Küresel sistemde yaşanan kriz, büyük küçük bütün devletleri zorluyor. Devletler için risk de fırsat da var. Türkiye bu tehlikeyi ilk fark edenlerden biri olduğu için hem küresel kuşatmalara direndi hem de denge siyasetiyle dünyanın "barış" limanı olmayı başardı. Başkan Erdoğan'ın "iç cepheyi güçlendirmeve terörsüz Türkiye" siyaseti de bu küresel çabanın iç versiyonuydu. O çabanın ön açıcı ve taşıyıcı aktörü de hiç kuşkusuz MHP Lideri Devlet Bahçeli...
Bahçeli, özellikle PKK terörünün devreden çıkması için öyle tarihi bir rol oynadı ki, 6 ay gibi kısa bir sürede kimsenin hesap edemediği, öngöremediği olaylar art arda gerçekleşti. Önce Öcalan çıktı, 27 Şubat'ta kurduğu terör örgütü PKK'nın siyaseten "tükendiğini" açıkladı. Sonra da "Silah bırakmaz" denilen PKK hem silah bıraktı hem de kendisini feshetti.
Siyaset üretmek, siyasette "devrim yapmak" tam da böyle bir şey olsa gerek... Birileri ders çıkarır mı bilemem ama Devlet Bey bu söyledikleriyle yetinmedi, şimdi çok daha anlamlı ve olağanüstü devrimci bir adım daha attı. Silahların teslimine paralel Meclis'in devreye girmesini ve terörsüz yeni dönemin yasal altyapısını oluşturmasını istedi: "Bölücü terör örgütüPKK'nın 12 Mayıs2025 tarihinde silahlarıbırakma ve örgütselfesih kararını ilanetmesiyle hassas, nazik,kırılgan ve bir o kadarda sabır gerektiren yenibir aşamaya geçilmiştir. Bu kapsamda önümüzdekidönemin yol haritasınıbelirlemek üzereanayasal görev, yetkive sorumlulukla birliktemilli iradenin tecelligâhıolan TBMM'debütün toplumsal kesimlerintemsilcileri olansiyasi partilerin katılımıile bir komisyon kurulmasıakla en yatkınseçenektir."
Şu formülüne de şapkaçıkartılır: "Teamüllereuygun olarak TBMMBaşkanı'nın çağrısı ile'Yeni Yüzyılın TerörsüzTürkiye Stratejisi; MilliBirlik ve DayanışmaKomisyonu' kurulmasısamimi teklif ve temennimizdir. Gazi Meclis'tetemsil edilen 16 siyasiparti temsilcilerininbulunacağı komisyon100 üyeden oluşmalı,çalışma şartlarına görekomisyonlar kurulmalıdır."
Bu başarılırsa, AKParti'nin sessiz devrimleri,Bahçeli'nin sesli hatta "çoksesli Meclis" devrimiyletamamlanır.
Ayrıntılar, sayılar ve yöntem elbette tartışılabilir ama çözüm merkezinin Meclis olması artık tartışılamaz ve bu tarihi fırsat da kaçırılmaz. Dahası bu öneriyle o çok şikâyet edilen demokrasi ve hukuk eksikliği de giderilebilir. Hatta CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi'yleilgili reformlar da yapılır. Daha büyük bir "KurucuMeclis" işlevi üstlenebilirmi göreceğiz ama yıllardır nezaman terör veya Kürt meselesisöz konusu olsa, "Buişin adresi Meclis'tir"diyen CHP'nin artık buradankaçamaması gerekiyor vekaçmamalı da.
Hatırlayın, daha önce 2011 seçimleri sonrası Meclis böyle tarihi bir fırsat yakalamış, hatta özgürlüklerle ilgili 60'ı aşkın madde üzerinde anlaşılmıştı ama CHP yönetimi çark ederek buradan kaçınca "Sivil Anayasa" yapılması da engellenmişti. Şimdi CHP'nin işi çok daha zor. Çünkü içeriden de ciddi bir destek var. Umarım CHP bu kez enerjisini, bu tarihi adımı boşa düşürmek için harcamaz.
***
CHP 'YOLSUZLUKLARI ARAŞTIRMAKOMİSYONU' KURSUN
CHP yönetimi ve medyası üstünü örtmeye, gizlemeye çalışsa da İştiraklerden Sorumlu İBB Başkan Danışmanı ErtanYıldız'ın itirafları ayarlarını bozdu. Öyle şeyler söylüyor ki gizlemeye kalksan da gizlenemez. Zaten söylediklerini CHP'liler de biliyor ve yazıldı da... 12 Nisan 2024 tarihinde "İBB'deki AhtapotunKolları" başlıklı yazımla ilk kez İstanbul'daki toprak döküm rantına değinmiş ve ortalık karışmıştı. Yıldız'ın itirafları yazdıklarımı doğruladı.
