Sözel kültür çok daha etkindir bizde. Okuma kültürünü benimsemeden, seyretme kültürünü zirveye taşımış bir topluma dönüştük ne de olsa.
Falı da severiz, dedikoduyu da… Fala da, dedikoduya da inanırız sorgusuzca!..
Hele de o dedikodu, fikri ya da manevi anlamda bizimle örtüşürse, değmeyin keyfimize!.. Anında ayaklı gazeteye dönüşür, zirveye taşırız dedikodunun tirajını!..
Tabii “akıllı telefonlar” gözümüz, kulağımız, dilimiz olunca, dedikodu mecramız da sınıf atladı; dedikodu gitti, sosyal medya yalanları geldi!..
Boşuna yazmıyorum tüm bunları…
Birileri sırf hükümete çakmak için, mal bulmuş mağribi gibi bir yazıyı sosyal medyada paylaşınca merak ettim doğrusu…
Bilmem, tanımam, adı Ahmet Takan'mış, Yeniçağ gazetesinde yazıyormuş. Son yazısında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın “yurtdışına yaptığı gizli ziyaretlerin birinden” bahsetmiş.
Ziyaret madem gizli, bu adamın nasıl haberi olmuş, diye gülmeyin hemen! Adam da bunun farkında, güya haberi “AKP kulislerinden” almış!..
Uzatmayayım yazıya göre Hakan Fidan, “Katar ziyaretlerinde Fethullah Gülen cemaatinden bazı isimlerle bir araya geliyor, barış görüşmeleri yapıyor”muş!..
Takan, bu abuk iddiada bulunmuş, ama bu bir kuru iftira olarak algılanır diye, işi biraz sulandırmış… 15 Temmuz'dan başlamış, Varlık Fonu'ndan çıkmış!..
Fidan'ın “FETÖ ile barış görüşmeleri”ne bizi inandırmak için şu gerekçeleri sıralamış:
Efendim, Tümgeneral Mehmet Dişli'nin abisi Şaban Dişli hala AKP'deki görevine devam ediyormuş…
Bazı önemli isimler Meclis Araştırma Komisyonu'na ifade vermemiş!..
Adil Öksüz işi tam ir muammaymış…
Ve de Ziraat Bankası, Halkbank ve THY gibi kuruluşların Varlık Fonu'na devredilmiş!.. (Ne alakası var ise)
Efendim bir de, “sarayın en baş danışmanları ve bazı AKP ileri gelenleri, kabinede en az 6 Bakanda ByLock tespit edildi, AKP'de 50'ye yakın ByLockcu mebus var” iddialarını “kendi kulağı ile duymuşken”, AKP Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya, “Hükümet üyelerinde ve Milletvekillerimizde ByLock çıkmadı” diyormuş!.. (Tırnak içine aldım ama belirtmekte fayda var; en baş danışman gibi abuk kelimeler bana değil Takan'a ait)
Takan, sanırım partileri karıştırmış; yanlışlıkla MHP'den atılanların kulisinde konuşulanları, AK Parti kulislerinde konuşulanlar diye aktarmış…
Çünkü bırakın gazeteci olmayı, eğer bir insan kötü niyetli değilse, bu ülkenin yakın geçmişinde neler yaşandığını iyi bilmesi gerekir!..
Hele de bir insan AK Parti kulislerine yakın olduğunu iddia ediyor ise, o zaman yaşananları sokaktaki vatandaştan daha iyi bilmelidir!..
Benim tanıdığım ne AK Partili bir vekil, ne bir bakan var; ne de AK Parti kulislerine yakın biriyim, ama bu ülkede neler olup bittiğini yakından izlemeye çalışıyorum.
Bir kere Erdoğan, 7 Şubat 2012 MİT krizinin ardından, Cemaat ile tüm bağlarını kopardı. Dershane krizi, hele de 17-25 Aralık 2013 FETÖ'nün sivil darbe girişiminin ardından sadece devlette değil AK Parti'de de FETÖ temizliği başladı.
Yasal engeller nedeniyle FETÖ'nün devletten arındırılması çok yavaş işlese de, temizlik süreci parti teşkilatı, milletvekilleri ve bakanlar için çok hızlı işledi.
Ayrıca Takan'ın da çok iyi bilmesi gerekir ki, Erdoğan, yapılan iyiliği ve ihaneti asla unutmayan bir kişiliğe sahiptir.
Bu nedenle de AK Parti'nin FETÖ'cü unsurlardan temizlenmesi konusunda büyük bir irade göstermiştir…
Kişisel düşüncem, hem 7 Haziran, hem de 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti milletvekili adaylarının tümü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın süzgecinden geçmiştir.
Bugün “Meclis'te AKP'li 50 vekil ve hükümette 6 bakan ByLockcu” demek, bence zırvadan öte bir anlam taşımaz.
Artık ByLockçuları 2012 yılından bu yana FETÖ temizliği yapan AK Partide değil, diğer partilerde aramak daha doğru bir davranış olur…
Bu yazıyı Takan'ı taktığımı için değil, onun dedikodularını ciddiye alıp paylaşanlar için yazdım.
