Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Alperen Kılıç

Zincirler kırıldı Ayasofya açıldı

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Rum Suresi 42. ayette Rabbimiz bize şöyle buyurur “Deki; Yeryüzünde gezin, dolaşın. Öncekilerin günaha, isyana, küfre düşmüş milletlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla inceleyin. Onların çoğu, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah'a ortak koşan, şirki yaşayan, başka otoriteler kabul eden müşriktiler.” Gerçekten yeryüzünü gezip incelediğimizde eski milletlerden kalan tarihi şehirleri, eski binaları ve onlardan kalan kalıntıları görmekte ve ibretler almaktayız. Özellikle bulunduğumuz coğrafyada pek çok antik eserler ve yıkılmış kentler görüyor ve bir zamanlar yaşamış olan güçlü medeniyetlerin nasıl çöktüklerini, nasıl tarihe karıştıklarını müşahede ediyoruz. Bunlardan biri olan Roma İmparatorluğu ve onun devamı olan Bizans, bu topraklarda yaşamış ve pek çok tarihi eseri bugüne miras bırakmış dev bir imparatorluktu. İşte bu önemli yapılardan biri de AYA SOFYA idi. Tarihe tanıklık etmiş duvarları halen sapasağlam ayaktadır.

Ayasofya'nın yerinde daha önce pagan kültürün Artemis tapınağı bulunuyordu. Hristiyanlığın kabulünden sonra bu kalıntıların üzerine iki defa yapılan ve çeşitli sebeplerle yıkılan kiliselerin yerine İmparator Justinianus zamanında, 532 yılında, Aydınlı iki mimar İsidoros ve Anthemius tarafından bugünkü yapı sadece beş yılda bitirildi. Binanın yapımında değişik yerlerden getirilen eski yapıların kalıntıları kullanıldı. Müslüman ordular defaatle Konstantinopolis surlarını kuşatsalar da fethi gerçekleştirmek 1453 senesinde Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Muhammed Han'a nasip oldu. Şehre giren Fatih, doğruca Aya Sofya'ya gitti şükür namazını eda etti ve “Kılıç Hakkı” olarak Camiye çevirdi. Orada korku içinde bekleyen halka, büyük bir hoşgörü ile eman vermiş olup “isteyen gidebilir isteyen kalabilir, huzurunuz ve emniyetiniz benim güvencemdedir, kimsenin malına mülküne dokunulmayacaktır” deyip Dünya Tarihine altın harflerle geçti. O dönemin koşullarında, ordusuna direnen bu kale halkını kılıçtan geçirip şehri yağmalayabilir, kiliselerini yıktırabilirdi. Ancak O bir İslam hükümdarı, Osmanlı Sultanı Fatih'ti. Eğer Mimar Sinan bu yapıyı güçlendirme çalışmalarını yapmasaydı bugüne dek sağlam ulaşması mümkün değildi.

Koca Sinan'a minnettarız. Bu nedenlerle Ayasofya Camii'nin açılması hayırlı bir gelişme olmuştur. Açılma zamanı gelmişti ve hatta çoktan geçmiştir. Dünya Müslümanları bu anı yıllarca beklemiştir. Ayasofya Camii büyük fethin kılıç hakkıdır Fatih'in emanetidir.
Osmanlı'dan sonraki yıllara baktığımızda bambaşka bir atmosfer, bambaşka bir yönetim anlayışı ortaya çıktı. Kendi tarihine, medeniyetine, kültürüne, geleneklerine bir türlü uyuşamayan ve sürekli geçmişini kötüleyen, ecdadını beğenmeyen, bizlere bu mübarek toprakları miras bırakan ceddimize karşı yabancılaşmış kişiler türedi. Fethin Kılıç hakkı olan Ayasofya da tabiki bu kin ve nefretten nasibini aldı. Bir gecelik ani bir kararla aniden müzeye çevrildi. Maalesef minarelerden sözde Türkçeleştirilmiş ezan okutulmaya başlandı. Sanki ecdadına ve tüm kutsallarına düşman kesilmişlerdi. Kalpleri hasetle doluydu. Camiler satılmaya ve yıkılmaya başlanmıştı. Kimi meyhaneye, kimi ahıra çevriliyordu. Gelecek olan nesiller de bu yıkımın ve yağmanın bir sonucu oldu. Bugün bunu çok iyi bir şekilde görüyoruz.

Merhum Adnan Menderes ve arkadaşları iş başına gelir gelmez “Yeter Söz Milletindir” diyerek önce Ezanı aslına döndürdüler ve minarelerden tekrar Ezan-ı Muhammedi okunmaya başlandı. 16 Haziran 1950 ikindi vaktinde Müezzinler hıçkıra hıçkıra okudukları ezanı tekrar tekrar okuyup sanki kaybolan yılları haykırıyorlardı. Saklanan Kuran-ı Kerim'ler yeniden çıkarılıp ders edilmeye başlandı. Allah onlardan razı olsun. İslam Şehidlerimizi asla unutmayacağız. Rabbim o günleri bir daha yaşatmasın. Darbecileri de kahreylesin.

Şu üzerinde yaşadığımız ülke sadece bir toprak parçası değildir. Ecdat diyarı vatanımızdır. Şehitlerin bize kutsal emanetidir. Geleceğe sağlam adımlarla yürümek için bağrına yaslandığımız, uğruna canımızı verdiğimiz topraktır Vatan. Biz Türkler tarih boyunca vatanımıza muhabbetle ve sadakatle bağlandık. Mukaddesatımız uğruna gözümüzü kırpmadan şehadete yürüdük. Malazgirt'le Anadolu içlerine, Kosova ile Avrupa içlerine yürüdük. Türk Milleti olarak iman dolu göğüslerimizi nice hayâsız akınlara siper ettik. Allah'ın inayeti ve yardımıyla, cesaretimizle, fedakârlığımızla büyük zaferler kazandık. Bugün de İslam alemi, Türk milletinin Osmanlılar gibi yeniden tarih sahnesine çıkmasını ve mazlum Türk İslam coğrafyasını yeniden ihya etmesini beklemektedir. Türk-İslam alemi dört gözle bizi beklemektedir. Şehid Muhsin Yazıcıoğlu'nun ifade ettiği “Adriyatik'ten Çin Seddine kadar birleşmiş ve bütünleşmiş bir Türk ve İslam Dünyası” düşüncesi aklımızda ve kalbimizdedir!

  YORUM YAP / YORUM OKU
Tahsin   16.02.2021 01:10:18
Eline yüreğine sağlık başkanım aynı duygulaari paylaşıyoruz
ALPEREN KILIÇ DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS