Ne kadar CHP yazmayayım desem de CHP'li siyasi aktörler "Gel deyazma" dedirtecek o kadar şey yapıyorlar ya da söylüyorlar ki uzak durmak mümkün değil.
Son günlerde çokça konuşulan ucube rakılı mezarlık ziyaretinden söz etmiyorum. O artık dibe vuruşun, savruluşun son fotoğrafı.
Ben ondan değil, "Yazmasam olmaz" diyeceğim bir dış politika meselesinden söz edeceğim. Bütçe görüşmeleri sırasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı AlparslanBayraktar'a yönelik eleştirileri seslendiren CHP'nin grup başkanvekillerinden Murat Emir'in öfkeli konuşması dikkatimi çekti. Çekti, çünkü tam o günlerde Silivri'de olan "liderleri"Ekrem İmamoğlu'nun Cumhuriyet yazarı MehmetAli Güller'in deyimiyle "Amerika'ya yalvaran" yazısı tartışılıyordu.
Herhalde Emir bu yazılanları okumamış ki Meclis kürsüsünden esip gürlüyordu: "Herkes haddini,yerini bilecek.Emperyalizme hizmeteden gayri milli bir iktidara,nadir toprak elementleriniçıkarma yetkisiverilemez."
Pes doğrusu... Yakın tarihimizde ABD ve Batı Bloku'na karşı en dik duruş Başkan Erdoğan döneminde yaşandı. Bu dönemi "gayri milli" ilan etmek akıl alır gibi değil. Oysa CHP'nin bu dönemdeki rolü tam tersi... Bugünkü liderleri Özel ve İmamoğlu neredeyse İsmet Paşa'nın imzaladığı 1946-47 tarihli ikili askeri anlaşmaları hatırlatırcasına ABD'ye teslimiyete hazır bekliyorlar. Emir onların ne söylediğini biraz "düşünseydi" bu garabete imza atmazdı.
Bunu da ben demiyorum, referans aldıkları Cumhuriyet'in yazarı Mehmet Ali Güller diyor. Hatırlayın ÖzgürÖzel'in İngiliz İşçi Partisi'ne nasıl yalvardığı "Bizi yalnızbıraktınız" ve "Terkedilmiş hissediyoruz" dediğine şimdi de laik sosyolojinin yeni nesil lideri Ekrem İmamoğlu'nun ABD derin aklının yayın organı Foreign Affairs'ta "ABD'ye yalvardığı" yazısı eklendi.
Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güller bakın o yazıyı nasıl özetliyor: "BizAKP'den daha Batıcıyız,daha Atlantikçiyiz, dahaNATO'cuyuz."
İmamoğlu'nun da şu sözlerinin altını çiziyor: "AKP'nin Rusya'danS-400 almasını eleştiriyor,'S-400 konusununyarattığı hasarınonarılmasını' istiyor.İktidarın Finlandiya veİsveç'in NATO üyeliğinigeciktirmesini eleştiriyor.AKP'nin Türkiye'yiAB'den uzaklaştırdığını,ABD'yle ilişkileri gerdiğinive NATO içindekigüvenilirliğini zayıflattığınısavunuyor."
Aslında İmamoğlu'nun ABD'ye teslimiyet çizgisi izleyen "Zelenskivari" bir siyasi aktör olduğu gizli saklı değil ve çok yazıldı. CHP'nin Grup Başkanvekili Murat Emir polemik üretmekten vakit bulup bu tür yazıları okusaydı eminim boyunu aşan o sözleri etmezdi diyeceğim ama diyemiyorum. Çünkü bu bir CHP geleneği. Özellikle 60'lı yıllardan sonra CHP'de suni bir Amerikan karşıtlığı vardı. Bu tür yüksek volümlü ABD karşıtlığını görünce rahmetli Attilaİlhan'ı ve "Batı'nın DeliGömleği" kitabındaki şu satırları hatırlamamak mümkün değil: "Bu neye benziyor,hani bizde bazı şaşkınlarvardır, İnönü,Menderes'e karşı çıktıdiye 'mumaileyhi' ilericifilan sayarlar da aynıİnönü'nün 1938-1950arasını düpedüz faşistliketmekle geçirdiğini,sonraki yıllarda daülkeyi gözünü kırpmadanTruman Doktrinidenilen, üstelik bugünçektiğimiz rezilliğebulaştırdığını görmezler..."
Daha ilginci İmamoğlu'nun ABD'ye yalvarmasını solun en sosyalist kesimleri bile görmezden geliyor. Attila İlhan bunu daha 1979'da görmüş ve şu tespiti yapmış: "Heyarkadaşlar, bizim busolcu sandığımız bülbüller,sakın CHP'likargalar olmasın..."
Son sözü yine Güller'e bırakalım: "Hiç eğipbükmeye gerek yok.İmamoğlu'nun mesajıABD'ye 'Beni kurtar' mesajıdır."
