Spor, doğru ellerdeyse gelişir, yanlış ellerdeyse gelişim hayal olur. Türkiye’de birçok branşta sporcu yetiştirme çabaları olsa da, en önemli halkalardan biri olan antrenör eğitimi büyük eksiklikler barındırıyor. Bugün bir antrenör sertifikası almak, ciddi bir eğitim sürecinden çok, birkaç haftalık prosedür haline gelmiş durumda. Peki, sporcuların geleceğini şekillendiren bu insanlar gerçekten donanımlı bir eğitim alıyor mu?
Sahada Yetersiz Kalan Kağıt Üzerinde Eğitim
Antrenörlük kursları, teorik bilgilerin yüzeysel anlatıldığı, uygulamaların ise neredeyse hiç yapılmadığı bir sürece dönüşmüş durumda. Bu şekilde alınan belgelerle spor salonlarında ya da kulüplerde antrenör olarak çalışmaya başlayan birçok kişi, gerçekte sahada karşılaşacağı sorunlara nasıl çözüm üreteceğini bilmiyor. Sporcu psikolojisi, sakatlık önleme, performans geliştirme gibi konular ise ya hiç ele alınmıyor ya da geçiştiriliyor.
Sektördeki Rant ve Kolay Sertifika Dağıtımı
Ne yazık ki antrenör kursları bir gelir kapısı haline gelmiş durumda. Gerçekten mesleğe gönül veren, işini en iyi şekilde yapmak isteyen bireylerin önüne, “parayı ver, belgeyi al” mantığıyla açılmış sistemler çıkıyor. Bu yüzden işin ehli olmayan birçok kişi, antrenör unvanına sahip olup sporcuların geleceğini şekillendiriyor. Bunun faturası ise yanlış antrenman metodları, sakatlanmalar ve başarısız sporcular olarak geri dönüyor.
Gerçek Eğitim İçin Ne Yapılmalı?
Antrenör adayları, kendini ispatlamış, deneyimli sporculardan seçilmeli. Spor dalıyla alakalı hiçbir şey yapmamış, sadece sertifika almak için gelenlerin eleneceği bir yöntem geliştirilmeli. Gerçekten yeterli bilgiye sahip olup olmadığı sınanmalı. Sonrasında eğitimlere, bilimsel yöntemlere dayalı ve güncel antrenman teknikleri öğretilmeli.
Sonuç
Sporu geliştirmek istiyorsak, önce eğitimi düzeltmemiz gerekiyor. Nitelikli antrenör olmadan, başarılı sporcular yetiştirmek mümkün değildir. Türkiye’de her branşta dünya çapında sporcular görmek istiyorsak, işe önce bu kursları ciddiye alarak başlamalıyız. Yoksa duvara “antrenör sertifikası” asan ama işin özünü bilmeyen kişiler, genç yeteneklerin önünü kesmeye devam edecek.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mert Sıdar
Antrenör Kursları Gelir Kapısı Oldu
Spor, doğru ellerdeyse gelişir, yanlış ellerdeyse gelişim hayal olur. Türkiye’de birçok branşta sporcu yetiştirme çabaları olsa da, en önemli halkalardan biri olan antrenör eğitimi büyük eksiklikler barındırıyor. Bugün bir antrenör sertifikası almak, ciddi bir eğitim sürecinden çok, birkaç haftalık prosedür haline gelmiş durumda. Peki, sporcuların geleceğini şekillendiren bu insanlar gerçekten donanımlı bir eğitim alıyor mu?
Sahada Yetersiz Kalan Kağıt Üzerinde Eğitim
Antrenörlük kursları, teorik bilgilerin yüzeysel anlatıldığı, uygulamaların ise neredeyse hiç yapılmadığı bir sürece dönüşmüş durumda. Bu şekilde alınan belgelerle spor salonlarında ya da kulüplerde antrenör olarak çalışmaya başlayan birçok kişi, gerçekte sahada karşılaşacağı sorunlara nasıl çözüm üreteceğini bilmiyor. Sporcu psikolojisi, sakatlık önleme, performans geliştirme gibi konular ise ya hiç ele alınmıyor ya da geçiştiriliyor.
Sektördeki Rant ve Kolay Sertifika Dağıtımı
Ne yazık ki antrenör kursları bir gelir kapısı haline gelmiş durumda. Gerçekten mesleğe gönül veren, işini en iyi şekilde yapmak isteyen bireylerin önüne, “parayı ver, belgeyi al” mantığıyla açılmış sistemler çıkıyor. Bu yüzden işin ehli olmayan birçok kişi, antrenör unvanına sahip olup sporcuların geleceğini şekillendiriyor. Bunun faturası ise yanlış antrenman metodları, sakatlanmalar ve başarısız sporcular olarak geri dönüyor.
Gerçek Eğitim İçin Ne Yapılmalı?
Antrenör adayları, kendini ispatlamış, deneyimli sporculardan seçilmeli. Spor dalıyla alakalı hiçbir şey yapmamış, sadece sertifika almak için gelenlerin eleneceği bir yöntem geliştirilmeli. Gerçekten yeterli bilgiye sahip olup olmadığı sınanmalı. Sonrasında eğitimlere, bilimsel yöntemlere dayalı ve güncel antrenman teknikleri öğretilmeli.
Sonuç
Sporu geliştirmek istiyorsak, önce eğitimi düzeltmemiz gerekiyor. Nitelikli antrenör olmadan, başarılı sporcular yetiştirmek mümkün değildir. Türkiye’de her branşta dünya çapında sporcular görmek istiyorsak, işe önce bu kursları ciddiye alarak başlamalıyız. Yoksa duvara “antrenör sertifikası” asan ama işin özünü bilmeyen kişiler, genç yeteneklerin önünü kesmeye devam edecek.