Yazı yazmak da hırstan başka ne ki ?
O kadar yaşama içgüdüsü yok bende diye her yazıdan sonra vazgeçiyorum Sait Faik gibi...
Hani sonunda cebindeki çakıyla ucunu açtığı kurşun kalemi tutup öpmesiyle biten o müthiş hikayedeki gibi aynı duygularım...
Yazamayabiliyorsan yazma valla dediği gibi şairin...
O diil de Renan Müdafaanamesi & Namık Kemal dönüp duruyor kaç gündür zihnimde...
Hepimiz Macron ' uz , Tayyip ' in takkesini görmektense laikliğe aykırı (!) her keşiş başımın üstündedir, Fransa boykot edilirse açlıktan ölür kih koh kah , gibi zırvaları okuyunca orantısız zeki(!) devşirme muhalif çocuklarımızdan...
Demek istiyorum ele dümdük :
Yahu , Fransızlar acayip milliyetçidir, hem çanı kıran hem şarap içen tiplerden pek hazzetmezler , Noel ' i kutlayan laiklerimize sesim çok parazitli gider mâlum da...
Onlar onların dinine girmedikçe razı olmazlar...Bu yaranma gayreti ne çirkin, bu kendini tanımlayamama ne aciz diye...
Ben Macron olsam mesela , benden yana olan bu garip savrulmuş bilinç fukarası çocuklara çok gülerdim galiba...
Hem Namık Kemal diyordum ; İslâm dini gelişmeye/ terakkiye engeldir diyen Fransız düşünür Ernest Renan ' a hayır öyle değildir kazın ayağı diye eleştiri metni kaleme alan Jön bir Türk var ya...
Bizim sarhoşumuz bile Allah Allah diye narâ atar diyen büyüklerimiz gibi bu , teselli ediyordu beni...Muhalif bile hakkı teslim eder bazı vakitler diye...
Hem şimdilerde Peygamber hassasiyeti su gibi ekmek gibi lazım bize...
Meşhur Nâbi anekdotunda paşa ayaklarını uzatınca devenin üzerinden yolculuk sırasında Medine yönüne zarif bir ikaz geliverir ya kendisine :
"Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-ı Hudâ'dır bu...
Nazargâh-ı İlâhîdir Makâm-ı Mustafâ'dır bu..."
Böyle nazenin olaylar kulağımızın bir köşesinde dursun , dursun ki sömürgeleşmesin fetholunmasın kalbimiz ruhumuz diye...
Nüket Belsan Taşören