SON DAKİKA
Hava Durumu

AB üyesi ülkeler Suudi Arabistan’a silah satmamalı

Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2018 08:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.10.2018 08:12

Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürüldüğü nihayet itiraf edildi.

Türkiye'nin bu konudaki kararlı tutumu ve Türk Polisinin olayı saklamaya çalışan Suudi Arabistan yetkililerinin iddalarını çürüten açıklamaları sayesinde dünya kamuoyu bir gazetecinin kendi ülkesinin konsolosluk binasından katledilip sonra da cesedinin kaybedildiğini öğrendi. Türkiye kendi toprakları üzerinde işlenen böylesine zalimce bir cinayetin faillerinin de ortaya çıkması ve cezalandırılması için gereken tüm adımları atacağını ve bunun Türkiye için aynı zamanda bir “onur meselesi” olduğunu tüm dünyaya ilan etti.

Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün bir açıklama yaparak bu olayla ilgili çok daha geniş bilgiler verecek. Siz bir yandan bugün benim satırlarımı okurken diğer yandan Başkan Erdoğan'ın açıklamalarını dinleyerek konu hakkında çok daha detaylı bilgiye sahip olacaksınız.

Almanya'da Yeşiller Partisi Dışişleri Politikası Sözcüsü milletvekili Omid Nouripour'un da çok doğru bir şekilde dile getirdiği gibi “Suudi Arabistan tüm dünya kamuoyunu aptal mı sanmakta?” sorusu hepimizin sorduğu bir soru.

Suudi Arabistan'dan yapılan tüm açıklamalar çelişkili. İlk önce gazeteci Cemal Kaşıkçı “İstanbul Başkonsolosluğu'na geldi ve gitti” açıklaması yapıldıktan sonra Türk Polisi bunun doğru olmadığını kanıtlayınca bu sefer Cemal Kaşıkçı'nın “ifadesi alınmak istenirken çıkan bir kavga sonucu yanlışlıkla öldürüldüğü” açıklandı. Cemal Kaşıkçı, 15 güvenlik görevlisine direndiği için onu zapt etmeye çalışan güvenlik görevlileri “boynunu biraz fazla sıkmışlar ve nefes alamamış” tarzı açıklamalar ister, istemez her aklı başında insanın “60 yaşındaki bir adamın özel yetiştirilmiş 15 güvenlik ya da istihbarat görevlisine nasıl direndiğini ve onları zor durumda bırakabildiği?” sorusunu sormasına neden olmakta.

Kısacası dünya kamuoyu nezdinde Suudi Arabistan tarafından yapılan tüm açıklamalar “farklı masallar” şeklinde değerlendirilmekte. “Veliaht prensin bu cinayetten haberi ve de bu cinayetle ilgisi yokmuş”, “ceset halıya sarılıp İstanbul'da bir yere atılmış”, “sorumlular cezalandırılacakmış” tarzı tüm söylenenler aslında Suudi Arabistan'ın zaten şu anda “yerlerde sürünen imajını” daha da berbat bir hale getirmekten öteye gitmemekte.

Bu nedenle dünya kamuoyu Türk güvenlik birimlerinin bilgilerine güvenmekte ve şimdi Türkiye'nin olaya yönelik yapacağı son aydınlatıcı açıklamaları beklemekte.

Hele bazı ABD'li senatörlerin “olayı ne Suudi Arabistan ne de Türkiye değil ABD, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin güvenlik birimleri araştırsın” talepleri ise her türlü ciddiyetten uzak. Eğer Türkiye olayı ortaya çıkarıp işlenen cinayetin peşine düşmeseydi şimdi ABD'de ya da Almanya'da kimse “Suudi Arabistan'a silah satışlarını” durduralım demeyecekti.

Bu cinayetin tüm arka planının ortaya çıkarılmasında dünya kamuoyunun Trump'ın polislerine değil Türk Polisi'ne güvenmesi çok daha akılcı bir durum. Türkiye, Suudi Arabistan'a milyarlarca dolar değerinde silah satmıyor. Suudi Arabistan'a silah satarak milyarlarca dolar kazanan ülkeler ortada.

Asıl şimdi onları göreceğiz.

ABD'nin tavrı ortada. İran'a karşı ve Suriye'deki iç savaştan nemalanmaya yönelik planlarında bir tür “taşeron” olarak kullandığı Suudi Arabistan'ın böylesine bir cinayette başrol oynamasına karşı ABD yönetimi tarafından atılan adımlar sadece “göstermelik”. Suudi Arabistan, Mısır ve bazı Körfez ülkelerini ve de İsrail'i “stratejik ortak” olarak kullanan ABD bu cinayet karşısında susma olanağı olsaydı belki de “tek kelime” etmeyecekti. ABD Başkanı Trump bir ABD Başkanı sorumluluğuyla değil, tezgahındaki malları satma telaşındaki bir pazarcı gibi açıklamalar yapmaya devam ediyor. “Suudi Arabistan ile imzaladıkları silah anlaşmaları sayesinde 1 milyon kişiye istihdam sağlandığı” palavrası ile ABD iç politikasını sakinleştirmeye çalışıyor. Bu cinayet karşısında ABD'den doğru tavır bekleyen ABD vatandaşları Kasım seçimlerinde dilerim ABD Başkanı Trump'tan bu cinayeti işleyen bir devlete hala silah satmasının hesabını sandıkta sorarlar.

Almanya'da da Suudi Arabistan'a yönelik silah satışları ile ilgili tartışma sürüyor. Ancak daha önce anlaşması yapılmış üç hücumbotun teslim edilmesi konusunda yanlış bir karar verilmek üzere. Oysa ister tank, ister tüfek isterse hücumbot olsun böylesine zalimce bir şekilde kendi konsolosluk binasında büyük bir ihtimalle işkence yaparken vatandaşı olan bir gazeteciyi katleden ülkeye tek bir silah verilmemeli.

Haklı olarak en başta Avrupa kamuoyu AB'en bu konuda tüm AB ülkelerinin bağlayıcı bir karar almasını bekliyor.

Bu cinayeti işleyenler ve bu cinayetin emrini verenler ve de ardından örtbas etmeye kalkanlar ortaya çıkarılıp hak ettikleri cezaları alacakları yargı önüne çıkarılmadan Suudi Arabistan hiç bir AB ülkesinden silah alamamalı!

Göreceğiz bakalım AB değerleri ve insanlık mı yoksa Suudi dolarları mı AB için daha değerli!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.