Başlığa bakıp hemen ‘'Recep Tayyip Erdoğan'' ve ‘'Ak Parti İktidarı'' diyeceksiniz muhtemelen. Ama hayır. Yanılıyorsunuz. 15 Temmuz'un asıl hedefi ne Tayyip Erdoğan ne de Ak Parti iktidarıdır.
15 Temmuz Darbe ve İşgal Girişimi öncelikle Türk Milleti'ne ve Türk Demokrasisi'ne karşı yapılmıştır.
Siz bakmayın, birilerinin ‘'Türkiye'de demokrasi yok.'' ‘'Türkiye'de tek adam rejimi var.'' demelerine.
Şöyle bir hafızalarınızı yenileyin 7 Haziran seçim sonuçlarını hatırlayın, Ak Parti birinci parti olmakla birlikte tek başına iktidar olamıyordu. Ak Parti iktidar olamadığı gibi ya tüm muhalefet partileri birleşip iktidar olacaklardı. CHP, MHP ve HDP koalisyon için yeterli milletvekiline sahiptiler. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ‘'Başbakan sen ol.'' teklifinde bulunmuş, teklifi rüşvet ve anlamsız bulan belki de arkasındaki hesapları gören MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise elinin tersi ile itmiş ve ‘'Ben bu oyunda yokum.'' demişti. O zamanlar bile bir süredir Meral Akşener etrafında bir hareketlenme olduğunu gören Devlet Bahçeli biliyordu ki iktidar olsa tabanın iş, aş taleplerini karşılayacak parti içi muhalefetin sesi kesilecekti. Yapmadı, kabul etmedi. Halkoylaması sürecindeki desteği karşılığı iktidar ortağı olması teklif edildiğinde kabul etmediği gibi o dönemdeki teklifleri de kabul etmedi.
Neyse, asıl konu bu değil. Demek istediğim, bu ülkede demokrasi olmasa, tek adam yani Recep Tayyip Erdoğan rejimi olsa, son sözü o söylese, 7 Haziran seçimlerinden sonraki seçim sonucu tablosuna izin vermezdi.
Bu ülkede Türk Milleti'nin dediği olur ve son sözü de o söyler. Tüm manipülasyonlara ve gayri milli algı yönetimi operasyonlarına rağmen bu böyledir. Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan, Türk Milleti için araçtır. Çünkü, Recep Tayyip Erdoğan Türk Milleti'nin özlemini çektiği, arzu duyduğu şeyleri söylüyor, hedefleri ortaya koyuyor. O yüzden bu millet, Recep Tayyip Erdoğan'a Ak Parti'nin kurumsal kimliğinden daha çok güveniyor.
Şimdi, biraz daha gerilere gidelim. Gezi Kalkışması kime yapılmıştı? Ya, 17-25 kime yapılmıştı? Hedef hep Ak Parti aslında Ak Parti de değil. Yine, Recep Tayyip Erdoğan idi; görünürdeki hedef. Biz, 17-25 sonrası bir araştırma yapmıştık. Yaptığımız araştırma sonucunda ankete katılanlar, % 53 oranında ‘'Olayda hem komplo, hem de rüşvet ve yolsuzluk vardır.'' demişlerdi. Sıcağı sıcağına hemen Ocak ayında yapılmış bir araştırma sonucundan bahsediyorum. Hem Gezi Kalkışması hem de 17-25 girişimi Recep Tayyip Erdoğan şahsında Türk Milleti'ne yapılmıştır. Aynı zamanda da Türk Demokrasisi'ne yapılmıştır. Gezi olaylarında hedefte olan Ak Parti bile değildi. Recep Tayyip Erdoğan idi. Recep Tayyip Erdoğan olmadığı zaman biliyorlardı ki Ak Parti'yi parçalamak ya da istedikleri çizgiye getirmek gayet kolay.
