Köroğlu; tüfek icat olduğun da “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.” Diye isyanını dile getirdiği bu sözler günümüze kadar unutulmamıştır.
Şayet Köroğlu Dünya'nın bugünkü ahvali görmüş olsaydı isyanını nasıl dillendirirdi, bilemiyorum ama günümüzde insanlığın içinde bulunduğu durum hiçte iç acıcı değil.
Çağdaş dediğimiz, uzay uydularının peş peşe sıralandığı bilişim çağında sıcak-soğuk, biyolojik, psikolojik, ekonomik, askeri ve akla hayale gelen gelmeyen, adı konulmuş konulmamış birçok savaş teknikleri ile yapılan saldırının her türlüsüne şahit oluyor ve bazen de bizzat yaşıyoruz…
Son yıllarda Korona belası Dünyamızın üzerine karabasan gibi çöktü. Şimdiye kadar görülmeyen ve Çin'de laboratuvar üretimi olduğu iddia edilen ölümcül virüs ile karşı karşıya kaldı.
İnsanlar sokaklarda, hastaneler de evlerde öldüler. Dışarı çıkamadılar, evlerin de hapis oldular. Okullar, işyerleri tatil edildi, üretim durdu. İnsanlar maske ile yaşamayı öğrendiler. Tahliller, aşılar ve yoğun bakımlar yaşamın bir parçası oldu...
Korona benzeri başka bir bela da bu günlerde insanlığın başına musallat oldu. Korku dolu günler henüz tam anlamı ile atlatılmış değil. Mutasyona uğramış veya değişik türde bir salgın ile karşı karşıyayız.
Bunun yanında “Kıtlık Senaryolarının” sıkça dillendirildiği bu günlerde çiftçimizin bin bir emek ve masraf ile ürettiği, hasadı gelmiş buğday tarlalarının sıralı olarak çayır çayır yanması; ele gelmiş, hasadı yaklaşmış ayçiçeğinde ve bazı sebzelerde şimdiye kadar görülmemiş tırtılların peyda olup, prina balıkları gibi tarlaları tarumar etmesi tesadüf gibi gelmiyor…
Bununla birlikte tarladan hasat edilmiş, tüketiciye ulaştırılmak üzere kamyona yüklenmiş milli servet domates, biber, hıyar gibi tüketim mallarının yollarda dökülmesi, Hal'de vatandaşa satılması gerekirken sebze ve meyvaların çöpe atılması ve Doğuda buğday piyasasının çok üstünde fiyat ile buğday toplanması gibi ilginç ve garip olayları ibret ile izliyoruz.
Küresel güçlerin “Kıtlık Senaryosunun” bir parçası olarak ülkemizde uygulandığına dair hiç şüphe olmayan akla zarar bu yaşananların gıda kıtlığına tedbir amaçlı olarak hükümetin ısrarla ekilmesini ve ekilmedik bir karış toprak parçasının boş kalmaması için yaptığı teşvikler sonucu ekimi yapılmış olan ayçiçeği tarlalarında sınır komşumuz olan ülkelerde görülmeyen tırtıl istilası yaşanması ister istemez insanın aklına çeşit çeşit sorular getiriyor…
Geçmişte “Kuş Gribi” “Deli Dana” gibi sözde salgın ve virüsler ile kanatlı ve büyükbaş hayvancılığımızı bitirme noktasına getiren ve ata ırklarımızdan birçok türün yok edildiği kimyasal ve ekonomik savaşın bir benzerini bugün tarımsal üretimi baltalamak için tarımsal ürünlerin yanması ve ormanlık alanların yakılmasında şahit oluyoruz.
Fikir konforunu bozmak istemeyen, gerçekleri görmek ve söylemek yerine siyaset üstü milli meselemiz olan ülkemize yapılan kimyasal, biyolojik ve ekonomik saldırıları görmezden gelenlere söyleyecek hiçbir sözüm yok.
Sadece yaşananlar görmek istemedikleri için göremedikleri bu saldırıları yapan Küreselci dostlarına toz kondurmayanlara Afganistan'daki BM güçlerinin çekildiği zaman yaşanan ve Afganlılara uygulanan insanlık dışı uçak manzaralarını hatırlamalarını isterim.
Bu ülkenin derdi ile dertlenmeyen, bu ülkeye ve ülke insanına ben ne verebilirim diye düşünmek gibi milli şuura erememiş, ülkemizin çıkarlarından daha çok kendini düşündüğü için daha iyi yaşam ve üç kuruş fazla ücret için ülkesini bırakıp sırtını dönüp koşa koşa batıya gidenler, gittikleri ülkelerde boyunun ölçüsünü alıp beğenmedikleri Türkiye'ye döndüklerinde bu kişilere milletin söyleyeceği üç beş kelam mutlaka olacaktır…
Bunun yanında ister kabul edin ister kabul etmeyin, yaşananlara bakıldığı zaman Türkiye etik ve ahlaki olmayan soğuk savaş teknikleri ile biyolojik, psikolojik ve ekonomik bir saldırı altındadır.