"Ne içindeyim zamanın...
Ne de büsbütün dışında..."
Der Tanpınar...
Kemalettin Kamu da ekler :
" Kuzular bize söyler yılların geçtiğini... "
Pandemide zaman kavramını iyice yitirdik diyorum...
Bir yere yetişme telaşından uzak pejmürde , kendini dinleyip durmak...
İnsanın hele de iç sesi biraz geveze ise tam bir fecaat , tek başına kalmalar...
Laf lafı açar durmadan...
Aslında
Tanpınar ' dan mülhem
"Parçalanmaz yekpâre ânın sonsuz akışı " nda hiçliğin tam orta yerinde çıldırmamak mümkün mü ?
İşte şair Bingöl Çobanları ' nda diyor , kuzular zaman kavramını hatırlatıverir bize, diye...
Kendini kaybetmek işten bile değildir çünkü hafazanAllah...
Peki ya bizler ?
Hattezatında çölün ortasında ya da steplerde yahud hıncahınç o kapital meydanlarda Rabbim , 5 vakit zamanla yüzleştirmez mi bizi bizle , hâlimizi ahvalimizi ?
İşte bu ahvâl ve şerâit içinde böyleyken böyleyim demez miyiz sanki ?
Kendini sigaya çekme, zamanda bir selam duruş değil midir o anlık tefekkürler ?.
Günü 5 vakit olarak tanzim etmek...
İhtiyacımızı bizden iyi bilen var çünkü...
Amma !
Bende de hiç o "timeing " denilen olgu yoktur yani sayın seyirciler !
Her şeyi tek seferde , aklıma geldiği an , doğaçlama söyleyivermek... Manas Destanı gibi...
Şimdi bakıyorum da... Ne iyi etmişim diyorum...
Hayat bir andır, o da bu andır ya , ondan...
Hem...
Kayahan : "Zaman gardiyandır... " diyor ya şarkısında...
O zaman müsaade biraz volta atayım hayalen, sakın dokunmayın bana :
"Görüşmecim yeşil soğan göndermiş...
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..."
( Ahmed Ârif )
Not :
Seçmeli değil seçtirmeli ders !
Böyle derdi öğrenciler, seçmeli ders listesine bakıp...
O dersi seçemezsin onun öğretmeni yok bu okulda, o dersi seçemezsin dersliği yok vs.
Sonuçta sadece bunu seçebilirsin (!)
Çevrimiçi film platformları var ya şimdi, seçivermişler bizim için...
Oynat !
Kağıttan Hayatlar !
İzleyelim bakalım, oynat makinist !
Hani kapitalizmin ağa babalarının bizim için seçtiklerini izler gibi tv ' de...
Farkı?
...
Nüket Belsan Taşören