Türkiye 4 Kasım Pazartesi gününe Kayyum atamaları ile uyandı.
Silahlı Terör Örgütü Üyesi olmak ve Silahlı Terör Örgütü propagandası yapma suçlarından haklarında soruşturma başlatılmış olan Mardin, Batman ve Halfeti Belediye Başkanları görevlerinden alınarak yerlerine Kayyum atanması yapıldı.
Özgür Özel bu atamaları DEM Partiden önce topa tuttu. Demokrasi, hak ve özgürlükleri diline dolayanlar Murat Karayılan'ın kaybedilen her kalesi için yas tutuyor.
Peki demokrasi nedir?
Terör Örgütü Üyesi olmak mı?
İfade özgü Terör Örgütü (PKK/YPG/KCK) propagandası yapmak mı?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gerçekleştirmiş olduğu her seçim;
■Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının geleceğini garanti etmek,
■Milletten alınan yetkiyle milletin ve devletin menfaatlerini öncelemek,
■Gerek iç, gerekse dış tehditleri saptamak,
■Bu tehditlere karşı hukuki ve askeri tedbirleri hayata geçirmek,
Üzere Hükümeti, Meclisi ve Belediyeleri seçmek için yapılır.
Yapılan yemin töreninde Devletin ve Milletin Bölünmez Bütünlüğü savunulur, şeref ve namus sözü verilerek mazbata almaya hak kazanılır.
Bu yasal süreçlerin ihlali karşısında yani terör örgütü mensubu olanlar ve propagandasını yapanlar bu fiilleri ile birlikte Anayasal sorumlulukları ihlal etmiş, Türkiye Cumhuriyetine ve milletine karşı asli görevini terk etmiş ve ihanet etmiş olmazlar mı?
Sayın Özgür Özel!
Mardin Belediyesi, Batman Belediyesi, Halfeti Belediyesi, Esenyurt Belediyesi şayet Almanya'da, Fransa'da olsaydı ve bugün görevden alınan Sözde Belediye Başkanları aynı fiilleri işlemiş bulunsaydı acaba siz ağızınızı açıp tek kelime edebilir miydiniz? Değil ses çıkarmak yeter ki bana dokunmasınlar diyerek kim bilir nasıl günah çıkarırdınız.
İster kabul edin ister etmeyin. Türkiye'de hiç bir makam, hiç bir mevki, yasa dışı suç örgütlerinin, terör örgütlerinin palazlandığı, güç kazandığı inleri haline döndürülemeyecek. Küstah tercihlerinizle, meydan okurcasına bu ve benzeri suç depolarını kadrolarınıza katmanız ve garanti bölgelerden tuvalet terliği seçenlerinize kabul ettirmeniz sadece sizin dereyi bulanık sevdiğinizi gösterir.
Bu millet iradesini deforme etmektir. Hukuk sistemini, yargı organlarını itibarsızlaştırma girişiminin tohumunu ekmektir.
Hukuki sürecin ilerlediği her safhada kızılca kıyameti koparmanız, yargıyı hedef almanız ise şark kurnazlığıdır.
Sizler daha Belediyeleriniz için aday gösterirken biliyordunuz adaylarınızın ne olduğunu ve akıbetlerinin ne olacağını. Günü gelip hesaba çekildiklerinde ortalığı bulandırmak adalet, yargı, hukuk diye bağırmak milletten rol çalmaktır.
Asıl bu millet sizin kapınıza dayanıp Adalet diye, Hukuk diye bağırmalı, bu akıbeti belli tercihleri nasıl millet olarak bizim önümüze koydunuz diye sizden hesap sormalı.
Yozlaştırdığınız CHP, bugün kırılmalar yaşıyor. Bir çağrınızla değil belediye başkanları 81 il ve bağlı ilçelerin teşkilatları da yollara düşmeliydi. Oysa siz daha elinizde ki belediyelerin yarısını çağrınız ile yönlendiremeyecek konumdasınız. Çünkü hala teşkilatınız içerisinde devlet, millet hassasiyeti taşıyanlar var.
Ekrem İmamoğlu kendi makam hırsı ile bir yerlere selam çakarken size de açık açık "BAK, BU PARTİNİN TEK CUMHURBAŞKANI ADAYI BENİM" baskısını uygulamaktan çekinmiyor. Bence artık bir eczane açın ve tek mücadeleniz Doktorların Yazdığı reçeteyi okuyabilmek olsun.
Bu işler sizin işiniz değilmiş demek...