YILLIK CİRO 200 MİLYON DOLAR "Ben İBB üst yönetimindeolduğum içinfarklı tarzda yapılanmalarıgördüm" diyenYıldız'ın söyledikleri gerçektençok çarpıcı: "Yapılanma alanıCebeci hafriyat alanıdır;bu yapının bir ayağındaFatih Keleş bulunmaktaydı. Fatih Keleş veİbrahim Bülbüllü, MuratGülibrahimoğlu ile birlikteCebeci dökümsahalarından gelen sıcakparanın kontrolünü sağlıyorlardı. Hatırladığımkadarıyla 2022 yılındanitibaren tüm İstanbul'undöküm ve hafriyat alanıolarak burası gösterilmiştir. (...) Buraya giden hafriyatyaklaşık İstanbul'untüm hafriyatının yüzde70'idir. Buranın yıllıkcirosu 150-200 milyondolar civarındadır. Bu firma resmi fişlerinyanında gayriresmi fişlerde kesmiş, bu şekildeçift fiş kesme eylemiyapmış, gelen paralarınbir kısmını da naylonfaturalarla dışarıyaaktarmıştır."
Peki bu paralar kime gitmiştir?
Cevabı İmamoğlu'nun ilk halkasında yer alan Yıldız veriyor: "Bu paralarınbir kısmı Ekremİmamoğlu'nundur. Buşahıs Fatih Keleş aracılığıylaEkrem İmamoğluile toplantılar yapmışve bu izinleri almıştır. Ekrem İmamoğlu dökümsahası alanındaki işleringayriresmi eşit ortağıdır."
Kamuya ait bu paralarael koyma "hırsızlık" değilde nedir? Bu paralarla siyasetifinanse etmek ahlaki mi? CHPGenel Başkanı Özgür Özel,birinci elden anlatılan bu iddialarada "yalan ve iftira"diyor. Özel'e hatırlatırım, dahaönce Beşiktaş Belediyesi'nde biryolsuzluk iddiası ortaya atılıncaKemal Kılıçdaroğlu hemenüç kişilik bir araştırma heyetioluşturdu ve olayı araştırdı.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Bahçeli’den ‘çok sesli devrim’ adımı
Küresel sistemde yaşanan kriz, büyük küçük bütün devletleri zorluyor. Devletler için risk de fırsat da var. Türkiye bu tehlikeyi ilk fark edenlerden biri olduğu için hem küresel kuşatmalara direndi hem de denge siyasetiyle dünyanın "barış" limanı olmayı başardı.
Başkan Erdoğan'ın "iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye" siyaseti de bu küresel çabanın iç versiyonuydu. O çabanın ön açıcı ve taşıyıcı aktörü de hiç kuşkusuz MHP Lideri Devlet Bahçeli...
Bahçeli, özellikle PKK terörünün devreden çıkması için öyle tarihi bir rol oynadı ki, 6 ay gibi kısa bir sürede kimsenin hesap edemediği, öngöremediği olaylar art arda gerçekleşti. Önce Öcalan çıktı, 27 Şubat'ta kurduğu terör örgütü PKK'nın siyaseten "tükendiğini" açıkladı. Sonra da "Silah bırakmaz" denilen PKK hem silah bıraktı hem de kendisini feshetti.
Siyaset üretmek, siyasette "devrim yapmak" tam da böyle bir şey olsa gerek... Birileri ders çıkarır mı bilemem ama Devlet Bey bu söyledikleriyle yetinmedi, şimdi çok daha anlamlı ve olağanüstü devrimci bir adım daha attı. Silahların teslimine paralel Meclis'in devreye girmesini ve terörsüz yeni dönemin yasal altyapısını oluşturmasını istedi:
"Bölücü terör örgütü PKK'nın 12 Mayıs 2025 tarihinde silahları bırakma ve örgütsel fesih kararını ilan etmesiyle hassas, nazik, kırılgan ve bir o kadar da sabır gerektiren yeni bir aşamaya geçilmiştir. Bu kapsamda önümüzdeki dönemin yol haritasını belirlemek üzere anayasal görev, yetki ve sorumlulukla birlikte milli iradenin tecelligâhı olan TBMM'de bütün toplumsal kesimlerin temsilcileri olan siyasi partilerin katılımı ile bir komisyon kurulması akla en yatkın seçenektir."
