İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bir yıl önce Fatih Sultan Mehmet'in türbesini ziyaret ederken elini arkasında, belinin üstünde bağladığı için savcılık ona dava açmaya yeltendi. Gerekçesini ise milli değerlere saygısızlık olarak belirtti. Olay bir anda Türkiye'nin gündemine düştü ama siyasi olarak değil komedi olarak. Çocuklar bile bu dava karşısında kahkahalar attılar, sosyal medyada şaka üzerine şaka yaptılar, dalga geçmedik tek bir hükumet adamı bırakmadılar.
Aslında ben savcıya hak verdim, ne demek yani elini beline koyarak yürümek. Öyle şey olur mu hiç? Zaten bu olaydan sonra ben savcıyı kendime örnek aldım. Mesala bir ilkokul arkadaşım var manken kadınlar gibi kıvırtarak yürüyor, yasaklar biter bitmez hemen onu şikayet edeceğim. Bir de amcaoğlu var kabadayı kabadayı yürüyor sanırsın küçük dağları kendi yarattı, onu da ayrıca şikayet edeceğim. Haa bir de komşunun çocuğu var sekiz aylık olmuş hâlâ yürüyemiyor, bre cahil sen nasıl yürüyemezsin. Tabi geçen gün iş yerinde yürüdüğü sırada ayağı kayıp amuda kalkar gibi havada takla atarak yere kapaklanan arkadaşımı da unutmadım, oda listenin başında olanlardan. Sonuçta milli değerlerimize saygısızlık yapıyorlar. Yürümeyi bilmiyorsan yürüme kardeşim!
İşin şakası bir yana ciddi anlamda bu olay bir trajikomik. Ekrem İmamoğlu'na karalama kampanyası yapalım derken aslında adamı mazlum rolüne düşürüp çok büyük oylar kazandırdığının bir an önce farkına varmalı iktidar partisi. Aksi takdirde geçen seçimde olduğu gibi bir milyon oy farkı yemeye hazır olsunlar.