İBB Başkanı Ekremİmamoğlu, öyle bir siyasi aktör ki öğrenciliğinden müteahhitliğine, FETÖ'nün televizyonlarındaki spor yorumculuğundan CHP'nin belediye başkanlığına kadar yaptığı her işte ya içinden çıkılmaz problemlere yol açtı ya da derin tartışmalara... Siyasi yolculuğu da farklı olmadı. Bu yolculuk da "balyabalya para kuleleri","hançerleme" ve "kentuzlaşısı"yla kirletildi.
Siyaset üretemeyen CHP, "Denize düşenyılana sarılır" misali onu İBB Başkanı yapınca bütün bu geçmişinin silineceğini sandı ve "heryol mübah" diyerek büyük yolculuklara çıktı.
Ama ne var ki bu problemli ve soru işaretli geçmişi onun peşini hiç bırakmadı. CHP sosyolojisi görmek istemese de bütün bu olaylar yaşandı, yazıldı ve birçoğu da yargıya intikal etti. Bir gün, hem de bütün çıplaklığıyla önüne geleceği de çok açıktı. İşte onlardan biri de "diploma" meselesiydi ve görmek istemeyen CHP'lilerin bile gözünü açtı.
Konuyu ilk kez Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü KenanKıran, 21 Haziran 2019'da "ÖSYM'denhabersiz üniversitekıyağı" başlığıyla yazmıştı. O günlerde ne yazık ki gerçeği kimse görmek istemedi. Ortada ciddi bir sahtekârlık vardı ve İstanbul'u yönetmeye aday İmamoğlu'na diploması yasal olmayan bir yöntemle verilmişti.
1990 yılında Kuzey Kıbrıs'taki Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Bölümü'nde okuyan İmamoğlu, deyim yerindeyse bir katakulli ile İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne yatay geçiş yapmıştı. Oysa o tarihte böyle bir geçiş hakkı yoktu.
Bu konu son iki yıldır çok daha yoğun bir biçimde tartışıldı. Onlarca köşe yazarı konuya değindi, ilgili kurumları göreve davet etti. İşin içinde dönemin önemli siyasi aktörlerinden, İstanbul Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr.Kemal Alemdaroğlu'na kadar birçok kişinin adı geçti. Babası Hasanİmamoğlu, amcası Murat İnan gibi yakınları da olaydan haberdardı.
Bütün bu gerçekler ortaya dökülmesine rağmen o diplomayı veren İstanbul Üniversitesi ve söz konusu fakülte yönetimi hep sustu. "Bugünekadar üniversite nedenbir açıklama yapmadı?" sorusu da olayı kendisi kadar vahimdi.
Sonunda YÖK olaya el koydu ve üç kişilik bir heyet oluşturarak gerçeğe ışık tutan bir rapor yayınladı. Ayrıntıları haber sayfasında var ama şu satırlar her şeyi anlatmaya yetiyor: "Araştırma konusuİstanbul Üniversitesiİşletme FakültesiDekanlığı tarafındantanınırlık, yatay geçiş,yatay geçiş kontenjanları,ilan sürelerive yatay geçiş kabulünedair işlemlerinYükseköğretim Kurulukararlarına ve usulüneuygun yürütülmediğikanaatine varılmıştır."
YÖK raporuna göre diplomanın verilmesinde "usulsüzlük" yapılmıştı. Bunun da hukuktaki adı herhalde "sahtekârlık"tı.
Bu konuda kişisel şikâyetler de vardı. Bu da doğal olarak yargıyı harekete geçirdi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Herhalde İmamoğlu da buna, "Yinebenim önümü kesiyorlar" diye itiraz etmez ve gerçeğin ortaya çıkmasını ister.
Tıpkı ele geçirdiği partisi gibi... Bakın konu Meclis gündeminde tartışılırken CHP Grup Başkanvekillerinden Murat Emir özgüvenle ne diyor: "Sayınİmamoğlu'nun diplomasıylailgili bir sorunvarsa, YÖK elinizde,yargı elinizde bakarsınızincelersiniz, denetlersinizgereğini yaparsınız.Bakın bundanbizim hiçbir korkumuzyok."
