Çaresizlik, insanı hayatın normal akışı içinde yapmayacağı birçok şeyi yapmak mecburiyetinde bırakabilir. Atalarımız bu çaresizliği “Denize düşen yılana sarılırmış.” Sözü ile kısa ve net bir şekilde anlatmışlardır.
Son seçimlerde siyasi partiler seçimlerde, oylarını arttırabilmek için, ittifak kurarak seçimlere girdiler. Millet İttifakı, ittifak kapsamında HDP ile birlikte aynı sandığa girdi.
Yapılan bu ittifak ile başta İstanbul olmak üzere Ankara, Mersin gibi üç beş büyükşehir belediye başkanlığı seçimin de meclis çoğunluğu olmadan belediye başkanlıklarını kazandı.
Bu kazanımlar nedeniyle Millet İttifakı, Cumhur İttifakının aldığı %52 oyu görmezden gelip kendisini seçimin galibi(!) ilan etti. HDP seçim galibiyetinde Millet İttifakına kazandıran ana unsur olarak kendisini gördüğü için pastadan büyük payı alma gayreti içine girdi.
Seçim sathi mahallinde görünürde her şey yolunda gidiyor iken, seçimden sonra pay kapma sürecinde sorunlar başladı. Sırtını PYD'ye dayadığını söyleyen ve PKK terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan HDP, her fırsatta, CHP ve İP uluorta “o koltuklarda bizim oylarımız ile oturuyorsunuz” diye sarf ettiği sözleri ile toplum ve parti tabanlarının vicdanlarında rahatsızlık yarattı.
Mecliste HDP'nin İYİ Parti Milletvekillerinin gözlerinin içine bakarak bu sözleri söylemesi, milliyetçi tandanslı milletvekilleri için yenilmesi yutulması ve hazmedilmesi çok zor sözlerdi ve tam anlamıyla bir faciaydı.
Göç İdaresinden bir bürokratın Ümit Özdoğan'ın Afganlı çoban twitine cevap vermesine alınıp, “ Sen git bakanın gelsin…” diye esip gürleyen İP, HDP söylediği “o koltuklarda bizim oylarımız ile oturuyorsunuz” sözüne bırakın cevap vermeyi, süt dökmüş kedi gibi seslerini çıkaramadılar. Bu durum Türk siyasi tarihinin ilkesizlikte unutulmazlarından oldu. İP izlediği politika nedeniyle hiçbir milletvekili söylenen bu sözlere cevap veremedikleri gibi seslerini çıkaramadılar ve sineye çekmek mecburiyetinde kaldılar.
Aslında büyük fırtına, sessiz, sedasız ve derinden Millet İttifakının büyük ortağı CHP'de yaşanıyor. Çünkü CHP, HDP'nin politikalarına ve çıkarlarına ters bir söz ve eylem de bulunduğunda, doymak bilmez, sınır tanımaz talepleri karşılanmadığı zaman her fırsatta “Bizim oylarımız ile kazandınız.” Her türlü taleplerimizi yerine getirmek zorundasınız gibi sonu gelmeyen istekler, CHP parti tabanında büyük bir rahatsızlık yaratıyor.
Erdal İnönü'nün SHP'si seçimi kaybedeceğini anladığı zaman Leyla Zana ve Ahmet Türk'ün de dahil olmak üzere bugün HDP tabanını oluşturan birçok milletvekilini meclise taşınması unutulmamış iken, bugün başta İstanbul ve Ankara olmak üzere belediye başkanlığı kazanmış illerde partiden kopmalara neden olabilecek kadar büyük rahatsızlıklar ve infialler yaşanıyor.
“Kendi düşen ağlamazmış.” Bu nedenle seçimlerde HDP ile birlikte aynı sandığa giren Millet İttifakı, “ Kendim ettim, kendim buldum.” Diye yoluna devam etmeye çalışıyor. Ama bu yük, bedene çok ağır geliyor. Millet İttifakına oy ve gönül veren insanlar bu durumu hazım ederken hayli zorlanıyor.
İstanbul'da Kaftancıoğlu yönetimi ile İmamoğlu arasında sert rüzgârlar esiyor. CHP olağan seçimli kurultayına kadar esecek bu sert rüzgârlar kimlerin şapkasını uçuracağını, şapka uçtuğu zamanda kimlerin kelinin ortaya çıkacağını zaman içinde göreceğiz.