Holywood "sihirli tahta" yani sihirbazların illüzyon yaparken dikkat çekmek için kullandıkları hani... Özellikle seçilmiş bir isim tabi... Kimlerle empati yaptırmadı ki cebren bize... Hz. Musa'nın asası diğerlerini yutar ya... Gerçek, böyle yok ediverse onların sihrini...Ne olur sanki bir kovboy filminde soluk benizlilerle değil de yurtları işgal edilen Kızılderililerle empati yapsak... Ama algı işte... Halbuki ateşli silah görmeyip keşifçilerin yanına kadar yaklaşan yüzlercesini öldürmüşler... Kanlı keşif anılarından biliyoruz Avrupalı seyyah & korsanların... Asimile edilmişler devlet yurtlarında ailelerinden zorla alınmışlar dilleri kültürleri yağma edilmiş onların... Zaten hal- i hazırda yaşayan insanların olduğu Amerika kıtası nasıl keşfediliyor o da ayrı bir muamma... Üstün ari ırk yaşamıyorsa hayat yok sayılıyormuş demek ki... "Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok"deyiminin komikliği... Kaç kez keşfedilmiş halbuki?
Doğal destana sahip olmayan Amerikan kültürü, sinemada Rocky ve Rambolarla tüm dünyayı dövmelerine empati yaptırdı ya bizleri ne hikmetse... Bunlar ruhsal tahribat bence...Çünkü doğal destanlarda antikahraman yoktur... Hemen aklıma geliveren Karateci Çocuk 'da (dördüncüsünde ) -siyahi bir devlet başkanları varken - siyahi karateci ABDli çocuk, ABD'nin ticarette sanayide rakibi Çin' den bir çocuğu çok fena dövmüştü hani, çok dramatik bir şekilde... Etik kuralları Çinli çocuk çiğnemişti yüzyıllık birikime karşın; ahlak dersi vermek, sömürgeci - dünya barışını petrol olan her yere götürmeye gayretli - teröristlerin finansörü bir medeniyetin temsilcisi ABDli çocuğun misyonu oluvermişti bu fantastik filmde , bu kadarı bizim Dünyayı Kurtaran Adam filminde bile yoktu doğrusu...Bilim Kurgu demişken... Kurgu, bazen bir kitapta farklı empatilere sürükler bizi... Limon Ağacı 'nı okurken arkadaşıma demiştim :
"Almanya'ya gitmiş yakılmışlar Polonya'ya gitmiş sürülmüşler peki Museviler nereye gitsin ? "
- Ama onları yurtlarından Allah çıkardı...
Demişti...
Ne acıdır sürgün olmak... Oysa bir Musevi ile empati yapacağım aklıma gelmezdi...
Sürgün olmaya hüküm giyecek cürmün müellifi olmak düşündürdü beni... Atalarından miras, uzun yola çıkmaya hüküm giymek... İsrail' i sempatik gösterme çabası ve edebiyatta yansıması işte...
Hani Aşk- ı Memnu' da Behlül ve Bihter'in yakalanmasını istememek...Malum tv dizisinde
böyle bir empati kurgulanıyordu masum ve mağdur gösteriliyordu bir günah göz göre göre... Aslında edebiyat hep ahlâkçıdır iyiden doğrudan güzelden yana mesaj verir tüm dünyada... Dejenere etmek maksat olunca şirazeden çıkıyor işte reyting reyting... Ya
çizgi filmler?... Şirinler mesela Survivior gibi komün sisteminin şirin bir reklamı işte... Köyde fırıncı bilgin falan her şey var tek kız olması ibretlik ayrı konu da din adamı motifi temsil edilmiyor , ne ilginç değil mi ?... Din soyutlanıyor böylece hayattan... Lâik çizgi filmler 28 Şubat ruhuna da kamusal alana da uygun, işte böyle..
Bin yıl sürmedi diye sevinmek nafile , ikna odaları sinema salonları olmuş, elimizde kocaman en gdolusundan bir kova mısır, izliyoruz işte gözlerimizi ayırmadan... Empati yapacak mısınız diye soruyor "Sert"(er ) bir sesle yoksa empati yapmayı düşünecek misiniz ? Karar verin... İsminizi yazacağım bak buraya !...
Nüket Belsan Taşören