Almanya seçimleri 24 Eylül 2017 tarihinde yapılacak. Partilerin temel argümanı ise öncelikle Almanya'nın göç politikası ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı Almanya'da prim yapıyor olacak ki gerek Merkel'in başında olduğu CDU (Hristiyan Demokrat Birliği) ve Martin Schultz liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti söylemlerinde Erdoğan Karşıtlığı önemli bir yer tutuyor.
Türkiye'deki 7 Haziran, 1 Kasım seçimleri ve en son da Halkoylaması boyunca Almanya'da Türkiye seçimleri ana gündem maddesi olmuş ve sürekli Türkiye ve Erdoğan aleyhine yayınlar yapılmış, seçimler esnasında orada toplantı yapmak isteyen Ak Parti destekçilerinin toplantıları iptal edilmiş, izin verilmemişti. Halkoylaması sürecinde ‘'Evet'' için hiçbir çalışmaya izin verilmez iken ‘'Hayır'' için çalışanlara büyük destek verilmişti.
Merkel'in ‘'Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasını güncellemeyeceğiz.'' söyleminden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘'Türk seçmenleri Türkiye düşmanlığı yapanlara gerekli dersi vermeli'' çağrısı yapmıştı.
Almanya'da iki Türk Partisi var. Berlin merkezli BİG partisi ve Kuzey Ren Vestfalya merkezli ADD (Alman Demokratlar Birliği), BİG partisi seçime girmiyor. Ancak, ADD Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın posterleri ile seçim kampanyası yapıyor. Kuzey Ren Vestfalya'da 17865 milyon seçmen var. Türklerin bölgede nüfusu 1 milyonun üzerinde, ancak oy kullanma hakkı olanların sayısı 400 bin. Hepsi ADD'ye oy verse % 1,5 yapıyor. Daha önce Ak Partiye oy verenler verse 0,5 oy oranına ulaşılıyor. Almanya'da seçim barajı % 5 olduğu için bir varlık göstermeleri mümkün gözükmüyor. Ancak, hedef bu seçimler değil zaten. Bu seçimlerde ‘'Biz varız.'' demek daha sonraki süreçte de daha etkin çalışma ile Alman siyasetinde etkili olmak. 4 milyon 300 bin göçmenin yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde göçmenlerin oranı % 26 civarında ki birlikte hareket edebilseler bölgede iktidar olma şansları bile olabilir. Ancak, bu varsayım oldukça iyimser bir varsayım olacağı için pek mümkün değil. Çünkü, Türkiye kökenli siyasetçilerin çoğunun Türkiye düşmanı söylemlerde bulunduğu gibi bir kısmının ‘Almanlaştığı' izlenimi edinmemize sebep oluyor. Türkiye için temel milli meselelerde Türk asıllı Alman vatandaşları Türkiye'nin yanında pozisyon alsalar da, Alman siyasal hayatının içinde bir yerlere gelen Türkiye kökenlilerin ‘özen' ile Almanya- Türkiye arasında seçim yapması gereken hususlarda Almanya tarafını seçeceklerinden emin oldukları kişilerden seçtikleri aşikar yaptıkları açıklamalardan anlaşılacağı üzere.
Almanya'da resmi rakamlara göre 2,7 milyon Türk var. Ancak, Alman vatandaşlığına geçmiş olanlarla birlikte 3,2 milyona ulaşıyor bu rakam. Almanya genelinde Alman Federal İstatistik Kurumunun rakamlarına göre 720 bin oy kullanma hakkı olan Türk var. Ancak, Alman vatandaşlığına geçenlerle birlikte bu rakam 1,2 milyonu buluyor. Türk kökenli seçmenlerin sayısının 2030 yılında 2 milyon olacağına dair yapılmış projeksiyonlar var.
