Teğmenler vakası ABD yahut Avrupa ülkelerinden birinde yaşansa gündem bile olmazdı. Prensipler, kurallar konuşur. Hele de sözkonusu olan ‘Ordu’ ise?! Fakat burası Türkiye. Bir ‘suç’ işlenmiş olması bir başına yetmez.
Hiç şaşmayacak. Aynen bir kaç gün önceki HalkTV’de görüşme kaydının yayınlanması olayında olduğu gibi hepsi suç`u bilecek, ortada bir suç`un olduğuna kimse itiraz etmeyecek ama yine HalkTV örneğinde `Evet suç ama...` şeklinde cümleler kurdukları gibi Teğmenler meselesinde de `evet disiplinsizlik ama...` diye başlayan cümleler kuracaklar.
Disiplinsizlik ve Emre Israrlı İtaatsizlik suçundan ordudan uzaklaştırılan teğmenleri `Atatürkçü teğmenler kovuldu`, `Mustafa Kemal`in askerleri kovuldu` vb başlıklarla haber yapacaklar.
Çünkü korkaklar, çifte standartçılar.
Olayları aktörlerinin fikri mensubiyeti yahut mahallesi üzerinden okumaktan beter bir şey yoktur. Buna karşılık ilkesel siyaset, ilkesel duruş herşeyin ilacı gibidir.
Neyi tartışıyoruz?
Mutlak itaati esas alan askerlik mesleğinde amirlerin aldığı kararları bir kez bile sorgulamak ciddi bir disiplinsizlik iken bunun yedi defa tekrarlanması kabul edilebilir bir şey mi?
Su içme töreninin bile bir ritüel içerisinde Ordu Dahili Hizmet Kanunu Talimatnamesi’ne uygun yapıldıgı bir yerde yaptıkları disiplinsizliğin muhteviyatının, emre itaatsizliğin içeriği ve çeşidinin ne olduğunun zerre önemi yok. Olmamalı, hiç kimse için de olmamalı.
Bir organizasyon var.
Kurala uymamazlık var.
Emre itaatsızlikte ISRAR var.
Disiplinsizlik var.
ORGANİZEDİR
Yürürlükten kaldırılmış metni okumak için amirlerine defalarca müracaat ediyorlar.
Kendi aralarında mesajlaşmalarla yaptıkları planlama
Disiplin soruşturmasında “basının olduğu yerde yemini okumanın daha etkili olacağını düşündük” şeklindeki ifadeleri
Teğmen Ebru Eroğlu’nun anons sisteminden aileleri tören alanının dışına çıkarmak için anons yapmasının ardından “Malazgirt Taburu sahaya” şeklinde yaptığı anons.
Burada amirleri ve askeri hiyerarşiyi yok sayma ve komuta ile inatlaşma var.
Ve bu Teğmenler kılıç çattıkları ya da “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için değil, yürürlükten kaldırılan yemin metnini amirlerin ikazlarına rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik yaparak okudukları için disipline sevk edildi.
Sorun “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” demek olsaydı eğer orada aynı sloganı atıp, aynı andı okuyan, kılıç çatıp andı okuyan diğer 400 kadar Teğmen hakkında da disiplin işlemi yapılırdı değil mi?
Buradaki olay özet olarak; metnin içeriğinden ve atılan sloganlardan bağımsız olarak usulle ilgili.
Bakın ister kamuda isterse özel sektörde olsun, hiçbir yönetici 7 kez ikaz edilmesine rağmen kurallara uymayan bir personeline göz yummaz, yumamaz.
Kaldı ki burası Ordu.
Ordu, Emir-Komuta demektir.
Ordu, Nizamname ve Talimatlar.
Ordu, Disiplin demektir.
Daha çiçeği burnunda talebe iken kışlada bana bunu yapmışa cephede nasıl güveneceğiz?
Ordu kimsenin siyasetine malzeme edilecek bir kurum değildir. Bir kesim “Atatürkçü teğmenler ordudan atılıyor” diyor diğer bir kesim “efendi hala TSK’da cuntacılar var” diye tutturmuş.
Ha bakın, eğer teğmenler ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diye bağırmak yerine mesela Tekbir getirmiş olsalar? Bu defa bunları savunanlarla sallayanlar yer değiştirir, asıl olan yine gürültüye giderdi: Disiplinsizlik, Emre itaatsizlikte ısrar ve organize olmak.
Teğmenlerin, üstlerinin net uyarılarına rağmen bu davranışta ısrar etmeleri askerî kural ve düzenlemelere açıkça meydan okumak anlamına geliyor ki bu hiçbir şekilde kabul edilemez.
Komutanın otoritesini sorgulama, askeri hiyerarşiyi yok sayma eylemi emsal teşkil edebilir ve TSK’nın birlik ve beraberliğine zarar vererek gruplaşmalara neden olabilir.
Son olarak;
Disiplin soruşturması sürecinde de Teğmenlerin tavır ve açıklamaları ‘Bilerek yaptık’ şeklinde bir meydan okumadır. Hiçbirinde 'hata yaptık, yanlış anlaşıldık' gibi bir tavır da görülmemiştir.
