Ülkemiz “Post modern Darbe” deyimi ile 1997 Şubat ayındaki Milli Güvenlik Kurulunda alınan ve 28 Şubat Kararları diye tarihe geçen olaylar ile gelişen, askerin yönetime doğrudan el koymadan bazı sivil toplum(?) kuruluşları, öğretim üyeleri, avukatlar, adalet mensupları ve medya baskısı ile ülkenin seçilmiş ve meşru hükümetinin kumpas ile istifaya zorlanmasıyla başlayan süreç ile tanıştı.
Bu süreç, sadece meşru hükümetinin demokratik kural ve teamüllerin dışında iktidardan uzaklaştırılması ile sınırlı kalmadı. Ülke içinde cadı avını andıran bir süreç başladı ki, birçok vatandaşımız inancı nedeniyle kamudaki görevlerinden el çektirildi. Üniversitelerde ikna odaları kuruldu. İmam-Hatip Liselerinin orta kısımları kapatıldı. Kamuda vahşi bir başörtü yasağı başladı. Halkın Kur'an-ı Kerim ile arasında engel oluşturmak için akla hayale gelmedik, absürt uygulamalar ve Kur'an Kursları ile ilgili bir dizi yasaklar getirildi.
28 Şubat'ın mimarları ve ağababaları bu faşist uygulamalarını bin yıl devam ettirmek niyetinde olduklarını söylemişler ve yandaşlarını da buna inandırmışlardı. Bu nedenle 28 Şubat'ın ameleleri, halayıkları, yardakçıları, şakşakçıları ve ispiyoncuları da planlarını ona göre kurmuşlar, gardlarını bin yıl devam edecek 28 Şubat'a göre almışlardı.
Yalnız hesaplarını yaparken, kâinatın bir yaratıcısı olduğunu, her şeyin hüküm ve tasarrufunun O'nun emrinde olduğunu unuttukları için kurdukları bütün planları kısa bir süre içinde boşa çıktı. Çevirdikleri tezgahlar, sinsice kurdukları kumpaslar, alçakça yaptıkları planları başlarına döndü, deşifre oldular...Ele güne rezil kepaze oldular...
O günkü marifetlerinin(!) hatırlanmasını istemedikleri için bugün unutmuş taklidi yapıyorlar, ama kimsenin 28 Şubat ile ilgili hiçbiri şeyi unuttuğu ve unutacağı yok. Herkes o günleri, Kalkancı'yı, Boğaziçili Emire'yi, Müslüm'ü, Fadime'yi, kurulan kumpasları, kimin ne kadar demokrat olduğunu, o zamanlar kimin kiminle iş tuttuğunu, kim kimin safında yer aldığını ve içi boşaltılan bankaların hepsini dün gibi hatırlıyor.
O zaman hükümetten hile ve desiseleri ile indirdikleri Erbakan Rahmeti Rahmana kavuştu. Rahmetli Erbakan'ın kişiliğini, dürüstlüğünü, bilgeliğini dost düşman herkes takdir ediyor, yaptığı hizmetleri hatırlıyor ve rahmet ile yad ediyor. Hiç kimse 28 Şubatçılar için aynı iyi dileklerde bulunmuyor, bulunamıyor. Haklarında hiç iyi şeyler söylenmiyor. Hiçbir Allah'ın kulu darbeciler ile isminin bir arada anılmasını istemiyor.
O zaman postalların karşısında selam durmak için sıraya girenler, kuru bir aferin alabilmek adına mütedeyyin insanları ispiyonlayanlar ve elleri kızarıncaya kadar zulmü ve zalimi alkışlayanlar, 28 Şubat hükümsüz kaldığında, reddi miras yapmakta ve cami avlusuna terk etmekte bir an bile tereddüt etmediler.
Vakit geçirmeden de derisini atan çıngırak yılanları gibi darbeci derilerini yolun kenarına bıraktılar ve yeni derileri (yüzleri) ile vagon değiştirdiler. Sonrada buldukları ilk yağlı kapının kulu, kölesi, bekçisi ve şakşakçısı oldular. Bin bir surat karaktersizlikleri ile kimisi sureti haktan, kimisi demokrat, kimisi bilmem ne gibi isimler ile hayatlarına devam ediyor ve ne soğan yemiş nede soğana kokmuş edası ile arsızca dolaşıyorlar.
28 Şubat'tan günümüze geçen yirmi dört yıllık süre içinde köprülerin altından çok sular aktı. Eski çamlar bardak, kırılan dallar da kaşık, biblo, kürdan oldu. AK Partide seçimleri kazandıktan sonra zaman zaman Rahmetli Erbakan'a yapıların 28 Şubat benzeri taarruzlara maruz kaldı. AK Parti hakkında kapatma davası açıldı, e-muhtıra ve AK Parti hükümetini devirmek ve yönetime el koymak için 15 Temmuz darbe kalkışması yaşandı.
Şimdilerde Joe Biden ve küreselciler ile bağlantılı bir dost ve dostlar ile iktidar gelme muhabbeti yapılıyor. Ortam hazırlamak için de kaosa dönük senaryolar üzerinde çalışmalara yoğunlaşılıyor. Bu bağlam da gelişen olaylara ve darbe sevicilerin ağızlarına bakıldığında, geçmişten ders almadıkları gibi rahat durmadıkları ve durmayacakları da anlaşılıyor.
İnşallah sandıktan ümidini kesen bazıları gaza gelip post modern darbeden sonra bir de dost modern bir darbe kalkışması ile ülkemizi maceraya sürüklemezler.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hasan Kaya
Post Modern Darbeden Dost Modern Darbeye Mi?
