Nasıl derler? Bütün oyuncaklarını bomba altında bir toz bulutu enkazda Suriye'de bırakıp gelmiş çocuk gibi yüreğim... Kırık dökük... İstenmediği insanlara mülteci mecburiyetten , gelmiş dayanmış kapıya, yaptığı emrivakiden birazcık mahçup... Yüreğim Victor Hugo ' nun Esmeralda' sı gibi... Anneciği kayıp yavru serçe gibi korkak... Sanki kentsel dönüşümde çocukluğunun geçtiği ev yıkılmış da enkazına bakakalmış bir emekli gibiyim... Hüzünlü hatıralara bekçi bir ömür... Gibi gibiyim gibiyim eski şarkılar kulağımda hepsi tanıdık ve unutulmuş birer anı... Üzerime yüreğimden başka muska takmadan İsmet Özel ' ce konuşmak istiyorum... Belki biraz empati yapmak... Aç susuz silahsız kalmış mülteci kardeşime git savaş diyen onların ıslak ve soğuk çadırına hasetle bakan kafatasçıya nazire olsun diye... Eli açık sofrası açık gönlü açık ahiler gibi biraz... Hani kentsel dönüşüm deniyor şimdilerde... Mahalleler sitelere dönüşüyor Romanlar tedirgin diye bir haber okumuştum... Serçelerin tedirginliği nasıl dokunursa öyle dokundu yüreğime... Kırık dökük ama yuvam dediği mekan kutsal ki herkes için... Komşuluk var hal hatır sormak var klasik eski tip mahallelerde... Tek göz virane evler hep komşunun penceresine tüten dumanına arkadaş belki de yoldaş... Kozmopolit modern yaşama inat... Aslında hepimiz biraz Roman değil miyiz sanki ? Şu dünyadan gelip geçen birer yolcu yani... Bir şeyleri biriktirme yer yurt edinme gayreti olmayan mütevekkil o gün kazanıp o gün yiyen yarına kaygı çekmeyen... Neşeli mi neşeli... Lakin... Hayatın gerçekleri var bir de... Yenisi gelmeli eskinin yerine zamanı geldiğinde... Şart bu... Kabullenmek değişmek adapte olmak gerek... Kırık dökük hikayelerimizin tek kahramanıyız kabul... Fakat başkasının trajedisine kulak tıkamayanlar ne kadar da makbul... Göçebe yürekleri teselli etmek en azından... Hayatın hay huyu içinde ne kadar da güzel... Nüket Belsan Taşören
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüket Belsan Taşören
Kentsel dönüşüm
Nasıl derler? Bütün oyuncaklarını bomba altında bir toz bulutu enkazda Suriye'de bırakıp gelmiş çocuk gibi yüreğim... Kırık dökük... İstenmediği insanlara mülteci mecburiyetten , gelmiş dayanmış kapıya, yaptığı emrivakiden birazcık mahçup... Yüreğim Victor Hugo ' nun Esmeralda' sı gibi... Anneciği kayıp yavru serçe gibi korkak... Sanki kentsel dönüşümde çocukluğunun geçtiği ev yıkılmış da enkazına bakakalmış bir emekli gibiyim... Hüzünlü hatıralara bekçi bir ömür...
Gibi gibiyim gibiyim eski şarkılar kulağımda hepsi tanıdık ve unutulmuş birer anı... Üzerime yüreğimden başka muska takmadan İsmet Özel ' ce konuşmak istiyorum... Belki biraz empati yapmak... Aç susuz silahsız kalmış mülteci kardeşime git savaş diyen onların ıslak ve soğuk çadırına hasetle bakan kafatasçıya nazire olsun diye... Eli açık sofrası açık gönlü açık ahiler gibi biraz...
Hani kentsel dönüşüm deniyor şimdilerde... Mahalleler sitelere dönüşüyor Romanlar tedirgin diye bir haber okumuştum... Serçelerin tedirginliği nasıl dokunursa öyle dokundu yüreğime... Kırık dökük ama yuvam dediği mekan kutsal ki herkes için... Komşuluk var hal hatır sormak var klasik eski tip mahallelerde... Tek göz virane evler hep komşunun penceresine tüten dumanına arkadaş belki de yoldaş... Kozmopolit modern yaşama inat...
Aslında hepimiz biraz Roman değil miyiz sanki ? Şu dünyadan gelip geçen birer yolcu yani... Bir şeyleri biriktirme yer yurt edinme gayreti olmayan mütevekkil o gün kazanıp o gün yiyen yarına kaygı çekmeyen... Neşeli mi neşeli...
Lakin... Hayatın gerçekleri var bir de... Yenisi gelmeli eskinin yerine zamanı geldiğinde... Şart bu... Kabullenmek değişmek adapte olmak gerek...
Kırık dökük hikayelerimizin tek kahramanıyız kabul... Fakat başkasının trajedisine kulak tıkamayanlar ne kadar da makbul... Göçebe yürekleri teselli etmek en azından... Hayatın hay huyu içinde ne kadar da güzel...
Nüket Belsan Taşören