90'lı yıllarda oldukça yoğun bir şekilde Almanların Türklere yapmış olduğu ‘'ötekileştirme'' politikalarından rahatsız olduğu için ‘Hasan' olan ismini ‘Hans'a, ‘Ahmet' olan ismin ‘Achim' e çevirenler oldukça fazlaydı. Ancak, son zamanlarda adlarını Alman ismine çeviren Türklerin tekrar Türk ismi almak için müracaat etiklerini ve tekrar Türk ismi aldıklarını duyuyoruz. Ki bu durum karşısında da ‘'Her şey aslına rücu eder.'' demekten kendimizi alamıyoruz. Avrupa'da yaşayan Türklerin bir kısmı yapılan baskılar sonucu dönme eğiliminde olsalar da bulundukları yerde kalıp
mücadele etmeyi seçenlerin sayısının da hiç azımsanacak gibi olmadığını görüyoruz. Buradan hareketle, Türklere karşı yapılan her türlü baskı neticesinde kendi kimliğinden kaçanlar bile özüne dönüyor.
Gelin şimdi geçmiş seçimlerde Almanya'daki Türklerin oy kullanma davranışlarına bakalım; 10 Ağustos 2014'de kayıtlı seçmen sayısı 1 milyon 383 bin, katılım oranı % 8, Recep Tayyip Erdoğan % 68, Ekmeleddin İhsanoğlu % 23 ve Selahittin Demirtaş % 7. Türkiye'deki durum ise 55.701.719 seçmen içerisinden % 73,72 katılım oranı ile, Recep Tayyip Erdoğan % 51,79, Ekmeleddin İhsanoğlu % 38,44 ve Selahittin Demirtaş ise % 9,76 oy almışlardı.
7 Haziran 2015 seçimlerine gelindiği zaman, seçmen sayısı 1 milyon 430 bin 134, oy kullanım oranı % 34, Ak Parti % 59, HDP % 17, CHP % 15 MHP ise % 7. Türkiye'de ise , 54.813.375 seçmen ve % 86,64'lük katılım ile Ak Parti % 40,87, CHP % 24,95, MHP % 16,29, HDP ise % 13,12 oy almıştı.
1 Kasım'da seçmen sayısı 1 milyon 430 bin 134, katılım oranı % 40, Ak Parti % 59, HDP % 15, CHP % 14, MHP % 7. Türkiye'de ise 54.084.545 kayıtlı seçmen ve % 87,6'lık katılım ile Ak Parti % 49,48, CHP % 25,31, MHP % 11,90 ve HDP % 10,75 olarak gerçekleşmişti.
16 Nisan 2017'deki halkoylaması için seçmen sayısı 1 milyon 430 bin 127, seçime katılım oranı ise % 46 oldu. Evet oyları % 63 çıkarken hayır oyları % 37'de kaldı. Türkiye'deki sonuçlar ise 58.520.222 seçmen, katılım oranı % 85,10 ve Evet % 51,4, Hayır ise % 48,59 olarak gerçekleşmiştir.
Dikkat edilecek olursa, Almanya'da seçime katılım oranı sürekli artıyor. Türkiye'de seçime katılım oranı % 85'ler civarında iken Almanya'da da Türk seçmen vatandaşlık haklarını kullanarak sandığa gidiyorlar. Bu durumun ileriki süreçte artarak devam etme eğiliminde olduğunu görüyoruz. Ayrıca, Almanya'da Ak Parti seçmeni Türkiye'deki oranlara göre ortalama 10-15 puan yüksek alırken, HDP'de Türkiye'deki oranına göre % 50 civarında yüksek oy almakta, CHP ortalama Türkiye'deki oy oranlarında 10 puan kadar düşük oy alırken, MHP Türkiye'deki oy oranının yarısı kadar oy alabilmektedir.
Avrupa'daki seçime katılım oranları ülkelere göre değişmekle birlikte % 60'lar civarında olduğu görülüyor. Almanya bu anlamda diğer Avrupa ülkelerinden biraz ayrılıyor. Merkel'in ikinci kez kazandığı 2013 seçimlerinde katılım % 73 olmuştu. Buna karşın AP seçimleri için katılım oranı % 43'te kalıyor.
80 milyon nüfusu olan Almanya'da seçmen sayısı 61,5 milyon. Bu seçmenlerin 3 milyonu ilk kez oy kullanacak ve bunların genç olduğunu düşünürsek gençlerin siyasete ilgisinin daha sınırlı olmasından dolayı 2013 seçimlerindeki % 73'ü belki bulamayabilir. Ancak, Türk kökenli olanların seçime olan ilgisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı doğrultusunda artacağını söyleyebiliriz. Almanya'daki seçimlerde oy kullanma hakkı olan 720 bin seçmenin toplam seçmen içindeki oranı % 1. Türklerin kurmuş olduğu ADD Partisi ileriki dönemde sistematik bir şekilde hem Türkler üzerinde hem de diğer göçmenler üzerinde çalışırsa % 5'lik seçim barajını geçebilme potansiyeli var. Bunu yaşayarak göreceğiz.
