Terörle mücadele teröre destek olunarak verilmez. Bu kafayla sadece teröristlerin güçlenmesi sağlanır. AB ülkelerinin başkentlerinde terörün akıttığı kan sona ermez. Bu yanlış politikaların bedelini masum vatandaşlar ödemek zorunda kalır. Olan da bu!
“Terör örgütü DAEŞ'e” destek veriyor yalanları ile çirkin bir şekilde karalanmak istenen Türkiye dışında gerçek anlamda terör örgütlerinin hepsine karşı mücadele veren başka bir ülke yok.
Avrupa Birliği ve AB üyesi ülkeler ya sadece konuşmaktalar ya da bazıları “DAEŞ'e karşı mücadele ediyor” yalanının arkasına saklanarak PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD terör örgütüne silah yardımı yapacak kadar şaşırmış durumdalar. AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının (benim de) ödediği vergiler en az DAEŞ kadar tehlikeli bir terör örgütü olan PYD'ye silah alımında harcanıyorsa bu aslında korkunç bir skandal değildir de nedir?
AB üyesi ülkelerde çok sayıda Türkiye kökenli ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı insan yaşamakta ve çalışmakta. Hatta bazıları işadamları olarak büyük yatırımlar yapmaktalar. Her biri yaşamakta oldukları AB ülkelerinde vergi ödemekteler. Onların ödediği vergilerle alınan silahlar PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD'ye hibe edilmekte. Terör örgütü PYD bir yandan Türkiye'ye karşı savaşırken diğer yandan AB ülkelerinden aldığı silahları PKK terör örgütü ile paylaşmakta. PKK terör örgütü bu silahlarla Türkiye'de terör eylemleri yapmakta.
Yani AB ülkelerinde yaşamakta olan Türkiye kökenli ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı insanların da ödedikleri vergiler belki de onların Türkiye'deki akrabalarına birer mermi ya da bomba parçası olarak ölüm saçmakta. Bu mu “insan hakları alanında” tüm dünyaya örnek olma iddiasında olan AB'nin teröre yaklaşımı?
Sadece AB'de değil ABD'de de durum aynı diyebiliriz.
Geçen hafta 20 Eylül 2016 tarihinde ABD'nin terör örgütü PYD'ye verdiği desteği eleştiren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tam skandallık bir gerçeği açıkladı: "Üç gün önce Kobani'ye (Ayn el Arab) yine uçak dolusu silah indirdi ABD. Kusura bakmasınlar, dün de ABD Başkan Yardımcısı Sayın Joe Biden'a söyledim, 'Bundan haberin var mı?' dedim. 'Haberim yok' dedi. 'Benim haberim var' dedim. Aynı şey daha önce de oldu, yine Kobani'ye üç uçak indirdiler, silahların yarısı DAEŞ'e gitti, yarısı PYD'ye gitti. Ortada böyle acı bir tablo var. Dolayısıyla bizim sağlıklı bir şekilde ABD ile el ele vermek suretiyle bu bölgedeki sıkıntıyı aşmamız lazım."
Türkiye Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı bu olay üstelik bugüne kadar ABD tarafından da yalanlanmadı. Zaten yalanlanamazda!
Türkiye'nin elinde ABD'nin 3 uçak dolusu silahı Suriye'nin kuzeyindeki Kobani yakınlarında PYD'ye verdiğini açıklamasını doğrulayan ABD'ye ait MV-22 Tilt Rotor türü uçakların görüntüleri var. Üstelik bunlar Suriye kaynaklı adresler tarafından dasosyal medya hesaplarında paylaşıldı.
Yani her şey açık.
Sözde teröre karşı mücadele ettiklerini iddia edenler sadece PYD terör örgütüne değil aynı zamanda DAEŞ'e de silah verirken görüntülendiler.
Bu insanlık adına sadece bir skandal değil aynı zamanda büyük bir “insanlık ayıbıdır”. Hangi hesapların peşinde yapılırsa yapılsın AB ülkelerinin bir çok kentinde ve Türkiye'nin bir çok köşesinde insanları zalimce katleden terör örgütlerine silah veren ülkenin bir NATO müttefiki olması çok acı bir durum.
Ancak sadece bir tek ülke değil NATO üyesi olup da terör örgütleri karşısında kararlı davranmayan. İşte Belçika'daki bir başka skandal.
