Tayyip Erdoğan küresel güçleri kandırıp ülkemizi güçlendirdi, şimdi BOP'a karşı kahramanca savaşıyor!
Selamun aleyküm “Anadolu'nun Çocukları”
AK Parti'nin kurulduğu yıllardan beri çok su kaldıran bu konuyu genel hatlarıyla anlatmaya çabalayacağım.
Kendilerini sol diye nitelendirip anti-emperyalist olduklarını söyleyen ama ülkenin menfaati konusunda her zaman emperyalist güçlerle aynı safta duranların, ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiği bir konu BOP.
AK Parti'nin kurulduğu ve iktidara geldiği yıllara baktığımızda Türkiye, ABD ve uluslararası sistemlerin izni olmadan neredeyse şeftali bile üretemeyecek duruma gelmişti. Hani Erbakan Hoca'ya “Türkiye şeftaliden başka bir şey üretemez” diyen bürokratlarımız vardı ya. O gün gelinmiş olan nokta bu içimizdeki beyaz Türklerin ihanetlerinin bir sonucuydu.
Yıllardır BOP'u ısıtıp ısıtıp önümüze koyanların atalarından bahsediyorum…
Tarihler 2001'i gösterdiğinde artık ülkenin düştüğü bu zavallı durumdan “illallah” diyen kalabalıklar meydanlarda AK Parti için “Tek başına İş Başına” sloganlarını atıyordu. Görünen köy buydu ve öyle de oldu ilk seçimlerde. 3 Kasım 2002'de halk, AK Parti'ye ve Erdoğan'a artık Türkiye'yi şeftali üretmekten öte bir ülke haline getirme görevini vermişti ama ülkenin içinde bulunduğu durum ve zorlamalar bunu neredeyse imkânsız kılıyordu.
Böyle bir durumda, “İyi Çocuk” rolünün oynanması gerekiyordu. Evet, geçmişte düşürüldüğümüz bu acınası halden çıkabilmemiz için, bir süre iyi çocuk rolü yapmak ve söylenenleri yapar gibi davranmak zorundaydık. Bu söylenenlerden bir tanesi de Büyük Ortadoğu Projesi'ydi.
Şimdi şunu söylediğinizi duyar gibiyim. “Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle geçmişten bir bağı var. Bu bölgede bir proje yapılacaksa bunu Türkiye yapmalı.”
Çok haklısınız dostlar. Ama tarihler 2002'yi gösterirken Türkiye'nin böyle bir gücü yoktu. “Oyunu biz kuracağız, masada da sahada da olacağız” diyebilmemiz o günlerde mümkün değildi.
İyi çocuk rolünü oynamaya başlayan AK Parti hükümeti, görünürde ABD ve uluslararası emperyalizmin sözlerini yerine getirir gibi yaparken bir yandan da Türkiye'nin kalkınması ve atılım gerçekleştirmesi için gereken hamleleri yapmaya başlayınca direkt müdahaleler gelmeye de başladı. Kapatma davası bunlardan bir tanesiydi…
“Size verdiğimiz ev ödevlerini yapın, başka bir şey yapmaya kalkmayın” uyarısıydı bu.
Recep Tayyip Erdoğan, artık Türkiye'nin bölgede ve dünyada söz sahibi olmasının gerektiğini düşünüyordu ve bunun yolunun da askeri teknolojiden geçtiği konusunda kararlıydı.
Geçtiğimiz yıllarda ülkemizdeki askeri teknolojinin hızlı bir artış göstermesini kısa bir şekilde özetler misiniz derseniz diyeceğim tek şey, “Erdoğan, başta ABD olmak üzere AB'yi 2001'den beri çok iyi kandırdı” tir.
Erdoğan'ın 2001'de iğneden ipliğe her şeyi ABD'den ithal etmek zorunda olan Türkiye'yi bugün silahlı İHA üretebilir hale getirmesinin başkaca bir yolu da olamazdı zaten…
Erdoğan, 2001'de “Ben silahlı İHA; milli tank, silah, zırhlı araç üreteceğim.” deseydi sizce o gün Erdoğan'ın iktidara çıkmasına izin verirler miydi? Daha doğrusu o günlerde Erdoğan'ı halkın önüne çıkmadan ortadan kaldırmaz mıydılar?
15 Temmuz akşamı Erdoğan'ı öldürmek isteyenlerin amacı; Erdoğan tarafından kandırılmış olmalarının verdiği acı değil de nedir sizce?
Türkiye İHA'yı İsrail'den, silahı ABD'den almaya devam etseydi bir 15 Temmuz yaşanır mıydı dersiniz?
Bu soruların cevapları gün gibi ortadadır değerli dostlarım.
Şimdi 15 Temmuz sonrasında önümüzde iki ayrı yol var artık.
Birinci yol yeniden ABD ve AB güdümüne girmek. Yani çöpümüzü bile ABD ve ABD'den alacağımız 2001'li yıllardaki Türkiye'ye dönmek.
İkinci yol ise Erdoğan'ın her türlü riski göze alarak küresel güçlere oynadığı oyun sonucunda Türkiye'nin geldiği bu noktayı daha ileriye taşıyarak Türkiye'nin tam bir bölgesel güç olmasını sağlamak.