Tamam da aynı zamanda bir demet çiçektir, tebessümdür, gündemleri sevimlice kurcalamaktır.
Mizahı seviyorum.
Çünki mizah önce bir zekâ işidir. Sıra dışılıklarda bile pırıltılar aramaktır. Kırıp dökmeden edilen isyandır. Dahası her yazar için bir sınavdır.
Mizahın da kendine göre şiiriyeti var. Ve tadına doyulmaz bir dünyası...
Küfürsüz, saldırısız sizleri gıdıklamak istedim. Ama, bazı minik işaretler de getirdim.
Anlamayana sözüm yok, anlayana merhaba.
Kızıp gücenenlere de. .... Sizleri az sonra kalkacak uçağıma davet ediyorum. Hele bir havalanalım gerisini sonra konuşuruz...
Lütfen kemerlerinizi bağlayınız...” ...
Okuduğunuz bölüm Duayen Gazeteci Gürbüz Azak'ın Akıl Fikir Yayınları tarafından yayınlanmış “Meresini Isırmış?” (Gülen Öyküler) kitabının ön sözü niteliğindeki “İki Laf” başlıklı yazısından alıntıdır.
Bilgi ve güzellikler paylaştıkça çoğalır prensibi ile okuduğum her güzel kitabi sizlerle paylaşmayı görev addediyorum.
Gürbüz Azak'ın bahsi geçen kitabı beni yıllar öncesine çok eskilere götürdü.
Gürbüz Azak'ın Türkiye gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başladığı (1984-1985) yıllarından günümüze kadar sadık bir okuyucusuyum.
Gürbüz Azak'ın akıcı, güzel edebi bir tarzı ve güçlü nüktedan bir kalemi var... Kırmadan, dökmeden, dağıtmadan, incitmeden; tatlı tatlı, ince ince eleştirir, yazdığı olay kurgusu ile de taşı tam gediğine koyan usta bir kalemdir.
Yazılarını okumaya başladığım o günlerden bugünlere Gürbüz Azak, çizgisini ve üslubunu hiç bozmamış, doğrularından ödün vermemiş tanıdığım omurgalı yazarlardandır. Aynı zamanda basın ve yazın sektörün de genç kalemlerin elinden tutan, yol gösteren, kollayan ve koruyan abisidir.
Şimdi yaz sıcakları geçtiği için gölge veren ağaçlar unutulması gibi bir vefasızlığa uğradı mı bilmiyorum ama meslek hayatı boyunca medyada Gürbüz Azak ile yolu kesişen herkese dostluğunu göstermiş, elinden gelen yardımı yapmış, abisi olmuş ve çayını ikram etmiştir.
Bizim mahallede Gürbüz Azak gibilerin değeri, kadri kıymeti pek bilinmez. Bu durum bizim mahallenin bir hangi kapıdır. Diğer mahallede ise tam tersi bir durum mevcuttur.
Adamlar öksürürse tiyatrocu, ağlasa opera sanatçısı, has bel kader makarnayı sıcak suyun içine düşürseler Dünya çapında ünlü mutfak şefi, yemek yemesini bilenler de gurme olurlar. Körler sağırlar birbirini ağırlar. Başlarına bir şey gelecek olursa el birlik savunmaya geçerler.
Gürbüz Azak Bizim Mahallede değil de Diğer Mahallede olsaydı inanınız yere göğe sığdıramaz, Oscar'a aday gösterirlerdi. Halen ekranlarda olur, baş köşeye oturtulur gündemde tutulurdu.
Günümüz de siyasi gündemin iyice çamuru çıktı. Gündem o kadar hızlı ve omurgasız değişiyor ki insanın ruhu daralıyor. İnsanın ruhunu daraltan, yapmacık; gerçeklerden daha çok yalanların konuşulduğu iğrenç bir hale gelen suni gündemden uzaklaşmak biraz dinlenmek, serinlemek ve biraz da gülmek istiyorsanız Gürbüz Azak'ın bahsi geçen ilaç gibi gelecektir.
Yüz bin liralık otelde kalanlar, son model araba kullananlar, yalılarda oturanlar elektrik faturasını ödemeyeceğini söylüyor...
Fiyatlar almış başını gitmiş, hükümet müdahale ediyor, KDV oranlarını indiriyor ama üç harfliler direniyor, fiyatlar inmiyor...
Kanallarda yalanın kuyruklusu burada programları yapılıyor... programa katılanlar en güzel kuyruklu yalanı kim söyleyecek yarışmasında gibi yalanın dik alası ile gündem ve algı oluşturmaya çalışıyorlar
İttifak partisi altı lider toplanıyor, toplantı ile ilgili açıklamayı bütün tarihler çuvala girmişçesine Çin işkencesi gibi 28 Şubat'ta yapacaklarını ilan ediyorlar...
Evet ara sıra kalıbı dinlendirmek gerektiği gibi beyni de dinlendirmek gerekiyor...
Bu nedenle de oltanızı alıp deniz kenarına gider gibi bir mizah kitabını alıp kütüphanenizde olta sallamak iyi gelecektir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hasan Kaya
Bizim Mahalle ve Gürbüz Azak
...
