SON DAKİKA
Hava Durumu

Teröriste serbest, demokrasiye yasak: AB!

Yazının Giriş Tarihi: 02.08.2016 09:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.08.2016 09:04

PKK teröristlerine serbest, demokrasiyi savunanlara yasak: AB!

Pazar Günü Almanya'daydık.

Binlerce Türkiye kökenli Almanyalı Köln kentinde “darbeye karşı demokrasi” mitingi yaptı ve “kanlı darbe girişimini” lanetlediler. “Dünyanın en gelişmiş demokrasisi” olduğu iddiasında olan AB'nin yine bu konuda çok iddialı ülkesi Almanya'da yaşamakta olan Türkiye kökenli insanlarımızın demokrasiye sahip çıkmasından daha doğal ne olabilirdi? Avrupa'da yaşayan insanlar darbeleri lanetlemeyecek ve demokrasiye sahip çıkmayacak da kim çıkacak?

Almanya'da yaşamakta olan insanlarımız da böyle düşündüklerinden gerekli girişimlerde bulunup en doğal vatandaşlık hakları olan “gösteri hakkını” kullanmak istediler. İlk önce Düsseldorf'ta “darbeye karşı demokrasi mitingini” gerçekleştirmek istediler. Düsseldorf'ta buna sudan gerekçelerle izin verilmedi. Bu sefer Köln'de izin başvurusunda bulundular. Ve Almanya'da garip işler olmaya başladı. 31 Temmuz 2016 Pazar Günü “Türkiye'de demokrasiye sahip çıkmak” isteyen insanlar birden engellerle boğuşmak zorunda kaldılar.

“Demokrasi” üzerine politikacıların nutuk çekmeyi çok sevdiği Almanya'da Türkler “demokrasiyi savunmak” isteyince “derin bir takım güçler” miting için kiralanan “seyyar tuvaletleri” ya da mitinge katılacak insanları taşıyacak otobüslerin şirketleri ile yapılan anlaşmaları” iptal ettirdiler. “Erdoğan diktatördür” diyenlerin bir demokrasi mitinginin hazırlık safhasında organizatörlere çektirdikleri eziyetin tamamını sıralayacak olsam AB'deki gerçek demokratlar çok utanırlardı.

“Güvenlik gerekçesi” ya da başka nedenlerle “demokrasi mitinginin” yapışmaması için çırpınan Alman Polisi aynı kentte dört ayrı mitinge sorunsuz izin verirken aslında uyguladığı “çifte standartı da” sergiledi. Yüzbin civarında insanın katıldığı “darbeye karşı demokrasi mitingini” gölgede bırakmak sevdasıyla organize edilen ve “garip bir şekilde sorunsuz izin verilen” sözde mitingler çok az katılımlarla kamuoyunun dikkatini bile çekmediler. Aşırı sağcılar ya da “Türkiye düşmanlıklarını” her geçen gün arttıran ve “Fettullah Gülen Terör Örgütü” ile “PKK Terör örgütü” gibi demokrasi ve insanlık düşmanı teröristlere destekleri ile tanınan marjinal sol grup ve partiler “izini” olarak sokağa çıktılar ama

istenileni başaramadılar. Hiç bir provakasyon olmadı. Çünkü “demokrasi için” Kölne gelen Türkiye kökenli insanlar buna izin vermedi.

Ancak sözde “demokrasi kalesi” AB'nin “örnek ülkesi” Almanya'da “Türkiye'de faşist darbesilere karşı demokrasilerini savunan insanlara” yönelik demokrasi adına utanç verici başka bir uygulama daha gündeme geldi.

Kanlı terör örgütü PKK'nın destekçilerinin organize ettiği mitinglerde sözde Almanya'da yasak olan PKK paçavraları ve terörist Öcalan resimleri ve de daha nice “terör propaganda malzemesi” sorunsuz ve de hiç bir engelle karşılaşmadan ortalıkta sunulurken Almanya Anayasa mahkemesi Türkiye'nin demokratik seçimle seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “video konferans” aracılığıyla “vatandaşlarına” seslenmesi yasaklandı. Evet yanlış okumadınız “yasaklandı”.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı “fikir özgürlüğünü engellemekle” suçlayanlar ve Türkiye'de “demokratik özgürlüklerin kısıtlandığını” iddia edenler Türkiye'de milyonlarca seçmenin seçtiği ve 15 Temmuz 2016 tarihinde asker üniformalı teröristlerin darbe girişimini sokaklara çıkan milyonlarca vatandaşı ile engelleyen bir demokrat lider olan Türkiye Cumhurbaşkanının “mesajı engellendi”. Recep Tayyip Erdoğan'ın “özgürce görüşlerini açıklaması” yasaklandı!

