Herşey apaçık gözlerimizin önünde bencilce pişkince olup duruyor.

Tek yapabildiğimiz “sertçe” eleştirmek. Hatta eleştirirken bile 1 çok insan ölçüyü kaçırmamaya özen gösteriyor.

Çünkü karşımıza cevap alamadığımız, şiddeti öven savunan, tehditler yağdıran, sürekli şikâyet eden, aldırış etmeyen, kendinden başka 1 fikre tahammül edemeyen, hedef gösteren, yalan iftira dolu yayınlarından geri adım atmayanve buna inanmışsert 1 yapı çıkıyor.Fakat değeri olan bu değil. Ölçülü olmaya iten unsur, ortak hafıza ve aklın, sosyolojinin meydana getirdiği ve sahiplendiği tarihi 1 fırsat olarak gördüğümüz Çözüm Süreci!

Bunu yazarken İlhami Işık’ın(@dunya20101) şöyle 1 twiti düştü; Propagandan öyle etkili ki, sana, Kobani’ye binlerce Peşmergenin gelişini neden istemediğini dahi soramıyorum!

Sanırım bu çaresiz serzeniş yukarıda bahsettiğim durumu net olarak anlatıyor.

Diğer 1 netlik, vahşice katliam yaptıklarında normalde yeri göğü inletmesi beklenen “insan hakları derneği” adıyla kurulmuş, kimlerin hizmetinde olduğu meçhulkuruluşların sorumlularından çıt çıkmadı bildiğimiz üzere. Aksine yalandan alelacele hazırlanan raporda “gruplar arası çatışma” denilerek geçiştirildi. Katliamın vandallığınyüzlerce şahidi olduğu halde…

Türkiye’ye, özellikle bölgede yaşayan Kürtlere “90’lar romantizmi” ile yalan 1 tablo çizerken sokak ortasında, markette, yolda 90’lardaki gibi(!)“Jitem usulü” sivil giyimli askerleri, korucuları vahşice infaz ettiler. Buna da sesleri çıkmadığı gibi cinayetleri savunarak Pkk’nin sadık tabanına cinayetlerin devamı için meşruiyet alanı açmaktan da geri durmadılar.

Hdp, bu vahşeti şiddeti meşru gören 1 sosyal taban oluşmuyor, karşı öfke biriktirmiyor ve karşı şiddeti “doğal olarak” oluşturacağını akıl edemiyor mu, yoksa arzuladığı zaten bu mu?

SekülerKürt siyaseti kendini bekleyen tehlikenin farkında mı? Daha “eylem” dediği anda oluşan resimden rahatsız değil mi?

İçlerinden sağduyu sahibi olanlar dahi çıkıp “delirdiniz mi siz,ne yapıyoruz, biz devletle beraber Çözüm süreci yürüten tarafız, bizim ne hakkımız var insanlara bu vahşeti, korkuyuyaşatmaya ve niye?” diye bile soramıyor.

Mutlaka bunu içten içe haykıranlar vardır, fakat sizler sustukça,vicdanlar, tarih ve adil hafıza bunları kaydediyor.

-Diyarbakırlılar Mardinliler olanları hatırlamak dahi istemediklerini, olaylara karışanların o cinnet halini atlattıklarında “biz ne yaptık?” dedikleri söyleniyor. (Milat yazarı Ahmet Ay – Kanal A)

Meşruiyetinin sorgulandığı, artık savunamadığımız onlarca sözü eylemi olan“siyasi parti” olmaktan çıkmasına ramak kalmış ve Kürtlerin yaka silktiği, korktuğu, Kürtleri sindirmeye yönelik 1 oluşum haline geldi“seküler” Kürt siyaseti.

Hatta çoğu söylem ve eyleminde Öcalan’ı dahi açığa düşürmekten çekinmiyor. Burada da akla gelen sorulardan ilki; Hdp/Pkk eliyle Öcalan’a bypass mı yapılmak isteniyor?

Örgütün ve partinin 1 kısmı Öcalan’ın kontrolünde değilse, Öcalan seküler tarafı baskın olan Kürt siyasi hareketinin bu kanadına karşı önlemini alsa iyi olur. Çünkü o kanat Öcalan’ı İmralı’ya gömmeye niyetli.

Normalde meşru seçilmiş siyasi 1 partinin örgütü yönlendirmesi gerekir ve beklenirken Demirtaş’ın önderliğindeki Hdp’de tam aksi yaşanıyor.

Hdp üzerine eğildiği herhangi 1 konuyu, olayı toplum nazarında “değersizleştirme” kabiliyeti gösteriyor.

Kobani meselesinde “kendi topraklarının” işgaline müdahalesi olmayan Esad’a “işbirlikçi” demek akıllarından bile geçmezken, Türkiye’ye “hassasiyet kasmak” kahramanlık olmuyor. Çünkü çeşitli yöntemlerle 300.000 (ÜÇ YÜZ BİN) kişinin ölümünü gerçekleştiren Esad canavarına karşı durduğunuz ahlaki zemin ortada.

Şimdi hangi yüzle, hiç 1 iç muhasebe yapmadan “onurlu direniş” falan diyebiliyorsunuz akıllara ziyan!

Hdp’nin yahut işbirliği yaptıklarının amacı başta Kürt illerinde iç savaş çıkarmaksa, bu en fazla Hdp’yi yakar, yutar, hatta vaad edilen her neyse ucunu dahi göremeden yok olur.

Halkın teveccüh gösterdiği seçilmiş politikacılar için ne kadar onur kırıcı, ne korkunç 1 kariyer planı ve aşağılayıcı 1 durum. Tıpkı eski Türkiye pratiğindeki gibi, askerin komutasındaki siyaset!

Çözüm Süreci’nin Türkiye için ne ifade ettiğini göremeyecek kadar kör, “bitirmek/durdurmak” tasarrufunu kendinde sanacak kadar küstah, derinliksiz, ahlaki zeminini kaybetmiş 1 yapı Hdp.

12 yıldır ne tür tehditleri, linci, fişlenmeyi, göze alarak sizleri sağ ve özgür olarak meclise taşıyan demokratların, seçmenin, meşru siyasetin verdiği mücadele 1 başka vesayete kurban edilebilir mi?

Heyhat! Gelin görün ki,

İş, “Seküler Güçlere” yalvarmaya kadar geldi dayandı! Ultra demokrat, solcu, hümanist HDP vekili Aysel Tuğluk’un sözlerinden ve Hdp’nin tepkisizliğinden de anlıyoruz ki “muhtaç oldukları kudret” darbeci katliamcı işkenceci insanlık dışı uygulamaların adresi eski Türkiye’nin derin damarlarında mevcut!

Tarih Türkiye’nin, hatta Ortadoğu halklarınınsosyolojisi, hafızası,maneviyatı, talepleri doğrultusunda değişecek. Artık önlenebilir 1 gidişat değil bu. Türkiye’nin tarihsel olarak durduğu yer zor, kaygan, riskli ama akıl ve vicdan zemininde meşruiyeti olan, tüm coğrafya hafızasında karşılık bulan yan.

Mevcut söylemle güncel siyasette popüler olur, taraftar da bulur, ittifak bulmakta da zorluk çekmezsiniz, çekmiyorsunuz da, lakin şimdi, şu an, yeniden yazılan tarihte durmaya karar verdiğiniz yer/yan tarafınızı belirlemiş olacak.