Koronavirüs tedbirlerikapsamında ülke genelinde hükümetin almış olduğu ve valiliklerin bölgelerin de konu ile ilgili aldığı kısıtlamalar ve diğer uygulamalar ilebirlikte devam ediyor.
Ormanlarda piknik yapmak, çadır kurmak yasaklandı. Köyde yaşıyor ve keçileriniz, koyunlarınız için yapmış olduğunuz saya var ise eskiden beri yasakolduğu için yıkıldı. Koronavirüs tedbirleri içinde ormanın kenarına küçücük bir paraka kursam da köye gidip gelmesem diye düşünseniz, yapamazsınız, aklınıza getirmeniz dahi yasak.
Köyünüzün kenarında, dere çay veya gölet var ise tarlanızdan, bağınızdan, bahçenizden dönerken iki üç tane balık tutayım diye olta atmanızda yasak. Bu yasakların neden ve niçin konulduğunu bilen halktan kimsenin neden yasak? Niçin yasak? Diye sorguladığı yok. Çünkü halk biliyor ki, olağanüstü bir ödemden geçiyoruz. Dünyayı Koronavirüs nedeni ile kasıp kavuruluyor. Devletimiz böyle bir yasak getirmiş ise bizim yararımızadır. Bizimde bunlara uymamızı istiyorsa bir bildiği vardır, anlayışı ile sorgulamadaneksiksiz yerine getiriyor.
Ancak Kazdağları altıncılar tarafından talan ediliyor diye, Çanakkale'nin Kirazlı Bölgesindeki altın madeni, ulusal çapta gösterilere neden olmuş, İmamoğlu, Kanada Büyükelçisini aramış, İzmir BBB Başkanı da maden sahasına bizzat gelmişti. Devlet altın madeninin ruhsat süresini yenilemediği içinde faaliyet durmuştu. O zamanda dile getirmiştim. Çevre hepimiz için önemli. Ancak yerin altındaki madenlerde, Allah'ın bize bir lütfu. Hem istihdam açısından, hem de yeraltı zenginliklerimizin ülke ekonomisine kazandırılması gerektiğine inananlardanım.
Bütün ormanlarımız da altın haricinde bütün maden ocakları sorunsuz açılıp işletilirken, konu altın madeni işletilmesine gelince, alayı vala ile tepki gösterilmesini anlayamıyorum. Altın madenleri konusunda Bergama gerçeği ve konuyu araştıran Necip Hablemitoğlu'nun gerçeği söylememesiiçin öldürülmesi gibi bir gerçek var iken, altın madenleri konusunda ki tepkilere mesafe ile yaklaşıyor ve samimi bulmuyorum. Çanakkale Kirazlı Bölgesindeki 8-10 köy muhtarı ve köy halkı ile olayı yakından izleyen Çanakkale kamuoyunun da aynı görüş ve tereddüt içinde olduklarını görüyorum. Altın ocağının olduğu bölgeyi yakından tanıyorum. Mustafa Kemal ile İran Şahı Rıza Pehlevi ile birlikte yolculuk ederken oturup kahve içtikleri, doğası mükemmel bir bölge. Kazdağlarına da bir hayli uzak...
Kamuoyuna algı oluşturmak için Kazdağları deniliyor amabölgenin Kazdağları ile uzaktan yakından ilgi ve alakası yok. Bölgede şimdilik altın ile ilgili bir çalışma olmasa da, bu günlerde ayni bölge de devlet ve köylüler ile bölge de bir yıla yakındır, çadır kurmuşdrone uçuran iki aile ve dört gösterici ile gündeme geldi.
Yasak olduğu halde Koronavirüs tedbirlerine uymadan altın madenine çadır kurmuş ve bölge muhtarlarının ifadesine göre, Türk vatandaşı amaikametgâhları AB ülkesinden olan göstericiler, devlet çıkın demesine rağmen burası bizim evimiz, biz Kaz dağlarını bekliyoruz diye çıkmıyorlar. Bunun için göstericilere “Kabahatler Kanuna” göre 57.000-TL idari para cezası uygulanmış.
Sizinle doğru bilgi paylaşabilmek adına, Kirazlı bölgesinden hem eski hem yeni köy muhtarları ile irtibat kurdum. Vatandaş bir hayli tepkili ve kafasında yıllardır bizim yaşadığımız, zorluğunu çektiğimiz bölgenin adını bilmeyen, varlığından haberleri bile olmayan insanlar konu altın olunca neden çıkarılmasın diye niye çaba harcadıklarını anlayabilmiş değiller.
Çadırların son sistem, elektrik su gibi bütün konforlara sahip olan, çalışmayan bu insanlar geçimlerini yiyecek ve içeceklerini nasıl temin ettikleri ise başlı başına bir muamma.
Bir birimizi suçlamak yerine anlamak zorundayız. Evet, çevre hepimiz için çok önemli. Ama ekonomide çok önemli, altının gramı 400 olmuş. Almanya'nın topraklarından altın çıkarılmıyor, ama dünyada en çok altın stoku bulunan ülke.
Ülkemizde ise tam tersi, altı üstü dolu. Ama çevre diye altındaki madeni çıkaramıyoruz. Ben bunu akıllıca görmüyorum. Türkiye'nin altındaki madenler halkın refahına katkı sağlayacak ise, milli ve yerli şirketler vasıtası ile çıkarılmalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hasan Kaya
Köylüye yasak altıncıya serbest
Koronavirüs tedbirlerikapsamında ülke genelinde hükümetin almış olduğu ve valiliklerin bölgelerin de konu ile ilgili aldığı kısıtlamalar ve diğer uygulamalar ilebirlikte devam ediyor.