Şimdi tekrar 15 Temmuz Hain Darbe ve işgal girişimine gelecek olursak, darbe girişimi söyledikleri ya da bir kesimin siyasal mottosu olan ‘'Yurtta sulh, cihanda sulh'' mu idi. Bunu herkes gibi Türk Milleti de biliyor. Bunu bildiği için ve sözcüsü olarak özlemini duyduğu lider olarak gördüğü için Recep Tayyip Erdoğan'ın peşinden gidiyor. Ak Parti Hükümeti'nin FETÖ ile mücadelesindeki tüm hatalara rağmen. Daha dün Marmaris'teki davada hep birlikte şahit olduk. Türk Milleti'nin seçmiş olduğu Başkomutan ve Cumhurbaşkanı'na devletin silahları ile suikast düzenlemeye kalkan, sonra da bir sıçan gibi saklandığı delikte yakalanan hain ‘'subliminal'' mesaj veriyor. Belli ki hapiste de iyi bakılmış semirmiş, semirtilmiş.
15 Temmuz gecesi, abdest alıp yakınlarım ile helalleşip beyaz gömleğimi kefen niyetine giyip sokağa fırlayan Türk Milleti'nin ferdi olarak meydanlarda, Genelkurmay önünde idim. Dedem, Çanakkale'de şehit olmuştu ben de 15 Temmuz Darbe ve İşgal Girişimi'ne karşı koymak bu toprağı hainlerin postalları ile çiğnetmemek için çıktım. Öncelikle kendim, evladımın geleceği ve milletimin bağımsızlığı için. Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandı. Üzerimize bombalar atıldı. Ateşler edildi, tanklar yanı başımızda ezip geçti üzerlerimizden, kaçışırken insanlar üst geçitten aşağıya patır patır düştüler. 15 Temmuz birilerinin ‘'kontrollü siyasetine'' karşı, Türk Milleti'ne yapılmıştır ve Türk Milleti de gereken cevabı vermiştir.
Bundan sonra da vereceği gibi.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hilmi Daşdemir
15 Temmuz neye ve kime karşı yapıldı?
Başlığa bakıp hemen ‘'Recep Tayyip Erdoğan'' ve ‘'Ak Parti İktidarı'' diyeceksiniz muhtemelen. Ama hayır. Yanılıyorsunuz. 15 Temmuz'un asıl hedefi ne Tayyip Erdoğan ne de Ak Parti iktidarıdır.
15 Temmuz Darbe ve İşgal Girişimi öncelikle Türk Milleti'ne ve Türk Demokrasisi'ne karşı yapılmıştır.
Siz bakmayın, birilerinin ‘'Türkiye'de demokrasi yok.'' ‘'Türkiye'de tek adam rejimi var.'' demelerine.
Şöyle bir hafızalarınızı yenileyin 7 Haziran seçim sonuçlarını hatırlayın, Ak Parti birinci parti olmakla birlikte tek başına iktidar olamıyordu. Ak Parti iktidar olamadığı gibi ya tüm muhalefet partileri birleşip iktidar olacaklardı. CHP, MHP ve HDP koalisyon için yeterli milletvekiline sahiptiler. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ‘'Başbakan sen ol.'' teklifinde bulunmuş, teklifi rüşvet ve anlamsız bulan belki de arkasındaki hesapları gören MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise elinin tersi ile itmiş ve ‘'Ben bu oyunda yokum.'' demişti. O zamanlar bile bir süredir Meral Akşener etrafında bir hareketlenme olduğunu gören Devlet Bahçeli biliyordu ki iktidar olsa tabanın iş, aş taleplerini karşılayacak parti içi muhalefetin sesi kesilecekti. Yapmadı, kabul etmedi. Halkoylaması sürecindeki desteği karşılığı iktidar ortağı olması teklif edildiğinde kabul etmediği gibi o dönemdeki teklifleri de kabul etmedi.
