Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB, Rusya), Petrograd'daki geçici hükûmetin Vladimir Lenin önderliğindeki Bolşeviklerce 1917 Ekim Devrimi'yle devrilmesinden sonra 1922 yılında kurulan ve 1991 yılına dek varlığını koruyan büyük bir devletti.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni teşkil eden ülkeler coğrafi olarak, Doğu Avrupa'nın (Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Moldova) yanında Baltık (Estonya, Letonya, Litvanya,), Kafkasya (Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan) ve Orta Asya ülkelerinden (Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan1) oluşmaktadır.
Tarih 1980'li yılların sonlarını gösterdiğinde Sovyetler Birliği'nin Batı Bloğu ile girdiği silahlanma yarışından mağlup bir şekilde ayrıldığı artık açıktı. Öyle ki bu amansız yarış Sovyetlerin ekonomisinde tamiri imkânsız büyük yaralar açmış, birliğin parçalanmasındaki en önemli unsuru oluşturmuştur.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılması, 25 Aralık 1991 tarihinde Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un istifa etmesinin ardından Sovyetler Birliği'ni teşkil eden cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmalarıyla 26 Aralık 1991'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağıldığı olaydır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Rusya Federasyonu Devleti adını aldı. Federal yarı başkanlık tipi cumhuriyetle yönetilmeye başlandı.
31 Aralık 1999 tarihinde Devlet Başkanı Yeltsin beklenmedik bir şekilde istifa etti ve yerine daha sonra 2000 yılındaki başkanlık seçimlerini kazanan Başbakan Vladimir Putin'i atadı.
2000 Yılından sonra Rusya yönetimi üretime ve sanayiye ağırlık vererek ülkenin sahip olduğu ekonomik gücü her yıl giderek yukarıya taşıdılar.
Rusya özellikle petrol ve doğal gaz gibi muazzam doğal kaynaklara sahip bir güçlü piyasa ekonomisine sahiptir. Rusya ekonomik bakımdan dünyanın 9.büyük ekonomisine sahiptir. 21. yüzyılın başından bu yana, yüksek iç tüketim ve daha fazla siyasi istikrar Rusya'da ekonomik büyümeyi desteklemektedir. Rusya'da ekonomik büyüme 2000-2010 yılalrı arasında öncelikle petrol veya mineral çıkarma ve ihracatı yerine iç piyasa için mal ve hizmet dışı ticareti ile sağlandı.
1966 Yılında Novy Urengoy'da ilk doğalgazı çıkarmaya başlayan Rusya ilk olarak kendi iç ihtiyaçlarını karşılamış, daha sonraki yıllarda gelişen teknolojinin de yardı ile talep eden ülkelere petrol yanında doğalgazda satışına başlamıştır. Rusya Devleti dünya doğalgazı rezervlerinin yüzde 17'sine sahip bir ülke olması ve Avrupa kıtasına yakın olmasından dolayı Avrupa ülkelerinin birçoğunun petrol ve doğalgaz ihtiyacının yarısından fazlasının tedariğini sağlamaktadır.
2020 yılına geldiğimizde Rusya ekonomik büyümenin ve enerji bolluğunun rahatlığıyla birçok ülkede görünmeyen bir egemenlik kurmuş dur. Geçmişte Rusya Devletinden ayrılan ülkelerin giderek Rusya Devletinden uzaklaşmasını kabul etmeyen Rusya devleti yönetimi birçok defa uluslararası arenada gücünü ortaya koyarak bunu engellemiş ve engellemeye çalışmıştır. Özellikle Avrupa kıtasına yakın olan ve daha önce Rusya'dan ayrılan ülkelerin Avrupa Birliğine girmeye başlaması, askeri bir ittifak olan NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) şemsiyesi altına girmesine şiddetle karşı gelen Rusya harekete geçmiştir. Rusya Devleti ilk olarak ülke genelindeki askeri birliklerini Ukrayna sınırına taşımış ve askeri tatbikat yapacaklarını açıklamıştır.
İşgalden önce, 2021'in başlarında, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin 1997 sonrası NATO genişlemesini ülkesinin güvenliğine yönelik bir tehdit olarak eleştirdi ve Ukrayna'nın askerî ittifaka katılmasının yasal olarak yasaklanmasını talep ederek görüşlerini dile getirmişti.
Rusya Devleti 21 Şubat 2022'de doğu Ukrayna'nın Donbass bölgesinde kendi kendini ilan eden iki devlet olan Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti'ni resmen tanıdı ve bölgelere asker gönderdi.
