Bir asır öncesinde, bilinen nedenlerle Osmanlı imparatorluğu darmadağın olmuş, Bosna'dan, Kafkaslara, Yemen'den, Trablus'a Balkanlar'dan Ortadoğu'ya kadar vatan toprakları kaybedilmiş, emperyalistler de Anadolu'yu işgal edilmişti.
16. devleti yıkılmak üzere olan Türk Milleti 17. Devletinin temellerini atmak ve kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkması ile milli kurtuluş ve bağımsızlık meşalesinin ilk çoban ateşi yakılmıştı.
Samsunda yakılan bu çoban ateşi ile başlayan milli mücadele sonucun da bugünkü misakı milli sınırlarımız ile çizilmiş 17. Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Milli mücadelede emeği geçen herkesi minnet ve şükran ile anıyoruz.
O günlerden bu günlere yeni Türkiye Cumhuriyeti birçok sıkıntılı zamanlar ve dönemler geçirdi. Tarihe takılıp kalmak, eskiden yapılmış hataların beyinlerde kanser olmasına meydan vermemek için kısır siyasi çekişmeler yerine, bugün toplumun birleştirilmesi ve kaynaştırılması için yeni adımlar atılması gerektiği gerçeği ortaya çıkmıştır. Bütün halk, siyasi partiler, meslek grupları, sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes Ülkenin istikbal ve istiklali ve milli birliği için bugün birbirlerine saygı göstermeleri ve katkı vermeleri gerekmektedir. Çünkü bu milli bir görevdir.
Bunun içinde, bir asır evvel yapıldığı gibi, ülkenin milli birliği ve kalkınması için gönül birliği ve milli ruh ile “Samsun' a yeniden çıkmak “ gerekir.
Halk olarak “ Yeter artık biz sizin kısır, ikiyüzlü, çirkin siyasi kavgalarınızda bıktık.” Mesajı yüksek sesle verebildiği zaman, halkın düşüncelerine göre gardını almak zorunda olan siyasi partiler de kendilerine ve söylemlerine çeki düzen vermek zorunda kalacaktır.
Bugün Samsun da, siyasi liderlerin verdiği fotoğraf Türk halkı tarafından karşılığını bulmuştur.
Kendi siyasi çıkarları için gemileri yakan, siyasi ahlak ve edebe uymayan söz ve davranış sergileyen hiç kimse halkın bu isteği karşısında gerilim siyaseti yapmağa cesaret edemeyecektir. Yapanlar da halkan gereken cevabı alacaktır.
Çünkü Türk halkı, algı yaratmak için yapılan provokatör söylem ve eylemlere prim vermiyor ve sokakların normalleşmesini istiyor. En küçük bir olayı bahane edip, sokaklara çıkan, şehirleri yangın yerine çeviren, bu olayları körükleye bilmek, yangına benzin dökmek adına yalan yanlış haberleri üretenlerin ise üzerlerini inanılmaz ve güvenilmez diye çiziyor.