Aşk, akitle değil...
Ahid (söz) le diyor Cündioğlu...
"Aşk imiş her ne var âlemde
İlm bir kıyl u kâl ( dedikodu)... " Fuzûlî ' ye göre...
Şu sözleşme işini bir kez gözden geçirelim bakalım...Bu konuda yazmayan bir ben kalmayayım hafazanAllah !
İstanbul Sözleşmesi...
Ahidleşme / söz verme öyle önemli ki aslında ahde vefâmız var mı ki diye geldik bir nefeslik konukluk şu dünyaya hani "kalu belâ" dedik ya...
Hem genel geçer kurallar , çepeçevre sarar sosyal yaşamda bizleri...
Toplumsal cinneti dizginlemek ; frenlemek azgın nefisleri... Devlet baba , otoriteyi adaleti sağlayamazsa mümkün olmaz bir türlü...
Evlere şebeke şebeke merhamet boruları döşeyelim dünyayı merhamet kurtaracak diyen N. Fâzıl ' dan ilhamla biraz ütopik ; ayrılma/ insanca ayrılık dersleri okutalım seçmeli değil, zorunlu olarak diyorum öncelikle...
Ve evlilik okulları... Evcilik değil...
"Prensesler gibiydim baba evinde , arkanı dön ve çık istenmiyorsun artık" gibi tüketim temelli hodbin & nadân değil...
Naif bir empati belki... İmtihan bilinciyle sorumlu ama asık suratlı olmayan... Evi yuva yapan / yapabilen...
İstanbul Sözleşmesi 'ne dair...
Beyan ' ı esas almaya düşman, buluttan nem kapan insanlar , yıllarca Zeki Müren ' le ağlayıp Huysuz Virgin ' le gülmediler mi sanki? Laf !
İlk kez karşılaşılan bir ifade değil ki topyekun sözleşmeyi çöpe atalım...
Cinsiyetsizleştirmeye , eşcinselliğe özendirmeye karşı dururken kendi hâline bakmayan magandaların ezik buldukları insanları eşcinsel yaftasıyla veya gerçekten öldürmelerine karşıyım kaldı ki onlar karar mercii değil benim inancıma göre...
İstanbul Sözleşmesi 'ne gelinceye kadar en ağır işlerde çalışan işçi hatunlara vay yazıktır bu ne cinsiyet eşitlikçiliğidir , annelerin yeri yuvasıdır diyen bi erkek görürseniz şaapadanak alnından öpmeyin tabi Corona var ama tebrik edin diyiciiim ve...
Hele bu sapkın sahada veya farklı cinsler fark etmez onlarla türlü fuhşiyata karışıp o mekândan çıkınca tertemiz olan (!) ve bu sahada çalışanlara ekmek (!) veren zavallılar yok mu ?
Sevgi böyle bir şey değil...
Tahakküm değil...
Anlık değil aslında...
Gitmek isteyeni Âşık Veysel gibi uğurlamak gönülden...
Evlâdının yanında boğazını kesmek değil...
Gideni kovalayıp anne babasını öldürmek değil sevmek...
En korkunç kitapları okudum , böyle vahşet kurgulayamadı çeşitli zihinler yüzyıllar boyu...
Belki fıtrata dönmek demek yaşamak...
Dexter gibi içgüdüler taşıyana kasaba verme de kendi kurbanını kendin kes denilebilir ; kan görme duygusunu tatmin etmek belki rehabilite eder onları...
Yürüyüş yapmak toprağa topraklama ile yalın ayak başı kabak basmak...
Hem...
Gidene elsiz / dilsiz olmak bu kadar mı zor ?
"Gitme gülüm şu gönlümden " demeyi hangi okul öğretir ki kırıp dökmeden?
Sevgi...
Sevdayı incitmeden...
O halde ben değiştiriyorum :
Kemâlde noksan imiş inciten, incinenden...
( Orijinali:
Kemâlde noksan imiş incinen, incitenden...
Alvarlı Efe )
Nüket Belsan Taşören