Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Yavuz Yıldızbaş

Tokmak

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Takıldı gözüm eski bir kapının tokmağına...
Üzerinize afiyet biraz miyopluk var gözlerde.
Yakından görebilmek için, adım adım yaklaştım bu devire kalabilen son kapı tokmağına...
Serde sanat tarihçiliği de olunca, bir kat daha ilgim arttı.
En ince detayına kadar baktım, inceledim, kendi kendime yorumlar yaptım.
Kimbilir kaçıncı asırdan kalmıştı..
Tokmağa bir defa vurulsa kopacak gibi yılların paslı yorgunluğu varmış gibi duruyordu ...
Acaba kimleri çağırmak için vurulmuş kapıya..?
Kimbilir hangi ağaya, hangi paşaya haber getiren bir ulağın parmak izleri vardı üzerinde...
Dile gelse konuşsa; ne muştulara vurulmuş ne acı haberlere...
Baktıkça bir taraftan, derinlere dalıp kimlere hizmet etti diye düşünürken; bir taraftan da bu kadar muazzam simetrik bir eseri ortaya koyan zanaatkarları da düşünmeden edemiyor insan...
Yapıldığı devrin en ince işçiliğinin hayat bulduğu bu tokmakların kronolojik gelişiminde, figürler arası geçişler kendini gösteriyor.
Mesela; İslam öncesi Türkler'de daha çok aslan başı ya da kartal gibi hayvan figürleri yer alırken;
İslam sonrası dönemde, hayvan tasvirleri giderek azalıyor ve yerini çoğunlukla bitki figürlerine bırakıyor.
Bulunduğu coğrafyanın, inancın, kültürün etkisine göre gelişen sanat ve zanaat eserleri, İslam'ın getirdiği haremlik selamlık usulünün etkisiyle tokmaklarda da kendini göstermeye başlamıştı.
Yoğunlukla Osmanlılar'da görülen bu uygulamada; kapının üzerinde büyükçe bir tokmağın yanında, küçük bir tokmak daha yer almaya başladı.
Büyük tokmak çalındığında erkek misafir, küçük tokmak çalındığında ise gelenin kadın misafir olduğunu haber verirdi. Ev sahibi de ona göre davranırdı.
Bu kadar ince düşünce üzerinde gelişen tokmaklar olduğu gibi; bazı kapılarda ise evde oturanların sosyal sınıf ve statülerini de belirtir şekilde figürler yer alırdı.
Sosyal statüsü halk kesimine göre daha üst sınıf olanların kapı tokmakları; pirinçten veya kalın demirden yapılırdı. Bulunduğu bölgenin bitki örtüsünü de yansıtan süslü figürler olduğu gibi birçoğunda ise el figürü bulunurdu.
Sıradan halk tabakasının kapılarında ise nadiren görülen tokmaklar; halka şeklinde olup ince demirden yapılırdı.
Devir değişip günümüze geldiğimizde; kapılar çelik oldu, tokmağın yerini de çeşit çeşit melodilerle öten ziller aldı.
Gelenin kim olduğunu öğrenmek için ise kapı dürbünü konuldu.
Teknolojinin gelişmesiyle de kameralı sistemler kuruldu. Ses ve görüntü birlikteliğiyle gelenin kim olduğunu görür ve duyar olduk.
On-onbeş dakikalık zaman zarfında incelediğim bir kapı tokmağından çıkardığım sonuç , teknolojinin hayata kolaylıklar katmasının yanında bir çok estetiği de bizden kopardığını mukayese ederek çoğu duygularımızın el emeği göz nuru dediğimiz zanaatkarların ve sanatçıların eserlerinde olduğunu ve bunları hızla kaybettiğimizi üzülerek müşahede etmiş oldum.
Kapı tokmakları artık nostaljik bir unsur olarak kullanılsa da tarihin estetik anlayışının yoğun yaşandığı dönemlerin bir süsü olarak müzelerde yerini çoktan almış oluyordu...

Yavuz Yıldızbaş
Araştırmacı-Yazar
Eleştirmen

  YORUM YAP / YORUM OKU
YAVUZ YILDIZBAŞ DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS