Halil Cibran ' ı okurken... İlginç hanım kadrosu var hayatında mektuplaştığı... Josephine değil öbürü Mary , Ermiş dermiş de ondan öyle kitabı var , Mevlâna ' nin bunları bana yazdıran odur diye Şems imzasını kullanması gibi... Yazana değil yazdırana bak misâli... Hanımefendiler yazı hususunda çok yardım etmişler kendisine... Işığı olan başkasının parlamasından rahatsız olmaz demişler ya , onun gibi, güçlü hatunlarmış işte! Olay bitse bile... Annelik içgüdüsü ne kadar hâkim biz kadınlarda... Bi yere gelmesi için uğraşmak... Giderken de 2 kaşığı varsa birini kırmak... Eeee olacak o kadar ! * Pandemi sürecinde anladık ; tatil ne büyük ihtiyaçmış ! Herkeste bi telaş bi telaş! Daha kıştan başladı nereye gitsek , ne yapsak ? Kutadgu Bilig ' den söz ederken mutluluğu sorarım öğrencilere... Ne demek sizce diye... Tatil nedir diye sorsak tıpkı mutluluk gibi çokça farklı cevaplar alırız herhalde... Rabbim gönül yorgunluğu vermesin hem , dünya minik bi gölgelik anlık bi konaklama değil mi zaten ? Dinlenme/ rahatlık yok kutsal kitaptan kutsal bi ikaz bence... Biz nereye kafa oraya, ondan çok çaba beyhude ! * Önce selâm sonra kelâm denirmiş eskiden... Yaşlıca bi hanım turist kaldığım otelde karşımdan gelirken Türkçe selam vermeye çalışınca ne boş kelâm ettiğimizi anladım...Selâmlaşmayı itekleyip atmışız günlük yaşantımızdan... Otur baştan yaz beni diyor ya türkü, hayatımızı baştan yazsak ya ! Belki önce selâm sonra kelâm olunca işler gönüllere şu an tesirsiz lakırdılarımız... * Uzaktan eğitim... İki oğlum... Biri flütlerle hoşça selamları ile katılıyor davetsiz olarak dersime ; diğeri taklit ediyor beni hunharca... Çok gülüyoruz tabi... Rabbim bu günümüzü aratmasın , ne diyelim ? Bir şekilde ulaşıyoruz öğrencilerimize... Çok serbestler çok denetimsizler şu anda çok üzülüyoruz pek çoğu serdi ama Okulsuz Toplum ' da İvan Illich diyor ya : "Çoğu öğrenme, öğretme ile ilgili falan değildir! " Diye... Çocuk istiyorsa ilgi duyuyorsa araba tamir etmeyi ilk kez duyduğu şarkıyı ya da telefon numarasını öğreniyor ya... İşte öyle bir şey yani... Elimizden gelen çabayı gösterip sonra da unuttuğumuz şu kelimeyi hatırlayalım çok üzülmeden: Talebe: talep eden , öğrenmeyi talep eden... Belki o öğrenme motivasyonunu isteğini arz- talep dengesini oluşturmaya gayret etmeliyiz, ne dersiniz ? * Eşimle yemek yerken yan masadan bir kızcağız penguen gibi çırpına çırpına: - Ben kahve insanı dillim ki ! Diyordu.. Ayaküstü olmaz kültürü ağırlığı ve içerken tefekkürü vardır kahvenin... Velhasıl ben kahve insanıyım dostlar , kahvenize eşlik eden nice yazıların müellifi olmak umuduyla... Âfiyet olsun inşallah! Nüket Belsan Taşören
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüket Belsan Taşören
Kısa kısa haşiyeler
Halil Cibran ' ı okurken...
İlginç hanım kadrosu var hayatında mektuplaştığı...
Josephine değil öbürü Mary , Ermiş dermiş de ondan öyle kitabı var , Mevlâna ' nin bunları bana yazdıran odur diye Şems imzasını kullanması gibi... Yazana değil yazdırana bak misâli...
Hanımefendiler yazı hususunda çok yardım etmişler kendisine...
Işığı olan başkasının parlamasından rahatsız olmaz demişler ya , onun gibi, güçlü hatunlarmış işte!
Olay bitse bile...
Annelik içgüdüsü ne kadar hâkim biz kadınlarda...
Bi yere gelmesi için uğraşmak...
Giderken de 2 kaşığı varsa birini kırmak...
Eeee olacak o kadar !
*
Pandemi sürecinde anladık ; tatil ne büyük ihtiyaçmış ! Herkeste bi telaş bi telaş! Daha kıştan başladı nereye gitsek , ne yapsak ?
Kutadgu Bilig ' den söz ederken mutluluğu sorarım öğrencilere... Ne demek sizce diye...
Tatil nedir diye sorsak tıpkı mutluluk gibi çokça farklı cevaplar alırız herhalde... Rabbim gönül yorgunluğu vermesin hem , dünya minik bi gölgelik anlık bi konaklama değil mi zaten ? Dinlenme/ rahatlık yok kutsal kitaptan kutsal bi ikaz bence... Biz nereye kafa oraya, ondan çok çaba beyhude !
*
Önce selâm sonra kelâm denirmiş eskiden...
Yaşlıca bi hanım turist kaldığım otelde karşımdan gelirken Türkçe selam vermeye çalışınca ne boş kelâm ettiğimizi anladım...Selâmlaşmayı itekleyip atmışız günlük yaşantımızdan...
Otur baştan yaz beni diyor ya türkü, hayatımızı baştan yazsak ya ! Belki önce selâm sonra kelâm olunca işler gönüllere şu an tesirsiz lakırdılarımız...
*
Uzaktan eğitim...
İki oğlum... Biri flütlerle hoşça selamları ile katılıyor davetsiz olarak dersime ; diğeri taklit ediyor beni hunharca... Çok gülüyoruz tabi...
Rabbim bu günümüzü aratmasın , ne diyelim ?
Bir şekilde ulaşıyoruz öğrencilerimize...
Çok serbestler çok denetimsizler şu anda çok üzülüyoruz pek çoğu serdi ama Okulsuz Toplum ' da İvan Illich diyor ya :
"Çoğu öğrenme, öğretme ile ilgili falan değildir! "
Diye...
Çocuk istiyorsa ilgi duyuyorsa araba tamir etmeyi ilk kez duyduğu şarkıyı ya da telefon numarasını öğreniyor ya...
İşte öyle bir şey yani...
Elimizden gelen çabayı gösterip sonra da unuttuğumuz şu kelimeyi hatırlayalım çok üzülmeden:
Talebe: talep eden , öğrenmeyi talep eden...
Belki o öğrenme motivasyonunu isteğini arz- talep dengesini oluşturmaya gayret etmeliyiz, ne dersiniz ?
*
Eşimle yemek yerken yan masadan bir kızcağız penguen gibi çırpına çırpına:
- Ben kahve insanı dillim ki !
Diyordu..
Ayaküstü olmaz kültürü ağırlığı ve içerken tefekkürü vardır kahvenin...
Velhasıl ben kahve insanıyım dostlar , kahvenize eşlik eden nice yazıların müellifi olmak umuduyla...
Âfiyet olsun inşallah!
Nüket Belsan Taşören