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
ABD’ye ‘Beni kurtar’ mesajı
Ne kadar CHP yazmayayım desem de CHP'li siyasi aktörler "Gel de yazma" dedirtecek o kadar şey yapıyorlar ya da söylüyorlar ki uzak durmak mümkün değil.
Son günlerde çokça konuşulan ucube rakılı mezarlık ziyaretinden söz etmiyorum. O artık dibe vuruşun, savruluşun son fotoğrafı.
Ben ondan değil, "Yazmasam olmaz" diyeceğim bir dış politika meselesinden söz edeceğim. Bütçe görüşmeleri sırasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'a yönelik eleştirileri seslendiren CHP'nin grup başkanvekillerinden Murat Emir'in öfkeli konuşması dikkatimi çekti. Çekti, çünkü tam o günlerde Silivri'de olan "liderleri" Ekrem İmamoğlu'nun Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güller'in deyimiyle "Amerika'ya yalvaran" yazısı tartışılıyordu.
Herhalde Emir bu yazılanları okumamış ki Meclis kürsüsünden esip gürlüyordu: "Herkes haddini, yerini bilecek. Emperyalizme hizmet eden gayri milli bir iktidara, nadir toprak elementlerini çıkarma yetkisi verilemez."
Pes doğrusu... Yakın tarihimizde ABD ve Batı Bloku'na karşı en dik duruş Başkan Erdoğan döneminde yaşandı. Bu dönemi "gayri milli" ilan etmek akıl alır gibi değil. Oysa CHP'nin bu dönemdeki rolü tam tersi... Bugünkü liderleri Özel ve İmamoğlu neredeyse İsmet Paşa'nın imzaladığı 1946-47 tarihli ikili askeri anlaşmaları hatırlatırcasına ABD'ye teslimiyete hazır bekliyorlar. Emir onların ne söylediğini biraz "düşünseydi" bu garabete imza atmazdı.
Bunu da ben demiyorum, referans aldıkları Cumhuriyet'in yazarı Mehmet Ali Güller diyor. Hatırlayın Özgür Özel'in İngiliz İşçi Partisi'ne nasıl yalvardığı "Bizi yalnız bıraktınız" ve "Terk edilmiş hissediyoruz" dediğine şimdi de laik sosyolojinin yeni nesil lideri Ekrem İmamoğlu'nun ABD derin aklının yayın organı Foreign Affairs'ta "ABD'ye yalvardığı" yazısı eklendi.
Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güller bakın o yazıyı nasıl özetliyor: "Biz AKP'den daha Batıcıyız, daha Atlantikçiyiz, daha NATO'cuyuz."
İmamoğlu'nun da şu sözlerinin altını çiziyor: "AKP'nin Rusya'dan S-400 almasını eleştiriyor, 'S-400 konusunun yarattığı hasarın onarılmasını' istiyor. İktidarın Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğini geciktirmesini eleştiriyor. AKP'nin Türkiye'yi AB'den uzaklaştırdığını, ABD'yle ilişkileri gerdiğini ve NATO içindeki güvenilirliğini zayıflattığını savunuyor."
Aslında İmamoğlu'nun ABD'ye teslimiyet çizgisi izleyen "Zelenskivari" bir siyasi aktör olduğu gizli saklı değil ve çok yazıldı. CHP'nin Grup Başkanvekili Murat Emir polemik üretmekten vakit bulup bu tür yazıları okusaydı eminim boyunu aşan o sözleri etmezdi diyeceğim ama diyemiyorum. Çünkü bu bir CHP geleneği. Özellikle 60'lı yıllardan sonra CHP'de suni bir Amerikan karşıtlığı vardı. Bu tür yüksek volümlü ABD karşıtlığını görünce rahmetli Attila İlhan'ı ve "Batı'nın Deli Gömleği" kitabındaki şu satırları hatırlamamak mümkün değil:
"Bu neye benziyor, hani bizde bazı şaşkınlar vardır, İnönü, Menderes'e karşı çıktı diye 'mumaileyhi' ilerici filan sayarlar da aynı İnönü'nün 1938-1950 arasını düpedüz faşistlik etmekle geçirdiğini, sonraki yıllarda da ülkeyi gözünü kırpmadan Truman Doktrini denilen, üstelik bugün çektiğimiz rezilliğe bulaştırdığını görmezler..."
Daha ilginci İmamoğlu'nun ABD'ye yalvarmasını solun en sosyalist kesimleri bile görmezden geliyor.
Attila İlhan bunu daha 1979'da görmüş ve şu tespiti yapmış: "Hey arkadaşlar, bizim bu solcu sandığımız bülbüller, sakın CHP'li kargalar olmasın..."
Son sözü yine Güller'e bırakalım: "Hiç eğip bükmeye gerek yok. İmamoğlu'nun mesajı ABD'ye 'Beni kurtar' mesajıdır."