SON DAKİKA
Hava Durumu

Analar Ağlamasın

Yazının Giriş Tarihi: 02.09.2025 19:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.09.2025 19:47

Çok şey mi istiyoruz?
Hayır!
Sadece: “Analar ağlamasın, babalar yanmasın, çocuklar üzülmesin, evlatlar şehit olmasın; ocaklara ateş
düşmesin, kan ve gözyaşı dinsin...” diyoruz.
Bu bir temenni değil, bir çağrıdır.
Ama evladını şehit vermiş, içi yanardağ gibi kükreyen bir ana, baba, eş ya da çocuk bu yazıyı
okuduğunda yakamıza yapışıp: “Benim içim yanıyor. Siz ‘Terörsüz Türkiye’ diyorsunuz... Evlatlar
yaşasın, ülkemizde huzur ve güven olsun; kan ve gözyaşı dinsin diyorsunuz... Ben de bunları istiyorum.
Ama benim evladım toprak altında. Ona ne diyeceksiniz? O masumun, günahsız yavrumun hesabını kim
verecek?” derse... Onlara ne diyebileceğimizi, nasıl cevap verebileceğimizi bilmiyorum.
Eli öpülesi, baş tacı o insanlarla oturup saatlerce ağlayabiliriz. Gözyaşı dökebiliriz. Ama toplum olarak
ağzımızı açıp “Haklısınız”dan başka söyleyebileceğimiz bir tek sözümüz yok.
Şimdiye kadar sebeplerini üç aşağı beş yukarı hepimizin bildiği terör, teröristlerin destekçileri ve iltisaklı
yapılarla ilgili yanlış politikalar uygulandı. Gelecek veya kaçacak üç beş oy uğruna gerekli tedbirler
alınmadı/alınamadı. Siyasi ikballer uğruna yürütülen stratejiler, ülkemizin evlatlarıyla birlikte fakir
fukaranın lokmasını ve ülkenin kaynaklarını teröre heba etti.
Biliyoruz: Yaşadığımız coğrafyanın jeopolitik konumu gereği, bu topraklar üzerinde hesapları olanlar var.
Gizli emelleri olan düşman unsurların taşeronluğunu yapan, içte ve dışta terörden medet uman, kandan
beslenenler var. Bu ülkeyi dün olduğu gibi bugün de yarın da rahat bırakmayacaklar. Kürt sorunu
diyecekler, Alevi sorunu diyecekler... Henüz bulamadılar ama “Beyaz Türk”, “Sarı Türk”, “Buğday Tenli
Türk” diyecekler... Sağ–Sol diyecekler, Hanefî–Şafiî diyecekler... Diyecekler... Her gün yeni bir ayrım,
yeni bir kavga icat edecekler. Kaos ortamının zeminini hazırlamak için ellerinden gelen her türlü entrikayı
çevirecekler. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Onlar rahat bırakmasa da günümüz şartlarında çok zor gibi görünse de bir gün haber bültenleri
ülkemizden terör ve şehit haberleri vermeyecek. İşte o gün sirenler değil, kuş sesleri uyanacak
sokaklarda.
O gün anneler çocuklarını okula uğurlarken korkmayacak. Babalar gözlerini kaçırmadan bakacak
yarınlara. Evlatlar dağlara değil, düşlerine yürüyecek. Ve biz o gün anlayacağız: Terörsüz bir Türkiye
sadece bir hayal değilmiş. Bir hak olduğunu yaşayarak göreceğiz.
Bu topraklarda acının izi çok. Her taşın altında bir hikâye, her sessizlikte bir çığlık var. Ama artık
suskunluğu barışa çevirmek gerek. Unutmak değil, hatırlayarak iyileşmek. Vicdanın haritasını yeniden
çizmek. Terörsüz bir Türkiye yalnızca güvenlik değil, bir vicdan restorasyonudur.
Terörsüz bir Türkiye, sadece silahların susması değil; suskunların konuşmasıdır. Yıllarca içimize
gömdüğümüz cümleler, bir gün toprağın altından filizlenir. Her mezar taşı bir soru sorar: “Bu kadar acıdan
sonra hâlâ susacak mıyız?”

Evlatlar dağlara değil, düşlerine yürüsün. Eline silah alıp dağlara, mağaralara değil; kütüphaneye,
okullara gitsin. Silah değil, kalem tutsun elleri. Analar sadece mezuniyet töreninde evlatlarının
mürüvvetini gördüklerinde sevinçten ağlasınlar. Babalar buruk bir özlemle değil, umutla baksın
çocuklarına.
Çok şey mi istiyoruz?
Hayır.
Sadece yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Birlikte, sessizliğin içinden huzura ve pırıl pırıl bir geleceğe
yürüyerek.
Bu coğrafya çok şey gördü. Ağıtlar birikti taşların arasında, sessizlik kazındı duvarlara. Her şehit bir
cümle eksiltti dilimizden. Her acı bir kelimeyi susturdu. Ama hâlâ umut var: Çünkü hâlâ yazıyoruz. Çünkü
hâlâ konuşuyoruz. Çünkü hâlâ “Analar ağlamasın” ve “Terörsüz Türkiye” diyebiliyoruz.
Umut, büyük masalarda değil; küçük cümlelerde başlar. Bir annenin duasında, bir babanın sessiz
bakışında, bir evladın hayalinde. Terörsüz Türkiye bir cümleyle başlar: “Bugün kimse şehit olmadı.”
Çok şey mi istiyoruz?
Hayır!
Sadece yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Birlikte, korkmadan, susmadan, birbirimize dokunarak. Terörsüz
bir Türkiye’de gözyaşı değil, gülümseme miras kalsın çocuklara.
Bir ülkenin kalbi, terör ve saldırı haberleriyle değil; huzur ve güvenlik cümleleriyle atar. Her sessizlik bir
nefes alma hakkıdır. Her susmayan ağıt bir gelecek talebidir. Terörsüz Türkiye yalnızca bir güvenlik
politikası değil; bir vicdanın yeniden doğuşudur.
Çocuklar korkuyu değil, oyunu öğrensin. Sığınakları değil, masalları bilsin. Bir ülke, çocukların gülüşüyle
iyileşir. Ve biz, bu iyileşmeyi hak ediyoruz.

Çok şey mi istiyoruz?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.