Bir gazeteci, üretilen planlarla ilgili duyumlarını paylaştığında; artık herkesin hedefidir.

15 Mart sonrası senaryoyla ilgili duyumlarımı ve bilgilerimi paylaştıktan sonra ortaya beş aşamalı bir plan çıkmıştı. Hür Haber Haber Müdürü Muhammet Fatih Gediman da planı başarılı bir şekilde haberleştirdi.

O haberin çıktığı günden beri onlarca mail aldım. Kimisi felaket tellallığı yaptığımı söylüyor, kimisi negatif algı yönetimi yaptığımı öne sürüyor kimisi de tabiri caizse eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdüğümü iddia edip haliyle kızıyordu.

Hiç birisine itirazım yok çünkü bu tepkiler mesleğimizin katlanılması gereken yanı.

Ne var ki kitlesel sokak eylemlerinin kışkırtılacağını ve sansasyonel bir suikast ile bu kıvılcımın bütün ülkeyi içine alacak bir alev deryasına dönüşmesinin hedeflendiğini söylemek kolay değildi.

Bunu söyledikten sonra her normal insan gibi ben de haksız çıkmayı yeğledim. Ancak Berkin Elvan'ın ölümünden sonra yaşanan ciddi gerginlik ve bu gerginliğin neticesinde Okmeydanı'nda Burakcan Karamanoğlu'nun AK-47 model bir silahtan çıktığı iddia edilen mermiyle başından vurulması, maalesef o haberi doğruladı.

Oysa, 15 Mart ve sonrasıyla ilgili haberlerde hep dikkat çektik buna. Önce sokağı karıştıracaklar ve sonra sahici olmayan bir sükunet havası yayılacak. Seçime kadar yayınlanacak kasetlerin sokak olaylarıyla gölgelenmemesi için plan bu şekilde hazırlandı.

Şimdi o sükunet günlerindeyiz. Berkin Elvan hayatını kaybetti ve Burakcan Karamanoğlu sanıldığının aksine öylesine açılmış bir ateşle değil haberimizde bahsettiğimiz üzere DHKP-C tarafından hedef gözetilerek ve bir ya da daha fazla kişinin ölmesi istenerek açılan ateşle katledildi.

Şimdi, 7 Şubat 2012'den beri iktidarı devirebilmek için üç ciddi girişimde bulunan güçlerin yeni hedefi daha evvel okuduğunuz beş aşamalı planda da anlatıldığı gibi 25 Mart tarihinden itibaren seçim gününe kadar hükümeti tartışmalı hale getirmek.

Özellikle anket yasağının başladığı dönem boyunca seçmenler ağır bir kaset bombardımanı altında tercihlerini yapmak zorunda kalacaklar.

Açık bir ihbar dahi kabul edilebilir. Seçim günü boyunca özellikle belli odaklar için çalışan gazeteciler sandık başkanlarından aldıkları güya sahtecilik ve hile bilgilerini sandık numaraları da vererek sosyal medyada propagandaya dönüştürecekler ve insanları "Oylarınıza sahip çıkın." mesajıyla sokağa döküp seçim sükunetini bozmak isteyecekler.

Yani iktidarın oyunun % 30'un altına düştüğünü ve sandıkta büyük seçim hileleri yapılacağını iştahlı iştahlı dile getirenler aslında seçim günü yaşanacak büyük sosyal hadiseler için psikolojik bir harekat yürütüyorlar ve bu harekata karşı teyakkuzda olunmalı.

Hazır yeri gelmişken şunu da söyleyelim; seçimden AK Parti'nin açık ara birinci parti çıkması durumunda da sandıklarda büyük hilelerin yapıldığını anlatan sandık başkanlarını göreceksiniz televizyonlarda.

O sandık başkanlarının kim tarafından görevlendirildiğini bu halk anlayamayacak kadar algı fakiri değil. Fakat o sandık başkanlarına bu talimatı verenler bu girişimlerle siyaseti dizayn edebileceklerini düşünecek kadar siyasi akıl fakiri ne yazık ki.