Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Yasir Kadıoğlu

Suriye muhalefeti, kimyasal silahlar ve ötesi

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült
Suriye'de savaşın başladığı günlerde sınırın öte tarafındaydım. Halep'te bütün sokakların başını rejimin paramiliter güçleri tutuyordu ve en küçük bir eyleme dahi müsaade edilmiyordu. Humus'un Baba Amr mahallesi tamamen kuşatma altındaydı. Devrimin doğamadan anne karnında öldürülmesinin neticesi silahlı mücadele oldu.

O günlerde Türkiye basını Suriye'deki savaşı henüz anlayamamıştı. AFP, Reuters, CNN, BBC, DW muhabirleri başta olmak üzere önemli medya kuruluşları sınırın öte tarafındaydı.

Türkiye basını ise burnunun dibinde pompalı tüfeklerle karakollara saldıran Halepli köylülerin hikayesini Reuters'ten okuyup Mersin'e indirilen silah yüklü konteynırların haberini yazıyordu.

Elbette entegre bir istihbarat oyunuydu bu ve medya da gazeteciler de oldukça yararlı oyuncaklardı.

2012'nin Ağustos ayında Türkiye medyası kullanışlı oyuncak rolünü oldukça verimli şekilde oynadı. Debkafile isimli internet sitesine dayandırılan habere göre Libya'dan Suriye'ye 20 adet Rus yapımı T-62 model tank gönderilmişti. Önce Mersin'deki Taşucu Limanı'na inen tanklar sonra da karadan Suriye'ye ulaştırılmıştı iddiaya göre. Ancak böyle bir şeyin gözden kaçması mümkün değildi. Tanklar demonte halde gönderilemeyeceği gibi tank yüklü dev taşıma araçlarını da basından gizlemeniz imkansızdı. Fakat tankların limana inişi, tırlara yüklenişi ve Suriye'ye transferiyle ilgili en küçük bir detay dahi yoktu. Debka'nın iddiası gerçekmiş gibi koca koca gazeteler tarafından büyük puntolarla okuyucuya pazarlanmıştı.

Bugün Suriyeli muhaliflere devasa silah desteği sağlandığına dair yaygın toplumsal inanışın altında algı oluşturmak için özel olarak kodlanmış o haberler yatar.

Hikayenin aslını üç gün sonra öğrendim. 29 Temmuz'da Halep'in Anedan ilçesinde mekanize tugaya saldıran Suriyeli muhalif askerler çoğu pek kullanışlı durumda olmayan otuza yakın tank ele geçirmişlerdi. Sekiz tanesi diğerlerine nispeten daha iyi durumdaydı. Burnumuzun dibinde muhaliflerin gayrinizami harple ele geçirdiği tankların hikayesini Debka'nın gözünden verecek kadar aciz gazetelerimiz vardı. Üstelik Suriye Ordusu'na ait tankları da Libya'dan deniz yoluyla Mersin'e oradan da Suriye'ye getirecek kadar iyi senaryolar yazıyorlardı.

O günden beri Suriyeli muhaliflere giden silahlarla ilgili haberleri hep gülerek okumuşumdur. Özellikle kimyasal silahın ne olduğunu tam olarak anlayamayan Türkiye basınının üç günde bir kimyasal silah tehlikesini anlatıyor olması başlı başlına eğlence kaynağı. Bırakın kimyasal silah sahibi olmayı ve kullanmayı ellerindeki basit sistemli füzeleri bile verimli şekilde kullanamayan Suriyeli muhaliflere ya fazla anlam yüklüyor medyamız ya da Suriye ile ilgili görünenden farklı bir ajandaya göre hareket ediyorlar. Bu ajandanın kime ait olduğunu da Suriyeli muhaliflere silah gidiyor olmasını dünyanın en kötü şeyi gibi gösteren gazeteci ve yazarların bağlantılarına bakarak kolayca anlayabiliriz.

Neyse, kimyasal silahı geçelim yaralılarına müdahale edecek steril ameliyathane ortamı bile bulamayan Suriyeli muhaliflerin ciddi silahlara ulaşamıyor olması kendi ifadeleriyle zaten en büyük sorunları. Bırakın silah desteğini ellerindeki parayla bile ihtiyaç duydukları silahlara hakkıyla ulaşmaktan aciz bir Suriye muhalefeti var. Daha da açığı İstanbul'daki otellerde düzenlenen toplantılar için harcanan parayı düzenli ordunun teşekkülü için harcasalardı ciddi bir yol alabilirlerdi üç senede. Ne var ki hala sonuçsuz toplantılar yapmayı sürdürüyorlar.

En son yayınlanan ses kaydında da bahsi geçen sorunun ilginç bir düzlemde ele alındığını hatırlarsınız. IŞİD'in ilerleyişine diğer muhalif gruplarının cevap verememesi savaşı Süleyman Şah Türbesi'ne kadar taşıdı.

Suriye'deki mühimmat ve ağır silah krizinin Türkiye'ye yansıması ise aslında Süleyman Şah krizi ile olmadı. Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehditler bir sürecin doğurduğu sonuç. Muhalifler, Türkiye'de bulunan ve aslında amatör sayılabilecek atölyelerde çok da iş görmeyecek havan mermisi kalıpları bile ürettirmek zorunda kaldılar. Konya'dan Suriye'ye doğru giden bir tırda ele geçirilen o boş havan mermileri aslında bir cüretin değil çaresizliğin işaretiydi.

Bugün Türkiye, bu sorunu çözmek istiyor. Muhaliflerin - savaşın başlamamasını tercih etmek ayrı ki benim de tercihim bu yöndeydi - adil bir barış için masaya eşit şartlarda oturmadan savaşmaktan vazgeçmeyecekleri ortada. İran'ın da Suriye'deki çıkarlarından en küçük bir tavize dahi yanaşmayacağını üç yılda da olsa anlamış bulunuyoruz.

Bu şartlar altında Türkiye'nin yüzlerce kilometrelik sınırın öte yanında yaşananlara kayıtsız kalması imkansız. Aslında "Etliye sütlüye karışmayan küçük bir ülke olmalıyız." ifadesinin daha şık bir söylenişi olan "Yurtta sulh cihanda sulh." ütopyasını reddetmek zorunda kalacak Türkiye. Çünkü Suriye'deki bu bilek güreşinin dengesini bozmak Türkiye için varlık meselesi haline geldi.

Bunu daha açık şekilde söyleyebiliriz. Ortadoğu'da iki liderden birisinin geleceği yok. Esed ve Erdoğan.

Daha da öteye geçecek olursak vakıa şu: Suriye, ya Türkiye'ye yar olacak ya da İran'a.

Bir adım sonrasında ise şu var: Suriye'nin İran'a da Türkiye'ye de yar olmaması için ABD'nin elindeki tek koz, krizi uzatabildiği kadar uzatıp çözümün tek adresi olmayı beklemek.
YASİR KADIOĞLU DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS