Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Yasir Kadıoğlu

Ba'de harâb'il Humus..

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült
Arap dünyasında, "Ba'de harâb'il Basra" deyimiyle ilgili anlatılan birçok hikaye var.

Kimisine göre kuraklık günlerine kadar evliyaya hürmet etmeyen Basralılar, kuraklık halkı çaresiz bırakınca evliyanın karşısına çıkarlar ve keramet gösterip kuraklığı bitirmesini isterler. Ahaliye kırgın olan evliya, biraz nazdan sonra dua etmeyi kabul eder ve duasına hemen icabet olunur. Fakat bu kez de Basra'ya o kadar yağmur yağar ki sel şehri harabeye çevirir. Basra halkı musibetin sebebini anlayıp evliyanın yanına vardığında ise o zat, meşhur sözü söyler: Ba'de harâb'il Basra.

Ancak benim favorim bu hikaye değil.

Yoksul bir Basralı günlerce aç kalır. Kapı kapı gezer ve sadece bir dilim ekmek dilenir. Ne var ki çaldığı bütün kapılar bir dilimi ekmeği dilenciye çok görmektedir.

Sadece bir kasap, Basralı dilenciye acır ve önüne karnını doyurmasına yetecek kadar et bırakır. Basralı bu kez de ateş derdine düşer. Çiğ eti yiyemeyeceğine göre eti pişirmek zorundadır. Ateş istediği kapılardan birisinin önünde açlıktan bitap düşen Basralı için artık dua kapısından başka kapı kalmaz. "Allah'ım şu eti pişirecek bir parça ateş gönder." der. Duası biter bitmez Basra'da büyük bir yangın çıkar. Herkes canının derdindedir fakat o elindeki eti pişirmekle meşguldür. Daha önce ateş istediklerinden birisi eti pişirirken görür Basralı'yı ve sitemli bir sesle, "Sonunda buldun ateşini." der. Basralı dilenci ise sakin bir şekilde et parçasını pişirirken "Ba'de harâb'il Basra..." cümlesiyle mukabele eder.

Yani, "Basra harap olduktan sonra..." der Basralı dilenci.

Tamamen yabancı bir dilde söylenegelen bir deyim olmasına karşın Türkiye'de oldukça yaygın kullanılan bu deyim, Moğol istilasından sonra daha da yaygın olarak kullanılır oldu Arap dilinin tarihini bilenlere göre. Çünkü Moğol istilası sona erdiğinde kentliliğe dair hiçbir geleneği bulunmayan Moğollardan geriye sadece bir harabe kalmıştı.

Suriyeli muhaliflerin Humus'tan çekilme görüntülerini izlerken yukarıda bahsettiğim iki hikayeyi ve bir gerçeği düşünüyordum. Suriye'nin özgürlük mücadelesinin sembol kenti Humus'tu. Dera'da başlayan isyana ilk desteği Humus vermişti ve bu desteğin bedelini de henüz savaşın olmadığı günlerde fazlasıyla ödemişti. Suriyeli keskin nişancıların çocukları hedef alarak öldürdüğü ilk kent olma şerefi, Beşar Esed tarafından Humus halkına bahşedilmişti.

"Ba'de harâb'il Humus..." hikayesi de bana sorarsanız o günlerde başladı.

Öyle ki; eğer Piyanist filmi bugün çekiliyor olsaydı, Wladyslaw Szpilman o gün harap olmayan başlayan Humus'ta yürüyebilirdi ve hiç kimse yıkıntı haldeki Varşova'yı temsil eden film setleriyle Humus arasındaki farkı anlamayabilirdi.

Stratejik olarak Suriye ve Lübnan arasında doğal bir tampon oluşturan Humus'a yönelik hamle bundan bir yıl önce Kuseyr saldırısı ile başladı. Suriyeli muhalifler, farklı bölgelerdeki güçleri tarafından yeterli destek alamadı. Kanımca Kuseyr'in neden bu kadar önemli olduğunu anlamakta geciktiler. Sadece Liva et-Tevhid'in lideri Abdulkadir Salih yanına aldığı üç yüz gönüllü ile Humus'a yardıma gidebildi.

Ağır bombardıman 2013 Mayıs'ının başından 3 Haziran'a kadar devam etti. Kuseyr; havadan jetler, karadan tanklar ve sabit toplar, Lübnan sınırı yönünden de Hizbullah tarafından fırlatılan roketlerle vuruldu . İki taraf da ağır kayıplar verdi. Ancak Kuseyr'in içerisinde ağır ya da hafif yara almayan muhalif savaşçı neredeyse kalmadı. Kuseyr'in içerisinde, o günlerde edindiğim bilgilere göre iki bini aşkın yaralı vardı .

Muhalifler 3 Haziran 2013 günü Kuseyr'den tamamen çekildiler ve aslında Humus da o gün düştü. Eski Humus'ta çaresizce sürdürülen, ambargodan ötürü kedi etinin bile değerli olduğu savaşın bir sonu yoktu.

Yapılan anlaşma neticesinde muhalifler şehri Esed rejimine teslim ederek Rastan'a ve muhaliflerin elindeki diğer bölgelere çekildiler.

Geride yangın yerini andıran yıkıntı binalar dışında bir şehir kalmadı ve yıllar sonra bugünlerin tarihini yazanlar, yaşanan herşeyi anlattıktan sonra "Ba'de harâb'il Humus..." demek zorunda kalacaklar.

O zaman anlatılacak "Ba'de harâb'il Humus..." hikayesinde kimin evliya ya da dilenci genç olacağına, kimin Humus'un helakına sebep olan kibir abideleri olarak anılacağına ise bugünün tarihini okuyanlar karar verecek.
YASİR KADIOĞLU DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS