En karanlık, en kasvetli yasamlardan müthiş şiirler fışkırmıyor mu ? Bir otel odasında yalnız, yapayalnız Yahya Kemal... Evlenmemiş, Nazım Hikmet ' in annesiyle olan kısa, bahtsız maceradan sonra...Zor beğenirmiş derler, asil adam... Yalnızlığın zirvesinde, bir otel odasında, pencere kenarında bir resmini görmüştüm; vakur... Eviymiş son yıllarda o oda, sonbaharın geçmesini beklerken, hani demiş ya: Geçsin hayırlısıyla şu beyhude sonbahar...
Ömürde kıştan hemen önce, sonbahar...
Ademden / vuslattan hemen önce... Şeb- i arustan... Ne güzel de alır toprak yorgunlukları... Yorulup da gidenleri kucağında biraz dinlendiren toprak...
Kimsesiz, Yahya Kemal son demde... Öyle trajik ki doğduğu Balkan toprakları bile terk etmiş onu... Mezar taşlarına bile hasret buram buram sıla burnunda... Mahzun ve asil, dönmeyen sevgiliyi bekler... En karanlık, en kasvetli yaşamlardan müthiş şiirler fışkırmıyor mu ? Şiir gibi yaşamlar...
Adnan Kahveci misal... Hani evinin önünde toplanan kalabalığı görünce alacaklılar geldi zannedip üniversite sınavında birinci olduğunu anlayan... Deha bakanlarımızdan...
Hani on kardeşi ile yoksulluk içinde okurken ilkokulu birinci olarak bitirince ödül olarak babasının lastik ayakkabı aldığı hukukçu/ bakan...
Yok mu şiir gibi yaşamlar? Hani Kasımpaşalı ? Hani "One minute!..." diyen... Ne şiirler var... Sana bana vatanıma memleketimin insanlarına dair...
Nüket Belsan Taşören
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüket Belsan Taşören
Şiir gibi...
En karanlık, en kasvetli yasamlardan müthiş şiirler fışkırmıyor mu ? Bir otel odasında yalnız, yapayalnız Yahya Kemal... Evlenmemiş, Nazım Hikmet ' in annesiyle olan kısa, bahtsız maceradan sonra...Zor beğenirmiş derler, asil adam... Yalnızlığın zirvesinde, bir otel odasında, pencere kenarında bir resmini görmüştüm; vakur... Eviymiş son yıllarda o oda, sonbaharın geçmesini beklerken, hani demiş ya:
Geçsin hayırlısıyla şu beyhude sonbahar...
Ömürde kıştan hemen önce, sonbahar...
Ademden / vuslattan hemen önce... Şeb- i arustan... Ne güzel de alır toprak yorgunlukları... Yorulup da gidenleri kucağında biraz dinlendiren toprak...
Kimsesiz, Yahya Kemal son demde... Öyle trajik ki doğduğu Balkan toprakları bile terk etmiş onu... Mezar taşlarına bile hasret buram buram sıla burnunda... Mahzun ve asil, dönmeyen sevgiliyi bekler...
En karanlık, en kasvetli yaşamlardan müthiş şiirler fışkırmıyor mu ? Şiir gibi yaşamlar...
Adnan Kahveci misal... Hani evinin önünde toplanan kalabalığı görünce alacaklılar geldi zannedip üniversite sınavında birinci olduğunu anlayan... Deha bakanlarımızdan...
Hani on kardeşi ile yoksulluk içinde okurken ilkokulu birinci olarak bitirince ödül olarak babasının lastik ayakkabı aldığı hukukçu/ bakan...
Yok mu şiir gibi yaşamlar?
Hani Kasımpaşalı ?
Hani "One minute!..." diyen...
Ne şiirler var... Sana bana vatanıma memleketimin insanlarına dair...
Nüket Belsan Taşören