Ülkemiz “Post modern Darbe” deyimi ile 1997 Şubat ayındaki Milli Güvenlik Kurulunda alınan ve 28 Şubat Kararları diye tarihe geçen olaylar ile gelişen, askerin yönetime doğrudan el koymadan bazı sivil toplum(?) kuruluşları, öğretim üyeleri, avukatlar, adalet mensupları ve medya baskısı ile ülkenin seçilmiş ve meşru hükümetinin kumpas ile istifaya zorlanmasıyla başlayan süreç ile tanıştı.
Bu süreç, sadece meşru hükümetinin demokratik kural ve teamüllerin dışında iktidardan uzaklaştırılması ile sınırlı kalmadı. Ülke içinde cadı avını andıran bir süreç başladı ki, birçok vatandaşımız inancı nedeniyle kamudaki görevlerinden el çektirildi. Üniversitelerde ikna odaları kuruldu. İmam-Hatip Liselerinin orta kısımları kapatıldı. Kamuda vahşi bir başörtü yasağı başladı. Halkın Kur'an-ı Kerim ile arasında engel oluşturmak için akla hayale gelmedik, absürt uygulamalar ve Kur'an Kursları ile ilgili bir dizi yasaklar getirildi.
28 Şubat'ın mimarları ve ağababaları bu faşist uygulamalarını bin yıl devam ettirmek niyetinde olduklarını söylemişler ve yandaşlarını da buna inandırmışlardı. Bu nedenle 28 Şubat'ın ameleleri, halayıkları, yardakçıları, şakşakçıları ve ispiyoncuları da planlarını ona göre kurmuşlar, gardlarını bin yıl devam edecek 28 Şubat'a göre almışlardı.
Yalnız hesaplarını yaparken, kâinatın bir yaratıcısı olduğunu, her şeyin hüküm ve tasarrufunun O'nun emrinde olduğunu unuttukları için kurdukları bütün planları kısa bir süre içinde boşa çıktı. Çevirdikleri tezgahlar, sinsice kurdukları kumpaslar, alçakça yaptıkları planları başlarına döndü, deşifre oldular...Ele güne rezil kepaze oldular...
O günkü marifetlerinin(!) hatırlanmasını istemedikleri için bugün unutmuş taklidi yapıyorlar, ama kimsenin 28 Şubat ile ilgili hiçbiri şeyi unuttuğu ve unutacağı yok. Herkes o günleri, Kalkancı'yı, Boğaziçili Emire'yi, Müslüm'ü, Fadime'yi, kurulan kumpasları, kimin ne kadar demokrat olduğunu, o zamanlar kimin kiminle iş tuttuğunu, kim kimin safında yer aldığını ve içi boşaltılan bankaların hepsini dün gibi hatırlıyor.
O zaman hükümetten hile ve desiseleri ile indirdikleri Erbakan Rahmeti Rahmana kavuştu. Rahmetli Erbakan'ın kişiliğini, dürüstlüğünü, bilgeliğini dost düşman herkes takdir ediyor, yaptığı hizmetleri hatırlıyor ve rahmet ile yad ediyor. Hiç kimse 28 Şubatçılar için aynı iyi dileklerde bulunmuyor, bulunamıyor. Haklarında hiç iyi şeyler söylenmiyor. Hiçbir Allah'ın kulu darbeciler ile isminin bir arada anılmasını istemiyor.
O zaman postalların karşısında selam durmak için sıraya girenler, kuru bir aferin alabilmek adına mütedeyyin insanları ispiyonlayanlar ve elleri kızarıncaya kadar zulmü ve zalimi alkışlayanlar, 28 Şubat hükümsüz kaldığında, reddi miras yapmakta ve cami avlusuna terk etmekte bir an bile tereddüt etmediler.
Vakit geçirmeden de derisini atan çıngırak yılanları gibi darbeci derilerini yolun kenarına bıraktılar ve yeni derileri (yüzleri) ile vagon değiştirdiler. Sonrada buldukları ilk yağlı kapının kulu, kölesi, bekçisi ve şakşakçısı oldular. Bin bir surat karaktersizlikleri ile kimisi sureti haktan, kimisi demokrat, kimisi bilmem ne gibi isimler ile hayatlarına devam ediyor ve ne soğan yemiş nede soğana kokmuş edası ile arsızca dolaşıyorlar.
28 Şubat'tan günümüze geçen yirmi dört yıllık süre içinde köprülerin altından çok sular aktı. Eski çamlar bardak, kırılan dallar da kaşık, biblo, kürdan oldu.
AK Partide seçimleri kazandıktan sonra zaman zaman Rahmetli Erbakan'a yapıların 28 Şubat benzeri taarruzlara maruz kaldı. AK Parti hakkında kapatma davası açıldı, e-muhtıra ve AK Parti hükümetini devirmek ve yönetime el koymak için 15 Temmuz darbe kalkışması yaşandı.
Şimdilerde Joe Biden ve küreselciler ile bağlantılı bir dost ve dostlar ile iktidar gelme muhabbeti yapılıyor. Ortam hazırlamak için de kaosa dönük senaryolar üzerinde çalışmalara yoğunlaşılıyor. Bu bağlam da gelişen olaylara ve darbe sevicilerin ağızlarına bakıldığında, geçmişten ders almadıkları gibi rahat durmadıkları ve durmayacakları da anlaşılıyor.
İnşallah sandıktan ümidini kesen bazıları gaza gelip post modern darbeden sonra bir de dost modern bir darbe kalkışması ile ülkemizi maceraya sürüklemezler.