Bu mu “örnek demokrasi” uygulaması?

Bence AB ülkelerinde demokrasi üzerine ahkam keserken demokrasi ile çelişen uygulamalara imza atanların demokrasi konusunda Türkiye insanından öğrencek çok şeyleri var!

Gelsinler Türkiye'ye ve “demokrasi nasıl savunulur” görsünler.

Hatta hep “yasaklar ülkesi” diye karaladıkları Türkiye'de “gösteri özgürlüğünün” tadını da çıkarmalılar. Çünkü Türkiye'de izin alınmış bir gösteride dost ve müttefik bir ülkenin Cumhurbaşkanının video konferans ile mesaj vermesini yasaklamak büyük bir skandal olurdu.

Bu nedenle bu yasağa neden olan Alman makamlarına Ankara'nın tepkisi de haklı olarak çok sert oldu. Yazılı bir açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın “Cumhurbaşkanımız daha önce Almanya'da ve video konferans yoluyla bu tür etkinliklere katılmışken, şimdi darbe karşıtı bir demokrasi mitingine katılımının engellenmek istenmesi de oldukça manidardır. Darbeye karşı demokrasiyi savunan mitingin engellenmeye çalışılması İfade özgürlüğü ve demokrasiye aykırıdır” dedi.

Kalın, geçmişte bölücü terör örgütünün eylem ve gösterilerine sessiz kalan makamların, darbe karşıtı bir demokrasi mitingini engellemeye çalışmasının kabul edilemez olduğunu belirterek “Güvenlik tedbirleri, demokrasi mitingini düzenleyenlere değil, terör örgütü yanlılarına karşı

alınmalıdır” açıklamasını yaptı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yasağı 'nezaketsizlik ve demokrasi ayıbı' olarak adlandırdı. Bozdağ, "Almanya bundan sonra Türkiye'ye karşı demokrasi, hukuk devleti, insan hak ve hürriyeti kavramlarını ağzına alması asla kabul edilemez" dedi.

Türkiye'de yapılan bu açıklamalar bence AB genelinde tartışılmalıdır. Çünkü 15 Temmuz 2016 tarihinde gündeme gelen faşist bir darbe girişimine karşı Türkiye halkının verdiği kahramanca mücadele ve demokrasiye sahip çıkılması nedense AB'de “hayal kırıklığı” yaratmışa benziyor.

Ünlü sosyal demokrat lider Willy Brandt “daha, daha fazla demokrasi” derken çok haklıymış.

Evet AB'nin ve özellikle “Erdoğan düşmanlığı” konusunda demokrasinin tüm kırmızı çizgilerinin zorlandığı bazı AB ülkelerinin “daha, daha fazla demokrasiye” ihtiyacı olduğu açık.

AB üyesi Avusturya'nın Viyana Havaalanı'nda olduğu gibi “Türkiye'ye gitmeyin” yazıları ile aslında “demokrasi karşıtlıklarını” teşhir etmek yerine Türkiye'de “olup bitenleri” doğru analiz etmek ve demokrasiye sahip çıkan Türkiye insanını “karalamak” yerine desteklemek aslında AB değerlerine de sahip çıkmak olurdu.

Brüksel'de kanlı terör örgütü PKK'ya propaganda çadırı açma izni verenler ve Avrupa Parlamentosu'nda PKK'lı terörist fotoğraflarını sergileyenler mi “örnek demokratlar”?

Paris'te ya da Stockholm'da PKK terör örgütününün Suriye'deki uzantısı PYD terör örgütüne temsilcilik açılması izni verenler mi “gerçekten teröre karşılar?

AB ülkelerinin bazılarında 15 Temmuz günü onlarca insanı katleden ve binin üzerinde insanı yaralayan Fettullah Gülen terör örgütü mensubu askerlerin darbe girişimini sanki hiç olmamış gibi göstermeye çalışırken “utanmasalar” Türkiye'de “demokrasiyi savunanları” darbeci diye tanımlayacak olanlar mı “demokrasiden” bahsedecekler?

Köln'de Alman Anayasasının ön gördüğü en demokratik haklardan biri olan “gösteri hakkını” engellemek için çırpınanlar mı Türkiye'ye “demokrasi nasihatı” verecekler?

Köln'de Türkiye Cumhurbaşkanı'nın on dakikalık bir mesajı video konferansla vermesini bile çok görenler mi “Türkiye'de özgürlükler engelleniyor” derken inandırıcı olacaklar?

Evet durum gerekten vahim. AB ülkeleri “Türkiye'nin demokrasisine sahip çıkması” nedeniyle verdikleri tepkilerde “sınıfta kalmaktalar”.

Sahi “quo vadis Avrupa?”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.