Diğer taraftan, Türkiye kökenli seçmenin oyunu alabilmek maksadı ile Türkiye kökenli isimleri listelerine koyuyorlar. Şu an Alman Federal Meclisinde 11 Türkiye kökenli var. Bunların 5'i SDP'li, 3'ü Yeşiller Parti'sinden, 2'si Sol Parti'den, Hristiyan Birlik Partilerinin ise sadece 1 milletvekili var.
Hristiyan Birlik Partilerinin diğer partilerden açık ara önde çıkacağı görülen seçimlerde, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ki Türk seçmenlerin en çok tercih ettiği partilerin başında geliyor. Data4U yöneticisi Umut Karakaş, Erdoğan'ın boykot çağrısının Türk seçmenlerin % 5'i üzerinde etkili olacağını ve Türklerin önceki parti tercihlerinde büyük değişiklik olmayacağını, ADD'nin de pek varlık gösteremeyeceğini söylüyor.
Ancak, Almanya'da yaşayan Türklerin tüm baskılara rağmen Türkiye ve Erdoğan'a karşı olan sevgilerinin oy kullanma eğiliminde de kendisini göstermemesi düşünülemez. Diğer taraftan, Erdoğan'ın etkisi sadece Türklerin değil, Ortadoğu, Afrika, Balkanlar ve diğer Müslüman coğrafyalardakilerin üzerinde kendisini gösterecektir.
Sonuç, bu seçimde ne olursa olsun birbiri ile irtibatı güçlü Türk ve İslam Toplumu Almanya siyasetinde belirleyici olabilir. Bugün değilse de yarın. Bu potansiyel var ve bir gün bunu açığa çıkaracak adımlar atılacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hilmi Daşdemir
Almanya seçimlerinde Türklerin etkisi ne olur?
Almanya seçimleri 24 Eylül 2017 tarihinde yapılacak. Partilerin temel argümanı ise öncelikle Almanya'nın göç politikası ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı Almanya'da prim yapıyor olacak ki gerek Merkel'in başında olduğu CDU (Hristiyan Demokrat Birliği) ve Martin Schultz liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti söylemlerinde Erdoğan Karşıtlığı önemli bir yer tutuyor.
Türkiye'deki 7 Haziran, 1 Kasım seçimleri ve en son da Halkoylaması boyunca Almanya'da Türkiye seçimleri ana gündem maddesi olmuş ve sürekli Türkiye ve Erdoğan aleyhine yayınlar yapılmış, seçimler esnasında orada toplantı yapmak isteyen Ak Parti destekçilerinin toplantıları iptal edilmiş, izin verilmemişti. Halkoylaması sürecinde ‘'Evet'' için hiçbir çalışmaya izin verilmez iken ‘'Hayır'' için çalışanlara büyük destek verilmişti.
Merkel'in ‘'Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasını güncellemeyeceğiz.'' söyleminden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘'Türk seçmenleri Türkiye düşmanlığı yapanlara gerekli dersi vermeli'' çağrısı yapmıştı.