Neyse, asıl konu bu değil. Demek istediğim, bu ülkede demokrasi olmasa, tek adam yani Recep Tayyip Erdoğan rejimi olsa, son sözü o söylese, 7 Haziran seçimlerinden sonraki seçim sonucu tablosuna izin vermezdi.
Bu ülkede Türk Milleti'nin dediği olur ve son sözü de o söyler. Tüm manipülasyonlara ve gayri milli algı yönetimi operasyonlarına rağmen bu böyledir. Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan, Türk Milleti için araçtır. Çünkü, Recep Tayyip Erdoğan Türk Milleti'nin özlemini çektiği, arzu duyduğu şeyleri söylüyor, hedefleri ortaya koyuyor. O yüzden bu millet, Recep Tayyip Erdoğan'a Ak Parti'nin kurumsal kimliğinden daha çok güveniyor.
Şimdi, biraz daha gerilere gidelim. Gezi Kalkışması kime yapılmıştı? Ya, 17-25 kime yapılmıştı? Hedef hep Ak Parti aslında Ak Parti de değil. Yine, Recep Tayyip Erdoğan idi; görünürdeki hedef. Biz, 17-25 sonrası bir araştırma yapmıştık. Yaptığımız araştırma sonucunda ankete katılanlar, % 53 oranında ‘'Olayda hem komplo, hem de rüşvet ve yolsuzluk vardır.'' demişlerdi. Sıcağı sıcağına hemen Ocak ayında yapılmış bir araştırma sonucundan bahsediyorum. Hem Gezi Kalkışması hem de 17-25 girişimi Recep Tayyip Erdoğan şahsında Türk Milleti'ne yapılmıştır. Aynı zamanda da Türk Demokrasisi'ne yapılmıştır. Gezi olaylarında hedefte olan Ak Parti bile değildi. Recep Tayyip Erdoğan idi. Recep Tayyip Erdoğan olmadığı zaman biliyorlardı ki Ak Parti'yi parçalamak ya da istedikleri çizgiye getirmek gayet kolay.
Şimdi tekrar 15 Temmuz Hain Darbe ve işgal girişimine gelecek olursak, darbe girişimi söyledikleri ya da bir kesimin siyasal mottosu olan ‘'Yurtta sulh, cihanda sulh'' mu idi. Bunu herkes gibi Türk Milleti de biliyor. Bunu bildiği için ve sözcüsü olarak özlemini duyduğu lider olarak gördüğü için Recep Tayyip Erdoğan'ın peşinden gidiyor. Ak Parti Hükümeti'nin FETÖ ile mücadelesindeki tüm hatalara rağmen. Daha dün Marmaris'teki davada hep birlikte şahit olduk. Türk Milleti'nin seçmiş olduğu Başkomutan ve Cumhurbaşkanı'na devletin silahları ile suikast düzenlemeye kalkan, sonra da bir sıçan gibi saklandığı delikte yakalanan hain ‘'subliminal'' mesaj veriyor. Belli ki hapiste de iyi bakılmış semirmiş, semirtilmiş.
15 Temmuz gecesi, abdest alıp yakınlarım ile helalleşip beyaz gömleğimi kefen niyetine giyip sokağa fırlayan Türk Milleti'nin ferdi olarak meydanlarda, Genelkurmay önünde idim. Dedem, Çanakkale'de şehit olmuştu ben de 15 Temmuz Darbe ve İşgal Girişimi'ne karşı koymak bu toprağı hainlerin postalları ile çiğnetmemek için çıktım. Öncelikle kendim, evladımın geleceği ve milletimin bağımsızlığı için. Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandı. Üzerimize bombalar atıldı. Ateşler edildi, tanklar yanı başımızda ezip geçti üzerlerimizden, kaçışırken insanlar üst geçitten aşağıya patır patır düştüler. 15 Temmuz birilerinin ‘'kontrollü siyasetine'' karşı, Türk Milleti'ne yapılmıştır ve Türk Milleti de gereken cevabı vermiştir.
Bundan sonra da vereceği gibi.