Türkiye'nin Suriye ile yaptığı anlaşma ve Ulusal Deniz Planlama Haritası’na yeni “Deniz Koruma Alanları” eklemesi, komşu ülke Yunanistan’da paniğe yol açtı. Yunan medyasında yer alan haberlere göre, bu adımlar Suriye’yi Doğu Akdeniz'de “aktif bir deniz koridoru” haline getirebilir. Atılan bu stratejik hamlelerin, bölgede dengeleri değiştirme potansiyeli taşıdığına dikkat çekiliyor.
Türkiye'nin yeni Deniz Koruma Alanları (DKA), Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) bünyesindeki Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu’na (IOC) kaydedilen haritaya işlendi. Türkiye ayrıca Suriye ile "Türkiye-Suriye Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi"ni (ETOK) kuran bir anlaşmaya imza attı. Bu gelişmeler, komşu Yunanistan’da rahatsızlık yarattı.
Atina'yı Endişelendirdi
Ege ve Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları konusunda kararlı adımlar atan Türkiye, bu kez Suriye ile denizcilik alanında başlattığı iş birliğiyle Yunan basınında gündeme oturdu. Ankara'nın Şam’la geliştirdiği ilişkiler ve Türk yatırımcıların Suriye limanları aracılığıyla Doğu Akdeniz’de etkinliğini artıracağı beklentisi, Atina’da endişeye yol açtı.
Ne Olmuştu?
Yunanistan’ın deniz koruma alanlarına ilişkin tartışmalı adımlarının ardından Türkiye; İtalya ve Libya ile başlattığı iş birliği süreci kapsamında, Gökçeada açıkları ile Fethiye–Kaş ve Finike açıklarında iki yeni Deniz Koruma Alanı ilan etmişti. Bu alanlar, BM Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu’na resmi olarak kaydettirildi.
Son olarak, Suriye Kara ve Deniz Limanları Genel Müdürlüğü heyetinin Türkiye’ye gerçekleştirdiği resmi ziyaret Yunan basınında geniş yer buldu. Ziyaret kapsamında taraflar; personel eğitimi, denizcilik mevzuatının geliştirilmesi ve Suriye'nin uluslararası denizcilik faaliyetlerine katılımı konusunda ön mutabakat sağladı. Ayrıca, liman altyapısının iyileştirilmesi, işletme ve yönetim sistemlerinin modernizasyonu ile Türk teknolojilerinin Suriye limanlarında kullanılması da gündeme geldi.
“Aktif Bir Deniz Koridoru” Uyarısı
Yunan medyası, bu gelişmelerin Suriye’yi Doğu Akdeniz’de “aktif bir deniz koridoru” haline getirebileceğine dikkat çekti. Türkiye’nin bölgedeki adımlarının, dengeyi değiştirecek potansiyele sahip olduğu vurgulandı.