Gazeteciliğin en önemli ve değişmez kuralıdır objektif olmak. Eğer bugün gazetecilik zıvanadan çıkmış ve “yandaşlık” mertebesine düşmüş ise bunun tek nedeni, bu kuralın ihlalidir…
Sırf hükümete, sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vurmak için yalan dolan, abartılı haber yapan gazeteciler olduğu gibi, sırf muhalefete çakmak için aynı şeyi yapan gazeteciler de yok değil.
Gazeteci bir siyasi için yazı yazarken; sevse de, sevmese de, hatta nefret dahi etse objektif olmak zorundadır! Çünkü gazeteci kendi adına değil, kamu adına, halk adına gazetecilik yapar.
Ama nerdee!!!...
Şimdi hükümete yakın gazeteciler için yeni moda Meral Akşener'e çakmak…
Hani Akşener, MHP'den ayrılan arkadaşları ile yeni bir parti kuracak ya… Merkeze yakın olarak nitelendirilen bu parti ekim ya da kasım ayında kuruluşunu açıklayacak ya…
Hani CHP lideri Kılıçdaroğlu ile görüşen Akşener, 2019'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olduğunu açıkladı ya…
Hani eğer cumhurbaşkanı ilk turda seçilemez ise CHP'nin Akşener'e destek verebileceği konuşuluyor ya, işte bu yüzden Akşener'e çakma modası yeni bir ivme kazandı…
Suçlamalar aynı, yani Akşener'in FETÖ'cülüğü!..
Efendim Fetullah Gülen istemiş ve dönemin Başbakanı Tansu Çiller de, Meral Akşener, Işılay Saygın ve Ufuk Söylemez'i bakan yapmış.
Bu iddiayı o dönemde Gülen'in sağ kolu olan Nurettin Veren ortaya attı ve kendisinin de işin içinde olduğunu, Akşener'in bakan olduktan sonra kendisine yazdığı teşekkür mektubunu televizyon ekranlarından gösterdi.
Bu iddia doğru olabilir mi? Tabii ki olabilir.
Peki bu olay ne zaman olmuş? 1995 yılında, yani bundan tam 22 yıl önce!..
Yahu FETÖ'nün gerçek yüzü 17-25 Aralık 2013 sivil darbe girişimiyle ortaya çıkmadı mı?
Mahkemeler dahi bu süreci baz almıyorlar mı?
Gülen hareketi, bu tarihten önce dünyanın dört bir yanında gönülleri fethederek Türkiye'nin tanıtımına destek veren faydalı bir hareket olarak görülmüyor muydu?..
Rahmetli Ecevit, MGK toplantılarında Gülen'e yönelik eleştirilere karşı göğsünü siper etmemiş miydi?..
Rahmetli Demirel, Gülen'in okul açmasını kolaylaştırmak adına yabancı ülkelerin devlet başkanlarına özel mektuplar yazmamış mıydı?..
Yazı uzamasın diye Alpaslan Türkeş, Tansu Çiller, Deniz Baykal ve Mesut Yılmaz ve diğer siyasilerin verdiği desteği yazmıyorum bile…
Daha MİT krizine kadar Gülen cemaati, AK Parti hükümetinin güvenilir ortağı değil miydi?..
Gizli emelleri için 1960'lı yıllardan bu yana örgütlenen Gülen hareketinin devlet içerisine en fazla yerleştiği, en fazla büyüyüp palazlandığı dönem AK Parti hükümetleri dönemi değil miydi?
FETÖ'nün gizli gündemi, gerçek yüzü ve gerçek amacı 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkmadı mı?
O halde Akşener'i 22 yıl önceki bir mektubu nedeniyle FETÖ'cü diye suçlamak niye?..
Akşener; tarzı, politika yapma biçimi ve siyasi duruşu nedeniyle sevmediğim bir politikacı, ama bu onu haksız yere FETÖ'cü diye eleştirme hakkını verir mi bana?
FETÖ, AK Parti'den oy çalar, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesini engelleyebilir diye Akşener'in iradesi dışında, ona destek veriyor olabilir, ama bu bize Akşener'i hedef tahtasına koyma hakkını vermez ki…
Eğer varsa yeni bir belgeniz açıklayın, yoksa susun!..
Bir insanı, bir kadını, bir politikacıyı durduk yerde çarmıha germeyin!