Almanya'da iki Türk Partisi var. Berlin merkezli BİG partisi ve Kuzey Ren Vestfalya merkezli ADD (Alman Demokratlar Birliği), BİG partisi seçime girmiyor. Ancak, ADD Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın posterleri ile seçim kampanyası yapıyor. Kuzey Ren Vestfalya'da 17865 milyon seçmen var. Türklerin bölgede nüfusu 1 milyonun üzerinde, ancak oy kullanma hakkı olanların sayısı 400 bin. Hepsi ADD'ye oy verse % 1,5 yapıyor. Daha önce Ak Partiye oy verenler verse 0,5 oy oranına ulaşılıyor. Almanya'da seçim barajı % 5 olduğu için bir varlık göstermeleri mümkün gözükmüyor. Ancak, hedef bu seçimler değil zaten. Bu seçimlerde ‘'Biz varız.'' demek daha sonraki süreçte de daha etkin çalışma ile Alman siyasetinde etkili olmak. 4 milyon 300 bin göçmenin yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde göçmenlerin oranı % 26 civarında ki birlikte hareket edebilseler bölgede iktidar olma şansları bile olabilir. Ancak, bu varsayım oldukça iyimser bir varsayım olacağı için pek mümkün değil. Çünkü, Türkiye kökenli siyasetçilerin çoğunun Türkiye düşmanı söylemlerde bulunduğu gibi bir kısmının ‘Almanlaştığı' izlenimi edinmemize sebep oluyor. Türkiye için temel milli meselelerde Türk asıllı Alman vatandaşları Türkiye'nin yanında pozisyon alsalar da, Alman siyasal hayatının içinde bir yerlere gelen Türkiye kökenlilerin ‘özen' ile Almanya- Türkiye arasında seçim yapması gereken hususlarda Almanya tarafını seçeceklerinden emin oldukları kişilerden seçtikleri aşikar yaptıkları açıklamalardan anlaşılacağı üzere.
Almanya'da resmi rakamlara göre 2,7 milyon Türk var. Ancak, Alman vatandaşlığına geçmiş olanlarla birlikte 3,2 milyona ulaşıyor bu rakam. Almanya genelinde Alman Federal İstatistik Kurumunun rakamlarına göre 720 bin oy kullanma hakkı olan Türk var. Ancak, Alman vatandaşlığına geçenlerle birlikte bu rakam 1,2 milyonu buluyor. Türk kökenli seçmenlerin sayısının 2030 yılında 2 milyon olacağına dair yapılmış projeksiyonlar var.
90'lı yıllarda oldukça yoğun bir şekilde Almanların Türklere yapmış olduğu ‘'ötekileştirme'' politikalarından rahatsız olduğu için ‘Hasan' olan ismini ‘Hans'a, ‘Ahmet' olan ismin ‘Achim' e çevirenler oldukça fazlaydı. Ancak, son zamanlarda adlarını Alman ismine çeviren Türklerin tekrar Türk ismi almak için müracaat etiklerini ve tekrar Türk ismi aldıklarını duyuyoruz. Ki bu durum karşısında da ‘'Her şey aslına rücu eder.'' demekten kendimizi alamıyoruz. Avrupa'da yaşayan Türklerin bir kısmı yapılan baskılar sonucu dönme eğiliminde olsalar da bulundukları yerde kalıp
mücadele etmeyi seçenlerin sayısının da hiç azımsanacak gibi olmadığını görüyoruz. Buradan hareketle, Türklere karşı yapılan her türlü baskı neticesinde kendi kimliğinden kaçanlar bile özüne dönüyor.
Gelin şimdi geçmiş seçimlerde Almanya'daki Türklerin oy kullanma davranışlarına bakalım; 10 Ağustos 2014'de kayıtlı seçmen sayısı 1 milyon 383 bin, katılım oranı % 8, Recep Tayyip Erdoğan % 68, Ekmeleddin İhsanoğlu % 23 ve Selahittin Demirtaş % 7. Türkiye'deki durum ise 55.701.719 seçmen içerisinden % 73,72 katılım oranı ile, Recep Tayyip Erdoğan % 51,79, Ekmeleddin İhsanoğlu % 38,44 ve Selahittin Demirtaş ise % 9,76 oy almışlardı.
7 Haziran 2015 seçimlerine gelindiği zaman, seçmen sayısı 1 milyon 430 bin 134, oy kullanım oranı % 34, Ak Parti % 59, HDP % 17, CHP % 15 MHP ise % 7. Türkiye'de ise , 54.813.375 seçmen ve % 86,64'lük katılım ile Ak Parti % 40,87, CHP % 24,95, MHP % 16,29, HDP ise % 13,12 oy almıştı.
1 Kasım'da seçmen sayısı 1 milyon 430 bin 134, katılım oranı % 40, Ak Parti % 59, HDP % 15, CHP % 14, MHP % 7. Türkiye'de ise 54.084.545 kayıtlı seçmen ve % 87,6'lık katılım ile Ak Parti % 49,48, CHP % 25,31, MHP % 11,90 ve HDP % 10,75 olarak gerçekleşmişti.