“Hep söylenir, “Mizah önemli bir silah...”
Tamam da aynı zamanda bir demet çiçektir, tebessümdür, gündemleri sevimlice kurcalamaktır.
Mizahı seviyorum.
Çünki mizah önce bir zekâ işidir. Sıra dışılıklarda bile pırıltılar aramaktır. Kırıp dökmeden edilen isyandır. Dahası her yazar için bir sınavdır.
Mizahın da kendine göre şiiriyeti var. Ve tadına doyulmaz bir dünyası...
Küfürsüz, saldırısız sizleri gıdıklamak istedim. Ama, bazı minik işaretler de getirdim.
Anlamayana sözüm yok, anlayana merhaba.
Kızıp gücenenlere de.
....
Sizleri az sonra kalkacak uçağıma davet ediyorum. Hele bir havalanalım gerisini sonra konuşuruz...
Lütfen kemerlerinizi bağlayınız...”
...
Okuduğunuz bölüm Duayen Gazeteci Gürbüz Azak'ın Akıl Fikir Yayınları tarafından yayınlanmış “Meresini Isırmış?” (Gülen Öyküler) kitabının ön sözü niteliğindeki “İki Laf” başlıklı yazısından alıntıdır.
Bilgi ve güzellikler paylaştıkça çoğalır prensibi ile okuduğum her güzel kitabi sizlerle paylaşmayı görev addediyorum.
Gürbüz Azak'ın bahsi geçen kitabı beni yıllar öncesine çok eskilere götürdü.
Gürbüz Azak'ın Türkiye gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başladığı (1984-1985) yıllarından günümüze kadar sadık bir okuyucusuyum.
Gürbüz Azak'ın akıcı, güzel edebi bir tarzı ve güçlü nüktedan bir kalemi var... Kırmadan, dökmeden, dağıtmadan, incitmeden; tatlı tatlı, ince ince eleştirir, yazdığı olay kurgusu ile de taşı tam gediğine koyan usta bir kalemdir.
Yazılarını okumaya başladığım o günlerden bugünlere Gürbüz Azak, çizgisini ve üslubunu hiç bozmamış, doğrularından ödün vermemiş tanıdığım omurgalı yazarlardandır. Aynı zamanda basın ve yazın sektörün de genç kalemlerin elinden tutan, yol gösteren, kollayan ve koruyan abisidir.
Şimdi yaz sıcakları geçtiği için gölge veren ağaçlar unutulması gibi bir vefasızlığa uğradı mı bilmiyorum ama meslek hayatı boyunca medyada Gürbüz Azak ile yolu kesişen herkese dostluğunu göstermiş, elinden gelen yardımı yapmış, abisi olmuş ve çayını ikram etmiştir.
Bizim mahallede Gürbüz Azak gibilerin değeri, kadri kıymeti pek bilinmez. Bu durum bizim mahallenin bir hangi kapıdır.
Diğer mahallede ise tam tersi bir durum mevcuttur.
Adamlar öksürürse tiyatrocu, ağlasa opera sanatçısı, has bel kader makarnayı sıcak suyun içine düşürseler Dünya çapında ünlü mutfak şefi, yemek yemesini bilenler de gurme olurlar. Körler sağırlar birbirini ağırlar. Başlarına bir şey gelecek olursa el birlik savunmaya geçerler.
Gürbüz Azak Bizim Mahallede değil de Diğer Mahallede olsaydı inanınız yere göğe sığdıramaz, Oscar'a aday gösterirlerdi. Halen ekranlarda olur, baş köşeye oturtulur gündemde tutulurdu.
Günümüz de siyasi gündemin iyice çamuru çıktı. Gündem o kadar hızlı ve omurgasız değişiyor ki insanın ruhu daralıyor.
İnsanın ruhunu daraltan, yapmacık; gerçeklerden daha çok yalanların konuşulduğu iğrenç bir hale gelen suni gündemden uzaklaşmak biraz dinlenmek, serinlemek ve biraz da gülmek istiyorsanız Gürbüz Azak'ın bahsi geçen ilaç gibi gelecektir.
Yüz bin liralık otelde kalanlar, son model araba kullananlar, yalılarda oturanlar elektrik faturasını ödemeyeceğini söylüyor...
Fiyatlar almış başını gitmiş, hükümet müdahale ediyor, KDV oranlarını indiriyor ama üç harfliler direniyor, fiyatlar inmiyor...
Kanallarda yalanın kuyruklusu burada programları yapılıyor... programa katılanlar en güzel kuyruklu yalanı kim söyleyecek yarışmasında gibi yalanın dik alası ile gündem ve algı oluşturmaya çalışıyorlar
İttifak partisi altı lider toplanıyor, toplantı ile ilgili açıklamayı bütün tarihler çuvala girmişçesine Çin işkencesi gibi 28 Şubat'ta yapacaklarını ilan ediyorlar...
Evet ara sıra kalıbı dinlendirmek gerektiği gibi beyni de dinlendirmek gerekiyor...
Bu nedenle de oltanızı alıp deniz kenarına gider gibi bir mizah kitabını alıp kütüphanenizde olta sallamak iyi gelecektir.