Idlib ve Karabağ sonrası Türkiye'nin “Sert Gücü”: 2020 Savunma Sanayi Değerlendirmesi
2020 yılı Kovid-19 salgının gölgesinde geçse de bu salgından ülkemizde en az etkilenen sektörlerden bir tanesi kuşkusuz savunma sanayi oldu. Bunun temel sebebi yıl boyunca etrafımızda yaşanan çeşitli çatışma veya potansiyel çatışma ortamlarından kaynaklanıyor.
Bu çatışmalara şöyle bir geri dönüp baktığımızda ise Türkiye Cumhuriyeti devletinin hem kendi hem de dost ve kardeş ülkelerin çıkarlarını koruyan, bunu da Türk Savunma Sanayinin kabiliyetleri ile yapan bir tutum izlediğini görebiliyoruz.
Özellikle bu çatışma ortamlarının bazılarında yaşanan gelişmeler ise Türkiye'nin savunma sanayinde yıllardır verdiği mücadelenin artık meyvelerini toplamaya başladığını, belki de her şeyden önemlisi yumuşak gücünün yanına, sert gücünü de eklediğini tüm dünyaya gösterdi.
2020 Şubat'ında başlayan Bahar Kalkanı Harekâtı yıllar sonrasında geriye dönüp bakıldığında, nispeten düzenli bir unsura karşı, çeşitli insansız sistemlerin müşterek bir şekilde kullanıldığı ilk mücadele olarak tarihe geçecektir. Burada TSK'nın tamamen özgün bir şekilde kurguladığı ve mükemmel bir şekilde uyguladığı bu yeni nesil doktrin ile dünya İnsansız Sistemlerin kabiliyetini ve sahada yapabileceklerini anlamış oldu.
2020 Temmuz ayında Azerbaycan'ın Tovuz bölgesine Ermenistan'ın saldırıları sonrasında önce düşük yoğunlukta başlayan, sonrasında Dağlık Karabağ üzerinde daha yüksek yoğunluk ile devam eden çatışmalarda Türkiye'nin dost ve kardeş ülke Azerbaycan'ın yanında yer alması ile savaşın seyri değişti.
Suriye'ye göre daha düzenli bir ordu sayılabilecek Ermenistan'a karşı Türk SİHA'larının kullanılması ile Ermenistan çok büyük kayıplar verdi ve Bahar Kalkanı ile başlayan kabiliyet gösterimi bu mücadeledeki başarılar ile taçlandırılmış oldu.
Bu mücadeleler sonucunda hem Türk SİHA'ları “Combat Proven” yani “Muharebede Kendini Kanıtlamış” bir hal aldı hem de bu durum TSK'nın strateji geliştirme kabiliyeti ile birleşince yeni bir “caydırıcılık unsuru” oluşmuş oldu.
Tüm bu başarıların yanında 2020 yılı birçok sistemin ve alt sistemin tasarımına başlandığı, birçoğunun envantere girdiği, bir kısmının da envantere girmeye hazırlandığı bir yıl oldu. Sayıları çok fazla olan bu projelerden en öne çıkanları ise şu şekilde:
- Zırhlı Amfibi Hücum Aracı (ZAHA) kalifikasyonları başladı.
- TCG Anadolu testleri tamamlandı, teslimata hazırlanıyor.
- MİLGEM Projesinin 5. Gemisi TCG İstanbul yapımına başlandı.
- Havadan Bağımsız Tahrik Sistemi (AIP) ile çok daha uzun süreler görev yapabilecek Reis Sınıfı denizaltıların donatım faaliyeti başladı.
- Hisar A+ Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi envantere girdi, Hisar O+ Orta İrtifa Hava Savunma Sistemi seri üretime hazır hale getirildi.
- TRLG-230 Mühimmatı, TB2 Siha'nın işaretlediği hedefi vurdu ve bu sayede ciddi bir müşterek çalışma kabiliyeti edinildi.
- GÖKTUĞ projesi ile Gökdoğan ve Bozdoğan Hava-Hava füzelerinin kabul testleri başladı.
- AKINCI TİHA, seri üretime hazır hale getirildi.
- AKSUNGUR SİHA seri üretime hazır hale getirildi, 49 Saat havada kalmayı başararak rekor kırdı.
- Mikro Uydu Fırlatma Sistemi uzaya çıkan ilk Türk roketi oldu ve 130 km irtifaya ulaştı.
Yaşanan bu gelişmeler 2020 yılı içerisinde Türk Savunma Sanayi'nin faaliyetlerinin çok küçük bir kısmını oluşturuyor.
Tüm bu gelişmeleri alt alta koyduğumuz takdirde 2020 birçok açıdan tarihe geçecek bir yıl oldu. 2020 yılında ülkemizin bir kısmına doğrudan, bir kısmına dolaylı olarak dahil olduğu mücadeleler neticesinde ortaya çıkan neticeler, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en az yumuşak gücü kadar, sert gücü olduğunu da ortaya koyan birçok argüman ile dolu.
Burada yaşanılan olumlu ve olumsuz sonuçlardan ders çıkararak, başarılarımızı görüp kendimizi geliştirmemiz gereken alanları da kabul ederek 2021 yılına giriyoruz. Bu vesile ile 2021 Yılında yaşanabilecek potansiyel gelişmeler üzerinde, 2020'de elde edinilen kazanımların çok büyük bir etkisi olacağına şahit olacağız.
Bu potansiyel gelişmelerin birçoğunun Doğu Akdeniz'de yaşanacağını da düşünürsek, Türkiye bu kez sahada çok daha güçlü bir şekilde kendi çıkar ve menfaatlerini koruyabilir, neticede tüm bunlar Türkiye'yi gelecek hedeflerine ulaştırmada çok önemli adımlar olacaktır.