Terör örgütü PYD geçtiğimiz hafta sonu Belçika'nın başkenti Brüksel'de sözde bir 'Avrupa Kongresi' düzenledi. Kongrede PYD'nin terör propagandası yapılan paçavraları ile beraber PKK terör örgütünün binlerce insanın katili olan elebaşısı Abdullah Öcalan'ın da posterleri de asıldı. Bu posterler “PKK başka PYD başka” yalanının arkasına saklanan bazı AB ülkeleri ve ABD'nin tezlerini de bir kez daha çürüttü. Gerçeğin aslında PKK ve PYD terör örgütlerinin özünde tek bir terör örgütü olduğu da bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu.
Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen kongreye PYD terör örgütünün elebaşları Salih Müslim ve Asya Abdullah da katıldı. Bu kongrenin güvenliğini de asıl görevleri terörle mücadele etmek olan Belçikalı polislerin sağlaması aslında kendi başına dev bir çelişki oldu. DAEŞ terör örgütü militanlarına karşı canları pahasına mücadele veren Belçikalı polisler Suriye'de DAEŞ işe işbirliği yapan ve silah yardımlarını paylaşan PYD terör örgütünün temsilcilerini korumak zorunda kaldılar.
Terör örgütü PYD'nin AB'nin başkenti Brüksel'de bir “kongre” yaparak terör propagandası için Brüksel kentini platform olarak istismar etmesi eminim terör saldırılarının ne anlama geldiğini iyi bilen Belçika vatandaşlarının da çok rahatsız olduğu br durumdur.
Aslında AB üyesi ülkelerin vatandaşları kendi yönetimlerinin bazı terör örgütleri ile olan flörtlerinin detaylarını bilseler sanırım bu yanlış politikaları izleyen hükümetler tek bir seçim kazanamazdı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu gerçekleri dile getirdiği için malüm çevreler onu karalayarak AB kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışmaktalar. Oysa AB kamuoyu Türkiye Cumhurbaşkanı'nın dediklerinden haberdar olabilse belki de aynı tepkiyi verecek ve terörele mücadele de Türkiye'nin kararlılığına benzer bir tutumu AB'den bekleyecek.
Bizim ülkemizin güzel bir atasözü var “Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar, Yaşasın onuncu köy” diye. Evet biz de bıkmadan usanmadan bu gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Elbet bir gün AB kamuoyuda uyanacak!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ozan Ceyhun
DAEŞ’e ABD silah yardımı skandalı
Aylardır yazıyoruz ve yazmaktan bıkmayacağız!
Terörle mücadele teröre destek olunarak verilmez. Bu kafayla sadece teröristlerin güçlenmesi sağlanır. AB ülkelerinin başkentlerinde terörün akıttığı kan sona ermez. Bu yanlış politikaların bedelini masum vatandaşlar ödemek zorunda kalır. Olan da bu!
“Terör örgütü DAEŞ'e” destek veriyor yalanları ile çirkin bir şekilde karalanmak istenen Türkiye dışında gerçek anlamda terör örgütlerinin hepsine karşı mücadele veren başka bir ülke yok.
Avrupa Birliği ve AB üyesi ülkeler ya sadece konuşmaktalar ya da bazıları “DAEŞ'e karşı mücadele ediyor” yalanının arkasına saklanarak PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD terör örgütüne silah yardımı yapacak kadar şaşırmış durumdalar. AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının (benim de) ödediği vergiler en az DAEŞ kadar tehlikeli bir terör örgütü olan PYD'ye silah alımında harcanıyorsa bu aslında korkunç bir skandal değildir de nedir?
AB üyesi ülkelerde çok sayıda Türkiye kökenli ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı insan yaşamakta ve çalışmakta. Hatta bazıları işadamları olarak büyük yatırımlar yapmaktalar. Her biri yaşamakta oldukları AB ülkelerinde vergi ödemekteler. Onların ödediği vergilerle alınan silahlar PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD'ye hibe edilmekte. Terör örgütü PYD bir yandan Türkiye'ye karşı savaşırken diğer yandan AB ülkelerinden aldığı silahları PKK terör örgütü ile paylaşmakta. PKK terör örgütü bu silahlarla Türkiye'de terör eylemleri yapmakta.
Yani AB ülkelerinde yaşamakta olan Türkiye kökenli ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı insanların da ödedikleri vergiler belki de onların Türkiye'deki akrabalarına birer mermi ya da bomba parçası olarak ölüm saçmakta. Bu mu “insan hakları alanında” tüm dünyaya örnek olma iddiasında olan AB'nin teröre yaklaşımı?
Sadece AB'de değil ABD'de de durum aynı diyebiliriz.
