "Bunun (Nevzat) rezil kardeşi de beni arıyor. 'Buldunuz mu, bulmadınız mı, inşallah bulursunuz' diyor. Vecdi madem bizimle sıralı iletişim kurmuş, niye gözaltında değil? Kalktılar arabaları getirdiler, beni aldılar. 'Muhtarın DNA'sı, senin arabandan çıkmış' dediler. Dedim 'Çıkmasa şaşarım.' Dediler kusmuk, kan... Dedim asla bir şey olamaz. Götürüp medyaya verdiler. Beni medyanın önüne attılar. 'Muhtar, sen petrole gitmişsin' dediler. 'Battaniyede ceset sarılıymış' dediler. 'Komutanım, ben cesetle çarşıda tur mu atmışım. Petrolün kamerası var' dedim. 'Bir de ıslak mendil almışsın' dedi. Bu adam da (Nevzat) medyanın önünde her şeyi görüyor. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim. Ben cezaevindeyken televizyonda M.P. isimli itirafçı, sonra N.B. dediler. O zaman keşif yapıyorlardı. Narin'in cesedi bulunduktan sonra yeğenimin cenazesine 'Bırakın gideyim' dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bu insan yakalandığı zaman, 'Salim Güran öldürdü' diyor. Niye diyor? DNA arabamda çıktı diye. Dedim ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Bu ifadesinde sürekli Salim Güran diyor, ön koltuk diyor. O cam da bozuk, kapı da bozuk. O camı indirin, beni idam edin. İfadelerini medyadan almış. İkinci defa arabayı Van'a göndermişler. Bir saç çıktı. Çıkabilir" diye konuştu.
'SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM, BERAATİMİ İSTİYORUM'
Suçlamaları kabul etmeyen Salim Güran, şöyle konuştu:
"Bazla ilgili, ben aynı anda iki yerde olabilir miyim? Baz beni derede gösteriyor, ben köydeydim. Benim aile bireylerime bak. Fuat, onlara çay vermiş. Diyor 'Bizi dinlemiş'. Eniştem Şevket Kaya, Narin'i bulmak için mücadele etmiş. Mehmet Bahtiyar diyordu, 'Nevzat işe gitmiş.' Ama şimdi demiyor. Hani bunun aile bireyleri bir tane gözaltında var mı? Hem kızımızı hem ailemi yok etti. Türkiye'yi parmağında oynatıyor. Allah peygamber aşkına, bu kolluk kuvvetlerine bir soruşturma açsınlar. Bu kadar kötülük niye? Dediler, 'DEM partilin yemek arabasını kovmuş.' Peşlerine takmışlar gazetecileri, şov yapıyorlar. Kim olsa kovar. Benim 7 çocuğum var, Narin'den 1 yaş küçük kızım var. Allah peygamber aşkına. Vallahi benim yengem, çocukları için ölüyor. Vallahi benim yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Amcamın eşi, kardeşimin eşi, Fuat'ın eşi... Sen niye karını söylemiyorsun, kızını söylemiyorsun? Allah bizimledir. Allah'ım, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşinde. Bu caninin (Nevzat Bahtiyar'ın) avukatının eşi gidip, onun eşiyle fotoğraf çekmiş. Belki karısı katildir? Sen nereden biliyorsun? Herkesten rica ediyorum, şov yapmayın. Canımız gitti. Bizim namusumuzla oynamayın. Kendimizi ifade edemiyoruz. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Dağ gibi kardeşim çökmüş. Ailem, hepsi perişan. Yeter artık lütfen. Niye bu kadar kötülük, art niyet? Bakın bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Suçlamalarımı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum."
Duruşmada mütalaaya karşı savunmasına devam eden tutuklu amca Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ, "Salim tam kritik dakikalarda yer yer veri indiriyor. Salim'in bu dakikalardaki internet dökümü 16 sayfa. Nevzat'ın ise 3 sayfa. Yani internete girmiyor. Çünkü eli dolu. Çünkü Narin'i dereye götürmekle meşgul. Ulusal Kriminal'in raporu tam bir fiyasko. Narin'i tespit ediyor ama tepeye çıkan iki kat Nevzat'ı tespit edemiyor. Salim ne duyuyorsa, jandarmaya onu söylüyor. İlk önce 15.00 sıralarından kaybolduğunu söylüyor. Madem Birsen'i telkin edip 17.40 dediyse, neden komutana ilk başta 15.00-15.30 arasında olduğunu söylesin? Salim, kendi aracıyla gece olay yerine gittiği mütalaada yer almaktır. Markası ve modeli yok. İlk defa 22.33'te kamerada gözüküyor. 22.56'da da geldiği istikametten görüntüde kayboluyor. O dakikalarda araç anlamsız manevralar yaparken, ancak ses kaydını dinlediğimizde Salim'in yürüdüğünü ve yanında insanlar olduğunu duyuyoruz. Biz bu delili uydurmadık. Dosyadan aldık" dedi.
'DARALTILMIŞ BAZ DOĞRUYSA, GAZAL NEDEN TUTUKLANMIYOR?'
Savunmasında Salim Güran'ın tahliyesini veya ev hapsi ile cezalandırılmasını talep eden Akdağ, "Daraltılmış baz raporunda öyle bir tablo çiziliyor ki, Türkiye'nin en geniş kapsama alanı Tavşantepe gibi gösteriliyor. Zira uzman olmaya gerek yok. İnterneti bırak, telefon bazı yerde çekmiyor. Diyelim baz doğru. O zaman Gazal Bahtiyar niye tutuklamıyor. Bahtiyarlara bu çifte standart nedir. Baz doğruysa, Gazal Bahtiyar yalan söylüyor. Gazal Bahtiyar doğru söylüyorsa, Baz raporu çöp. Baz doğruysa, Gazal Bahtiyar'ı tutuklayın. Baz ile Ulusal Kriminal bize ne söylüyor? 'Katil Salim mi, Enes mi' diyor. Biz 'Katil Nevzat' derken, boşuna söylemiyoruz. Bize 'Nevzat hariç herkes olabilir' deniyor. Salim ile Yüksel'in yasak aşk iddiaları, okları Salim'e çekti. Baz raporunun kabul edeceksek, Arif'in evinin içinde 15.20'de olduğunu söylüyor. Nevzat su meselesi yüzünden Salim'i ararken evde değil miydi? Yani Salim, kendisine patikadan tepeden seslenmiyor. Nevzat ilahi bir işaretle mi tepeye çıkıyor? Salim, çocuk eve geldikten sonra eve geliyor. Ben raporun ağzındaki baklayı çıkarayım, Yüksel ile Salim iftirası, baz raporuyla çürütülmüş oldu. Yüksel Hanım'a müjdeler olsun. Son olarak aynı rapordan Nevzat, 16.35'te Ayrılarak Tavşantepe'den ayrılıyor. Müvekkilimizin tahliyesini, en azından ev hapsi verilmesini istirham ediyorum" diye konuştu.
Çok Okunanlar