Başlıyoruz, 3 saniyede bir görüntü kaydırarak saatlerini her gün günbegün anbean harcayan gençliğe merâmımızı / melâlimizi anlatmaya...
Başlıyoruz, layk başına paraların hesap edildiği mecralarda maymunluk yapmanın dayanılmaz hafifliği karşısında derslerin boğucu havasına...
Başlıyoruz evinin ailesinin derdinden beli bükük ayakkabısı eski ama daima yüzü kocaman gülen Rabbimin Rahman isminin tecellisi çocuklarla heyecanla 40 dakika ne de çabuk bitti demeye...
Başlıyoruz Allah ' ın adıyla kolaylık dileyerek niyet ediyoruz vatana millete dinimize sevdalı yürekler yetiştirmeye...
Başlıyoruz hocasının gölgesine dahi basmayan ana - babasına edebli davranan hicabından sesi yükselmeyen gençlik yetiştirmeye...
Çünkü biliriz ki gönül, saygı sevgi hürmet beslenmeyen kimseden bir şey öğrenmeye tâlip olmaz... Olmaz ki eski komünistler önce hocanı itibarını saygınlığını ağırlığını al aşağı etmişlerdir ; gülmece filmlerle alay konusu ederek maddi çıkmazları bahane ederek... Sefil perişan kıyafeti hırpanî 3 kuruş peşinde koşan ufuksuz cahil resmettikleri öğretmenden kim ne alabilir ki ? Yaşasın kaos , yaşasın başıboşluk demişlerdir hedeflerine ulaşmanın sarhoşluğuyla...
Çünkü eskilerde muallim / mürşid, her şeyi öğretmez; muhatabının dikkatini çeker, yol / yön gösterir irşad eder tabi talep eden talebeye müride...
Masal anlatmıyorum, olmuş yaşanmış bir zamanlar bunlar...
Oysa biz...
Başlıyoruz filmlerle lgbt ' yi ; robotla penguenle koltukla ya da hemcinsiyle evliliği tercih değil yönelim diye ezberletilmiş gençliğe tarihimizden ilginç anekdotlar anlatmaya...
Başlıyoruz umudumuzu en karanlık anlarda ateşleyen mescidin ucundan ya da kütüphaneden gördüğümüz o tertemiz simalara hitaba...
Başlıyoruz halka sunacak mabadından başka sermayesi olmayanların şeytani hezeyanlarını müzik diye dinlemeye bilinç altına almaya alışmış küfrü argoyu içselleştiren körpecik beyinlere eski edebiyattan hüsn - i tâlil örnekleri vermeye...
Başlıyoruz gözleri ışıl ışıl ilginç sorular soran öğrenmeye çalışan eli kolu kitap dolu minik bilginlerle kitap tartışmaya...
Başlıyoruz , bir kitap okumaya klasik bir film izlemeye asla sabrı olmayan çocuklara ilim sabrını aşılamaya günde 23 saat çalışmam lâzım diyen tefekkür insanlarını anlatmaya...
Başlıyoruz aşkı sevgiyi gündelik hormonlarla karıştıran kıymetli olanın zor ve gizli olduğunu bilemeyen 16 ' sında yıkılmış tüm insanlara güvenini yaşadığı sadakatsizliklerden kaybetmiş, ben asla evlenmem hocam , çünkü erkeklere güvenemem diyen çocuklarla bu yıl aile yılı konusunu işlemeye...
Başlıyoruz sınıftan çıkarken Allah ' a emanet olun hocam diye ayağa kalkan çocuklara ders anlatmaya...
Başlıyoruz yine yeni yeniden Bismillah !
Gayret bizden tevfik Allah ' tan...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüket Belsan Taşören
EYLÜL ve BAŞLANGIÇ
Başlıyoruz, 3 saniyede bir görüntü kaydırarak saatlerini her gün günbegün anbean harcayan gençliğe merâmımızı / melâlimizi anlatmaya...
Başlıyoruz, layk başına paraların hesap edildiği mecralarda maymunluk yapmanın dayanılmaz hafifliği karşısında derslerin boğucu havasına...
Başlıyoruz evinin ailesinin derdinden beli bükük ayakkabısı eski ama daima yüzü kocaman gülen Rabbimin Rahman isminin tecellisi çocuklarla heyecanla 40 dakika ne de çabuk bitti demeye...
Başlıyoruz Allah ' ın adıyla kolaylık dileyerek niyet ediyoruz vatana millete dinimize sevdalı yürekler yetiştirmeye...
Başlıyoruz hocasının gölgesine dahi basmayan ana - babasına edebli davranan hicabından sesi yükselmeyen gençlik yetiştirmeye...
Çünkü biliriz ki gönül, saygı sevgi hürmet beslenmeyen kimseden bir şey öğrenmeye tâlip olmaz... Olmaz ki eski komünistler önce hocanı itibarını saygınlığını ağırlığını al aşağı etmişlerdir ; gülmece filmlerle alay konusu ederek maddi çıkmazları bahane ederek... Sefil perişan kıyafeti hırpanî 3 kuruş peşinde koşan ufuksuz cahil resmettikleri öğretmenden kim ne alabilir ki ? Yaşasın kaos , yaşasın başıboşluk demişlerdir hedeflerine ulaşmanın sarhoşluğuyla...
Çünkü eskilerde muallim / mürşid, her şeyi öğretmez; muhatabının dikkatini çeker, yol / yön gösterir irşad eder tabi talep eden talebeye müride...
Masal anlatmıyorum, olmuş yaşanmış bir zamanlar bunlar...
Oysa biz...
Başlıyoruz filmlerle lgbt ' yi ; robotla penguenle koltukla ya da hemcinsiyle evliliği tercih değil yönelim diye ezberletilmiş gençliğe tarihimizden ilginç anekdotlar anlatmaya...
Başlıyoruz umudumuzu en karanlık anlarda ateşleyen mescidin ucundan ya da kütüphaneden gördüğümüz o tertemiz simalara hitaba...
Başlıyoruz halka sunacak mabadından başka sermayesi olmayanların şeytani hezeyanlarını müzik diye dinlemeye bilinç altına almaya alışmış küfrü argoyu içselleştiren körpecik beyinlere eski edebiyattan hüsn - i tâlil örnekleri vermeye...
Başlıyoruz gözleri ışıl ışıl ilginç sorular soran öğrenmeye çalışan eli kolu kitap dolu minik bilginlerle kitap tartışmaya...
Başlıyoruz , bir kitap okumaya klasik bir film izlemeye asla sabrı olmayan çocuklara ilim sabrını aşılamaya günde 23 saat çalışmam lâzım diyen tefekkür insanlarını anlatmaya...
Başlıyoruz aşkı sevgiyi gündelik hormonlarla karıştıran kıymetli olanın zor ve gizli olduğunu bilemeyen 16 ' sında yıkılmış tüm insanlara güvenini yaşadığı sadakatsizliklerden kaybetmiş, ben asla evlenmem hocam , çünkü erkeklere güvenemem diyen çocuklarla bu yıl aile yılı konusunu işlemeye...
Başlıyoruz sınıftan çıkarken Allah ' a emanet olun hocam diye ayağa kalkan çocuklara ders anlatmaya...
Başlıyoruz yine yeni yeniden Bismillah !
Gayret bizden tevfik Allah ' tan...