Doğrusu böyle bir konunun yargıya gitmesine bile gerek yoktu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi kayıtlarından bu kolayca çıkarılabilirdi. Eee tabii işin ucu onlara da dokunduğu için uzatabildikleri kadar uzattılar. Artık son noktaya gelindi, yargının ve üniversitenin ne yapacağını göreceğiz ama daha vahim olan şu: Liyakat ve eğitim diye yeri göğü inleten bir sosyolojinin tam da bu konuyla sınanması herhalde kaderin garip cilvesi olsa gerek.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Diploma sahtekârlığını kim yaptı?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, öyle bir siyasi aktör ki öğrenciliğinden müteahhitliğine, FETÖ'nün televizyonlarındaki spor yorumculuğundan CHP'nin belediye başkanlığına kadar yaptığı her işte ya içinden çıkılmaz problemlere yol açtı ya da derin tartışmalara... Siyasi yolculuğu da farklı olmadı. Bu yolculuk da "balya balya para kuleleri", "hançerleme" ve "kent uzlaşısı"yla kirletildi.
Siyaset üretemeyen CHP, "Denize düşen yılana sarılır" misali onu İBB Başkanı yapınca bütün bu geçmişinin silineceğini sandı ve "her yol mübah" diyerek büyük yolculuklara çıktı.
Ama ne var ki bu problemli ve soru işaretli geçmişi onun peşini hiç bırakmadı. CHP sosyolojisi görmek istemese de bütün bu olaylar yaşandı, yazıldı ve birçoğu da yargıya intikal etti. Bir gün, hem de bütün çıplaklığıyla önüne geleceği de çok açıktı. İşte onlardan biri de "diploma" meselesiydi ve görmek istemeyen CHP'lilerin bile gözünü açtı.
Konuyu ilk kez Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Kenan Kıran, 21 Haziran 2019'da "ÖSYM'den habersiz üniversite kıyağı" başlığıyla yazmıştı. O günlerde ne yazık ki gerçeği kimse görmek istemedi. Ortada ciddi bir sahtekârlık vardı ve İstanbul'u yönetmeye aday İmamoğlu'na diploması yasal olmayan bir yöntemle verilmişti.
1990 yılında Kuzey Kıbrıs'taki Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Bölümü'nde okuyan İmamoğlu, deyim yerindeyse bir katakulli ile İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne yatay geçiş yapmıştı. Oysa o tarihte böyle bir geçiş hakkı yoktu.
Bu konu son iki yıldır çok daha yoğun bir biçimde tartışıldı. Onlarca köşe yazarı konuya değindi, ilgili kurumları göreve davet etti. İşin içinde dönemin önemli siyasi aktörlerinden, İstanbul Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'na kadar birçok kişinin adı geçti. Babası Hasan İmamoğlu, amcası Murat İnan gibi yakınları da olaydan haberdardı.
Bütün bu gerçekler ortaya dökülmesine rağmen o diplomayı veren İstanbul Üniversitesi ve söz konusu fakülte yönetimi hep sustu. "Bugüne kadar üniversite neden bir açıklama yapmadı?" sorusu da olayı kendisi kadar vahimdi.
Sonunda YÖK olaya el koydu ve üç kişilik bir heyet oluşturarak gerçeğe ışık tutan bir rapor yayınladı. Ayrıntıları haber sayfasında var ama şu satırlar her şeyi anlatmaya yetiyor:
"Araştırma konusu İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı tarafından tanınırlık, yatay geçiş, yatay geçiş kontenjanları, ilan süreleri ve yatay geçiş kabulüne dair işlemlerin Yükseköğretim Kurulu kararlarına ve usulüne uygun yürütülmediği kanaatine varılmıştır."
YÖK raporuna göre diplomanın verilmesinde "usulsüzlük" yapılmıştı. Bunun da hukuktaki adı herhalde "sahtekârlık"tı.
Bu konuda kişisel şikâyetler de vardı. Bu da doğal olarak yargıyı harekete geçirdi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Herhalde İmamoğlu da buna, "Yine benim önümü kesiyorlar" diye itiraz etmez ve gerçeğin ortaya çıkmasını ister.
Tıpkı ele geçirdiği partisi gibi... Bakın konu Meclis gündeminde tartışılırken CHP Grup Başkanvekillerinden Murat Emir özgüvenle ne diyor:
"Sayın İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili bir sorun varsa, YÖK elinizde, yargı elinizde bakarsınız incelersiniz, denetlersiniz gereğini yaparsınız. Bakın bundan bizim hiçbir korkumuz yok."
Doğrusu böyle bir konunun yargıya gitmesine bile gerek yoktu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi kayıtlarından bu kolayca çıkarılabilirdi. Eee tabii işin ucu onlara da dokunduğu için uzatabildikleri kadar uzattılar. Artık son noktaya gelindi, yargının ve üniversitenin ne yapacağını göreceğiz ama daha vahim olan şu: Liyakat ve eğitim diye yeri göğü inleten bir sosyolojinin tam da bu konuyla sınanması herhalde kaderin garip cilvesi olsa gerek.