Kemal Sayar ' ın Özgürlüğün Baş Dönmesi kitabı geçti geçenlerde elime. İnternetin görece özgür dünyasında öfke ve dürtü kontrolü neden zordur falan fıstık... Tevafuktur dedim ve notlar almaya başladım derhal. Okul ders kitabında da patolojik internet kullanımı ile ilgili bir makale vardı da sonrasında söylediklerim, akabinde cevval öğrenci "Eve gidince telefonumu yakacağım" demişti ve sınıfçak gülmüştük. İşte şimdi de gülelim ağlanacak hâlimize diyedir bu girizgâh.
Özgürce atıp sallama , kendini ekran ardına gizleyip tüm dünyaya canhıraş ayar verme çabası...
Sonrasında beyin sisi & yorgunluk... Tüm zamanlarda gerekçesiz yorgunluk , merak dürtümüzü sürekli kaydırılan ekranlarda harap ve bitap ettiğimizden olmasın sakın?
Beyaz Türkler Küstüler kitabında Alev Alatlı diyor ya "Biz oyunu kaybetmedik sadece vakit yetmedi." diye... Vaktimiz yok işte... Oysa ciddî bir iştir yaşamak! Günde 17 saat ekran önünde harcadığımız... Ayıbiyat demiş üstelik Batıya Yön Veren Metinler ' inde tüm ayıp argümanlar için Alev Alatlı... Ayıbiyat dolu sosyal medya... Çukurda çamur var oysa... Çamurda gül arama gayretimiz...
Kemal Sayar; internet ortamında yüz yüze olmayan iletişimde bilinmeyen kişilerin muhtemelen idealize
edilmiş tiplerin ilgisini çekebilmek, tek kollu kumar makineleri gibi insanda bağımlılık yapmaktadır, diyor...
Çünkü internet ortamında ödül/ dönüt çok kısa zamanlarda aldığımız cevaplardır diye ekliyor... Edimsel koşullanma/ Pavlov ' un hav hav' ları vs. Oysa sahibi ile düet yapan genetiği ile oynanıp saldırgan hâle getirilen hav hav 'lar değil konumuz... Bizdeki kedi misâl : Çok gerekli değilse miyavlamaya bile tenezzül etmez , mama kabının önünde kafasıyla işaret eder ve bakar sıfatıma sadece anlayan , anladı der yani...
Kemal Sayar abimiz patolojik internet kullanıcıları için ya bipolar ya şizofren ya da en azından depresiftirler demiş ya hani... Burada boşanma/ evlenememe oranları ile trafikteki cinayetlerle boşanmaya direnme cinayetleri ile kanıtlamak istemem aslında bu tezi...
Hepimiz tertemiz delirdik sonuçta...
Nükhet Duru, Sabahattin Ali ' nin o güzel sözleri ile söylüyor o zaman hepimiz için:
"Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır
Anlıyamam kederimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.
Ne kış, ne yazı isterim,
Ne bir dost yüzü isterim,
Hafif bir sızı isterim,
Ağrılar, sancılar gelir.
Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melankoli
Beni sarar melankoliiii..."
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüket Belsan Taşören
Özgürlüğün Melankolisi
Kemal Sayar ' ın Özgürlüğün Baş Dönmesi kitabı geçti geçenlerde elime. İnternetin görece özgür dünyasında öfke ve dürtü kontrolü neden zordur falan fıstık... Tevafuktur dedim ve notlar almaya başladım derhal. Okul ders kitabında da patolojik internet kullanımı ile ilgili bir makale vardı da sonrasında söylediklerim, akabinde cevval öğrenci "Eve gidince telefonumu yakacağım" demişti ve sınıfçak gülmüştük. İşte şimdi de gülelim ağlanacak hâlimize diyedir bu girizgâh.
Özgürce atıp sallama , kendini ekran ardına gizleyip tüm dünyaya canhıraş ayar verme çabası...
Sonrasında beyin sisi & yorgunluk... Tüm zamanlarda gerekçesiz yorgunluk , merak dürtümüzü sürekli kaydırılan ekranlarda harap ve bitap ettiğimizden olmasın sakın?
Beyaz Türkler Küstüler kitabında Alev Alatlı diyor ya "Biz oyunu kaybetmedik sadece vakit yetmedi." diye... Vaktimiz yok işte... Oysa ciddî bir iştir yaşamak! Günde 17 saat ekran önünde harcadığımız... Ayıbiyat demiş üstelik Batıya Yön Veren Metinler ' inde tüm ayıp argümanlar için Alev Alatlı... Ayıbiyat dolu sosyal medya... Çukurda çamur var oysa... Çamurda gül arama gayretimiz...
Kemal Sayar; internet ortamında yüz yüze olmayan iletişimde bilinmeyen kişilerin muhtemelen idealize
edilmiş tiplerin ilgisini çekebilmek, tek kollu kumar makineleri gibi insanda bağımlılık yapmaktadır, diyor...
Çünkü internet ortamında ödül/ dönüt çok kısa zamanlarda aldığımız cevaplardır diye ekliyor... Edimsel koşullanma/ Pavlov ' un hav hav' ları vs. Oysa sahibi ile düet yapan genetiği ile oynanıp saldırgan hâle getirilen hav hav 'lar değil konumuz... Bizdeki kedi misâl : Çok gerekli değilse miyavlamaya bile tenezzül etmez , mama kabının önünde kafasıyla işaret eder ve bakar sıfatıma sadece anlayan , anladı der yani...
Kemal Sayar abimiz patolojik internet kullanıcıları için ya bipolar ya şizofren ya da en azından depresiftirler demiş ya hani... Burada boşanma/ evlenememe oranları ile trafikteki cinayetlerle boşanmaya direnme cinayetleri ile kanıtlamak istemem aslında bu tezi...
Hepimiz tertemiz delirdik sonuçta...
Nükhet Duru, Sabahattin Ali ' nin o güzel sözleri ile söylüyor o zaman hepimiz için:
"Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır
Anlıyamam kederimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.
Ne kış, ne yazı isterim,
Ne bir dost yüzü isterim,
Hafif bir sızı isterim,
Ağrılar, sancılar gelir.
Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melankoli
Beni sarar melankoliiii..."