Âkif demiş ya : Ben böyle bakıp durmıyacaktım dili bağlı... İslâm'ı uyandırmak için haykıracaktım... Gür hisli gür imanlı beyinler coşar ancak... Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım...
Fatma Aliye ' den beri biraz utangaç biraz müstear isimlerin ardında gizli saklı... Biraz Halide Edip ' le meydanlarda... Biraz anonim ağıtlarda, biraz beşik cırlarında... Velhâsıl... Eskiden beri içimize ağlamışız biz kadınlar... Paslanmış Divittârzâde ' lerin bile divitinin ucu... Lisede falan deli deli akarken o kan damarlarda sol argümanlarla dolu o şiirler coşturmuş bizi maalesef... "Yaz kızım, ben seni bugünler için okuttum. " dememiş her baba benim babam gibi kızına... Paslanmışız... Sol jargonun gür nidaları istila etmiş hep hayatımızı... Bugün :
"Ne aşkınız aşka ne hırslarınız hırsa ne gamınız gama ne neşeniz neşeye benziyor... Dostlukta hodbin, kinde korkak ve fedakârlıkta gösterişçisiniz... " Diyen Mirzabeyoğlu gibi düşünürken... Neden? Diyorum ki kelâmın etkisi , ruh ve beden üzerinde yapıp ettikleri ortada iken neden bu kadar pasif kalmışız yıllardır? Nun, kaleme and olsun, der ya Kitap... Atfedilen kutsallık yüzü suyu hürmetine biraz gayret yakışır bize... Elimden gelen budur diyeceğimiz kadar da olsa tutmak ucundan... Yazdıkça açılıyor insan hem... Hem terapi gibi geliyor hem ucu sivriliyor git gide kelimelerin... Oku ' maktan emir Kitap ' tan... Bağlıyor tabi bizi önce... Sonra birikim analiz... Dolunca heybe... Yazamayabiliyorsan demiş ya hani o Edip... Öyle minik notlar bunlar sonsuzlukta... Cemil Meriç ' in şişeyle okyanusa bıraktığı cinsten... Beyhude , bilsem de... Seviyorum lâkin harflerle oynamayı... Yerlerini değiştirip tekrar bakmak puzzle ' a... Anlatmak istediğimizin yanından geçmese bile tren, içimize yolculuk işte nihayetinde... Oğuz Atay : "Kelimeden sonra olacak yalnızlık... " Demiş... Derde derman olmadığını bildiğinden belki... Bot hesapla tweet yazmışlar ya hani... Ya da en fake ' inden Facebook ' ta... Belki tüm bu mülahazaların sebebi... Yazmak... Gür hisli gür imanlı beyinler gibi coşmak! İslâm 'ı uyandırmak! Bir tarafta...
Bir tarafta da Mehmet Âkif ' in Hüsran ' ı gibi benim de Hüsran 'ım var tabi :
"Hiç çağlamadan gizli inen yaş gibi aktım... Yoktur elemimden şu sağır kubbede bir iz... İnler Safahat ' ımdaki hüsran bile sessiz..." Nüket Belsan Taşören
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüket Belsan Taşören
Bu da benim hüsranım
Âkif demiş ya :
Ben böyle bakıp durmıyacaktım dili bağlı...
İslâm'ı uyandırmak için haykıracaktım...
Gür hisli gür imanlı beyinler coşar ancak...
Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım...
Fatma Aliye ' den beri biraz utangaç biraz müstear isimlerin ardında gizli saklı...
Biraz Halide Edip ' le meydanlarda...
Biraz anonim ağıtlarda, biraz beşik cırlarında...
Velhâsıl...
Eskiden beri içimize ağlamışız biz kadınlar... Paslanmış Divittârzâde ' lerin bile divitinin ucu...
Lisede falan deli deli akarken o kan damarlarda sol argümanlarla dolu o şiirler coşturmuş bizi maalesef...
"Yaz kızım, ben seni bugünler için okuttum. " dememiş her baba benim babam gibi kızına...
Paslanmışız...
Sol jargonun gür nidaları istila etmiş hep hayatımızı...
Bugün :
"Ne aşkınız aşka ne hırslarınız hırsa ne gamınız gama ne neşeniz neşeye benziyor...
Dostlukta hodbin, kinde korkak ve fedakârlıkta gösterişçisiniz... "
Diyen Mirzabeyoğlu gibi düşünürken...
Neden?
Diyorum ki kelâmın etkisi , ruh ve beden üzerinde yapıp ettikleri ortada iken neden bu kadar pasif kalmışız yıllardır?
Nun, kaleme and olsun, der ya Kitap...
Atfedilen kutsallık yüzü suyu hürmetine biraz gayret yakışır bize...
Elimden gelen budur diyeceğimiz kadar da olsa tutmak ucundan...
Yazdıkça açılıyor insan hem... Hem terapi gibi geliyor hem ucu sivriliyor git gide kelimelerin...
Oku ' maktan emir Kitap ' tan... Bağlıyor tabi bizi önce... Sonra birikim analiz... Dolunca heybe... Yazamayabiliyorsan demiş ya hani o Edip...
Öyle minik notlar bunlar sonsuzlukta... Cemil Meriç ' in şişeyle okyanusa bıraktığı cinsten... Beyhude , bilsem de...
Seviyorum lâkin harflerle oynamayı... Yerlerini değiştirip tekrar bakmak puzzle ' a... Anlatmak istediğimizin yanından geçmese bile tren, içimize yolculuk işte nihayetinde...
Oğuz Atay :
"Kelimeden sonra olacak yalnızlık... "
Demiş...
Derde derman olmadığını bildiğinden belki...
Bot hesapla tweet yazmışlar ya hani...
Ya da en fake ' inden Facebook ' ta...
Belki tüm bu mülahazaların sebebi...
Yazmak...
Gür hisli gür imanlı beyinler gibi coşmak!
İslâm 'ı uyandırmak!
Bir tarafta...
Bir tarafta da Mehmet Âkif ' in Hüsran ' ı gibi benim de Hüsran 'ım var tabi :
"Hiç çağlamadan gizli inen yaş gibi aktım...
Yoktur elemimden şu sağır kubbede bir iz...
İnler Safahat ' ımdaki hüsran bile sessiz..."
Nüket Belsan Taşören