Geçen hafta 20 Eylül 2016 tarihinde ABD'nin terör örgütü PYD'ye verdiği desteği eleştiren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tam skandallık bir gerçeği açıkladı: "Üç gün önce Kobani'ye (Ayn el Arab) yine uçak dolusu silah indirdi ABD. Kusura bakmasınlar, dün de ABD Başkan Yardımcısı Sayın Joe Biden'a söyledim, 'Bundan haberin var mı?' dedim. 'Haberim yok' dedi. 'Benim haberim var' dedim. Aynı şey daha önce de oldu, yine Kobani'ye üç uçak indirdiler, silahların yarısı DAEŞ'e gitti, yarısı PYD'ye gitti. Ortada böyle acı bir tablo var. Dolayısıyla bizim sağlıklı bir şekilde ABD ile el ele vermek suretiyle bu bölgedeki sıkıntıyı aşmamız lazım."
Türkiye Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı bu olay üstelik bugüne kadar ABD tarafından da yalanlanmadı. Zaten yalanlanamazda!
Türkiye'nin elinde ABD'nin 3 uçak dolusu silahı Suriye'nin kuzeyindeki Kobani yakınlarında PYD'ye verdiğini açıklamasını doğrulayan ABD'ye ait MV-22 Tilt Rotor türü uçakların görüntüleri var. Üstelik bunlar Suriye kaynaklı adresler tarafından dasosyal medya hesaplarında paylaşıldı.
Yani her şey açık.
Sözde teröre karşı mücadele ettiklerini iddia edenler sadece PYD terör örgütüne değil aynı zamanda DAEŞ'e de silah verirken görüntülendiler.
Bu insanlık adına sadece bir skandal değil aynı zamanda büyük bir “insanlık ayıbıdır”. Hangi hesapların peşinde yapılırsa yapılsın AB ülkelerinin bir çok kentinde ve Türkiye'nin bir çok köşesinde insanları zalimce katleden terör örgütlerine silah veren ülkenin bir NATO müttefiki olması çok acı bir durum.
Ancak sadece bir tek ülke değil NATO üyesi olup da terör örgütleri karşısında kararlı davranmayan. İşte Belçika'daki bir başka skandal.
Terör örgütü PYD geçtiğimiz hafta sonu Belçika'nın başkenti Brüksel'de sözde bir 'Avrupa Kongresi' düzenledi. Kongrede PYD'nin terör propagandası yapılan paçavraları ile beraber PKK terör örgütünün binlerce insanın katili olan elebaşısı Abdullah Öcalan'ın da posterleri de asıldı. Bu posterler “PKK başka PYD başka” yalanının arkasına saklanan bazı AB ülkeleri ve ABD'nin tezlerini de bir kez daha çürüttü. Gerçeğin aslında PKK ve PYD terör örgütlerinin özünde tek bir terör örgütü olduğu da bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu.
Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen kongreye PYD terör örgütünün elebaşları Salih Müslim ve Asya Abdullah da katıldı. Bu kongrenin güvenliğini de asıl görevleri terörle mücadele etmek olan Belçikalı polislerin sağlaması aslında kendi başına dev bir çelişki oldu. DAEŞ terör örgütü militanlarına karşı canları pahasına mücadele veren Belçikalı polisler Suriye'de DAEŞ işe işbirliği yapan ve silah yardımlarını paylaşan PYD terör örgütünün temsilcilerini korumak zorunda kaldılar.
Terör örgütü PYD'nin AB'nin başkenti Brüksel'de bir “kongre” yaparak terör propagandası için Brüksel kentini platform olarak istismar etmesi eminim terör saldırılarının ne anlama geldiğini iyi bilen Belçika vatandaşlarının da çok rahatsız olduğu br durumdur.
Aslında AB üyesi ülkelerin vatandaşları kendi yönetimlerinin bazı terör örgütleri ile olan flörtlerinin detaylarını bilseler sanırım bu yanlış politikaları izleyen hükümetler tek bir seçim kazanamazdı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu gerçekleri dile getirdiği için malüm çevreler onu karalayarak AB kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışmaktalar. Oysa AB kamuoyu Türkiye Cumhurbaşkanı'nın dediklerinden haberdar olabilse belki de aynı tepkiyi verecek ve terörele mücadele de Türkiye'nin kararlılığına benzer bir tutumu AB'den bekleyecek.
Bizim ülkemizin güzel bir atasözü var “Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar, Yaşasın onuncu köy” diye. Evet biz de bıkmadan usanmadan bu gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Elbet bir gün AB kamuoyuda uyanacak!