Hani dizim kanadığında hani eve koşarken annemin hastaneden bir daha geri dönmeyeceğine kafam basmaya başladığında hani anne ! diye değil de babaaneee! diye ağladığım günleri unuttum...
Unuttum işte...
Hani adını unutmayacaktım hiç... Matematik öğretmenimin... Hani "Gel tahtaya bakalım... Senin kulakların çok kepçe, baban hep kulaklarını mı çekiyor ? "demişti de sınıf çok gülmüştü de eve gidince çok ağlamıştım ya... Olayı da faili de unuttum işte şimdilerde...
Annem yokken öğretmen anneniz saçınızı örsün , anneniz yarın kurabiye yapsın dediğinde uzaklara bakışımı da unuttum hepten...
Ya da arkadaşlarımın cicili bicili ayakkabılarını...
Babam sağlam olsun diye Sümerbank ' tan alırdı, arkadaşlarım kız ayakkabısı değil ki bu , erkek ayakkabısı dediklerinde ne yaptığımı da unuttum...
Lisede dershaneye giderken gurul gurul karnımı 68 no'lu Konak otobüsünde tıklım tıkış hani missss gibi Körfez kokusunu ... Bomboş ceplerimi... Kürt birkaç arkadaş dışında kimsecikler liberal olmadığından iki çift laf edecek kimse bulamadığımı...
En yakın kız arkadaşımın siyasal görüşünü değiştirdiğinde farklı bir çevrede beni bir daha arayıp sormayışını da...
Hani yine yine lisedeyken dans grubu kuran o havalı çocuğu beğendiğimi de... Yaşadığımdan haberi olmayışını da unuttum yıllar sonra Rus ' la evlendiğini de... :))) Hani Türk filmi gibi olacaktı hayâlimde hayatımız, elimi ilk kez o tutacaktı ve ben içki içip kumar oyanasa bile ona sabrecektim ve sonunda o da uslanacaktı , sonsuza dek mutlu yaşayacaktık hani... Tamamen aklımdan çıkmış...
Sonra canpâre yavrularım ile şifa bulmalarını beklerken geceler boyu bir sandalyede serumdaki damlaları saydığımı...
Boşu boşuna gündelik telâşlara akan gözyaşlarımı...
Yolda yolculukta uzun uzun muhasebeli tefekkürlü dualarımın kime dair olduğunu...
Kitaplara öğrencilerime yazılara akan göz nurumu...
Güldüklerimi...
Kızdıklarımı...
Olan ' daki hayrı çok sonradan anlamalarımı...
Hep tez canlı oluşumdan Rabb' imin sınadığı sabrımı imtihanlarımı nasıl sabırsızlıkla beklediğimi...
Karakoç Üstad demiş ya hani :
"Unutmak kolay mı deme
Unutursun Mihribanım
Oğlun kızın olsun hele
Unutursun unutursun Mihribanım
Zaman erir kelep kelep
Meyve dalda kalmıyor hep
Unutturur bir çok sebep
Unutursun Mihribanım
Hayat böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil kendini de
Unutursun Mihribanım... "
Şair haklı olsun diye değil sırf, cidden unuttum diyorum nisyan ile malül olduğumuzun ilâmı olaraktan...
Sevdiğimi...
Nefret ettiğimi...
Bomboş ve beyhude hayâl perdesindeki tüm illüzyonları unuttum...
Nüket Belsan Taşören