16 Nisan 2017'deki halkoylaması için seçmen sayısı 1 milyon 430 bin 127, seçime katılım oranı ise % 46 oldu. Evet oyları % 63 çıkarken hayır oyları % 37'de kaldı. Türkiye'deki sonuçlar ise 58.520.222 seçmen, katılım oranı % 85,10 ve Evet % 51,4, Hayır ise % 48,59 olarak gerçekleşmiştir.
Dikkat edilecek olursa, Almanya'da seçime katılım oranı sürekli artıyor. Türkiye'de seçime katılım oranı % 85'ler civarında iken Almanya'da da Türk seçmen vatandaşlık haklarını kullanarak sandığa gidiyorlar. Bu durumun ileriki süreçte artarak devam etme eğiliminde olduğunu görüyoruz. Ayrıca, Almanya'da Ak Parti seçmeni Türkiye'deki oranlara göre ortalama 10-15 puan yüksek alırken, HDP'de Türkiye'deki oranına göre % 50 civarında yüksek oy almakta, CHP ortalama Türkiye'deki oy oranlarında 10 puan kadar düşük oy alırken, MHP Türkiye'deki oy oranının yarısı kadar oy alabilmektedir.
Avrupa'daki seçime katılım oranları ülkelere göre değişmekle birlikte % 60'lar civarında olduğu görülüyor. Almanya bu anlamda diğer Avrupa ülkelerinden biraz ayrılıyor. Merkel'in ikinci kez kazandığı 2013 seçimlerinde katılım % 73 olmuştu. Buna karşın AP seçimleri için katılım oranı % 43'te kalıyor.
80 milyon nüfusu olan Almanya'da seçmen sayısı 61,5 milyon. Bu seçmenlerin 3 milyonu ilk kez oy kullanacak ve bunların genç olduğunu düşünürsek gençlerin siyasete ilgisinin daha sınırlı olmasından dolayı 2013 seçimlerindeki % 73'ü belki bulamayabilir. Ancak, Türk kökenli olanların seçime olan ilgisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı doğrultusunda artacağını söyleyebiliriz. Almanya'daki seçimlerde oy kullanma hakkı olan 720 bin seçmenin toplam seçmen içindeki oranı % 1. Türklerin kurmuş olduğu ADD Partisi ileriki dönemde sistematik bir şekilde hem Türkler üzerinde hem de diğer göçmenler üzerinde çalışırsa % 5'lik seçim barajını geçebilme potansiyeli var. Bunu yaşayarak göreceğiz.
Diğer taraftan, Türkiye kökenli seçmenin oyunu alabilmek maksadı ile Türkiye kökenli isimleri listelerine koyuyorlar. Şu an Alman Federal Meclisinde 11 Türkiye kökenli var. Bunların 5'i SDP'li, 3'ü Yeşiller Parti'sinden, 2'si Sol Parti'den, Hristiyan Birlik Partilerinin ise sadece 1 milletvekili var.
Hristiyan Birlik Partilerinin diğer partilerden açık ara önde çıkacağı görülen seçimlerde, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ki Türk seçmenlerin en çok tercih ettiği partilerin başında geliyor. Data4U yöneticisi Umut Karakaş, Erdoğan'ın boykot çağrısının Türk seçmenlerin % 5'i üzerinde etkili olacağını ve Türklerin önceki parti tercihlerinde büyük değişiklik olmayacağını, ADD'nin de pek varlık gösteremeyeceğini söylüyor.
Ancak, Almanya'da yaşayan Türklerin tüm baskılara rağmen Türkiye ve Erdoğan'a karşı olan sevgilerinin oy kullanma eğiliminde de kendisini göstermemesi düşünülemez. Diğer taraftan, Erdoğan'ın etkisi sadece Türklerin değil, Ortadoğu, Afrika, Balkanlar ve diğer Müslüman coğrafyalardakilerin üzerinde kendisini gösterecektir.
Sonuç, bu seçimde ne olursa olsun birbiri ile irtibatı güçlü Türk ve İslam Toplumu Almanya siyasetinde belirleyici olabilir. Bugün değilse de yarın. Bu potansiyel var ve bir gün bunu açığa çıkaracak adımlar atılacaktır.