Ormanlarda piknik yapmak, çadır kurmak yasaklandı. Köyde yaşıyor ve keçileriniz, koyunlarınız için yapmış olduğunuz saya var ise eskiden beri yasakolduğu için yıkıldı. Koronavirüs tedbirleri içinde ormanın kenarına küçücük bir paraka kursam da köye gidip gelmesem diye düşünseniz, yapamazsınız, aklınıza getirmeniz dahi yasak.
Köyünüzün kenarında, dere çay veya gölet var ise tarlanızdan, bağınızdan, bahçenizden dönerken iki üç tane balık tutayım diye olta atmanızda yasak.
Bu yasakların neden ve niçin konulduğunu bilen halktan kimsenin neden yasak? Niçin yasak? Diye sorguladığı yok. Çünkü halk biliyor ki, olağanüstü bir ödemden geçiyoruz. Dünyayı Koronavirüs nedeni ile kasıp kavuruluyor. Devletimiz böyle bir yasak getirmiş ise bizim yararımızadır. Bizimde bunlara uymamızı istiyorsa bir bildiği vardır, anlayışı ile sorgulamadaneksiksiz yerine getiriyor.
Ancak Kazdağları altıncılar tarafından talan ediliyor diye, Çanakkale'nin Kirazlı Bölgesindeki altın madeni, ulusal çapta gösterilere neden olmuş, İmamoğlu, Kanada Büyükelçisini aramış, İzmir BBB Başkanı da maden sahasına bizzat gelmişti.
Devlet altın madeninin ruhsat süresini yenilemediği içinde faaliyet durmuştu. O zamanda dile getirmiştim. Çevre hepimiz için önemli. Ancak yerin altındaki madenlerde, Allah'ın bize bir lütfu. Hem istihdam açısından, hem de yeraltı zenginliklerimizin ülke ekonomisine kazandırılması gerektiğine inananlardanım.
Bütün ormanlarımız da altın haricinde bütün maden ocakları sorunsuz açılıp işletilirken, konu altın madeni işletilmesine gelince, alayı vala ile tepki gösterilmesini anlayamıyorum. Altın madenleri konusunda Bergama gerçeği ve konuyu araştıran Necip Hablemitoğlu'nun gerçeği söylememesiiçin öldürülmesi gibi bir gerçek var iken, altın madenleri konusunda ki tepkilere mesafe ile yaklaşıyor ve samimi bulmuyorum.
Çanakkale Kirazlı Bölgesindeki 8-10 köy muhtarı ve köy halkı ile olayı yakından izleyen Çanakkale kamuoyunun da aynı görüş ve tereddüt içinde olduklarını görüyorum. Altın ocağının olduğu bölgeyi yakından tanıyorum. Mustafa Kemal ile İran Şahı Rıza Pehlevi ile birlikte yolculuk ederken oturup kahve içtikleri, doğası mükemmel bir bölge. Kazdağlarına da bir hayli uzak...
Kamuoyuna algı oluşturmak için Kazdağları deniliyor amabölgenin Kazdağları ile uzaktan yakından ilgi ve alakası yok.
Bölgede şimdilik altın ile ilgili bir çalışma olmasa da, bu günlerde ayni bölge de devlet ve köylüler ile bölge de bir yıla yakındır, çadır kurmuşdrone uçuran iki aile ve dört gösterici ile gündeme geldi.
Yasak olduğu halde Koronavirüs tedbirlerine uymadan altın madenine çadır kurmuş ve bölge muhtarlarının ifadesine göre, Türk vatandaşı amaikametgâhları AB ülkesinden olan göstericiler, devlet çıkın demesine rağmen burası bizim evimiz, biz Kaz dağlarını bekliyoruz diye çıkmıyorlar. Bunun için göstericilere “Kabahatler Kanuna” göre 57.000-TL idari para cezası uygulanmış.
Sizinle doğru bilgi paylaşabilmek adına, Kirazlı bölgesinden hem eski hem yeni köy muhtarları ile irtibat kurdum. Vatandaş bir hayli tepkili ve kafasında yıllardır bizim yaşadığımız, zorluğunu çektiğimiz bölgenin adını bilmeyen, varlığından haberleri bile olmayan insanlar konu altın olunca neden çıkarılmasın diye niye çaba harcadıklarını anlayabilmiş değiller.
Çadırların son sistem, elektrik su gibi bütün konforlara sahip olan, çalışmayan bu insanlar geçimlerini yiyecek ve içeceklerini nasıl temin ettikleri ise başlı başına bir muamma.
Bir birimizi suçlamak yerine anlamak zorundayız. Evet, çevre hepimiz için çok önemli. Ama ekonomide çok önemli, altının gramı 400 olmuş. Almanya'nın topraklarından altın çıkarılmıyor, ama dünyada en çok altın stoku bulunan ülke.
Ülkemizde ise tam tersi, altı üstü dolu. Ama çevre diye altındaki madeni çıkaramıyoruz. Ben bunu akıllıca görmüyorum. Türkiye'nin altındaki madenler halkın refahına katkı sağlayacak ise, milli ve yerli şirketler vasıtası ile çıkarılmalıdır.