24 Şubat 2002 tarihinde ise Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin'in, "Ukrayna'nın askerden ve Nazizm'den arındırılması" ve NATO üyeliğine alınmaması amacıyla başlattığı askerî operasyon. Putin'in önceden kaydedilmiş açıklamasının yayımlanmasından dakikalar sonra, başkent Kiev yakınları da dâhil olmak üzere ülke genelindeki noktalara füze saldırıları başladı. Rus kuvvetlerinin; Rusya, Belarus ve Rus işgali altındaki Kırım'dan girerek Harkov şehri de dâhil olmak üzere Ukrayna'yı işgal ettiği doğrulandı.
Bu işgal hakkında yayınlanan ilk raporlar, bunun İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en büyük konvansiyonel savaş operasyonu olduğunu ilan etti
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali birçok ülkede büyük tepkiyle karşılandı, buna karşılık Batılı ülkeler Rusya'ya ağır yaptırımlar uygulamaya başlayacaklarını duyurdu.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Oleksandroviç Zelenski, NATO ve Avrupa Birliğinden yardım istedi. Ayrıca Ukraynalıların geleceğini kazandığını şu anda ise sadece bugünü için mücadele verdiğini belirterek Rusya halkına da “sessiz kalmayın” çağrısı yaptı.
4 Nisan 2022 tarihine geldiğimizde Rusya-Ukrayna savaşı 41 günü geride bıraktı. Birleşmiş Milletler (BM) 41 gündür devam eden işgal sonucu Ukrayna vatandaşı 1430 sivil (27'si çocuk) öldü ve 2097 sivil yaralandığını duyurdu. Devam eden Rusya işgali sonucu çocuk, yaşlı ve kadınlardan oluşan 4 milyon 215 bin Ukrayna vatandaşı sığınmacı olarak sınır ülkelerine büyük zorluklar içerisinde geçti.
Başta ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere Rusya'ya karşı 5000'den fazla ekonomik ve siyasi yaptırım açıklamalarında bulundular. Yalnız Avrupa Birliği ülkelerinin enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşıladıkları Rusya'dan petrol ve doğalgaz alımını kesmeye başta Almanya ve Fransa ülkeleri karşı çıktı. Bu kararın ancak kademeli olarak ve yeni tedarik noktaları oluşturarak yapılabileceğini açıkladılar.
Bu işgalin yâda birçok ulusal toplum örgütün savaş dediği durumdan en çok elbette olumsuz yönde sivil insanlar etkilenmektedir. Kimileri savaştan kaçmak için evlerini, aile bireylerini geride bırakmış ki mide bir yakınını kaybetmiştir. Bu insanlık ayıbı mecburiyetlere ve uygulamalara bir an önce son vermek adına 7 Mart günü Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki 3. tur müzakereler sona erdi. Görüşmelerden yine ateşkes çıkmadı. Ukrayna heyeti görüşmelerin, insani koridorlar açısında az da olsa olumlu gelişmelere yol açtığını duyurdu. Ancak, Ukrayna tarafı durumu önemli ölçüde iyileştirebilecek bir sonuca varılmadığını ve kısa ateş kes anlaşmalarının ise sebepsiz bir şekilde bozulduğunu aktardı.
Türkiye Dış İşleri Bakanlığı'nın görüşmeleri sonucu Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba'nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılımıyla 10 Mart 2022 tarihinde Antalya'daki Diplomasi Forumu'nda bir araya geldiler. Toplantı sonrasında üç ülke dışişleri bakanının da ayrı ayrı basın toplantısı düzenlemesi dikkat çekti. Ukraynalı ve Rus mevkidaşlarının açıklamaları sonrasında konuşan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "tüm zorluklara rağmen seslerin yükselmediği medeni bir görüşme" gerçekleştiğini söyledi.
İki ülke arasında yapılan görüşmeler devam ederken Rusya bir yandan işgal harekâtına devam etmektedir. Ukrayna askerleri ve vatandaşları bu işgale birçok bölgede karşı koymakta olup Rus askeri güçlerini yavaşlatmakta hatta birkaç yerde geri çekilmelerini dahi sağlamışlardır.
Türkiye ve dünya ülkeleri olarak dünyanın gözü önünde devam eden bu işgal karşısında iyi ve barışçıl niyetlerimizi koruyarak hareket etmeliyiz. Rusya Devletinin karşılanabilir talepleri bir an önce karşılanarak Ukrayna topraklarını işgalden vazgeçirilmeli ve askeri birliklerini geri çekmesi sağlanarak dünya barışına yeniden katkı sağlanmalıdır.
Şevket Gölük