Sizce TSK buna göz mü yummalıydı?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Çek
Organizedir
Teğmenler vakası ABD yahut Avrupa ülkelerinden birinde yaşansa gündem bile olmazdı. Prensipler, kurallar konuşur. Hele de sözkonusu olan ‘Ordu’ ise?! Fakat burası Türkiye. Bir ‘suç’ işlenmiş olması bir başına yetmez.
Hiç şaşmayacak. Aynen bir kaç gün önceki HalkTV’de görüşme kaydının yayınlanması olayında olduğu gibi hepsi suç`u bilecek, ortada bir suç`un olduğuna kimse itiraz etmeyecek ama yine HalkTV örneğinde `Evet suç ama...` şeklinde cümleler kurdukları gibi Teğmenler meselesinde de `evet disiplinsizlik ama...` diye başlayan cümleler kuracaklar.
Disiplinsizlik ve Emre Israrlı İtaatsizlik suçundan ordudan uzaklaştırılan teğmenleri `Atatürkçü teğmenler kovuldu`, `Mustafa Kemal`in askerleri kovuldu` vb başlıklarla haber yapacaklar.
Çünkü korkaklar, çifte standartçılar.
Olayları aktörlerinin fikri mensubiyeti yahut mahallesi üzerinden okumaktan beter bir şey yoktur. Buna karşılık ilkesel siyaset, ilkesel duruş herşeyin ilacı gibidir.
Neyi tartışıyoruz?
Mutlak itaati esas alan askerlik mesleğinde amirlerin aldığı kararları bir kez bile sorgulamak ciddi bir disiplinsizlik iken bunun yedi defa tekrarlanması kabul edilebilir bir şey mi?
Su içme töreninin bile bir ritüel içerisinde Ordu Dahili Hizmet Kanunu Talimatnamesi’ne uygun yapıldıgı bir yerde yaptıkları disiplinsizliğin muhteviyatının, emre itaatsizliğin içeriği ve çeşidinin ne olduğunun zerre önemi yok. Olmamalı, hiç kimse için de olmamalı.
Bir organizasyon var.
Kurala uymamazlık var.
Emre itaatsızlikte ISRAR var.
Disiplinsizlik var.
ORGANİZEDİR
Yürürlükten kaldırılmış metni okumak için amirlerine defalarca müracaat ediyorlar.
Kendi aralarında mesajlaşmalarla yaptıkları planlama
Disiplin soruşturmasında “basının olduğu yerde yemini okumanın daha etkili olacağını düşündük” şeklindeki ifadeleri
Teğmen Ebru Eroğlu’nun anons sisteminden aileleri tören alanının dışına çıkarmak için anons yapmasının ardından “Malazgirt Taburu sahaya” şeklinde yaptığı anons.
Burada amirleri ve askeri hiyerarşiyi yok sayma ve komuta ile inatlaşma var.
Ve bu Teğmenler kılıç çattıkları ya da “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için değil, yürürlükten kaldırılan yemin metnini amirlerin ikazlarına rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik yaparak okudukları için disipline sevk edildi.
Sorun “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” demek olsaydı eğer orada aynı sloganı atıp, aynı andı okuyan, kılıç çatıp andı okuyan diğer 400 kadar Teğmen hakkında da disiplin işlemi yapılırdı değil mi?
Buradaki olay özet olarak; metnin içeriğinden ve atılan sloganlardan bağımsız olarak usulle ilgili.
Bakın ister kamuda isterse özel sektörde olsun, hiçbir yönetici 7 kez ikaz edilmesine rağmen kurallara uymayan bir personeline göz yummaz, yumamaz.
Kaldı ki burası Ordu.
Ordu, Emir-Komuta demektir.
Ordu, Nizamname ve Talimatlar.
Ordu, Disiplin demektir.
Daha çiçeği burnunda talebe iken kışlada bana bunu yapmışa cephede nasıl güveneceğiz?
Ordu kimsenin siyasetine malzeme edilecek bir kurum değildir. Bir kesim “Atatürkçü teğmenler ordudan atılıyor” diyor diğer bir kesim “efendi hala TSK’da cuntacılar var” diye tutturmuş.
Ha bakın, eğer teğmenler ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diye bağırmak yerine mesela Tekbir getirmiş olsalar? Bu defa bunları savunanlarla sallayanlar yer değiştirir, asıl olan yine gürültüye giderdi: Disiplinsizlik, Emre itaatsizlikte ısrar ve organize olmak.
Teğmenlerin, üstlerinin net uyarılarına rağmen bu davranışta ısrar etmeleri askerî kural ve düzenlemelere açıkça meydan okumak anlamına geliyor ki bu hiçbir şekilde kabul edilemez.
Komutanın otoritesini sorgulama, askeri hiyerarşiyi yok sayma eylemi emsal teşkil edebilir ve TSK’nın birlik ve beraberliğine zarar vererek gruplaşmalara neden olabilir.
Son olarak;
Disiplin soruşturması sürecinde de Teğmenlerin tavır ve açıklamaları ‘Bilerek yaptık’ şeklinde bir meydan okumadır. Hiçbirinde 'hata yaptık, yanlış anlaşıldık' gibi bir tavır da görülmemiştir.
Sizce TSK buna göz mü yummalıydı?