SON DAKİKA
Hava Durumu

Kayyumdan Kaçış mı, Siyasi Hamle mi?

Yazının Giriş Tarihi: 09.04.2025 12:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.04.2025 12:19

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), kuruluşundan bu yana sık sık düzenlediği kurultaylarla Türk
siyasi tarihinde “kurultaylar partisi” olarak isim yapmıştır. CHP, şimdiye kadar 38 olağan ve 21
olağanüstü kurultay düzenleyerek, siyasi hayatında ortalama bir buçuk yılda bir kurultay
gerçekleştirmiştir. Bu durum, parti içi dinamiklerin ve liderlik tartışmalarının yoğunluğunu gözler
önüne sermektedir.

CHP'nin sık sık kurultay düzenlemesi, bir yandan parti içi demokrasiyi canlı tutarken, diğer
yandan kavga ve gürültü gibi eleştirileri de beraberinde taşımaktadır. Bu kurultaylar, aynı
zamanda partinin değişim arayışlarını ve siyasi tarihindeki hareketliliği yansıtmaktadır. Ancak, bu
süreçler her zaman kamuoyunda olumlu bir izlenim bırakmamış, aksine istikrarsızlık görüntüsü
ile birlikte eleştirilere de neden olmuştur.

Son olarak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, genel başkan seçildiği kurultayla ilgili şüphe ve
şaibe iddialarının ayyuka çıktığı bir dönemde, İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve ardından
gözaltı ile tutuklanma süreci devam ederken, yetkisine dayanarak “Atatürk’ün partisine kayyum
atattırmamak için” olağanüstü kurultaya gitme kararı almıştır. Her ne kadar bu kararın gerekçesi
kayyum atattırmamak için bir önlem olarak açıklansa da, siyasi kulislerde bu gerekçe inandırıcı
bulunmamış ve kararın arkasındaki gerçek nedenler tartışılmaya başlanmıştır.

Ben de bu gerekçeyi inandırıcı bulmayanlardanım. Çünkü bu karar, parti içindeki güç dengelerini
koruma ve liderlik pozisyonunu pekiştirme amacı taşıyor gibi görünmektedir. Ayrıca, bu tür bir
olağanüstü kurultay kararı, parti tabanında ve kamuoyunda farklı yorumlara yol açarak CHP'nin
siyasi stratejisini sorgulatmaktadır.

Özgür Özel’in İmamoğlu ile birlikte hareket ettiği ve o dönemde mevcut genel başkan
Kılıçdaroğlu’nun “arkamdan hançerlendim” diyerek devrildiği, kendisinin de genel başkan
seçildiği kurultayda delege pazarı kurulduğuna dair iddialar üzerine şüphe ve şaibeler ayyuka
çıkmış, konu adalete intikal etmiştir. Kurultayın iptal edilip yerine kayyum atanması ihtimali ise
sık sık dillendirilmiştir. Özgür Özel, kendi siyasi geleceği açısından önemli ve bir o kadar da
cesaretli bir siyasi karar alarak, elini çabuk tutmuş; kayyum atanmadan (!) ve İmamoğlu’nun
tutuklanması ile ilgili bilgi ve belgeler ortalığa saçılmadan, sokağın ateşi dinmeden CHP’yi
olağanüstü kurultaya götürmüştür.

Olağanüstü kurultay kararının alınması ile yapılması arasında çok kısa bir süre olduğu için
Özgür Özel’in karşısına güçlü bir aday çıkmamış; iadeyi itibar talep eden Kılıçdaroğlu ise
sokaklardan ve İmamoğlu’nun taraftarlarından çekindiği için aday olmamış ve siyasi hayatını
noktalamak zorunda kalmıştır.

Özgür Özel; hem İmamoğlu ile ilgili hem de olağanüstü kurultay sürecini—ki burada karşısına
aday çıkan Berhan Şimşek’e imza verenlerin imzalarını geri çekmesi ile yaşanan beş dakikalık
gecikme nedeniyle yarışa sokulmamasını yok sayarsak—kendi açısından siyaseten iyi yönetmiş
ve akıllıca yaptığı hamlelerle kendini delegenin neredeyse tamamı tarafından tekrar genel
başkan seçtirmiştir.

Aynı zamanda parti içindeki İmamoğlu taraftarlarını diploma iptaline karşı duruşu, tutuklanma ve
gözaltı sürecinde verdiği destek ile ve bu süreçte gösterdiği performansla yanına çekmeyi
başarmıştır. Kurultayda İmamoğlu tutuklu olduğu için olağanüstü kurultayda olmamasına
rağmen “Cumhurbaşkanı adayı” diye koltuk ayırması bu stratejinin bir parçası olmuştur.
Kısacası Özgür Özel hem Kılıçdaroğlu hem de İmamoğlu taraftarlarını yaptığı hamleler ve
listelerde yer vermesiyle tek aday olarak girdiği genel başkanlık yarışında karşısında durmalarını
ve karşısına aday çıkarmalarını da engellemiştir.

Niyet okuyamayız ama görünen köy kılavuz istemez misali, Özgür Özel, almış olduğu
olağanüstü kurultay kararı ile siyaseten partisinde kendi önünü açan bir mıntıka temizliği
yapmıştır. Kılıçdaroğlu siyaset sahnesinden yüzüne tükürülmeden, kırılıp, dökülmeden oyun
kurucu olamayacak ancak zaman zaman belli bir kesimin desteğini almak için ihtiyaç
duyulabilecek önemli bir figür olarak kenara çekilmiş, CHP’nin eski genel başkanları arasında
yerini almış gibi görünüyor...

İmamoğlu’nun siyasi mühendislik hamlesiyle Cumhurbaşkanlığı önseçimi adı altında delegenin
önüne getirdiği sandıkla CHP’nin Cumhurbaşkanlığını ipotek altına alma girişimini Özgür Özel
şimdilik “delegenin ve halkın iradesi” diyerek kabullenmiş ve genel başkanlık koltuğunda oturup,
sırtında yumurta küfesi olmadan, zamanın ne getireceğini beklemeye ve gelişmeleri izlemeye
bırakmıştır.

Siyasette 24 saat çok uzun bir süreç... CHP 6 Nisan 2025 tarihinde yaptığı Olağanüstü Kurultay
sonrasında izleyeceği politikaları, İmamoğlu’nun diploması ve yargılanma sürecinin ne
getireceğini zaman gösterecek.

Ancak, İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınıp tutuklanması sürecinin de siyaseten
en karlısı olağanüstü kurultaydan tek aday olarak girdiği yarıştan yara bere almadan çıkan ve
hem İmamoğlu’nu hem de Kılıçdaroğlu’nu yanına çeker gibi uzaklaştırdığı için siyaseten başarılı
bir manevra ile partisini dizayn eden Özgür Özel olduğu görülmektedir.

Bu durumda ister istemez CHP’nin olağanüstü kurultay kararı kayyumdan kaçış için mi yoksa
siyasi hamle için mi yapıldı sorusunu akıllara getiriyor. Bu sorunun cevabını da bugünden
vermek için çok erken olduğu için her zaman olduğu gibi zamana bırakıp beklemek ve izlemek
gerekiyor...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.