Kan... Kan ve gül, gül ve diken, ABD ve YPG... Birbirine dönük sırt DAEŞ ve PYD...Bilmem anlatabiliyor muyum ? Bir tarafta Rusya bir tarafta Amerika... Kan ve gül kızıllığında tüm coğrafya.... Gizli anlaşmalarla parsel parsel satılan....Fırat ve Dicle arası çok acıklı bir menkıbe... Mezopotamya'da yanık bir ezgi yürekleri sağlayan... Hani Bağdat gibi diyar olmazdı anne ? Paramparça şimdi deyimler bile çaresiz... Emperyalizm bağlamış bileklerini esir pazarında Ortadoğu... Dişlerine bakılırmış ya kölelerin eskiden , neden dişleri dökülmüş ? Neden hem dövüp hem pazarda satıyorlar anne ? Toprak kanar mı ? Kanıyor, bak işte anne !
Bak, son kütüphaneyi de ateşe verdiler... Masallar da yandı hep... Şiirler de... Son oyuncağı da ayağıyla çiğnedi kırdı bir coni... Hicap perdesini yırttı attı bir bomba, evin sofası bak sokağın ortasında... Ben mi ? Ortadoğu'da yakılan bir kütüphanenin külüyle savruldu umutlarım, barış yazılıydı ya orda... Belli belirsiz umut...
Atılan şu bombada parçalanan oyuncakla soldu çocukluğum... İçine kan dolmuş şu biberon var ya, şu yoksul sofra bezinin üstündeki tabak... Ailenin son sohbeti kulağımda... İşte böyle dolu dolu içim... Mülteciyim, garibim şu dünyada... İçimden gelip geçer Esmalar Furkanlar...
Anne ! Bir Mavi Marmara uçur masmavi... Bir türkü söyle...Hanzala' ya gel barışalım de... İntifada kokulu bir şiir oku... Gel tut elimden, gel beraber gidelim cihada...
Tahir bir sevdayla - bataklık diyenlere inat- sevdalıyız Ortadoğu'ya...
Nâzım demiş ya hani :

"Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da...
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte...
Yani yürekte...

Meselâ bir barikatta dövüşerek
Meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
Meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da...
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil..."

Nüket Belsan Taşören