Şu formülüne de şapka çıkartılır:
"Teamüllere uygun olarak TBMM Başkanı'nın çağrısı ile 'Yeni Yüzyılın Terörsüz Türkiye Stratejisi; Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu' kurulması samimi teklif ve temennimizdir. Gazi Meclis'te temsil edilen 16 siyasi parti temsilcilerinin bulunacağı komisyon 100 üyeden oluşmalı, çalışma şartlarına göre komisyonlar kurulmalıdır."
Bu başarılırsa, AK Parti'nin sessiz devrimleri, Bahçeli'nin sesli hatta "çok sesli Meclis" devrimiyle tamamlanır.
Ayrıntılar, sayılar ve yöntem elbette tartışılabilir ama çözüm merkezinin Meclis olması artık tartışılamaz ve bu tarihi fırsat da kaçırılmaz. Dahası bu öneriyle o çok şikâyet edilen demokrasi ve hukuk eksikliği de giderilebilir. Hatta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ilgili reformlar da yapılır. Daha büyük bir "Kurucu Meclis" işlevi üstlenebilir mi göreceğiz ama yıllardır ne zaman terör veya Kürt meselesi söz konusu olsa, "Bu işin adresi Meclis'tir" diyen CHP'nin artık buradan kaçamaması gerekiyor ve kaçmamalı da.
Hatırlayın, daha önce 2011 seçimleri sonrası Meclis böyle tarihi bir fırsat yakalamış, hatta özgürlüklerle ilgili 60'ı aşkın madde üzerinde anlaşılmıştı ama CHP yönetimi çark ederek buradan kaçınca "Sivil Anayasa" yapılması da engellenmişti. Şimdi CHP'nin işi çok daha zor. Çünkü içeriden de ciddi bir destek var. Umarım CHP bu kez enerjisini, bu tarihi adımı boşa düşürmek için harcamaz.
***
CHP 'YOLSUZLUKLARI ARAŞTIRMA KOMİSYONU' KURSUN
CHP yönetimi ve medyası üstünü örtmeye, gizlemeye çalışsa da İştiraklerden Sorumlu İBB Başkan Danışmanı Ertan Yıldız'ın itirafları ayarlarını bozdu. Öyle şeyler söylüyor ki gizlemeye kalksan da gizlenemez. Zaten söylediklerini CHP'liler de biliyor ve yazıldı da... 12 Nisan 2024 tarihinde "İBB'deki Ahtapotun Kolları" başlıklı yazımla ilk kez İstanbul'daki toprak döküm rantına değinmiş ve ortalık karışmıştı. Yıldız'ın itirafları yazdıklarımı doğruladı.
YILLIK CİRO 200 MİLYON DOLAR
"Ben İBB üst yönetiminde olduğum için farklı tarzda yapılanmaları gördüm" diyen Yıldız'ın söyledikleri gerçekten çok çarpıcı:
"Yapılanma alanı Cebeci hafriyat alanıdır; bu yapının bir ayağında Fatih Keleş bulunmaktaydı. Fatih Keleş ve İbrahim Bülbüllü, Murat Gülibrahimoğlu ile birlikte Cebeci döküm sahalarından gelen sıcak paranın kontrolünü sağlıyorlardı. Hatırladığım kadarıyla 2022 yılından itibaren tüm İstanbul'un döküm ve hafriyat alanı olarak burası gösterilmiştir. (...)
Buraya giden hafriyat yaklaşık İstanbul'un tüm hafriyatının yüzde 70'idir. Buranın yıllık cirosu 150-200 milyon dolar civarındadır. Bu firma resmi fişlerin yanında gayriresmi fişler de kesmiş, bu şekilde çift fiş kesme eylemi yapmış, gelen paraların bir kısmını da naylon faturalarla dışarıya aktarmıştır."
Peki bu paralar kime gitmiştir?
Cevabı İmamoğlu'nun ilk halkasında yer alan Yıldız veriyor:
"Bu paraların bir kısmı Ekrem İmamoğlu'nundur. Bu şahıs Fatih Keleş aracılığıyla Ekrem İmamoğlu ile toplantılar yapmış ve bu izinleri almıştır. Ekrem İmamoğlu döküm sahası alanındaki işlerin gayriresmi eşit ortağıdır."
Kamuya ait bu paralara el koyma "hırsızlık" değil de nedir? Bu paralarla siyaseti finanse etmek ahlaki mi? CHP Genel Başkanı Özgür Özel, birinci elden anlatılan bu iddialara da "yalan ve iftira" diyor. Özel'e hatırlatırım, daha önce Beşiktaş Belediyesi'nde bir yolsuzluk iddiası ortaya atılınca Kemal Kılıçdaroğlu hemen üç kişilik bir araştırma heyeti oluşturdu ve olayı araştırdı.